Pir Sultan Abdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pir Sultan Abdal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Aralık 2018 Perşembe

Yıldıray Çınar : Arzuladım Sana Geldim




Arzuladım sana geldim
Hünkar Hacı Bektaş Veli
Eşiğine yüzüm sürdüm
Hünkar Hacı Bektaş Veli

Haydar haydar canım haydar
Gel bizi bu dertten kurtar
Ali Ali canım Ali
Hünkar Hacı Bektaş Veli

Edep erkandır yolları
Hu çeker derviş kulları
Binip cansız duvarları süren
Hünkar Hacı Bektaş Velidir

Haydar haydar canım haydar
Gel bizi bu dertten kurtar
Ali Ali canım Ali
Hünkar Hacı Bektaş Veli

Pir Sultanım gerçek veli
Kesmeyin onlardan eli
Doksan bin Horosan piri
Hünkar Hacı Bektaş Veli

Haydar haydar canım haydar
Gel bizi bu dertten kurtar
Ali Ali canım Ali
Hünkar Hacı Bektaş Veli

Söz   : Pir Sultan Abdal
Müzik : Zühre Varışlı
Yöre  : Sivas

1 Kasım 2018 Perşembe

Ali Ekber Çiçek : Derdim Çoktur Hangisine Yanayım



Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi

Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi

Ali Ekber Çiçek : Derdim Çoktur Hangisine Yanayım

26 Ekim 2018 Cuma

#FeyzullahÇınar



#FeyzullahÇınar
Aramızdan ayrılışının 35.yılında,
Saygı,sevgi, özlem ve rahmet ile anıyoruz...

Feyzullah Çınar 1937 yılında Sivas Çamşıhı'nın Çamağa Köyü'nde doğmuş; tam beş yaşındayken almış eline bağlamayı... Şeyh Ahmet Yasevi' nin soyundan gelen ozan. 
Pir Sultan Abdal'ı, Kaygusuz'u, Virani'yi dinleyerek büyür; 14-15 yaşlarında ise iyi saz çalıp, türkü söyleyen bir kişidir artık.

Anadolu'nun o aman vermez çileli yaşamından büyük kente, İstanbul'a gelmesiyle başlayan zorlu yaşam öyküsü O'nu sazıyla daha da yakınlaştırmıştır. İstanbul'da girdiği işler doyurmaz aşığı, O gönlündeki aşkı. toplumsal çelişkileri paylaşmak ister diğer insanlarla. Tam da bu sırada birlikte olduğu dostları Feyzullah Çınar'a bir plak yapmak isterler.

Plağın bir yüzü Agahî Baba'nın "Fazilet" adlı deyişi, diğer yüzü Malatyalı Esirî'nin Şah Hüseyin'e mersiyesi... Yıl 1966; o yıllarda Alevi deyişlerini çalıp söylemek pek çok açıdan zor. Ama koca Çınar durur mu? Aldı mı sazı eline, vurdu mu sazın teline söyler Pir Sultan'dan, Viranî'den, Kul Himmet'ten... işte o gün bu gündür ait olduğu kültürün o güzel ürünlerini altmıştan fazla plağa okumuştur ozan. 

1969 yılında Fransa'ya giden Çınar, Alevi-Bektaşi kültürü ve müziği üzerine Irene Melikoff'la birlikte konferanslara katılır, konserler verir. Bir çok Avrupa ülkesinde radyo programlarına katılır. Ozanın Fransa Radyo Televizyoncu ve Unesco tarafından iki long-play'i yayınlanır. 

Feyzullah Çınar, Alevi-Bektaşi ozanlarının içinde kırsaldan kente göçmüş, ancak geleneksel kültüründen hiç bir şey yitirmeden sanatını uygulamış ender kişilerden biridir. O geleneksel kültürünü yaşatarak içinde bulunduğu toplumun sorunlarını dile getiren bir ozandır. O'nun sanat yaşamına baktığımızda koca Çınar'ın yine bir başka çınarın izinden gittiğini görürüz... Bu kişi Pir Sultan Abdal'dan başkası değildir. Pir Sultan'ı ve Pir Sultan geleneğini kendine kılavuz seçmiştir. O sazının telinden dökülen melodiler bin yıllık geleneğin sözcüsü gibidir. Pir Sultan deyişlerini sanki Çınar seslendirsin diye yazmıştır. Çınar deyişleri, öylesine yüksek bir sanat gücüyle icra eder, ve dilinden dökülen her sözün anlamı müzikle öylesine bütünleşir ki, yüzlerce yıllık Alevi kültürü ile binlerce yıllık Anadolu kültürlerinin sentezinden doğan bir ses çakılır kulaklarımıza. Feyzullah Çınar usta malı söyler deyişlerini. Yedi kutuplardan en çok Pir Sultan Abdal, Virani, Kul Himmet ve Hatayi'nin deyişlerini çalar ve okur. Geçmişle günümüz arasındaki köprü görevini üstlenmiş o ozanların işlevini Çınar'da da görürüz. Bu bakımdan günümüz  ozanlarının deyişleri de O'nun için diğerleri kadar önemli, hatta kutsaldır. Kul Ahmet, Sefil İbrahim, Celalî kendi döneminin toplumcu ozanlarıdır ve bunların deyişleri Çınar'ın dilinde ve telinde ustaca yorumlanır. Feyzullah Çınar 1960'lı ve 70'li yılların toplumsal açıdan çileli, karamsar, tehlikeli ortamı içinde ozanlık yapmaya çabalar. Türkiye'yi bir uçtan diğer uca dört kez dolaşır. Halkına umut verir, yüreklendirir onları. Toplumcu deyişleri seslendirdiği için hapse atılır.
Ancak yine söyler, yine çalar sazım... 

1983 yılında daha 46 yaşındayken Çınar yaşama gözlerini kapatır. Ancak onun sesi bu toprağa gönül vermiş dostlarının kulağında yaşamaya devam ediyor.

Bazı türküleri : Siyah saçlarından hatem yüzlerin, Bu yıl bu dağların karı erimez, Geldim şu alemi ıslah edeyim....

Geldim şu alemi ıslah edeyim Özümü meydanda gördüm sonradan Zaman mahlükuna meylimi verdim Sermayemden zarar gördüm sonradan Geldi bizim ele sevdi sevişti Al kadeh ver kadeh doldurdu içti Sadık yarim diye yeminler içti Özü çürük imiş duyduk sonradan Şu zalimin kara kara gözleri Yaramıza yaramadı tuzları İki dinli şu cahilin sözleri Durdukça kar etti cana sonradan Yöre : Sivas Söz ve Müzik : Feyzullah Çınar
Feyzullah Çınar : Geldim Şu Alemi Islah Edeyim

19 Ekim 2018 Cuma

Sabahat Akkiraz : Bir Güzelin Aşığıyım Erenler



Bir Güzelin Aşığıyım Erenler
Onun İçin Taşa Tutar El Beni
Gündüz Hayalimde Gece Düşümde
Kumdan Kuma Savuruyor Yel Beni

Ağ Gül Olsam Ağ Gerdana Sokulsam
Kemer Olsam İnce Bele Sarılsam
Köle Olsam Pazarlarda Satılsam
Yârim Diye Al Sinene Sar Beni

Pir Sultan Abdal’ım Gamzeler Oktur
Hezeran Sinemde Yaralar Çoktur
Benim Senden Özge Sevdiğim Yoktur
İnanmazsan Ol Allah’a Sal Beni 

Yöre  : Erzincan
Söz    : Pir Sultan Abdal
Müzik : Davut Sulari

2 Temmuz 2018 Pazartesi

#UnutMADIMAKlımda


#UnutMADIMAKlımda

Hasretime hasret kattın, hasrete
İncinsek te incitmeyiz, zulm ile
Geldik size dikensiz, bir gül ile
Can veririz, can almayız, biz canız

Akarsular ile (dost dost) coştum, çağladım
Hasret ile yandım (yandım yandım), ağladım
Nice canlar ile (dost dost) kül oldum, öldüm
Can veririz, can almayız, hey dost biz canız

Pirimi asanlar, doymadı kana
Canımı yakanlar, baktı dumana
Zulüm yapmaz, insan insana
Can veririz, can almayız, biz canız

Nesimiler ölmez gafil, aldandın
Mazlumlar ardından gelmez mi sandın
Akarsu'lar coştu, birden bulandın
Can veririz, can almayız, biz canız

Canımı yaktınız (hey dost), kanlı Sivas'ta
Gülemem, ağlarım (hey dost), şu gönlüm yasta
Canım feda olsun (hey dost), pir sultan dosta
Can veririz, can almayız (hey dost), biz canız

Bizi yakıp, duman duman, baktınız
Yetmedi mi, bir de alkış tuttunuz
Sonra birer masum olup çıktınız
Can veririz, can almayız, biz canız

Selda Bağcan : Canımı Yakanlar Baktı Dumana

9 Mart 2018 Cuma

Yıldıray Çınar : Ben de Şu Dünyaya Geldim Geleli


Ben de şu dünyaya geldim geleli
Emanetten bir şal giymişe döndüm
Sahibi varmış elimden aldı
Kuru yerde koyun yaymışa döndüm
*******************************************
Çalıştım çabaladım suyum akmadı
Kadir Mevlam hiç yüzüme bakmadı
Çok cefalar çektim takat kalmadı
Yuvası dağılmış Boz Kuş'a döndüm
*******************************************
Pir Sultan Abdal'ım bu dünya fani
Kim sürdü dünyada devri devranı
Yarın bir çift sözü üşüttü beni
Yüce dağ başında donmuşa döndüm
*******************************************
Kaynak Kişi :Pir Sultan Abdal
Derleyen : Hüseyin Akçam

Yıldıray Çınar : Ben de Şu Dünyaya Geldim Geleli

20 Şubat 2018 Salı

Feryal Öney : Kırtıl Semahı



Aşağıdan gelen telli turnam 
İçinizde telli turnam yok benim 
Yarandan yoldaştan soran olursa 
Yine sol yanımda derdim çok benim 

Gidiyorum gayrı gül benzim soluk 
Od düştü sineme yanıktır yanık 
Ölüm allah emri de zalim ayrılık 
Hangine yanayım da derdim çok benim 

Pir Sultan Abdal'ım da dost kırklar yediler 
Bu yolu erkani da acanım .... 
Herkes sevdiğini de bile dediler 
Hangine yanayım derdim çok benim

Feryal Öney : Kırtıl Semahı

5 Ocak 2018 Cuma

Nilgün Kızılcı : Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş




Dostun bahçesine bir hoyrat girmiş
Korudur da benli dilber korudur
Gülünü dererken dalını kırmış
Kurudur da benli dilber kurudur
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede

Bu meydanda serilir postumuz
Çok şükür mevlaya gördük dostumuz
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Çürüdür de benli dilber çürüdür
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede

Pir Sultan Abdal’ım başımdan başlar
İyisini korda kemini taşlar
Bin çiçekten bir kovana bal işler
Arıdır da benli dilber arıdır
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede

Yöre : Tokat - Reşadiye

20 Ağustos 2017 Pazar

Sevcan Orhan ve Güler Duman : Şu Yalan Dünya'ya Geldim Geleli


Şu yalan Dünya'ya geldim geleli
Özge elden özge yar bulamadım
Yaralandım al kanlara boyandım
Elimin kanını yur bulamadım

Dostun zülüfleri destedir deste
Erenler hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halin nedir der bulamadım

Felek kırdı benim kolum kanadım
Baykuş gibi viranlarda tünedim
Bugün üç güzelin nabzın sınadım
Can feda yoluna der bulamadım

Pir Sultan Abdal'ım dağlar ben olsam
Dağlarda biten laleler ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost elinden tatlı bal bulamadım

***

Cahit Öztelli, Pir Sultan Abdal - Bütün Şiirleri
adlı kitabında eseri şu şekilde aktarmaktadır.
Özgür Yayınları, Onuncu Basım,
Ağustos - 2004, s.277-278

Şu yalan Dünya'ya geldim geleli
Özge elden özge yar bulamadım
Yaralandım al kanlara bulandım
Elimin kanını yur bulamadım

Güzel olan neyler altın akçayı
Arif olan düzer türlü bohçayı
Vücudumda seyreyledim bahçeyi
Dosta el değmedik nar bulamadım

Dostun zülüfleri deste deste
Erenler Hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halin nedir der bulamadım

Felek benim kırdı kolum kanadım
Baykuş gibi viranlarda tünedim
Bu gün üç güzelin nabzın sınadım
Can feda yoluna der bulamadım

Felek benim kurulu yayımı basdın
Her köşe başında yolumu kesdin
Keskin kadeh ile dolumdan içtin
Yandı yüreciğim kar bulamadım

Pir Sultan Abdal'ım dağlar ben olsam
Dağlarda biten laleler ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost elinden tatlı bal bulamadım

Söz : Pir Sultan Abdal
Müzik : Lütfü Gültekin

Sevcan Orhan ve Güler Duman : Şu Yalan Dünya'ya Geldim Geleli

18 Temmuz 2017 Salı

Güler Duman : Şu Yalan Dünyaya Geldim Giderim




Şu yalan dünyaya geldim giderim
Gönül senden özge yar bulamadım
Yaralandım al kanlara belendim
Elimin kanını yur bulamadım

Güzellerin zülfü destedir deste
Erenler hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim, bir zaman has
Hasta halin nedir, der bulamadım

Pir Sultan Abdal`ım, dağlar ben olsam
Üstü mor sümbüllü bağlar ben olsan
Alem çiçek olsa, arı ben olsam
Dost dilinden tatlı bal bulamadım

Pir Sultan Abdal

26 Aralık 2016 Pazartesi

Sabahat Akkiraz : Karşıdan Görünen Ne Güzel Yayla


Karşıdan Görünen Ne Güzel Yayla 
Bir Dem Süremedim Giderim Böyle 
Ela Gözlü Pirim Sen Himmet Eyle 
Ben De Bu Yayladan Şaha Giderim 

Eğer Göverip De Dosttan Olursam 
Şu Halkın Diline Destan Olursam 
Kara Toprak Senden Üstün Olursam 
Ben De Bu Yayladan Şaha Giderim 

Pir Sultan Abdal'ım Dünya Durulmaz
Gittiğinden Öbür Geri Dönülmez
Gözlerim De Dost Yolundan Ayrılmaz
Ben De Bu Yayladan Şaha Giderim 

17 Ekim 2016 Pazartesi

Karşıda Görünen Ne Güzel Yayla Türküsü'nün Hikayesi



Vaktiyle, Hafik ilçesinin Sofular köyünde Hızır adında bir genç varmış.
O zamanlar bu köyün halkı Alevi imiş. Zamanla yoldan çıkmışlar.
Onların bu durumunu beğenmeyen Hızır, köyden ayrılmaya karar vermiş,çıkmış yola.Ha şurası, ha burası derken Banaz’a kadar gelmiş.Pir Sultan’ın yanına azap durmuş.Sonra da müridi olmuş.
Aradan seneler geçmiş, bir gün Hızır:“Pirim, demiş; Sen herkese himmet ediyorsun, herbiri çeşitli makamlara geçiyor, ne olur, bana da himmet et, büyük adam olayım, ben de bir makama geçeyim.”
Pir Sultan şöyle bir düşündükten sonra gülümsemiş. “Ulan Hızır ben dua ederim, belki sen de büyük adam olursun;
Hatta paşa, vezir de olursun ama, sonunda gelip beni astırırsın.”
Yine de duasını eksik etmemiş.Hızır İstanbul’a gidip saraya girmiş.Ağa, Kapıcıbaşı, Paşa, Beylerbeyi derken vezir olup Sivas valiliğine atanmış.
Pirini unutmamış, haber gönderip huzuruna getirtmiş.Hürmet, izzet, ikram derken bir hayli de sohbet etmişler
Yemekte mükellef bir sofra donanmış.Pir Sultan yiyeceklere şöyle bir bakıp hemen geriye çekilmiş.Paşa şaşırmış.
“Birşey mi oldu pirim?”. Pir Sultan, “Hızır, demiş; Bu yemeklerde zina kokuyor.İçinde yetim hakkı var, sen bunları haram para ile yaptırmışsın.”
Hızır Paşa “Yok pirim” dediyse de dinletememiş.Ama bir hayli de içerlemiş.Pir Sultan biraz daha ileri gidip, “Bunları ben değil, köpeklerim bile yemez.
İstersen çağırayım da gör” demiş.Hemen ünlemiş, köpekler anında gelmişler.Bir tepsiye haram yemek, bir tepsiye helal yemek konmuş.
Önce haram yemekler getirilmiş.Köpekler şöyle bir koklayıp geri geri çekilmişler.
Arkasından helal yemeklerle dolu tepsi gelmiş.Köpekler onu da kokladıktan sonra, kuyruklarını sallaya sallaya yemeye başlamışlar.
Bu hakarete çok kızan Hızır Paşa, hırsını yenemeyip pirini Toprakkale’ye hapsettirmiş.
Eh… Ne de olsa piri.Hırsı geçince bir bahane ile affetmek istemiş.Zindandan çıkartıp demiş ki:
“Bana içinde Şah’ın adı geçmeyen üç deyiş söylersen seni affedeceğim
Yok, söylemezsen kendin bilirsin” Pir Sultan “Peki öyleyse” deyip tezeneye şöyle bir dokunmuş ve,
“Açılın Kapılar Şah’a Gidelim”,
“Kul Olayım Kalem Tutan Ellere” ve
“Karşıda Görünen Ne Güzel Yayla” adlı değişleri okumuş.
(Tüm değişlerde Şah’ın adı defalarca geçiyor)
Pirini affetmeye hazırlanırken, onun hemen her fırsatta Şah’ı anması Hızır Paşa’yı çileden çıkarmış.
Ne söylediğini, ne yaptığını bilemez hale gelmiş.Yanındakilere emretmiş:

“Asın bunu”.