31 Aralık 2019 Salı

#Ağladıkça,#MineKoşan, #AhmetKaya



#Ağladıkça
*
Dağlarda öfkeli başım, 
Serhatta hep akşam oluyor. 
Nasipsiz kıştan mı ? 
Yağmurdan mı yoksa aşktan mı ? 
*
Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek 
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça 
Geceyi tutacağız, görecek göreceksin 
Ağladıkça ağladıkça güneşi tutacağız 
Görecek göreceksin 
*
İlk yazda bitti telaşım 
Alnımda hep kavga duruyor 
Vakitsiz hırstan mı ? 
Bahardan mı yoksa aşktan mı ? 
*
Ağladıkça ağladıkça, bozkırlar yeşerecek 
Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça 
Güneşi tutacağız, görecek göreceksin
*
Söz : Gülten Kaya Hayaloğlu
Müzik : Ahmet Kaya ve Ara Dinkjian

23 Aralık 2019 Pazartesi

#AhmedArif, #AdiloşBebe

Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi 
*
1.
*
Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanmazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Laaaaal...
Kara ferman çıkadursun yollara,
Yârin bahçesi târumar,
Kan eder perçem
Olancası bir tutam can,
Kadasına, belasına sunduğum,
Ben öleydim loooy...
Elim boş,
Ayağım pusu.
Bir ben bileceğim oysa
Ne âfat sevdim.
Bir de ağzı var dili yok
Diyarbekir Kalesi...
*
2.
*
Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur Zozan...
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...
*
3.
*
Hamravat suyu dondu,
Dicle'de dört parmak buz,
Biz kuyudan işliyoruz kaba - kacağa,
Çayı kardan demliyoruz.
Anam sır gibi saklar siyatiğini,
"Yel" der, "Baharın geçer".
Bacım, ikicanlı, ağır,
Güzel kızdır, bilirsin.
İlki bu, bir yandan saklı utanır
Ve bir yandan korkar
Ölürüm deyi.
Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim, neremde saklayayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Ahmed Arif`in yeğeni..
*
4.
*
Doğdun,
Üç gün aç tuttuk
Üç gün meme vermedik sana
Adiloş Bebem,
Hasta düşmeyesin diye,
Töremiz böyle diye,
Saldır şimdi memeye,
Saldır da büyü...
*
Bunlar,
Engerekler ve çiyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü..
*
Bu, namustur
Künyemize kazınmış,
Bu da sabır,
Ağulardan süzülmüş.
Sarıl bunlara
Sarıl da büyü...
*
Ahmed Arif : Diyarbekir Kalesi'nden Notlar ve Adiloş Bebe'nin Türküsü
*

14 Aralık 2019 Cumartesi

#KardeşinDuymaz #ZülfüLivaneli

#KardeşinDuymaz
*********************************
Susarlar Sesini Boğmak isterler
Yarımdır Kırıktır Sırça Yüreğin
Çığlık Çığlığa Yarı Geceler
Kardeşin Duymaz Eloğlu Duyar
*********************************
Çoğalır Engeller Yürür Gidersin
Yüreğin Taşır Götürür Seni
Nice Selden Sonra Kumdan Öte de
Kardeşin Duymaz Eloğlu Duyar
*********************************
Yıkılma Bunları Gördüğün Zaman
Umudu Kesip de incinme Sakın
Aç Yüreğini Bir Merhabaya
Kardeşin Duymaz Eloğlu Duyar
*********************************
Söz ve Müzik : Zülfü Livaneli 
*********************************

12 Aralık 2019 Perşembe

#ÖzleminDiliOlsaydı #FerhatTunç


#ÖzleminDiliOlsaydı
*
Günler gördüm gün içinde
Geceler gündüz içinde
Seni gördüm görmeseydim
Düşerken kanlar içinde
*
Özlemin dili olsaydı
Yüreğimiz söz olurdu
En amansız fırtınalar
Gelir bizi bulurdu
*
Kimi zamanlar külhandık
Kimi zamanlar şakacı
Her şey öyle değişti ki

Yitirdik biz bu havayı
*
Özlemin dili olsaydı
Yüreğimiz söz olurdu
En amansız fırtınalar
Gelir bizi bulurdu
*
Güzel günler düşlemiştik
Sevmiştik hem sevilmiştik
Yangınların arasında
Yeminlere sarılmıştık
*
Özlemin dili olsaydı
Yüreğimiz söz olurdu
En amansız fırtınalar
Gelir bizi bulurdu
*
Müzik : Ferhat Tunç
*

30 Kasım 2019 Cumartesi

#DeğmeFelek, #Zara, #AşıkÖzlemi, #MuammerBadem


#DeğmeFelek
*
Bugün benim efkarım var zarım var
Değme felek değme telime benim
Gül yüzlü cananı elden aldırdım
Ecel oku değdi gülüme benim
Değme felek değme telime benim
*
Lokman Hekim gelse sarmaz yarayı
Hilebaz dostunan açtık arayı
Ne köşkümü koydu ne de sarayı
Baykuşlar tünedi dalıma benim
Değme felek değme telime benim
*
Özlemi'yem başım dumanlı dağlar
Gözlerim yaşlı da içim kan ağlar
Güz ayları geldi bozuldu bağlar
Hazan yeli değdi gülüme benim
Değme felek değme telime benim
*
Söz ve Müzik : Aşık Özlemi
*

#NefesimNefesine, #ZülfüLivaneli,#HakanAysev


#NefesimNefesine
*
Yatar Gül Harmanı Gibi
Canımın Dermanı Gibi
Her Yanında Çiçek Açmış 
Binboğa Ormanı Gibi
*
 Nesine Yar Nesine
 Ölürüm Ben Sesine
 Bir Daha Vursa İdi 
 Nefesim Nefesine
*
Canım Sese mi Geldin
Kadem Basa mı Geldin
Sağ Olsam Gelmez İdin,
Öldüm Yasa mı Geldin
*
 Nesine Yar Nesine
 Ölürüm Ben Sesine
 Bir Daha Vursa İdi 
 Nefesim Nefesine
*
Saçın Yüzüne Perde
Yüreğim Düştü Derde
Ayak Üstü Duramam
Seni Gördüğüm Yerde
*
 Nesine Yar Nesine
 Ölürüm Ben Sesine
 Bir Daha Vursa İdi 
 Nefesim Nefesine

*
Söz ve Müzik : Zülfü Livaneli

24 Kasım 2019 Pazar

#24KasımÖğretmenlerGünü,#Öğretmen,#AliRızaBinboğa,#ÖğretmenlerGünü




Başta,"Milletleri Kurtaranlar Yalnız Ve Ancak Öğretmenlerdir. Öğretmenden, Eğiticiden Mahrum Bir Millet, Henüz Bir Millet Adını Alma Yeteneği Kazanmamıştır." diyen İlk Öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve Eğitim Ordumuzun neferleri olan Canım Kızlarım ile Canım Oğullarım olmak üzere;
Bütün Öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun!..
*
#Öğretmen
*
Öğretmen kutsaldır ana gibi
Öğretmen kutsaldır baba gibi
Öpülesi elleri var
Şirin tatlı dilleri var
Öğretmen öğretir A, B, C
Öğretmen öğretir K, L, M
*
İlk öğretmenin kim senin
Kim öğretti alfabeyi
Bir harf için kırk yıl
Köle olunuyorsa
Yirmi dokuz kere kırk yıl
Kölesiyiz öğretmenin
*
Ali Rıza Binboğa
*

#YalanDeğil,#AşıkHüdai,#SabriOrak,#ErdemDemir











                          ↑↑↑Aşık Hüdai (Sabri Orak)↑↑↑                                      ↑↑↑Erdem Demir↑↑↑
#YalanDeğil 
*
Gönül duyguların diliyle konuş,
Aşkınan çalınan saz yalan değil.
Tanışayım dersen özünle tanış,
Sen senden haber al, öz yalan değil.
*
Akıl fikir en kıymetli varındır,
Güzel ahlak ile ruhu arındır,
Kaderini çizen karakterindir,
Hakk’ın söylettiği söz yalan değil.
*
Kişi belli sohbetiyle sözüyle,
Gerçekler uğraşır kendi özüyle,
Candaki cananı gönül gözüyle,
Görebiliyorsa göz yalan değil.
*
Hüdaî divane cezbesi derin,
Yorum kabul etmez o anki durum,
Âşığa bakmayın, aşkını görün,
Yürek yakıyorsa köz yalan değil.
*
Hüdai
*
Aşık Hüdai (Sabri Orak)
    Öldürmen BeniAşık Hüdai
    *
    Erenler Zehir Getirin
    Balınan Öldürmen Beni
    Bağrıma Diken Batırın
    Gülünen Öldürmen Beni
      

    *
     Hüdaiyim Daldım Gama
     Saldı Beni Demden Deme
     Asın Kesin Yüzün Amma
     Dilinen Öldürmen Beni
1940 yılında Maraş’ ın Göksun ilçesinin Yoğunoluk köyünde doğdu. 11 yaşından itibaren irticalen şiir söylemeye başladı. Yaşlı ve usta aşıkların yanında kendisini yetiştirmiştir. Küçük yaşta babasını yitirir. Okumayı yazmayı birçokları gibi Hüdai de askerlikte öğrenir.
*
İki yıl Konya da yapılan aşıklar bayramına katıldı. 1968 yılında şiir dalında birinci olarak Fuzuli ödülünü aldı. 1969 da atışma ve şiir dallarında ikinci olarak Dadaloğlu ve Yunus Emre ödüllerini kazanmıştır. Şiirleri iç dünyasını yansıtır. Tasavvufa yönelmiştir. Şiirlerinde kendine özgü bir incelik ve deyiş güzelliği vardır. 23 Kasım 2001 tarihinde aramızdan ayrıldı...

*
Duygular Dönüştü Söze
Erenler Zehir Getirin
Balınan Öldürmen Beni
Bağrıma Diken Batırın
Gülünen Öldürmen Beni
*
Hiçlik Aleminde Mestim
Varlık Sevdasını Kestim
Yokluk Benim Eski Dostum
Malınan Öldürmen Beni
*
Yar Diyerek Yana Yana
Can Teslim Ettik Canana
En Yakınım Kıysın Bana
Elinen Öldürmen Beni
*
Bir Aşktır Düştü Özüme
Yanarım Kendi Közüme
Leyla Görünüp Gözüme
Çölinen Öldürmen Beni
*
Duygular Dönüştü Söze
Yanık Seda İşler Öze
Dertli Dertli Vurup Saza
Telinen Öldürmen Beni
*
Hüdaiyim Daldım Gama
Saldı Beni Demden Deme
Asın Kesin Yüzün Amma
Dilinen Öldürmen Beni
*
Makbuldür
Faydası olmayan bahardan yazdan
Yüce dağbaşının kışı makbuldür
Cahilin ettiği sohbetten sözden
Alimin hayali düşü makbuldür
*
Lokma yeme muhannetin elinden
Kurtulaman sonra acı dilinden
Namertlerin kaymağından balından
Merdin kuru yavan aşı makbuldür
*
Hüdai konuşur bir ince dilden
Hal ehli olmayan bilir mi halden
Bilgisiz görgüsüz duygusuz kuldan
Ölülerin mezar taşı makbuldür
*
Gönül Çalamazsan
Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit
*
Bülbülü dinle ki gelesin coşa
Karganın namesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit
*
Bekle dost kapısın sadık dost isen
Gönüller tamir et ehli dil isen
Sevda Sahrasında Mecnun değilsen
Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit
*
Rızaya razı ol hakka kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrine yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit
*
Gel haktan ayrılma hakkı seversen
Nefsini ıslah et er oğlu ersen
Hüdai incinir inciden versen
Ne kimseden incin ne eli incit
*
Öyle Gel
Bu aşkın sırrına ereyim dersen
Önce bir ermişe sor da öyle gel
Hakkın cemalini göreyim dersen
Evvela sen seni gör de öyle gel
*
Hakikat ilminin sabırdır başı
Şah olsa da benlik gütmez er kişi
Sen kendi nefsinle eyle savaşı
Sadık ol sözünde dur da öyle gel
*
Hüdai emeğin gitmesin zaya
Bozulan süt artık tutmuyor maya
Bu aşkın yoluna gidilmez yaya
Aşk atına binip sür de öyle gel
*
Bana Sor
Adım adım gezdim gurbet elleri
Gezdim ama kardaş gel de bana sor
Ömrümün yükünü dert sıraladım
Dizdim ama kardaş gel de bana sor
*
Genç yaşımda terk eyledim yurdumu
Geri dönüp gözlemedim ardımı
Gönül defterine gizli derdimi
Yazdım ama kardaş gel de bana sor
*
Hüdai hastayı eylerim nazar
Ben kendi içimde kurdum bir pazar
Bu kötü nefsime kazmasız mezar
Kazdım ama kardaş gel de bana sor
*
Zamanı Geldi
Bahar geldi çayır çimen yürüdü
Yaylaya göçmenin zamanı geldi
Dağlar yeşil giydi karı eridi
Suyundan içmenin zamanı geldi
*
Çok şükür bu yıl da erdik bahara
Gülü gördü bülbül başladı zara
Açıldı sinemde bin türlü yara
Yine dert açmanın zamanı geldi
*
Pınarı var ormanı var gölü var
Çiğdemi var çiçeği var gülü var
Arısı var peteği var balı var
Bunları seçmenin zamanı geldi
*
Hüdai zamanın geçer boşuna
Kuşlar bile hep kavuştu eşine
Şimdi bu mevsimde dağlar başına
Yar ile kaçmanın zamanı geldi
Kız Niçin
Kız niçin bakıp bakıp gülersin
Yanağında güller açılasıca
Gülüp gülüp ne aklımı çelersin
Güzeller sultanı seçilesice
*
Bilir misin bana ne iş eyledin
Aklımı fikrimi bir hoş eyledin
İçkisiz mezesiz sarhoş eyledin
Elinden badeler içilesice
*
Koymayasın beni eller yerine
Sana hizmet edem kullar yerine
Gel bir koklayayım güller yerine
Gül gibi kokusu saçılasıca
*
Hüdai aşıktır ey ahu gözlü
Yüreğimi yaktın ciğerim közlü
İçimde yıllardır hasretin gizli
Gel uğruna candan geçilesice
*
Dostlarım
Dostlarım hep bende kusur aradı
Gerçek yanlarımı göremediler
Yar dediğim yad ellere yaradı
Sevdiklerim bana eremediler
*
Saflar kandı fitnelerin sözüne
Körler düştü kalleşlerin izine
Dinamitler kondu suyun gözüne
Yine de farkına varamadılar
*
Kalmadı sevdiğim lezzetim tadım
Devrildi seneler bak adım adım
Yıllarımı insanlara adadım
Bir günümü geri veremediler
*
Göz koydular varlığıma malıma
Kurtlar çoban oldu kuzularıma
Zalimi koydular mazlum yerine
Haklının hakkını aramadılar
*
Hüdai'nin yaraları döşünde
Duman eksik olmaz garip başında
Yar yari pişirir aşk ateşinde
Yarsızlar yarasın saramadılar
*
Anlamaz ki
Aşık olmak bir alemdir
Tatmayanlar anlamaz ki
Her sözü bir mücevherdir
Tartmayanlar anlamaz ki
*
Kim ki haktan olsa cüda
İbadetten almaz gıda
Bu yolda başını feda
Etmeyenler anlamaz ki
*
Sil gönlünün kem pasını
Gütme benlik davasını
Daim hasretlik yasını
Tutmayanlar anlamaz ki
*
Hüdai'yim kalksın perde
Aşk ateşi yanar serde
Eyüp gibi dertten derde
Batmayanlar anlamaz ki
*
Ateş İcat Olup
Ateş icat olup tütün tütmeden
Aşkın ocağında biz yanıp tüttük
Güller açılmadan bülbül ötmeden
Mana aleminde şakıdık öttük
*
Her kaynaktan akmaz böyle duru su
Bu yer gerçek erenlerin korusu
Duygu çiçeğinden ilham arısı
Sevgiden bal yaptı önce biz tattık
*
Gönül diyarında sevda elinden
Hasret dağlarından çile çölünden
Peygamber izinden Allah yolundan
Yirminci asırda biz geldik gittik
*
İrfan sofrasının altın tasıyım
Muhabbet suyunun şelalesiyim
Hüdai Yunus'un sülalesiyim
Tasavvuf ilmini biz tamam ettik*
Ayrı Duruyor

*
Ey erenler yine bozuldu bendim
Manalar dilimden ayrı duruyor
Aşkın ateşine yandıkça yandım
Dumanım külümden ayrı duruyor
*
Bağbancı hasiret sümbül çiğdeme
Bir od düştü yanar dertli sineme
Seher vakti bülbül gelmez bu deme
Bülbülüm gülümden ayrı duruyor
*
Bu benim derdimin yok mu ilacı
Bitip tükenmiyor çektiğim acı
Gazel döktü şu ömrümün ağacı
Yaprağım dalımdan ayrı duruyor
*
Katlanayım dedim derde mihnete
Gayrı gönül dayanmıyor hasrete
Kader kısmet aldı attı gurbete
Hüdai ilimden ayrı duruyor
*
Kaynak : 
http://www.turkuler.com/

20 Kasım 2019 Çarşamba

#HeyGökler,#ArifKemal,#FazılHüsnüDağlarca


#HeyGökler
*
Hey göklere duman durmuş dağlar hey
Değirmenin üstü her gün yel olmaz
Dinle ağa, dinle paşa, dinle bey
Sen söylersin o susar mı bellolmaz
*
Kızılırmak akar suyun içerler
Aç karnına yurttan yurda göçerler
Tarifeylen köprüsünü geçerler
Öldüler mi kaldılar mı bellolmaz
*
Ummam artık olanlar böyle olsun
Yeni çağda mızrak çuvala girsin
Vergi dersin, ümük dersin, can dersin
Verdiler mi aldılar mı bellolmaz
*
Söz : Fazıl Hüsnü Dağlarca
*

18 Kasım 2019 Pazartesi

#YıldızKenter


#YıldızKenter

#NisanaKaçVar
*
Yazmadım seni daha,
Sevmeye ayırdım tüm zamanları,
Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
Ben düşünmeye başlayınca seni
-Ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir
İnan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar
Toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar
Onlar da benimle birlikte
Ve onlar da benim kadar seni düşünürler…
Benim kadar diyemem ama
Yemin ederim onlar da seni özler.
Hep dalgınım bu günlerde
Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar
Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
Nisan’a kaç var diyorum saati sorarken.
Hiç böyle olmamıştım.

Bilenlere sordum; ‘aşk bu’ dediler!
*
Önceleri devlet tiyatrolarında oynamış, sonraları Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör'le birlikte kurduğu "Kent Oyuncuları"nda sahneye çıkmış, sinema oyunculuğuyla üç defa Altın Portakal ödülüne layık görülmüş tiyatro oyuncusu.Yıldız Kenter11 Ekim 1928'de İstanbul'da dünyaya geldi. Masalları anımsatan bir çocukluk geçiren Kenter'in annesi Olga Cynthia, çocukluk yıllarının kahramanıydı. Olga Cynthia, iki evlilik yapmış, Yıldız Kenter, Ahmet Naci Bey ile olan evliliğinden dünyaya gelmişti. Ablası Güner, abileri Nedim, ve Mahmut adındadır. En küçük kardeş ise Müşfik Kenter’dir. İlkokulu Ankara’da İltekin İlkokulu'nda okudu.
*
Kapısı herkese açık, dost canlısı bir ailede büyüdü. Gönül zenginliğine rağmen, maddi güçlükler içinde yaşadılar. Kenter, bu durumu:
Babam, Lozan Konferansı'nda İsmet İnönü'nün özel kalem müdürlüğünü yapmış, iyi paralar kazanabilecek parlak bir diplomattı. Ancak bir İngilizle evlendiği için dışişlerindeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Sonra moral çöküntüsü yaşadı ve içkinin dozunu artırdı. Beş çocukla işsiz kalmış bir adamın halini tahmin edersiniz. Benim doğduğum yıllar, yoksulluğumuzun dibe vurduğu yıllarmış. Annem, ‘seni saracak bez bulamazdım, çarşafları yırtıp onlara sarardım' derdi.
şeklinde dile getiriyordu.
*
Naci bey, Ziraat Bankasında iş bulunca, aile Ankara'ya taşındı. Bütün sorun ve sıkıntılara rağmen çocukluk günleri mutluluk içinde geçti. İlkokula Ankara'da devam ederken, annesi, zengin çocuklarına İngilizce dersler veriyordu. Evdeki yaşamında, insana ait komedi ve trajedileri öğrenen Kenter, Ankara çocuk kulübünde tiyatroya başladı. O dönem, konservatuvarla ilgili yapılan kötü söylencelere rağmen devlet konservatuvarına kayıdını yaptırdı. Ankara konservatuvarını sınıf atlayarak 1948 yılında bitirdi. Rockefeller bursu kazanarak, American Theatre Winng, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yaptı. Ankara Devlet Konservatuarına hoca olarak atandı. 1959 yılına kadar 11 yıl Ankara Devlet Tiyatrosunda oyunculuk, sahne öğretmenliği yaptı. 1959 yılında. Muhsin Ertuğrul, Devlet tiyatrosundan uzaklaştırılınca, O da kurumdan ayrıldı.
*
Profesyonel tiyatro yaşantısına, 1948 yılında William Shakespeare'in "12. Gece" oyunuyla başladı. Önce Devlet tiyatrolarında sonra, 1961 yılında kardeşi Müşfik Kenter ve ikinci eşi Şükran Güngör'le birlikte kurduğu "Kent Oyuncuları"nda sahneye çıktı. Daha sonraki yıllarda sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de “ Değişen Eğitim Metotları ” ve “ Oyunculuk Metotları ” üzerine çalışmalar yaptı. Bir röpörtajında, üzerinde derin izleri bulunan çocukluk günlerini;
Annem daima sokakta bulduğu kedi köpekleri, hatta insanları eve getirirdi. Evimizde devamlı bir yabancı kalabalığı vardı. Zerzevat satan dede diye bir adam, İskoçyalı bir Fransız, askerliğini yapan bir genç bir dönem bizimle yaşadı. Bir ara kaçak bir Fransız kaldı evimizde. Sonra bir gün sokakta doğurmuş ve yedi günlük bebeği ile ortada kalmış bir kadını getirdi annem. Çocukluğumuzda bu insanlardan bitlendiğimizi hatırlıyorum.
sözleriyle anımsıyordu.
*
Sonraki yıllarında ABD'de ve İngiltere'de, "Değişen eğitim metodları", "Oyunculuk metodları" üstüne çalıştı. 1962'de tiyatroda yılın kadını seçildi. Sovyetler BirliğiAmerika Birleşik DevletleriİngiltereAlmanyaHollandaDanimarkaKanadaYugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi. 1968’de İstanbul’da Kenter Tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladı.
1981'de Devlet Sanatçısı ünvanına layık görüldü. 1980- 1983 yılları arasında İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. 1984'de Roma kentinde İtalyan Kültür Birliği"nce verilen, "Adalaide Ristori Ödülü"ne sahip oldu.1986 yılında Güngör Dilmen’in yazdığı Ben Anadolu adlı oyunu Londra ve New York’ta İngilizce sahneledi ve oynadı. 1989'da Korsika-Bastia film festivalinde, "Hanım" filmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. 1991'de sanat hizmetlerinden dolayı, uluslararası Lions Klübünün "Melvin Jones Ödülü"ne layık görüldü. 1994'de "Konken Partisi" oyunundaki fonsla rolüyle, "Olağanüstü Yorum Ödülü"nü kazandı. Finlandiya Kadın Kuruluşu tarafından, "Yüzyılın En Başarılı Yüz Kadınından Biri" olarak ödüllendirildi.
*
1995'de tiyatro sanatına katkılarından dolayı "Onur" ödülüne layık görüldü. 1996'da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından, "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünün sahibi oldu. 1998'de Ankara Sanat Kurumu, “Yılın Kadın Sanatçısı” ödülünü aldı. 1998, Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü, 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, “Martı” adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle 1999, Afife tiyatro ödülleri en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı.
*
Yıldız Kenter, 1951 yılında Nesrin Sipahi’nin kardeşi Nihat Akçan’la evlendi. Yıldız Kenter’in ilk evliliğinden 29 Mart 1952 tarihinde Leyla adında bir kızı oldu. 1965 yılında evlendiği Tiyatrocu Şükran Güngör ikinci eşidir.
*
Yıldız Kenter, 16 Kasım 2019 tarihinde akciğer rahatsızlığı sebebiyle İstanbul’da Amerikan Hastanesi’de yoğun bakıma kaldırıldı. 17 Kasım 2019 tarihinde 91 yaşında vefat etti.
*
Rol Aldığı Tiyatro Oyunları:
2007 - Ben Anadolu : Güngör Dilmen - Kent Oyuncuları
2006 - Anna Karenina : Lev Tolstoy/Helen Edmundson - Kent Oyuncuları
2005 - Gece Mevsimi : Rebecca Linkievicz - Kent Oyuncuları
2004 - Oscar ve Pembeli Meleği : Eric Emmanuel Schmitt - Kent Oyuncuları
2002 - Sırça Kümes : Tennessee Williams - Kent Oyuncuları
2001 - Hep Aşk Vardı : Yıldız Kenter - Kent Oyuncuları
2000 - Nükte : Marget Edson - Kent Oyuncuları
1998 - Martı : Anton Çehov - Kent Oyuncuları
1990 - Harold ve Maude : Colin Higgıns - Kent Oyuncuları
1969 - Salıncakta iki kişi : William Gibson - Ankara Devlet Tiyatrosu
1959 - Hamlet : William Shakespeare - İstanbul Şehir Tiyatrosu
1958 - Öfke : John Osborne - Ankara Devlet Tiyatrosu
1957 - Ümitsiz Saatler : Joseph Hayes - Ankara Devlet Tiyatrosu
1957 - Çöl Faresi : Ladislas Fodor - Ankara Devlet Tiyatrosu
1956 - Yağmurcu : N. Richard Nash - Ankara Devlet Tiyatrosu
1956 - Misafir (oyun) : Fritz Schweiger - Ankara Devlet Tiyatrosu
1956 - Finten : Abdülhak Hamit Tarhan - Ankara Devlet Tiyatrosu
1954 - Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) : Orhan Asena - Ankara Devlet Tiyatrosu
1954 - Maria Stuart : Friedrich Schiller - Ankara Devlet Tiyatrosu
1954 - Şatoya Davet : Jean Anouilh - Ankara Devlet Tiyatrosu
1954 - 1957 - Onunikinci Gece : William Shakespeare - Ankara Devlet Tiyatrosu
1953 - Lady Frederick : W. Somerset Maugham - Ankara Devlet Tiyatrosu
1953 - Gelin (oyun) : Emile Zola Marcelle Maurette - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Yanlış Yanlış Üstüne : Oliver Goldsmith - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Sahne Dışındaki Oyun : Refik Ahmet Sevengi - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Ölü Kraliçe : Henry de Montherlant - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Fatih (oyun) : Nazım kurşunlu - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Ramak Kaldı : Thornton Wilder - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Gölgeler) : Ahmet Muhip Dranas - Ankara Devlet Tiyatrosu
1952 - Elektra : Sofokles - Ankara Devlet Tiyatrosu
1951 - Öteye Doğru : Sutton Vane - Ankara Devlet Tiyatrosu
1951 - Miras (oyun) : Augustus Goetz - Ankara Devlet Tiyatrosu
1950 - Hile ve Sevgi : Schiller - Ankara Devlet Tiyatrosu
1949 - Yalancı : Carlo Goldoni - Ankara Devlet Tiyatrosu
1949 - Kıskançlar : Oktay RıfatMelih Cevdet Anday - Ankara Devlet Tiyatrosu
1949 - Peer Gynt : Henrik Ibsen - Ankara Devlet Tiyatrosu
1949 - Scapin'in Dolapları : Moliere - Ankara Devlet Tiyatrosu
1949 - Antigone : Sofokles - Ankara Devlet Tiyatrosu
*
Rol Aldığı Filmler ve Diziler:
2008 - Mevlana Aşkı Dansı
2007 - Beyaz Melek
2005 - Sen Ne Dilersen
2005 - Saklambaç(dizi)
2002 - Aşk ve Gurur(dizi)
2001 - Büyük Adam Küçük Aşk
1999 - Güle Güle
1996 - Ablam
1990 - Uğurlugiller (dizi)
1988 - Hanım
1983 - Zulüm
1974 - Kartal Yuvası
1974 - Kızım Ayşe
1974 - Bir Ana Bir Kız
1972 - Fatma Bacı
1971 - Anneler ve Kızları
1971 - Elmacı Kadın
1967 - Yaşlı Gözler
1966 - Pembe Kadın
1965 - İsyancılar
1964 - Ağaçlar Ayakta Ölür
1951 - Vatan İçin

*
Kaynak : Biyografi.info



17 Kasım 2019 Pazar

#Arkadaş, #MelikeDemirağ,#ŞanarYurdatapan,#Atilla Özdemiroğlu,#YılmazGüney


#Arkadaş
*
Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
*
Ortak olmak her sevince, her derde, kedere
Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele
Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip, ayrılsak bile seninle arkadaş
(yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş)
*
Evet arkadaş;
kim olduğumu, ne olduğumu
Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana
Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın
Bana yürümeyi öğrettin yeniden
El ele ve daima ileriye
Bir gün.
Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile
Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız
Ve aynı yolda yürüdükçe
Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir
Ayrılsak bile kopamayız
*
Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip de ayrılsak bile seninle arkadaş. 
*
Söz ve Müzik : Şanar Yurdatapan
Düzenleme : Atilla Özdemiroğlu
Seslendiren : Melike Demirağ