30 Ekim 2023 Pazartesi

#Cumhuriyetimiz100Yaşında

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!..🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Ulu Önderimiz, Ebedi Başkomutanımız, Sarı Saçlı Mavi Gözlümüz
“Benim iki büyük eserim var. Biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir” ve "Bugün, en büyük bayramdır" diyerek önemini belirttiği Cumhuriyetimiz' in 100.yılı kutlu olsun!..🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bizlere Cumhuriyetimizi armağan eden #MustafaKemalAtatürk ve silah arkadaşları ile bütün Kuvay-i Milliyecilere, gazilerimize ve şehitlerimize bin selam olsun!..
Hepsini sonsuz sevgi, saygı , özlem, minnet ve rahmetle anıyorum..
Toprakları bol, ruhları şad, mekanları cennet olsun...
Işıklarda uyusunlar, yıldızlar yoldaşları olsun...🙏🙏🙏

24 Ekim 2023 Salı

#FeyzullahÇınar

Feyzullah Çınar, 15 Kasım 1937 yılında Sivas'ın Divriği ilçesi Çamşıh yöresi Gürpınar (Çamoağa) köyünde, Altun Ana ve Ali Haydar Baba'nın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk öğrenimini bölgenin tek okulu Gürpınar İlk Okulu'nda tamamladı. Küçük yaşta saza merak sardı. O dönem Aşıklık geleneğini sürdüren, Çamşıh'a gelen büyüklerini ilgiyle takip etti.
        17-18 yaşlarında ilk gurbet deneyimini İstanbul'a giderek yaşadı. Çeşitli işlerde çalıştı. Köyünde
göremediği pikap ve radyoyu burada gördü. Saz çalıp söylemeyi de epeyce geliştirdi. Askerlik çağı gelmişti. Bu görevini de tamamladıktan sonra köyüne döndü. uzun kalamadı ve tekrar İstanbul'a çalışmaya gitti. Çınar dostları sayesinde İstanbul İtfaiye'sinde göreve başladı. Ancak bu serüvende kısa sürdü ve köyüne geri döndü.
        Maddi imkansızlıklar bu kez tüm Çınar ailesini yola döktü. Böylece Ankara serüveni başlamış oldu. Tuzluçayır'a yerleşti. İlk eşi Nimet Çınar ile bu dönemde evlendi. Bu evlilikten bir kızı ve bir oğlu oldu. 
        Tam da bu dönemlerde tüm hayatını değiştirecek olan dostu Fikret Otyam ile tanıştı. İlk 45'lik plağından istediği ilgiyi göremeyen Çınar, 1966 yılında bir yüzü Agâhi Baba'nın eseri Fazilet, diğer yüzü Esiri'nin şiiri Deli Gönül Çok Açılıp Şad Olma plağını çıkardı. Çınar'ın ikinci plağı, dönemin şartları düşünüldüğünde müthiş bir ilgi gördü. İki yüz binin üzerinde sattı. Çınar için yine zor dönemlerdi. Eşi Nimet Çınar'ı menenjit hastalığından kaybetti.
        Dostu Fikret Otyam sayesinde tanıştığı Fransız Profesör İrene Melikoff ile Avrupa'ya gitti. Bu anlamda Avrupa'ya açılan ilk ozandır. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Alevilik ve halk ozanlığı hakkında konferanslar verdi. Radyo ve televizyonlarda programlar yaptı, konserler düzenledi. Burada bir ilk daha yaşandı. Tüm gelirini Fransa'daki kimsesiz çocuklara bıraktığı bir Long Play çıkardı.
         Türkiye'ye dönüşünde Fikret Otyam aracılığı ile Ankara Belediyesi temizlik işlerinde çalışmaya başladı. Bu dönem ikinci eşi Filize Çınar ile dünya evine girdi. İki oğlu daha oldu.
           Çınar örgütlenmenin gereğine inandığı için OZAN-DER kuruluşunda da yer aldı. Bu arada plak ve kaset çalışmaları, konserler, dergi ve gazetelerle söyleşiler ve çok kısıtlı da olsa TRT'de programlar devam etti. Çınar ayrıca iki fotoromanda yer aldı. Tiyatro çalışmalarında Pir Sultan Abdal'ı canlandırdı.
        Toplumsal açıdan zor yıllardı. Devrimci ve emekçilerin üzerindeki baskılar Çınar'ı deyişlerin yanında bugün dahi söylenmeye cesaret edilemeyen ağıt ve türküleri söylemeye itti. Çınar'ın bu çıkışları, dik duruşu, halkı tarafından ödüllendirildi ve halk ozanı kimliğini hak ederek kazanan ender kişilerden oldu. Bu başkaldırısı, halkının sevgisi yanında Çınar'a yasaklar, işkence ve cezaevi kapılarını açtı. Avrupa'ya çıkışı yasaklandı. 
            Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, kendisi gibi hak ettiği değeri görmeyen şair ve ozan dostlarının sesi olmaya devam ediyordu. Artık çevresinde Feyzullah Baba diye çağrılıyordu. Müzik çalışmalarına devam ediyor, bestelediği kendine ait şiirlerin yanında, daha çok usta malı şiirlere yaptığı ezgiler onu döneminde besteci kişiliği ile ön plana çıkarıyordu.
        Kısa yaşamına, türlü baskı ve yasaklara rağmen Çınar, 80 tane 45'lik plak, 4 adet Long Play, 20'ye yakın kaset, 200'e yakın eser, sayısız halk konseri ve turne sığdırdı.
        Kendi tabiriyle o bir işçiydi. 23 Ekim 1983 Pazartesi sabah erkenden işe gitmek üzere yola çıktı. Kurtuluş Parkı'ndan geçtiği sırada rahatsızlandı ve kalbine yenik düştü. Çınar'ın naaşı 25 Ekim 1983 Çarşamba günü Karşıyaka mezarlığında sevenleri tarafından ebediyete uğurlandı.
        Feyzullah Çınar, ardında 200'e yakın ölümsüz eser ve örnek bir kişilik bıraktı. Hakk'a yürümesinin ardından Feyzullah Çınar'a Tuzluçayır'da adını taşıyan bir park yapıldı ve içine de heybetini yansıtan heykeli dikildi.
            Kaynak : https://feyzullahcinar.tr.gg/

22 Ekim 2023 Pazar

#AhmetTanerKışlalı

Elleri kanlı Faşist katillerce katledilerek aramızdan ayrılışının 24.yılında;

Aydınlanma Devrimcisi Ahmet Taner Kışlalı'yı,
Saygı, sevgi, rahmet ve özlem ile anıyorum...
Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun...
*
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)
Ahmet Taner Kışlalı, Tokat`ın Zile ilçesinde 10 Temmuz 1939'da doğdu. 
Gazeteci-yazar Mehmet Ali Kışlalı'nın küçük kardeşidir. Kilis Kemaliye İlkokulu'ndan sonra, Kilis Orta Okulu'nu ve Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi.
Kışlalı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1962-63 yılları arasında Yenigün Gazetesi'nde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1968-1972 yılları arasında öğretim görevlisi olan Ahmet Taner Kışlalı, 1967 Paris Hukuk Fakültesi'nde doktorasını yaptı. Hacettepe Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak akademik yaşamına atıldı. 1988 yılında da Profesör olan Ahmet Taner Kışlalı, 1977'de Cumhuriyet Halk Partisi`nden 5. Dönem İzmir Milletvekili seçildi. Kışlalı, Bülent Ecevit tarafından kurulan 42. Hükümet'te 1978-79 yıllarında Kültür Bakanı olarak görev yaptı.
12 Eylül sonrasında Üniversite'ye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde siyaset bilimi dersleri verdi. Ahmet Taner Kışlalı, aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi'nde ''Haftaya Bakış'' başlığıyla köşe yazıları yazıyordu. Bu köşesinde Kemalizm’i, laikliği, demokrasiyi, insan haklarını savunan ve eğitime önem veren yazılar yazdı. Kışlalı, 1971'de "TRT Bilimsel başarı Ödülü"nü aldı. Kışlalı, 9 Eylül 1995'te geçirdiği trafik kazasında, 28 mayıs 1968'de evlendiği ilk eşi Nilgün Kışlalı öldü, kendisi ağır yaralı olarak kurtuldu. İlk eşi Nilgün Hanım'dan Dolunay ve Altınay adında iki kız çocuğu olan Kışlalı'nın ikinci eşi Nilüfer Kışlalı'dan da Nilhan Nur adında bir aylık bir kız çocuğu vardı.
Kışlalı, 21 Ekim 1999 Perşembe günü, Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu vefat etti. 
Eserleri : 
Modern Türkiye'de Politik Güçler,
Öğrenci Ayaklanmaları,
Siyasal Sistemler - Siyasal Çatışma Ve Uzlaşma,
Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği, Kemalizm,
Laiklik Ve Demokrasi, Seçimsiz Demokrasi,
Bir Türk'ün Ölümü,
Siyaset Bilimi,
Ben Demokrat Değilim.
*
Kaynak : http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=442

12 Ekim 2023 Perşembe

#LeventKırca

Büyük usta #LeventKırca 'yı aramızdan ayrılışının 8.yılında; saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anıyoruz...

Toprağı bol,ruhu şad,mekanı cennet olsun.Işıklarda uyusun,mekanı cennet olsun.😔😢😔

Oyuncu, yönetmen, Türk komedyen, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, plastik makyöz, yapımcı, Aydınlık gazetesi yazarı, siyasetçi, Vatan Partisi eski Merkez Yürütme Kurulu üyesi. Gerçek adı: Zeki Levent Kırca (D. 28 Eylül 1948, Ladik / Samsun – D. 12 Ekim 2015, İstanbul).

İlk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncularında çalıştı. Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi.

1978'de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti. Ne Olacak Şimdi? ve Mavi Muammer adlı filmlerde oynadı. Hodri Meydan Topluluğu adlı Tiyatro Grubu'nu kurdu. Eski eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları sergiledi. Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi. 1988'de başlayıp 22 yıl süren Olacak O Kadar adlı televizyon programını hazırladı. İlk sinema yönetmenlik denemesini Son adlı filmle yaptı. Daha sonra Şeytan Bunun Neresinde adlı filmi yönetti.

1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardandır. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına günlük gazete olarak devam eden Aydınlık Gazetesi'nin köşe yazarlığı yapmıştır. 1998 yılında almış olduğu Devlet Sanatçısı unvanı Nisan 2015'te geri alınmıştır.

Levent Kırca, 12 Ekim 2015’te, İstanbul Pendik’teki Marmara Eğitim Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetti.

*

Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları:

Shrek Müzikali / Plastik Makyaj

*

Yönetmeni Olduğu Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (2011)

Olacak O Kadar (2009)

Rating Kasabası (TV Filmi 2006)

Kendini Bırak Gitsin (2004)

Olacak O Kadar (1986, 1989)

*

Yönetmeni Olduğu Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (2015)

Şeytan Bunun Neresinde (2002)

Son (2001)

Mavi Muammer (Video 1985)

*

Senaristi Olduğu Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (2011)

Kendini Bırak Gitsin (2004)

Olacak O Kadar (1986, 2009)

*

Senaristi Olduğu Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (2015)

Mavi Muammer 1-2-3 (Video 1985-1986)

*

Yapımcısı Olduğu Filmler:

Son İstasyon (2010)

Rating Kasabası (TV Filmi 2006)

*

Rol Aldığı Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (Bünyamin İşler, 2011)

Olacak O Kadar (Sarhoş, 2009)

Kendini Bırak Gitsin (Naci, 2004)

Ağa Kızı (Osman Ağa-Hasan Ağa, 2004)

Olacak O Kadar (Hamit El Sabah – Sarhoş, 1986)

*

Rol Aldığı Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (Mülayim, 2015)

Son İstasyon (Ruhi, 2010)

Rating Kasabası (Belediye Başkanı, TV Filmi 2006)

Ispanaktan Nağmeler (2005)

Şeytan Bunun Neresinde (Yusuf/Reşo, 2002)

Son (Selim, 2001)

Ne Olacak Şimdi (Av. Orhan Tamer, 1979)

Taşı Toprağı Altın Şehir (Ökkeş Uyanık, 1978)

 *

Makyaj Ekibinde Yer Aldığı Dizi:

Olacak O Kadar (1986)

 *

KAYNAKÇA: Levent Kırca (beyazperde.com, 02.12.2018), Levent Kırca (tiyatrolar.com.tr, 02.12.2018), Levent Kırca (sinematurk.com, 02.12.2018), Levent Kırca (diziler.com, 02.12.2018). 

https://www.biyografya.com

11 Ekim 2023 Çarşamba

9 Ekim 2023 Pazartesi

#Che

"Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim…"

Comandante  'yı aramızdan ayrılışının 56.yılında, sonsuz saygı, sevgi, özlem ve rahmet  ile anıyorum.

#BinbaşıErnestoÖlmediDaha !..

#DünyaHalklarınaBinSelamOlsun !..
1928, Haziran’ın 14’ünde Arjantin, Rasorio’da doğdu. 9 Ekim 1967’de henüz 39 yaşındayken La Higuera, Bolivya’da öldürüldü. Kendisinden sonra gelecek ve tüm dünyada etkili olacak özgürlük hareketlerinin sembolü oldu.

YÜZYILIN EN ETKİLİ PORTRESİ

İkonik fotoğraf aynı zaman 20.Yüzyıl’ın en çok basılmış fotoğrafıdır. Alberto Korda imzalı fotoğraf Küba gazetesi Revolución için 1960 yılında çekildi. Bu fotoğraf daha sonra ona sorulmaksızın sayısız defa yayımlandı, Korda tek kuruş kazanmadığı fotoğrafı hakkında en sonunda 2000 yılında Smirnoff`a dava açtı. Fotoğrafın kullanımıyla ilgili şöyle dedi: “Che Guevara’nın uğrunda öldüğü görüşleri destekleyen biri olarak, bu fotoğrafın onun anısını yaşatmaya ve dünyadaki sosyal adaleti sağlamaya çalışanların kullanmasına karşı değilim, fakat alkol gibi ticari nesnelerin reklamını yapmak için Che’nin şöhretini kullananların kategorik olarak karşısındayım.” Kazandığı 50.000 doları Küba Sağlık Sistemi’ne bağışladı ve “Eğer Che yaşasaydı o da aynısını yapardı” dedi.

ÖZGÜRCE VAROLMANIN DAYANILMAZ GÜCÜ

Jean Paul Sartre, Che için sadece bir entelektüel değil, o aynı zamanda çağımızın mükemmel insanı demişti. Onun için hala devrimci ve idealist kişiliğiyle rönesans insanı adına en önemli referanstır denir.

PLAJ HAVLUSUNDAN TSHİRT BASKISINA GUERİLLERO HEROİCO

Jim Fitzpatrick tarafından stilize edilen Alberto Korda’nın “Guerillero Heroico” fotoğrafı tüm dünyada Che’yi bir pop kültür ikonu haline getirdi.

BAHÇESİNDE BİR ERNESTO

Che Guevara henüz küçük bir çocukken doktorlar tarafından astım teşhisi konuldu bu yüzden ailesi Alta Gracia bölgesindeki bu eve taşındı. Avellaneda’daki bu ev şu an kapsamlı bir Che Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda.

BİR COMANDANTE GELİYOR

Guevara 1935-1937 ve 1939-1943 tarihleri arasında bu evde yaşadı. Bugün evin verandasına oturmuş Küçük Ernesto’nun bronzdan heykeli, anısana gelen ziyaretçilerini karşılıyor.

SOL BAŞTAKİ KIZGIN BAKIŞLI ERKEK ÇOCUK

Tam ismiyle Ernesto R. Guevara de la Serna, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmiştir. Annesinin ve babasının soyu Basklara dayanır. İsyan ve özgürlük Ernesto’nun köklerinde vardır. Babası Ernesto Guevara 1969 yılında “oğlumun damarlarında İrlanda köklerinin kanı akmaktadır” demiştir. Guevara’nın atalarından Patrick Lynch 1715 yılında İrlanda’da Galway’de doğmuş, İrlanda’yı terk edip İspanya’nın Bilbao şehrine, oradan da Arjantin’e gitmiştir. Soyadı Guevara’nın ise, Che’nin bask köklerinden geldiğine inanılmaktadır. Guevara, Bask Bölgesi’nde Alava kentinde bir yerleşimdir.

ANNE, CHE VE BABA

“Gençlik! Çok çok çalışmamız gerekli… Gözüm ağrıyor, gözlüğüm yok göremiyorum, okumayı sevmiyorum, yoruldum ve benzeri şeklinde şikayetler etmemeliyiz… Tüm bunlar her insanın karşılaştığı zorluklardır… Sonuç olarak çalışmalıyız!”

BENİM BİR HAYALPEREST OLDUĞUMU SÖYLEYEBİLİRSİN

Gençliğinde rugby ve satrançla ilgilenen Che, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Pablo Neruda’nın şiirleri, arkeoloji, fotoğraf gibi pek çok konuyla ilgilendi. Kendini, insana, topluma ve dünyaya karşı her zaman meraklı ve sorumlu hissediyordu. Bu merakı ve öncü kişiliğiyle kısa hayatı boyunca uzun seyahatlere çıktı.

DÜŞLERİNDE ÖZGÜR DÜNYA

Guevara, tıp öğrenimi için 1948’de Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Kesintili öğrenim hayatını, Mart 1953’te tıp öğrenimini bitirip aynı yılın 12 Haziran’ında diplomasını alarak noktaladı.

RÜZGAR BİZİ KENDİSİYLE GÖTÜRECEK

Che öğrenciliği ve sonrasında tüm Güney Amerika’yı kapsayan seyahatlere çıktı. Peru, Kolombiya ve Venezuela’ya gitti… Peru’da bir süre bir cüzam kolonisinde gönüllü olarak çalıştı. Arkadaşı Granado ile çıktığı bu yolculuklarda tuttuğu notları sonradan 2004 yapımı “Motorcycle Diaries” adlı filme kaynaklık etti. Yolculuk Bogata ve Caracas’a kadar devam etti. Bu yolculukta en büyük destekçileri 500 cc’lik 1939 model Norton marka motosikletti. İki arkadaş “La Poderosa II” (Güçlü II) adını verdikleri bu motosikletle Amazon kıyılarını geçtiler.

DEVRİM BAŞLIYOR

Che, 1953 yılında Buenos Aires’e dönerek eğitimini tamamladı. Aralık ayında San Jose, Costa Rica’da Küba Devrimi’nin önemli noktalarından olan Moncada Kışlası Baskını’na katılanlarla buluştu. Bu baskın Küba Devrimi’nin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu baskın Batista’ya karşı gerçekleştirilen ilk silahlı eylemdir.

KOL KOLA YÜRÜYÜŞÜN GÜCÜ

Jacobo Arbenz yönetimindeki Guatemala’ya gitti. Arbenz sömürge sonrası Guatemala’da toprak reformunu peşindeydi. O dönemlerde ülke Amerikalı büyük tarım şirketlerinin çiftliği konumundaydı. ABD kaynaklı bir şirket olan “United Fruit Company” toprak reformundan rahatsızdı. CIA ve Amerikan Hükümetiyle yakın ilişkiler içinde olan bu şirketin konumu aslında Güney Amerika halklarının durumunu özetliyordu. Halk yarı köle bir sistem içinde büyük şirketler için yaşıyordu. Jacobo Arbenz daha sonra CIA tarafında devrilecekti.

“CHE” İSMİNİN ANLAMI

Guatemala City’de, Fidel Castro’nun teğmenlerinden Niko Lopez ile tanıştı. Lopez, Moncada Baskını sorumlularından ve ateşi yakılan Küba Devrimi’nin önemli isimlerindendi. Guevera’ya, Che lakabını takan da Lopez’dir. Che, ‘Bolşevik’ anlamına gelen “chebol” kelimesinin kısaltmasıdır. 1954 yılına gelindiğine Guatemala’da doktorlukla ilgili bir iş bulamamıştı. Bu süre zarfında bir çok politik eylemde yer aldı ve Kübalı devrimcilerle tanıştı. Jacobo Arbenz, CIA tarafından devrildikten sonra Mexico City’e gitmek durumunda kaldı.

EKİP TOPLANIYOR

Moncada Baskını’ndan sonra tutuklanarak 16 yıl ceza alan Fidel Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Batista’nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı. Castro ve arkadaşları hapisten çıktı. Bu gelişmelerin ardından Nico Lopez, Guevara’yı, Fidel’in kardeşi Raul Castro’yla tanıştırdı. Bir ay sonra Fidel, Meksika’ya gelecek ve Che ile tanışacaktı. Guevara aynı gece Küba Devrim Hareketi’ne katıldı.

ÇIKARTMA GEMİSİ OLARAK BİR MOTOR YAT

25 Kasım 1956 günü sürgündeki 82 adam Meksika’nın Tuxpan, Veracruz Limanı’ndan Küba’ya doğru denize açıldılar. 50.000 Meksika pezosuna bir Amerikalıdan satın aldıkları teknelerinin adı Granma’ydı. 2 Aralık’ta şu anda Granma Eyaleti olarak bilinen yerde karaya ayak bastılar. Tekne şu anda Havana’daki Devrim Müzesi’ne bitişik Granma Anıtı’nda sergilenmektedir. Ayrıca, Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesinin başlangıcından beri adı Granma’dır. Teknede Kübalı olmayan tek kişi Guevara’dır.

KARİZMATİK LİDERİN DOĞUŞU

Karaya çıktıkları anda Batista’nın askerleri tarafından saldırıya uğradılar, birçoğu öldü, Che ise yaralandı. Ekip 21 Aralık’ta yeniden toplanabildi, geriye sadece 15 kişi kalmıştı. Guevara, bu çatışmada kaçan bir yoldaşın düşürdüğü cephaneyi almak için tıbbi malzeme çantasını bıraktığını ve o anı, doktordan savaşçıya dönüştüğü an olarak hatırladığını yazar. Ekip, Küba’nın ortasına doğru Sierra Maestra dağlarına saklanır ve Batista rejimine karşı gerilla savaşı başlar. Guevara, isyancılar arasında bir lider olarak görülmeye başlanır, artık “Comandante” olmuştur.

YENİ BİR ÜLKE DOĞUYOR

1959 yılı Ocak ayının ilk günü, gece saat 02’de Batista, ailesi ve yakın arkadaşları, bir uçakla Havana’dan ayrılır. Batista’nın bu kararında generallerinin gizlice Fidel’le pazarlığa oturduğunu öğrenmesi etkili olmuştur.

“ÖLÜM BİZİ AYIRINCAYA DEK” DEMENİN EN YAKIN HALİ

7 Şubat 1959’da zafer kazanan hükümet tarafından Guevara “doğuştan Küba vatandaşı” ilan edilir. Kısa süre sonra Meksika’dan Granma yatıyla yola çıkmadan önce, ayrıldığı Gadea ile evliliğini resmen sona erdirmek için boşanma işlemlerine başlar. 2 Haziran 1959’da, 26 Temmuz Hareketi’nin (Küba Devrimi) bir üyesi olan ve 1958 sonlarından beri birlikte yaşadığı Aleida March ile evlenir.

HAYALLER, MÜCADELE VE AŞK

Aleida March, 26 Temmuz Hareketi’nin bir üyesidir, örgütün mücadelesinin en önemli yeri olan Escambray Dağları’na kurye olarak görevlendirilir. Che, Aleida ile bu şekilde tanışsa da, genç kadın Che’yi uzun süredir tanımaktadır. İsyancıların korsan radyosu Radio Rebel de sık sık Che’den söz edilir. Batista yönetimi devrilmeden önce mimlenen Che’nin “Aranıyor!” posterleri Aleida March’ın memleketi Santa Clara caddelerinde boy boy sergilenmektedir.

CHE BÜROKRAT OLURSA

7 Ekim’de Ulusal Toprak Reformu Enstitüsü’nde (Department of Industry of the National Institute of Agrarian Reform) başkanlığına getirilir. Kasım ayında ise Küba Merkez Bankası başına getirilmiştir. Sık sık parayı kınadığı ve yürürlükten kaldırılmasını desteklediği için bu görüşünü desteklemek adına Küba paralarını takma adı olan “Che” ile imzalamıştır. Paraların üzerine şeker kamışı toplayan bir köylünün resmini bastırmıştır.

ECONOMİSTA-COMUNİSTA

Küba’da devrim yapılmış, silahla yürütülen mücadelenin ekonomik atak safhasına geçme gereği doğmuştur. Devlet bakanlıklarına ve ekonomik gidişata ilişkin toplantıda Fidel kürsüden: “Ekonomiyi düzeltmeliyiz, kaynakları etkin kullanmalıyız” yönünde söylev verirken “Aranızda iyi bir ekonomist var mıdır?” der. Koca salonda bir tek Che’nin eli havadadır. Fidel bunun üzerinde Che’ye “Senin ekonomiden anladığını bilmiyordum” yanıtını verir. Che tarihi cevabını, İspanyolca’da “economista” ile “comunista” arasındaki okunuş benzerliğinden yola çıkarak verir “Ben senin, ‘aranızda iyi bir komünist var mı’ dediğini sanmıştım…”

PATRİA O MUERTE: YA İSTİKLAL YA ÖLÜM KONUŞMASI

Aralık 1964’te Birleşmiş Milletler’de konuşma yapmak üzere Küba Heyeti’nin başı olarak New York’a gider. Konuşmasında Vietnam üzerinden Amerika’yı eleştirir. Ayrıca Türkiye’nin Kıbrıs Politikası da eleştirilerden nasibini alır. CBS Televizyon Kanalı’nda pazar günleri yayınlanan “Face the Nation” isimli haber programına çıkar. O artık tüm dünyanın tanıdığı ve etkilendiği bir devrimcidir.

HER YER CHE HER YER DİRENİŞ

17 Aralık’ta Paris’e uçar ve üç aylık bir uluslararası geziye başlar. Bu gezi sırasında Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Cumhuriyeti (Mısır), Cezayir, Gana, Gine, Mali, Dahomey, Kongo-Brazzaville ve Tanzanya’yı dolaşır. İrlanda, Paris ve Prag’da molalar verdi. Üçüncü defa Moskava’ya gider.

CASTRO – KRUŞÇEV EL ELE

Bu dönemde Çin Komünist Partisi yanlı tutumunu onaylamayan Sovyet görevlilerinin Castro’ya, Che hakkında baskı yaptıkları söylenmektedir. Ayrıca Che’nin popularitesinin de Castro’yu rahatsız etmiş olabileceği düşülmüştür. Bunun doğru mu yoksa magazinel bir bilgi mi olduğu tartışmalıdır.

KÜBA FÜZE KRİZİ VE TÜRKİYE

Guevara, 1962 Ekim ayında ortaya çıkan Küba Füze Krizi’ne neden olan Sovyet nükleer balistik füzelerinin Küba’ya getirilmesinde anahtar rol almıştır. Birkaç ay sonra İngiliz gazetesi ‘Daily Worker’ ile yaptığı görüşmede eğer füzeler Küba kontrolünde olsaydı başlıca ABD şehirlerine doğru bu füzeleri kullanacağını söylemiştir. Sonrasında Sovyetler Birliği’nin üçüncü lideri Nikita Kruşçev’in füzeleri Castro’nun bilgisi dışında kaldırmasından ötürü Sovyetleri sert bir dille eleştirmiştir. Füze Krizi, ABD’nin Türkiye’ye yerleştirdiği füzelere karşılık SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlamış, Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakan bunalımdır.

BİLİNMEYEN YILLAR

Birleşmiş Milletler konuşması ve gezilerinin ardından 14 Mart 1964’te Küba’ya döner ve Castro’nun da katıldığı sade bir törenle karşılanır. Nisan ayında Castro’nun önünde Küba vatandaşlığından ve Küba’daki tüm resmi görevlerinden ayrılmıştır. Guevara’nın Castro’ya yazdığı ünlü veda mektubunda belirttiği üzere, devrim uğruna savaşmak için Küba’dan ayrıldığını, tüm parti, askerî ve hükümet görevlerinden istifa ettiğini ve Küba vatandaşlığından vazgeçtiğini yazmaktadır.

MUCHOS VİETNAM, ES LA CONSİGNA

Cezayir’de yaptığı son resmi konuşmasında artık Kuzey Yarımküre’yi, batıda ABD ve doğuda SSCB liderliğinde, Güney Yarımküre’nin sömürücüsü olarak gördüğünü belirtmiştir. Vietnam Savaşı sırasında komünist Kuzey Vietnam’ı desteklemiş ve gelişmekte olan ülkelerin halklarını, silahlanıp “pek çok Vietnamlar” yaratmaları için teşvik etmiştir. Ünlü sözlerinden olan: “Crear dos, tres… muchos vietnam, es la consigna.” Yani “İki, üç, daha fazla vietnam yaratmak, parola bu.” cümlesini demiştir.

BİR ADANMIŞLIK ÖYKÜSÜ

Cezayir konuşmasına kaynaklık eden olay, İspanyol Saharası diye bilinen bölgeyle ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle Fas’ın savaş ilan etmesi üzerine gelişmiştir. 1962 Eylül’ünde Cezayir Küba’nın yardımını isteyince, Küba, Cezayir kuvvetlerini desteklemek için 686 asker ve subay ile 60 tanktan oluşan bir birlik gönderir. Guevara, Küba Kuvvetleri’nin konuşlanmasını örgütleme ve gerçekleştirmede önemli rol oynamıştır.

KITASAL BİR DEVRİM HAYALİ VE BOLİVYA

Küba’daki görevlerinden ayrılmasının ardından ortadan kaybolan Che için nerede olduğuna dair bir çok görüş ortaya atılmıştır. Devrimin ikinci adamının bir anda ortadan kaybolması büyük merak ve gizem uyandırmıştır. Castro yaptığı açıklamalarda Che’nin nerede olduğunu bildiğini ama bunu ancak o isterse açıklayabileceğini söylemiştir. Tarihi net olmayan ünlü veda mektubunda Küba Devrimi’ne inandığını ama dünyanın diğer bölgelerindeki devrimlere kendini adamak için Küba ile olan tüm bağlantılarını kopardığını yazmıştı. Bu dönemlerde Prag ve Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde saklanmış olduğu, Küba’ya ise ancak bir kaç ay için yeni bir gerilla mücadelesine hazırlık yapmak için geleceğini belirtmiştir. Bu mücadele Bolivya için olacaktır.

BOLİVYA DAĞLARINDA

Guevera’nın Bolivya’da devrim başlatmak için harekete geçerken tasarladığı planları işlememiştir. Havana’yla telsizlerle kurulan haber ağı neredeyse hiçbir işe yaramamış, Bolivyalı muhalifler söz verdikleri desteği geri çekmiştir. Amerika, Che’nin Bolivya’da isyan başlatmak üzere olduğunu öğrenmiş ve Bolivya Ordusu’nu eğitmiştir. Che’nin yakalanabilmesi Amerikalı askerler, ajanlar ve diplomatların kesintisiz çalışmasıyla sağlanmış, bu uğurda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. Guevara, o dönemde sadece düzensiz bir orduyla mücadele edeceğini düşünürken, savaş teknikleriyle eğitilmiş özel birliklerle karşılaşmıştır.

CHE’Yİ YAKALAYAN ÖZEL EĞİTİLMİŞ YEŞİL BERELİ TİMİ

Bolivya Özel Harekât Birliği’ne yeri bildirilen Guevera kamp yakınlarında devriye gezerken yaralanarak yakalanmış ve bir gün sonra infaz edilmiştir. İnfazını gerçekleştiren asker kurayla seçilmiş, tetiği çekmeden önce fazlasıyla paniklediği için Che şu cümleleri söylemiştir: Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın.”

VALLEGRANDE İSASI

İnfazdan sonra Che’nin vücuduna, onu çatışma esnasında ölmüş gibi göstermek için defalarca ateş edilmiş, basına fotoğraflar çektirilmiş ve daha sonra kimliği tespit edilmemesi için elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömülmüştür. Kimi kaynaklara göre cesedin önce yakıldığı belirtilir. Fotoğrafların yayınlanmasının ardından “El Cristo de Vallegrande” (Vallegrande İsası) tabiri ortaya çıkmıştır.

ONDAN O KADAR KORKMUŞLAR Kİ

1997 yılında Guevara’nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler Vallegrande yakınlarındaki bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarılmış, DNA testiyle kimliği tespit edilmiş ve Küba’ya geri getirilmiştir.

BİR YAŞAYAN EFSANE

Bugün Küba’daki çocuklar her okul gününe “Komünizm için öncüler, Hepimiz Che gibi olacağız!” andıyla başlar. Guevara’nın Santa Clara’daki anıt mezarı birçok Kübalı için dinsel bir önem taşıyor.

BONUS: VÍCTOR JARA: VAMOS POR ANCHO CAMİNO

Víctor Jara: Allende’nin devrilmesinden sonra Pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma tıkılmış Şili’li efsane sanatçı. Gitar çalıp şarkı söylemeye devam ettiği için önce elleri kırılmış, şarkılarına devam etmeye çalışması üzerine elleri kesilip daha sonra da işkence ile öldürülmüştür.
*