16 Ekim 2016 Pazar

Zahidem Türküsü'nün Hikayesi

                



Kimi kesimin Zahide, kimi kesimin ise, Zahidem olarak bildiği bu türkünün şairi Aşık Arap Mustafadır.
Aşık Arap Mustafa küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir ve onları hiç görmemiştir bile.
Hiç tanımadığı insanların yanında büyüyen ve annesini babasını hiç tanımayan bir şairdir o.
Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rolünü üstlenirdi.
Arap lakabı Mustafa’ya buradan gelmektedir. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa,
Ağasının yeni yetişen kızı Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrı kimseye söyleyemedi.
Yirmili yaşlarda askere giden Mustafa aşkını içinde yaşıyor, her anında Zahide’yi düşünüyordu.
Ondan haber almak için arkadaşlarına mektuplar yazıyor en azından iyi olduğunu bilmek istiyordu.
Bir gün arkadaşından gelen bir mektupla Zahide’nin başka biriyle evleneceğini öğrenmiştir.
Dünyalar başına yıkılan Mustafa asker ocağında Zahidem türküsünün sözlerini mısralara dökmüştür.
Zahidem türküsünü Neşet Ertaş okuyup plağa kaydederek halka tanıtmıştır.

Zahidem Türküsü'nün Sözleri


Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin


Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli


Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.

Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.


Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.


Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.


Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.


Arapoğlu Mustafa’nın kendisine Mecnun gibi aşık olduğundan etkilenen Zahide, Mustafa için şiirler söylemiştir.
Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide’nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik’ten derlemiştir.
Baştaki iki kıta tarafımızdan derlenmiştir.

Bu nasıl sevdaymış geldi başıma
Felek ağu kattı tatlı aşıma
Sevda çekenlere zor gelir gurbet
Gece gündüz elim kalkmaz işime.
Aşağıda sap kağnısı geliyo
Derdin beni elik elik eliyo
Kurbanlar olayım gara Mustafam
Babam beni yad ellere veriyo.

Arapoğlu derler gayeten atik
Gözleri kara da, kaşları çatık
Git nazlı yarden bir haber getir
Bastığın yerlere kurbanım Fatik.

Ağlayarak yayığımı yayarım
Yarim gitti günlerini sayarım
Çıksa Büyüköz’e mendil sallasa
Islık çalsa ıslığını duyarım.

Coşkuna da deli gönül coşkuna
Aşkından Zahide döndü şaşkına
Sensiz edemiyom nazlı civanım
N’olur bir yol görün Allah aşkına.

KAYNAK:

– Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973.

– H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, S. 109.

Hiç yorum yok: