23 Ekim 2016 Pazar

Murat Aldemir'in Biyografisi

Sizin için türkü okumak nedir ve ne ifade eder?

Murat Aldemir:Türkü okumaya başladığımda kendim olmaya başladığımı hissettim.Türkü bana kimliğimi, kişiliğimi kazandırdı.
Ulaş Kurtuluş:Türkü okumak bir tür ıslah olmak durumudur.Türkülerin beni ıslah ettiğini düşünüyorum ve herkesi de edebilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum.
Celal Bakar:Dikkatle okunması, üstüne titrenmesi ve devam ettirilmesi gerekendir.

Türküyü anlama ve hissetme diye bir dönem var mı?

Ulaş Kurtuluş: Elbette var ama bu kesin bir tarih ya da an meselesi değil. Zaman içinde biriktirdiklerinizle, çevrenizle, yaşadıklarınızla ilgili bir süreç.
Yaşadığınız ülkenin toprağını, suyunu, ekmeğini, aşını, emeğini, paylaşımını, kokusunu, dokusunu içinde hissedebilme ve içinde var olabilme durumu diye düşünüyorum.
Murat Aldemir: Liseden sonra müzikteki ilk zamanlarımda bu devasa kültürden korktum, ürktüm, cesaret edemedim.
Bu tıpkı yüzmeyi öğrenmek gibi suya atlamaya cesaretiniz yoksa yüzmeyi de öğrenemezsiniz.
Belki de buna cesaret edebilmek, bastığın toprağı ve yaşadığın kültürü farketmekle aynı zamanda gerçekleşiyor.
Celal Bakar: Müzikte bir yetenek olduğumu ben de lise yıllarımda fark ettim, ya da yaşam bana bunu fark ettirdi.
Dolayısıyla sanırım hissetmem de aynı dönemde gerçekleşti.

Peki, sizce ne oluyor da birçok solist ya da müzisyen Türkiye’de kendi müzik türlerini icra edip, sunar ve savunurken,ne oluyor da bir gün gelip türkülere dokunuyor, albümlerine sahnesine türküleri taşır oluyor?

Murat Aldemir: İnsanlar genlerinde olan özellikleri ancak dönemsel olarak örter, her sanatçı ancak kendisini, toplumunu ifade etmekle yükümlüdür,
bu da çıkacaktır bir gün, bu dediğiniz sanırım böyle bir şey.
Celal Bakar: Toplumun tarihsel, kültürel kimliği, aslına dönme ihtiyacı bir şekilde burada ortaya çıkıyor sanırım.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer yine kürkçü dükkânıymış.
Ulaş Kurtuluş: Toplumsal genetik diye bir şey vardır. Bu yüzden dünyada bu kadar farklı kültür var.
Her toplum kendi müziğini yine kendi kültürel kodlarıyla üretir.
Beethoven de Mozart da Bach da aslında hep kendi halk şarkılarından, kendi genlerinde barındırdıkları belki de bin yıllık seslerden, ezgilerden yola çıktılar. Bunun başka açıklaması sanırım yok. Her şey aslında farkında olarak ya da olmayarak hep aslını yaşatır ya da aslına döner diye düşünüyorum.

Sizce şehirde türkü üretilir mi?

Ulaş Kurtuluş: Çeşitli besteler yapılabilir. Ama bunlara türkü diyebilmek için çeşitli koşullar var. Öncelikle türkü kelimesi bir gelenek ifadesidir.
Zaman içerisinde derin bir geçmişe sahip olması, halkın ortak malı olması mekân içinde yaygın olması gibi koşulları vardır.
Siz üretiminizi yaparsınız onun türküleşip türküleşmeyeceğini zaman gösterir.
Murat Aldemir: Tabi ki bir şeyler üretilebilir. Ama bir ürüne türkü diyebilmemiz için anonimleşme süreci önemlidir.
Yani toplumun her katmanında kendine yer edinebilecek ve herkes tarafından sahiplenilebilecek potansiyelde eserler türküleşme yolundadır.
Celal Bakar: Türküler hep birlikte, kocaman bir toplum tarafından yaratılır aslında.
Bir eser herkes tarafından kabul gördüğü bir duruma bürünmüşse ve çorbada bu ülkede yaşayan herkesin tuzu varsa ona türkü denebilir.

Sadece türkü mü dinlersiniz?

Hayır. Öncelik tabii ki her zaman halk ozanlarımızda, ustalardadır ama müzik sadece sizin çevrenizde dönen sesler değildir.
Kulağımız tüm dünyanın seslerine açık olmalı ve öyle de.Uzun ince bir yol bizimkisi

Son söz türkü müdür sizde?

Murat Aldemir: Biz bir araya geldiğimizde çok söz yoktur, türkü başlar. Hatta şöyle bir söz vardır “saz başladı mı söz biter” derler.
Bizde de öyle. Celal bir uzun havaya girer bizim de ömrümüz uzar, Ulaş ardından bizi Ege’nin dağlarına yaylalarına, ovalarına götürür, mor dağların kokusunu, efelerin selamını getirir. Ben giderim Karadenize, İç Anadolu’nun bozkırına, Getiririm dostlara yelinden, havasından, suyundan toprağından. Hâsılı bizde hakikaten son söz türküdür.
Ulaş Kurtuluş: Uzun ince bir yol bizimkisi… Yaşamdan aldıklarımızı, yeniden yaşama vererek, türkülerle ve dostlukla gidilen uzun ince bir yol.
Söyleşi:KadınMedya.com | Kübra Doğru

Hiç yorum yok: