23 Ekim 2016 Pazar

Sadık Gürbüz'ün Biyografisi


1950 yılında Amasya'da doğan Sadık Gürbüz, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 
Bir süre avukatlık yaptıktan sonra mesleğini bırakıp müzik yapmaya başladı.
Sanatçı 1974 yılından beri profesyonel olarak müzik çalışmalarını sürdürüyor.
Müzisyenliğinin yanı sıra, 10 yıllık bir tiyatro oyunculuğu da yapan Gürbüz, daha sonra müzik daha baskın çıkınca, tamamen müzik çalışmalarına yöneldi ve albüm çalışmalarının yanı sıra film müzikleri de yaptı.
Uzun yıllar boyunca, dayanışma gecelerinin, konserlerin aranan ismi olan Sadık Gürbüz, hem seslendirdiği türküler hem de yaptığı bestelerle, müzik dünyasında kendine bir yer edindi.
Sadık Gürbüz'ün müzikal yolculuğunun ilk adımının Pir Sultan Abdal'ın şiirlerine yaptığı besteler olması,onun temel dayanağının şiirler olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak bu şiirleri besteleme şekline bakıldığında, müziğindeki ikinci kaynağın da türküler olduğu açık bir şekilde görülecektir.
Hem bestelediği şiirler hem de bu besteler arasında okuduğu şiirler ile Sadık Gürbüz, alt duygusunu yakaladığı şiirleri, çok iyi bir şekilde dinleyiciye duyurmayı da başarmış olan bir sanatçıdır.
Sadık Gürbüz'ün albümlerinde ilk dikkati çeken özellik, batılı anlamdaki düzenlemelerdir. 
Bu yönüyle,hem bestelerinde hem de seslendirdiği türkülerde başvurduğu yöntem itibariyle, birçok sanatçıya yol açtığı söylenebilir.
Şöyle ki, türküleri tek enstrümanla seslendirme gibi "tutuculuğun" hüküm sürdüğü bir dönemde, Sadık Gürbüz, hem albümlerinde yorumladığı türkülerde hem de bestelerinde piyanodan flüte, bas gitardan kavala, kemana varıncaya dek farklı enstrümanları kullanma cesaretinde bulunmuş bir sanatçıdır.
Ancak altyapıdaki bu modernliğe rağmen türküleri türkü gibi okumaktan hiçbir zaman uzaklaşmaz Gürbüz.
Türküyü türkü gibi okumak elbette türküdeki duygu ile yakından ilgilidir. 
Hüzünlü bir temayı işleyen bir türküyü yorumlarken, yumuşak bir ses tonunu kullanan Gürbüz, kimi zaman da sesinin bütün imkânlarını zorlayarak üst perdedeki yorumuyla öfkeyi veya karşı çıkışı iyi bir şekilde yansıtmayı başarıyor.
Dilden dile yayılan ve süreç içerisinde, kim tarafından söylendiği belli olmayan ve giderek anonimleşen halk türküleri, halkın ortak malı haline gelir.
Buna benzer bir durumu, Sadık Gürbüz'ün kimi besteleri için de belirtmek mümkün.
"Halay (Omuzdan Tutun Beni), "Meskenim Dağlardır", yıllar boyunca toplumsal muhalefetin bulunduğu bütün alanlarda, dilden dile dolaşarak, zamanla Sadık Gürbüz'ün adının önüne bile geçti. Böylelikle, ona ait bir ürün, onun olmaktan çıkarak halkın ortak ürünü haline geldi.
Bu özellik, Sadık Gürbüz'ün bestelerinin halka dayalı olduğu için halk tarafından kolaylıkla benimsendiğini de göstermektedir.
Kimi ortak kavramlar olmakla birlikte, her albümde farklı bir konu başlığı ile repertuvar oluşturan bir sanatçıdır Sadık Gürbüz.
Ancak "sevda, umut, toprak, gurbet" gibi kavramlar birçok çalışmasında işlediği konuları oluşturmaktadır.

Eserleri:


Sadık Gürbüz'ün müziği ve bu doğrultuda albüm olarak dinleyicilere ulaşan ürünleri incelendiğinde, bestelerden türkülere doğru bir gidişin olduğu görülür.
İlk albümlerden başlayarak farklı aranjörlerle çalışan Sadık Gürbüz'ün albümleri, düzenlemeleri yapmış olan müzisyenlere göre değişik nitelikler taşıyor.
Albümleri arasında en az üç yıllık bir sürenin olması, albümün hazırlık aşaması ve repertuvar oluşturulması konusundaki titizlik konusunda yeterince bilgi veriyor.
Pir Sultan Abdal", Sadık Gürbüz'ün 1975 yılında çıkardığı ilk albümdür.
Pir Sultan Abdal'ın şiirlerine Sadık Gürbüz'ün yaptığı bestelerin ağırlıklı olarak yer aldığı albümde, Pir Sultan'ın geleneksel ezgilerle oluşturulmuş örnekleri de bulunuyor.
Albümün çıkış dönemi ile kullanılan enstrümanlar bir arada düşünüldüğünde, Sadık Gürbüz'ün müziğindeki modern altyapıların niteliği daha iyi anlaşılır.
Ancak ilk albümünde ortaya koyduğu, "türkü okuma tavrı"nı son albümüne dek sürdürür Gürbüz.
Tüm batılı enstrümanlara rağmen türküyü türkü sıcaklığı ile yorumlamanın ilk habercisi olur, Sadık Gürbüz'ün "Pir Sultan Abdal" adlı albümü.
Sadık Gürbüz'ün 1978 yılında çıkardığı ikinci albümü, "Sevdadır" adını taşıyor.
Bu albümde, Türk edebiyatında toplumsal sorunları estetik kaygıları gözeterek şiirsel bir dille yansıtmış olan Nâzım Hikmet, Enver Gökçe, Ahmed Arif,
Sabahattin Ali, Arkadaş Z. Özger gibi şairlerin ürünlerinin Sadık Gürbüz tarafından bestelenmesi sonucu oluşturulmuş.
Böylelikle, toplumcu şairlerin ürünlerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesine aracı olmuştur Gürbüz.
Bu albümde yer alan ve "Meskenim Dağlardır" diye bilinen "Dağların Türküsü" adlı eser, yıllar boyunca dilden dile dolaşmış ve sanatçının adının önüne geçen bir kitleselliğe ulaşmıştır.
1982 yılında, Sadık Gürbüz "Ölüm Adın Kalleş Olsun" adıyla yeni bir albüm çıkarır.
Bu albüm de öncekiler gibi çoğunlukla Sadık Gürbüz'ün bestelerinden oluşur. Gürbüz bu albümde de, çoğunlukla toplumcu şairlerin ürünlerini bestelemiştir.
Ancak bu albümde, şiiri biraz daha ön plana çıkaran bir yönteme başvurmuştur.
Parçalar arasında, şiirler okuyarak, her şiiri kendinden sonra gelen bestenin bir parçası haline getirmeyi başarmıştır Gürbüz.
Önceki albümlere nazaran geleneksel halk türkülerinin sayısındaki artış, süreç içerisinde Sadık Gürbüz'ün yönelimini anlaşılır kılan bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır
Gurbet Bize Yazgı mı?", sanatçının 1985 yılında çıkardığı bir albümdür.
Bu albüm düzenlemelerini de Gürbüz'ün kendisinin üstlenmiş olması yönünden farklı bir niteliğe sahiptir.
"Gurbet Bize Yazgı mı?", Ruhi Su ve kendisinin birer bestesi dışında, Sadık Gürbüz'ün tamamen geleneksel halk türkülerini seslendirerek oluşturduğu bir albüm.
Ancak gerçekten çok iyi bir türkü repertuvarı içermesi ve türkülerde var olan duyguyu sıcaklığı çok içten yansıtmayı başardığı için, en başarılı albümlerinden biri olmuştur, "Gurbet Bize Yazgı mı?" albümü.
Bütün albümleri içerisinde düzenlemeleri ile diğerlerinden ayrılan, türkülerde çoksesliliğin nasıl olabileceğine dair çok iyi örnekler sunan  "Toprağım ve Sevdam" adlı albüm, Sadık Gürbüz'ün beşinci albümü. Albümün yayımlanma tarihi ise 1989.
Albümün yönetmenliğini üstlenmiş olan Sarper Özsan, türkülerin tamamen batılı enstrümanlar ve batılı anlamdaki çokseslilik sistemini kullandığı albümde,
Sadık Gürbüz'ün başarısı, şüphesiz ki, türküleri yorumlamada oluşturduğu çizgi ve tavırdan hiç ödün vermemiş olmasıdır.
Albümdeki geleneksel türkülerin dışında, Ruhi Su, Sadık Gürbüz ve Ali Rıza Yalçın gibi müzisyenlerin besteleri yer alıyor.
Gürbüz, bu albümde de Sennur Sezer, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Turhan Oktay gibi şairlerin ürünlerini bestelemiş.
1995 yılında yayımlanan "Turna Elinden" ve 1998 yılında yayımlanan "Umut ve Yaşam Türküleri", birçok albüme yönetmen olarak imza atmış olan Ahmet Koç'un düzenlemeleri ile dinleyicilere ulaşmış olan iki albüm.
Bu albümde, öncekilere oranla ritmin daha çok ön plana çıktığı, enstrüman sayısının hayli arttığı düzenlemeler dikkat çekiyor.
"Turna Elinden" adlı albümde, besteci kimliğini, sunduğu ürünlerle sürdüren Gürbüz; son albümü "Umut ve Yaşam Türküleri"nde, tamamen geleneksel halk türkülerini yorumlama yoluna gitti.
Kendisi tiyatroda çalıştığı dönemde oyun müzikleri yapmıştır.
Ayrıca, Kara Çarşaflı Gelin (1975), 
Kaçak (1982) ve Şaşkın Ördek (1983) adlı filmlerin müzikleri de Sadık Gürbüz'e aittir.
2005 yılında yapılan Misi adlı filmde Yani Baba adlı karakteri oynamıştır.

Albümleri:


Yine O Sevda
Yapım Yılı : 24/06/2002
Yapım Şirketi : SEYHAN MÜZİK PROD.

Umut Ve Yaşam Türküleri
Yapım Yılı : 05/12/1997
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Toprağım Ve Sevdam
Yapım Yılı : 22/09/1997
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Sevdadır
Yapım Yılı : 17/09/1997
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Gurbet Bize Yazgı Mı? - Sadık Gürbüz 4
Yapım Yılı : 17/09/1997
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Ölüm Adın Kalleş Olsun
Yapım Yılı : 17/09/1997
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Pir Sultan Abdal
Yapım Yılı : 09/08/1996
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Turna Telinden
Yapım Yılı : 30/01/1995
Yapım Şirketi : SES PLAK YAPIM

Hiç yorum yok: