Su etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Su etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Kasım 2016 Pazar

Uykudan Kalktıktan Sonra Su İçmenin 7 Faydası

Sabahları uyandığımızda çoğumuz su içmek yerine elimizi yüzümüzü yıkamaya gideriz. 
Uzmanlar uykudan kalktıktan sonra su içmenin vücuda nasıl etkileri olduğunu açıkladı. 
Yazıyı okuduktan sonra şüphesiz kalktığınızda ilk işiniz su içmek olacak.

1-DAHA SAĞLIKLI VE GÜÇLÜ SAÇLARA KAVUŞUN

Sabah kalkar kalkmaz su içmeniz saçlarınızın daha etkili beslenmesine ve güçlenmesine yardımcı olacaktır.

2-LENF SİSTEMİNİ TEMİZLER BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR

Gün içinde yeterli su tüketmeniz, lenf sistemini temizleyerek dengeleyeceği gibi bağışıklık sisteminizinde güçlenmesine yardımcı olacaktır.

3-TOKSİNLERİ DIŞARI ATMAYA YARDIMCI OLUR

Gece uyuduğunuz zaman vücut kendini yenileme işlemi yapar. Bu işlem gerçekleşirken vücud kendini toksinlere ayırır. Sabah su içmek vücudun ayırdığı toksinleri dışarı atmaya yardımcı olur. Böylece güne yenilenmiş ve sağlıklı bir biçimde başlamış olursunuz.

4-METOBOLİZMAYI HIZLANDIRIR

Metobolizma sorunu yaşayanların, sabah hiç birşey yemeden önce su içmeleri öneriliyor. Bu işlemle metobolizma en az %24 oranla hızlanır.

5-SAĞLIKLI KİLO VERMENİZE YARDIMCI OLUR

Fazla kilolardan kurtulmaya yardımcı olur
Her gün düzenli ve yeterli miktarda su içmek, sağlıklı bir şekilde kilo vermenize yardımcı olur.

6-HAZIMSIZLIK VE MİDE YANMASINI ÖNLER

Karnın üst bölgesinde ağrı, erken doyma, şişkinlik ve bulantı hissi gibi yakınmalara neden olan Hazımsızlık problemi yaşayanların bol su tüketmeleri gerekiyor. Midedeki fazla asitten kaynaklanan hazımsızlığa ve mide yanmasına iyi gelir.

7-CİLDİNİZİN SAĞLIĞI İÇİN SU BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Susuzluk cildiniz için büyük tehlike. Vücudunuzun yeterli su ihtiyacını karşılayamaması kırışıklıklara ve derin gözenekler oluşmasına neden olur.
Yapılan bir araştırmaya göre, sabah hiç bir şey yemeden 500 ml su içmek, ciltteki kan dolaşımı arttırdığı gibi, pürüzsüz ve parmak bir cilde kavuşmaya yardımcı oluyor.

3 Kasım 2016 Perşembe

Bir Afrika Atasözü

Sular yükselince, balıklar karıncaları yer...
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... 
Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir... 
Çünkü kimin kimi yiyeceğine... "suyun akışı" karar verir!
Bir Afrika Atasözü

23 Ekim 2016 Pazar

Ruhi Su'nun Biyografisi


Halk müziği yorumcusu, besteci, bas bariton ve şair olan Ruhi Su, Zülfü Livaneli,Rahmi Saltuk ve Sümeyra Çakır gibi birçok sanatçıyı önemli ölçüde etkilemiştir.
Ruhi Su, tam adı tam adı Mehmet Ruhi Su’dur.
1912 yılında van’da doğmuştur.
Daha küçükken I.Dünya Savaşı sırasında babasını ve kısa zaman sonra da annesini kaybetti.
10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında yaşadı. Daha sonra Adana’daki Öksüzler Yurduna yatılı olarak yerleştirilerek orada okudu.
Müzik öğretmeni Mehmet Tahir’in okula keman aldırması üzerine İlkokul 4. sınıfta keman çalmaya başladı.
1925 yılında İstanbul’da bir askeri okula gönderildi. Askeri okula giderken adı sadece Mehmet iken Ruhi adını ekledi ismine.
Askerlik yapmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle okuldan ayrıldı.
Askeri Liseden Adana Öksüzler Yurdu’na dönüp, oradan da Adana Öğretmen Okuluna geçtikten sonra, aşık olduğu ebe–hemşire olarak çalışan bir hanımla evlenir.
Bir oğulları olur, adını Güngör koyarlar. Daha sonra kemanıyla katıldığı sınavla son sınıfın bir altından Ankara Musiki Muallim Mektebi’ne alındı.
Okulun son senesine geldiğinde 1934 yılında “Su” soyadını aldı, ve adı Mehmet Ruhi Su oldu.
1935-36 yıllarında Cumhurbaşkanda görev aldı. 1936 yılında Musiki Muallim Mektebi’ni bitirdi ve kemanı bırakarak şana geçti.
Ankara Devlet Konservatuarışan bölümüne girdi ve konservatuarın opera yüksek bölümünü 1942 yılında bitirdi.
Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci İkinci Ortaokulu`nda sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü`nde müzik öğretmenliği yaptı.
1942’de Ankara Devlet Operası’na girdi ve Maskeli Balo, Figaro’nun Düğünü,Madam Butterfly, Tosca, Satılmış Nişanlı, Bastien-Bastienne,Fidelio gibi operalarda sahneye çıktı. Operada çalışmaya başladığı yıllarda ilk evliliği de anlaşmazlık sonucu sona erdi.
Opera çalışmaları sırasında Türk halk müziğine ilgi duydu.1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu’nda türküler söyledi
1944’te Ankara Halkevinde başlattığı ilk türküler resitalini 1983’e kadar sürdürdü.
12 Kasım 1952’de tutuklandığından operadan ayrılmak zorunda kaldı. Ruhi Su, sosyalist dünya görüşü nedeniyle Türkiye Komünist Partisi üyesi olmaktan 1952-1957 yılları arasında Beş yıl hapiste, 20 ayda Konya Çumra’da emniyet gözetiminde kaldı. 1957'de hapisteyken söylediği Mahsusmahal adlı türküsüyle ünlendi.
Opera yaşamı, 1952’de son bulunca, türkülere ağırlık verdi. Çocukluğunda başladığı türkü söyleme işine Öksüzler Yurdu’nda, Öğretmen Okulu’nda, Müzik Öğretmen Okulu’nda, Askeri Lise’de, Konservatuar’da ve Opera’dayken de hep devam etmişti.
Operayı çok seviyordu ama türkü söylemekten de hiçbir zaman vazgeçmedi.
Bu istenmeyen suskunluk döneminden sonra cezanın bitiminde yönetmen Atıf Yılmaz sayesinde Karacaoğlan,
Barbaros ve Lale Devri adlı filmlerde türkü söyledi.
1960’da İstanbul’da Taksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıktı. Türk halk edebiyatının çok sayıda şiirini besteledi.
Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı.
1975'te Dostlar Korosu’nu kurdu
1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu.
Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir.
Çağrıldığı Almanya, Hollanda, İsveç ve Bulgaristan’da şenliklere katılarak konserler verdi.
Birçok ülkenin radyolarında bantlarda ve plaklarda geniş yığınlara sanatını dinletti.
Son dinletisini 6 Şubat 1983’te Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Haftası’nda sundu.
Yaşamı boyunca 16 tane 45’lik plak, 12 tane de uzunçalar yapan Ruhi Su, ölümünden önce “Dadaloğlu” uzunçaları üzerinde çalışıyordu.
1978 yılında romatizma şikayeti ile gittiği hastanede kemik iliği kanseri başlangıcında olduğunu öğrendi.
Askeri yönetim zamanı uzun süre yurt dışına tedavi için gitmesine izin verilmedi. Bir defaya mahsus olmak üzere pasaport çıkarıldı.
Almanya'ya gittiğinde yapılan tedavi sonuç vermedi.
Kendi şiirlerinin yanı sıra Nazım Hikmet‘ten, Türk halk ozanlarından ve diğer şairlerden çeşitli şiirleri besteledi.
Şiir, yazı ve konuşmalarını “Ezgili Yürek” (1985) adlı kitapta toplandı.”Ruhi Su’ya Saygı” adlı kitap 1988’de yayımlandı.
Ruhi Su, 1952 yılında Sıdıka Su ile evlendi, “Ilgın Ruhi Su” (d.1959) adında oğlu vardır.
Ruhi Su, 20 Eylül 1985 yılında 73 yaşında vefat etti.

Eserleri:


Seferberlik Türküleri,
Kuvayi Milliye Destanı,
Yunus Emre,Karacaoğlan,
Pir Sultan Abdal,
Şiirler Türküler,
Köroğlu, El Kapıları,
Sabahın Sahibi Var,
Semahlar.

16 Ekim 2016 Pazar

Üç Kız Bir Ana Türküsü'nün Hikayesi


Yalçın Ergir'in,

Aşık Kurbani Kılıç'ın


oğlu Ali Feza Kılıç'tan derlediğine göre,


bu türküye kaynaklık eden olay 1940'ların sonunda


Sarıkamış'ın Iğdır Köyü'nde yaşanmıştır.


Kurbani Kılıç'ın köyünden bir hane reisi hastalanmıştır, o yaz yaylaya çıkabilecek durumda değildir.


Karısından, üç kızını da alıp yaylaya çıkmalarını, kendisinin ise köyde kalacağını, kendine bakabileceğini söyler;


ancak yayladan dönüşe çok az bir süre kala ölür.


Türkü de bu olay üzerine yakılır.

Suyu Taşırmayan Gül Yaprağı


Uzakdoğu’da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist rahip, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist rahip bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerideki budist rahip saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
Hayat akarken bilgeliğe aç insanlara her zaman yer vardır.