Ruhi Su etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ruhi Su etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2017 Pazartesi

Ruhi Su : Üç Kız Bir Ana



Yaylasından inmişler üç kız bir ana
İnmişler aman ağlarlar yana yana
Karaları giymişler üç kız bir ana
Giymişler aman ağlarlar yana yana

Acınır hallerine üç kız bir ana
Çıkmışlar dama ağlarlar yana yana
Sokuldum yanlarına üç kız bir ana
Demezler bana ağlarlar yana yana

Bilmem nasıl güzeller üç kız bir ana
Güzeller aman ağlarlar yana yana
Gözlerini süzerler üç kız bir ana
Gülmezler aman ağlarlar yana yana

Kurbani Kılıç 
Sarıkamış 

Ruhi Su : Üç Kız Bir Ana

23 Ekim 2016 Pazar

Ruhi Su'nun Biyografisi


Halk müziği yorumcusu, besteci, bas bariton ve şair olan Ruhi Su, Zülfü Livaneli,Rahmi Saltuk ve Sümeyra Çakır gibi birçok sanatçıyı önemli ölçüde etkilemiştir.
Ruhi Su, tam adı tam adı Mehmet Ruhi Su’dur.
1912 yılında van’da doğmuştur.
Daha küçükken I.Dünya Savaşı sırasında babasını ve kısa zaman sonra da annesini kaybetti.
10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında yaşadı. Daha sonra Adana’daki Öksüzler Yurduna yatılı olarak yerleştirilerek orada okudu.
Müzik öğretmeni Mehmet Tahir’in okula keman aldırması üzerine İlkokul 4. sınıfta keman çalmaya başladı.
1925 yılında İstanbul’da bir askeri okula gönderildi. Askeri okula giderken adı sadece Mehmet iken Ruhi adını ekledi ismine.
Askerlik yapmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle okuldan ayrıldı.
Askeri Liseden Adana Öksüzler Yurdu’na dönüp, oradan da Adana Öğretmen Okuluna geçtikten sonra, aşık olduğu ebe–hemşire olarak çalışan bir hanımla evlenir.
Bir oğulları olur, adını Güngör koyarlar. Daha sonra kemanıyla katıldığı sınavla son sınıfın bir altından Ankara Musiki Muallim Mektebi’ne alındı.
Okulun son senesine geldiğinde 1934 yılında “Su” soyadını aldı, ve adı Mehmet Ruhi Su oldu.
1935-36 yıllarında Cumhurbaşkanda görev aldı. 1936 yılında Musiki Muallim Mektebi’ni bitirdi ve kemanı bırakarak şana geçti.
Ankara Devlet Konservatuarışan bölümüne girdi ve konservatuarın opera yüksek bölümünü 1942 yılında bitirdi.
Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci İkinci Ortaokulu`nda sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü`nde müzik öğretmenliği yaptı.
1942’de Ankara Devlet Operası’na girdi ve Maskeli Balo, Figaro’nun Düğünü,Madam Butterfly, Tosca, Satılmış Nişanlı, Bastien-Bastienne,Fidelio gibi operalarda sahneye çıktı. Operada çalışmaya başladığı yıllarda ilk evliliği de anlaşmazlık sonucu sona erdi.
Opera çalışmaları sırasında Türk halk müziğine ilgi duydu.1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu’nda türküler söyledi
1944’te Ankara Halkevinde başlattığı ilk türküler resitalini 1983’e kadar sürdürdü.
12 Kasım 1952’de tutuklandığından operadan ayrılmak zorunda kaldı. Ruhi Su, sosyalist dünya görüşü nedeniyle Türkiye Komünist Partisi üyesi olmaktan 1952-1957 yılları arasında Beş yıl hapiste, 20 ayda Konya Çumra’da emniyet gözetiminde kaldı. 1957'de hapisteyken söylediği Mahsusmahal adlı türküsüyle ünlendi.
Opera yaşamı, 1952’de son bulunca, türkülere ağırlık verdi. Çocukluğunda başladığı türkü söyleme işine Öksüzler Yurdu’nda, Öğretmen Okulu’nda, Müzik Öğretmen Okulu’nda, Askeri Lise’de, Konservatuar’da ve Opera’dayken de hep devam etmişti.
Operayı çok seviyordu ama türkü söylemekten de hiçbir zaman vazgeçmedi.
Bu istenmeyen suskunluk döneminden sonra cezanın bitiminde yönetmen Atıf Yılmaz sayesinde Karacaoğlan,
Barbaros ve Lale Devri adlı filmlerde türkü söyledi.
1960’da İstanbul’da Taksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıktı. Türk halk edebiyatının çok sayıda şiirini besteledi.
Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı.
1975'te Dostlar Korosu’nu kurdu
1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu.
Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir.
Çağrıldığı Almanya, Hollanda, İsveç ve Bulgaristan’da şenliklere katılarak konserler verdi.
Birçok ülkenin radyolarında bantlarda ve plaklarda geniş yığınlara sanatını dinletti.
Son dinletisini 6 Şubat 1983’te Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Haftası’nda sundu.
Yaşamı boyunca 16 tane 45’lik plak, 12 tane de uzunçalar yapan Ruhi Su, ölümünden önce “Dadaloğlu” uzunçaları üzerinde çalışıyordu.
1978 yılında romatizma şikayeti ile gittiği hastanede kemik iliği kanseri başlangıcında olduğunu öğrendi.
Askeri yönetim zamanı uzun süre yurt dışına tedavi için gitmesine izin verilmedi. Bir defaya mahsus olmak üzere pasaport çıkarıldı.
Almanya'ya gittiğinde yapılan tedavi sonuç vermedi.
Kendi şiirlerinin yanı sıra Nazım Hikmet‘ten, Türk halk ozanlarından ve diğer şairlerden çeşitli şiirleri besteledi.
Şiir, yazı ve konuşmalarını “Ezgili Yürek” (1985) adlı kitapta toplandı.”Ruhi Su’ya Saygı” adlı kitap 1988’de yayımlandı.
Ruhi Su, 1952 yılında Sıdıka Su ile evlendi, “Ilgın Ruhi Su” (d.1959) adında oğlu vardır.
Ruhi Su, 20 Eylül 1985 yılında 73 yaşında vefat etti.

Eserleri:


Seferberlik Türküleri,
Kuvayi Milliye Destanı,
Yunus Emre,Karacaoğlan,
Pir Sultan Abdal,
Şiirler Türküler,
Köroğlu, El Kapıları,
Sabahın Sahibi Var,
Semahlar.

16 Ekim 2016 Pazar

Ruhi Su'nun Biyografisi




Halk müziği yorumcusu, besteci,bas bariton ve şair olan Ruhi Su,Zülfü Livaneli,Rahmi Saltuk ve Sümeyra Çakır gibi birçok sanatçıyı önemli ölçüde etkilemiştir.

Ruhi Su, Van’da doğmuştur.


Daha küçükken I.Dünya Savaşı sırasında babasını ve kısa zaman sonra da annesini kaybetti.


10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında yaşadı. Daha sonra Adana’daki Öksüzler Yurduna yatılı olarak yerleştirilerek orada okudu.
 

Müzik öğretmeni Mehmet Tahir’in okula keman aldırması üzerine İlkokul 4. sınıfta keman çalmaya başladı.

1925 yılında İstanbul’da bir askeri okula gönderildi. Askeri okula giderken adı sadece Mehmet iken Ruhi adını ekledi ismine.


Askerlik yapmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle okuldan ayrıldı.


Askeri Liseden Adana Öksüzler Yurdu’na dönüp, oradan da Adana Öğretmen Okuluna geçtikten sonra, aşık olduğu ebe–hemşire olarak çalışan bir hanımla evlenir.


Bir oğulları olur, adını Güngör koyarlar. Daha sonra kemanıyla katıldığı sınavla son sınıfın bir altından Ankara Musiki Muallim Mektebi’ne alındı.


Okulun son senesine geldiğinde 1934 yılında “Su” soyadını aldı, ve adı Mehmet Ruhi Su oldu.


1935-36 yıllarında Cumhurbaşkanda görev aldı. 1936 yılında Musiki Muallim Mektebi’ni bitirdi ve kemanı bırakarak şana geçti.


Ankara Devlet Konservatuarışan bölümüne girdi ve konservatuarın opera yüksek bölümünü 1942 yılında bitirdi.


Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci İkinci Ortaokulu`nda sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü`nde müzik öğretmenliği yaptı.


1942’de Ankara Devlet Operası’na girdi ve Maskeli Balo, Figaro’nun Düğünü,Madam Butterfly, Tosca, Satılmış Nişanlı, Bastien-Bastienne, 
Fidelio gibi operalarda sahneye çıktı. Operada çalışmaya başladığı yıllarda ilk evliliği de anlaşmazlık sonucu sona erdi.

Opera çalışmaları sırasında Türk halk müziğine ilgi duydu.1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu’nda türküler söyledi


1944’te Ankara Halkevinde başlattığı ilk türküler resitalini 1983’e kadar sürdürdü.


12 Kasım 1952’de tutuklandığından operadan ayrılmak zorunda kaldı. Ruhi Su, 
sosyalist dünya görüşü nedeniyle Türkiye Komünist Partisi üyesi olmaktan 1952-1957 yılları arasında Beş yıl hapiste, 20 ay da Konya Çumra’da emniyet gözetiminde kaldı. 1957'de hapisteyken söylediği Mahsus Mahal adlı türküsüyle ünlendi.

Opera yaşamı, 1952’de son bulunca, türkülere ağırlık verdi. Çocukluğunda başladığı türkü söyleme işine Öksüzler Yurdu’nda,


Öğretmen Okulu’nda, Müzik Öğretmen Okulu’nda, Askeri Lise’de, Konservatuar’da ve Opera’dayken de hep devam etmişti.


Operayı çok seviyordu ama türkü söylemekten de hiçbir zaman vazgeçmedi.
 

Bu istenmeyen suskunluk döneminden sonra cezanın bitiminde yönetmen Atıf Yılmaz sayesinde Karacaoğlan, Barbaros ve Lale Devri adlı filmlerde türkü söyledi.

1960’da İstanbul’da Taksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıktı. Türk halk edebiyatının çok sayıda şiirini besteledi.


Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı.


1975'te Dostlar Korosu’nu kurdu


1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu.


Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir.


Çağrıldığı Almanya, Hollanda, İsveç ve Bulgaristan’da şenliklere katılarak konserler verdi.


Birçok ülkenin radyolarında bantlarda ve plaklarda geniş yığınlara sanatını dinletti.
 

Son dinletisini 6 Şubat 1983’te Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Haftası’nda sundu.

Yaşamı boyunca 16 tane 45’lik plak, 12 tane de uzunçalar yapan Ruhi Su, ölümünden önce “Dadaloğlu” uzunçaları üzerinde çalışıyordu.


1978 yılında romatizma şikayeti ile gittiği hastanede kemik iliği kanseri başlangıcında olduğunu öğrendi.


Askeri yönetim zamanı uzun süre yurt dışına tedavi için gitmesine izin verilmedi. Bir defaya mahsus olmak üzere pasaport çıkarıldı.


Almanya'ya gittiğinde yapılan tedavi sonuç vermedi.


Kendi şiirlerinin yanı sıra Nazım Hikmet‘ten, Türk halk ozanlarından ve diğer şairlerden çeşitli şiirleri besteledi.


Şiir, yazı ve konuşmalarını “Ezgili Yürek” (1985) adlı kitapta toplandı.”Ruhi Su’ya Saygı” adlı kitap 1988’de yayımlandı.


Ruhi Su, 1952 yılında Sıdıka Su ile evlendi, “Ilgın Ruhi Su” (d.1959) adında oğlu vardır.


Ruhi Su, 20 Eylül 1985 yılında 73 yaşında vefat etti. 


Eserleri:

Seferberlik Türküleri,

Kuvayi Milliye Destanı,


Yunus Emre,Karacaoğlan,


Pir Sultan Abdal,


Şiirler Türküler,


Köroğlu, El Kapıları,


Sabahın Sahibi Var,


Semahlar.

Üç Kız Bir Ana Türküsü'nün Hikayesi


Yalçın Ergir'in,

Aşık Kurbani Kılıç'ın


oğlu Ali Feza Kılıç'tan derlediğine göre,


bu türküye kaynaklık eden olay 1940'ların sonunda


Sarıkamış'ın Iğdır Köyü'nde yaşanmıştır.


Kurbani Kılıç'ın köyünden bir hane reisi hastalanmıştır, o yaz yaylaya çıkabilecek durumda değildir.


Karısından, üç kızını da alıp yaylaya çıkmalarını, kendisinin ise köyde kalacağını, kendine bakabileceğini söyler;


ancak yayladan dönüşe çok az bir süre kala ölür.


Türkü de bu olay üzerine yakılır.