Neşet Ertaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Neşet Ertaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2017 Cuma

Nilgün Kızılcı : Yolcu



Bir anadan Dünya'ya gelen yolcu 
Görünce Dünya'ya gönül verdin mi 
Kimi böyük kim böcek kimi kul 
Marak edip heç birini sordun mu 
Bunlar neden nedenini sordun mu 

İnsan ölür ama uruhu ölmez 
Bunca mahlukat var heç biri gülmez 
Cehennem azabı zordur çekilmez 
Azap çeken hayvanları gördün mü 

insandan doğanlar insan olurlar 
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar 
Hepisi de bu Dünya'ya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi 

Vade tekmil olup ömrün dolmadan 
Emanetçi emaneti almadan 
Ömrüyün bağının gülü solmadan 
Varıp bir canana ikrar verdin mi 
Varıp bir cananın kulu oldun mu 

Garip bülbül gibi feryat ederiz 
Cehalet elinde küskün kederiz 
Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz 
Dünya senin vatanın mı yurdun mu 

Neşet Ertaş

Nilgün Kızılcı : Yolcu

8 Mart 2017 Çarşamba

Neşet Ertaş : Bıktım Bu Dünyadan


Bıktım bu dünyadan bıktım hayattan 
Yüzüme gülenler sahte dost imiş 
Uğrunda gençliğim verdiğim dostlar 
Soruyorum tanrım nereye gitti 

Sizin olsun hayat siz mutlu olun 
Gerçek sevenleri dostlar arayın bulun 
Ellerini açıp bekleyen kullar 
Soruyorum şimdi nereye gitti 

Var günümde beni sevip sayanlar 
Datlım canım deyip asık olanlar 
Ellerini açıp bekleyen kullar 
Soruyorum gardaş nereye gitmiş 

Neşet Ertaş : Bıktım Bu Dünyadan

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü



#8MartDünyaEmekçiKadınlarGünü

BÜTÜN DÜNYA KADINLARININ 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!.. 
Ne demişti Bozkırın Tezenesi Büyük Usta Neşet Ertaş? 
"Kadınlar insandır, biz insanoğlu" 

Tarihçesi: 

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. 

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti.Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır. 

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü :  

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor.

2 Mart 2017 Perşembe

Neşet Ertaş : Zahidem




Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin



Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli



Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.

Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.



Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.



Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.



Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.

Neşet Ertaş : Zahidem

23 Şubat 2017 Perşembe

Neşet Ertaş : Hapishanelere Güneş Doğmuyor




Hapishanelere güneş doğmuyor
Geçiyor bu ömrümde günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölem can gardiyan

Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyor geceler olmaz sabahlar
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölem can gardiyan

Anamdan doğalı garip kalmışım
Acı mapushane aha genç yaşım
Benim zindanlarda ne idi işim
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölem canım gardiyan

17 Şubat 2017 Cuma

Neşet Ertaş : İki Büyük Nimetim Var



İki büyük nimetim var
Biri anam biri yarim
İkisine de hürmetim var
Biri anam biri yarim

Ana deyip de geçilmez
O yar anadan seçilmez
İkisine de kıymet biçilmez
Biri anam biri yarim

Birisi var etti beni
Birisi yar etti beni
İkisinin de birdir yari
Biri anam biri yarim

Neşet Ertaş
Kırşehir

Neşet Ertaş : İki Büyük Nimetim Var

26 Aralık 2016 Pazartesi

Neşet Ertaş : Bir Anadan Dünya'ya Gelen Yolcu


Bir anadan Dünya'ya gelen yolcu 
Görünce Dünya'ya gönül verdin mi 
Kimi böyük kim böcek kimi kul 
Marak edip heç birini sordun mu 
Bunlar neden nedenini sordun mu 

İnsan ölür ama uruhu ölmez 
Bunca mahlukat var heç biri gülmez 
Cehennem azabı zordur çekilmez 
Azap çeken hayvanları gördün mü 

Insandan doganlar insan olurlar 
Hayvandan doganlar hayvan olurlar 
Hepisi de bu Dünya'ya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi 

Vade tekmil olup ömrün dolmadan 
Emanetçi emaneti almadan 
Ömrüyün bağının gülü solmadan 
Varıp bir canana ikrar verdin mi 
Varıp bir cananın kulu oldun mu 

Garip bülbül gibi feryat ederiz 
Cehalet elinde küskün kederiz 
Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz 
Dünya senin vatanın mı yurdun mu 

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş : Bir Anadan Dünya'ya Gelen Yolcu

4 Aralık 2016 Pazar

Neşet Ertaş : Allı Turnam

Allı Turnam

Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle

Gülüm gülüm kırıldı kolum
Tutmuyor elim turnalar ey
Ah gülüm gülüm yar gülüm
Kız gülüm gülüm turnalar ey

Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük benzi soluk yar söyle

Gülüm gülüm kırıldı kolum
Tutmuyor elim turnalar ey
Ah gülüm gülüm yar gülüm
Kız gülüm gülüm turnalar ey

Allı turnam ne gezersin havada
Arabam kırıldı kaldım burada

Gülüm gülüm kırıldı kolum
Tutmuyor elim turnalar ey
Ah gülüm gülüm yar gülüm
Kız gülüm gülüm turnalar ey

Ne onmamış kul imişim dünyada
Akşam olsun allı turnam dön geri

Gülüm gülüm kırıldı kolum
Tutmuyor elim turnalar ey
Ah gülüm gülüm yar gülüm
Kız gülüm gülüm turnalar ey

Arap atın iyisine binerler
Mor çiçeğin koyusuna konarlar

Gülüm gülüm kırıldı kolum
Tutmuyor elim turnalar ey
Ah gülüm gülüm yar gülüm
Kız gülüm gülüm turnalar ey

Keskinli Hacı Taşan - Keskin

27 Kasım 2016 Pazar

Bedia Akartürk : Niye Çattın Kaşlarını


Niye çattın kaşlarını
Bilmiyom yar suçlarımı
Ben ölürsem saçlarını
Yolma gayrı yolma leyli leyli

Ben yandım aşkın narına
Meyletmem dünya malına
Ölürsem de mezarıma
Gelme gayrı gelme leyli leyli

Neşet Ertaş

Yıldıray Çınar : Aman Dünya Ne Darımış

Aman dünya ne darımış
Dert çekmesi ne zorumuş
İçerimde yare varmış
Dermanını arar oldum

Bu derdimin dermanını
Kalem yazmaz soranını
Ecel gelmiş can mı gider
Okur ecel fermanımı

Dertli dertli gezer oldum
Ben derdimi yazar oldum
Bu derdimi ben çeke çeke
Hem canımdan bezer oldum

Söz    : Neşet Ertaş
Müzik : Yıldıray Çınar
Yöre   : Kırşehir

26 Kasım 2016 Cumartesi

Sevcan Orhan&Güler Duman&Hüseyin Turan : Ne Güzel Yaratmış


Ne güzel yaratmış (yar yar) seni yaradan
İstemem esmesin (yar yar) yeller incinir
Güzelsin sevdiğim (yar yar) gülden goncadan
Uzanmasın sana (yar yar) eller incinir 

Kirpiklerin oktur (yar yar) kaşın yay gibi
Gözlerin aklımı (yar yar) etti zay gibi
Cemalin güneşe benzer (yar yar) yüzün ay gibi
Değmesin zülüfler (yar yar) teller incinir 

Bir garibim düştüm (yar yar) gurbet ellere
Aşığım ben (yar yar) sinendeki güllere
Korkarım adını (yar yar) demem ellere
Düşersin dillere (yar yar) diller incinir 


Kırşehir - Neşet Ertaş 

21 Kasım 2016 Pazartesi

Neşet Ertaş : İki Büyük Nimetim Var

Sabah Semt Polikliniğinde tahlillerimi yaptırdım işe gidiyorum...
Güzelyalı sahil yolundan Konak istikametine seyir halindeyim...
Saat 08:57 suları...
TRT Türkü Radyosu anons edilen ve çalınan türkü:
Neşet Ertaş-İki Büyük Nimetim Var
Sesine,tezenene, nefesine, emeğine, yüreğine sağlık Bozkırın Tezenesi...
Toprağın bol, ruhun şad, mekanın cennet olsun...


İki Büyük Nimetim Var

İki büyük nimetim var
Biri anam biri yarim
İkisine de hürmetim var
Biri anam biri yarim

Ana deyip de geçilmez
O yar anadan seçilmez
İkisine de kıymet biçilmez
Biri anam biri yarim

Birisi var etti beni
Birisi yar etti beni
İkisinin de birdir yari
Biri anam biri yarim

Neşet Ertaş
Kırşehir

23 Ekim 2016 Pazar

Neşet Ertaş'ın Biyografisi

1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Tırtıllar köyünde doğdu. 7 kardeşi olan Neşet Ertaş ailenin ikinci çocuğudur.
5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağladı. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik etti.
Geçimlerini bu şekilde kazandılar.8 yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezdiler.
Bu yüzden okula gidemedi. 14 yaşında çalışmak için İstanbul'a geldi. Şençalar Plak adlı bir müzik şirkete gitti.
Şirketin sahibi olan Kadri Şençalar Neşet Ertaş'ı dinledi ve çok beğendi.
'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı ilk plağı, 1957 yılında Şençalar Plak tarafından piyasaya çıkarıldı.
Bu arada Beyoğlu'nda bir gazinoda sahneye çıktı. 2 yıl İstanbul'da çalıştı. Sonra Ankara'ya geldi ve sahne hayatına burada devam etti.
Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve hemen evlendi. İki kız bir erkek çocukları oldu.
Neşet Ertaş bu arada askere gitti. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yaptı.
Plak üzerine plak yapan Neşet Ertaş konserleriyle de bir çok şehri 6-7 defa gezdi. Beste ve plaklarıyla çok meşhur oldu.
1978 yılında parmakları felç oldu. Müzisyenlikten başka mesleği de olmadığı için işsiz kaldı. Tedavi olacak parayı bulamadı.Çareyi 1979'da Almanya'da bulunan kardeşinin yanına gitmekte buldu.Tedavisini orada yaptırdı. 3 çocuğunu da yanına aldırdı.
Mesleğine Almanya'da tekrar başladı. Türklerin bulunduğu yerlerde gazino ve düğün salonlarında çalıp söylemeye başladı.
Sonraki yıllarda Türk Halk Müziği'nin yeniden keşfedilmesiyle Neşet Ertaş da öne çıktı.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de vefat etti.


ALBÜMLERİ:

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 – Türküler Yolcu
1992 – Gitme Leylam
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1996 - Polis Lojmanları
1997 – Benim Yurdum
1998 – Gönül Yarası
1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 – Gönül Dağı
1999 – Muhur Gözlüm
1999 – Zahidem
1999 - Neredesin Sen
1999 - Gönül Dağı
Kaynak :http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=342

16 Ekim 2016 Pazar

Neredesin Sen Türküsü'nün Hikayesi




1960’lı yıllardan itibaren ismi bağlama ile birlikte anılan, sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevrelerinde de taktir ve hayranlıkla dinlenen Neşet Ertaş’ı farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor.


Çünkü o da aslında tam bir yöre sanatçısı, yani mahalli bir sanatçı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak diğerlerinden ayrılır.



İşte Neşet Ertaş Orta Anadolu bozkırlarının tam göbeğinde, “ay dost deyince yeri göğü inleten” gönül delisi bir babanın evladı olarak 1938’de Kırtıllar’da dünyaya gelir.



Hiç çocuk sahibi olamadığı ilk karısı Hatice’yi genç yaşında kaybeden Muharrem Ertaş,

ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve muhterem adında beş çocuğu olur.


Kırtıllar nüfusunun tamamı abdallardan ibaret olan bir aşiret köyüdür. Köyün çevrede “abdallar” adıyla anılması da bundan olsa gerek.



Daha altı yedi yaşlarında iken, kendisini yöre düğünlerinin aranılan sanatçı babası Muharrem Ertaş’ın sazı önünde oynarken bulan büyük usta, Neredesin Sen türküsünün hikayesinin şöyle anlatır:



”1960’lı yıllarda TRT sanatçılarıyla Almanya’ya gitmiştim. Otomobilim vardı ama ne ehliyetim vardı, ne de kullanmayı biliyordum.



Bazıları dönünce mecburen ben kullandım otomobili. Dönüşte kaza yaptık. Beni cezaevine koydular. Üç ay hapis yattım. Kağıt, kalem de vermiyorlardı.



Bu türkünün sözlerini sigara kağıtlarının üzerine kibrit çöpünün barutlu kısmını tükürükle ıslatarak yazdım.”


Neredesin Sen Türküsü'nün Sözleri


Şu Garip Halimden Bilen İşveli Nazlım
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen
Tatlı Dillim Güler Yüzlüm Ey Caylan Gözlüm
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen

Ben Ağlarsam Ağlayıp Gülersem Gülen

Bütün Dertlerimi Anlayıp Göynümü Bilen
Sanki Kalbimi Bilerek Yüzüme Gülen
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen

Sinemde Gizli Yaramı Kimse Bilmiyor

Hiçbir Tabip Yarama Merhem Olmuyor
Boynu Bükük Bir Garibim Yüzüm Gülmüyor
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen

Zahidem Türküsü'nün Hikayesi

                



Kimi kesimin Zahide, kimi kesimin ise, Zahidem olarak bildiği bu türkünün şairi Aşık Arap Mustafadır.
Aşık Arap Mustafa küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir ve onları hiç görmemiştir bile.
Hiç tanımadığı insanların yanında büyüyen ve annesini babasını hiç tanımayan bir şairdir o.
Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rolünü üstlenirdi.
Arap lakabı Mustafa’ya buradan gelmektedir. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa,
Ağasının yeni yetişen kızı Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrı kimseye söyleyemedi.
Yirmili yaşlarda askere giden Mustafa aşkını içinde yaşıyor, her anında Zahide’yi düşünüyordu.
Ondan haber almak için arkadaşlarına mektuplar yazıyor en azından iyi olduğunu bilmek istiyordu.
Bir gün arkadaşından gelen bir mektupla Zahide’nin başka biriyle evleneceğini öğrenmiştir.
Dünyalar başına yıkılan Mustafa asker ocağında Zahidem türküsünün sözlerini mısralara dökmüştür.
Zahidem türküsünü Neşet Ertaş okuyup plağa kaydederek halka tanıtmıştır.

Zahidem Türküsü'nün Sözleri


Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin


Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli


Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.

Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.


Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.


Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.


Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.


Arapoğlu Mustafa’nın kendisine Mecnun gibi aşık olduğundan etkilenen Zahide, Mustafa için şiirler söylemiştir.
Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide’nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik’ten derlemiştir.
Baştaki iki kıta tarafımızdan derlenmiştir.

Bu nasıl sevdaymış geldi başıma
Felek ağu kattı tatlı aşıma
Sevda çekenlere zor gelir gurbet
Gece gündüz elim kalkmaz işime.
Aşağıda sap kağnısı geliyo
Derdin beni elik elik eliyo
Kurbanlar olayım gara Mustafam
Babam beni yad ellere veriyo.

Arapoğlu derler gayeten atik
Gözleri kara da, kaşları çatık
Git nazlı yarden bir haber getir
Bastığın yerlere kurbanım Fatik.

Ağlayarak yayığımı yayarım
Yarim gitti günlerini sayarım
Çıksa Büyüköz’e mendil sallasa
Islık çalsa ıslığını duyarım.

Coşkuna da deli gönül coşkuna
Aşkından Zahide döndü şaşkına
Sensiz edemiyom nazlı civanım
N’olur bir yol görün Allah aşkına.

KAYNAK:

– Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973.

– H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, S. 109.

Neşet Ertaş'ın Biyografisi


1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Tırtıllar köyünde doğdu. 7 kardeşi olan Neşet Ertaş ailenin ikinci çocuğudur.

5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağladı. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik etti.

Geçimlerini bu şekilde kazandılar.8 yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezdiler.

Bu yüzden okula gidemedi. 14 yaşında çalışmak için İstanbul'a geldi. Şençalar Plak adlı bir müzik şirkete gitti.

Şirketin sahibi olan Kadri Şençalar Neşet Ertaş'ı dinledi ve çok beğendi.

'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı ilk plağı, 1957 yılında Şençalar Plak tarafından piyasaya çıkarıldı.

Bu arada Beyoğlu'nda bir gazinoda sahneye çıktı. 2 yıl İstanbul'da çalıştı. Sonra Ankara'ya geldi ve sahne hayatına burada devam etti.

Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve hemen evlendi. İki kız bir erkek çocukları oldu.

Neşet Ertaş bu arada askere gitti. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yaptı.

Plak üzerine plak yapan Neşet Ertaş konserleriyle de bir çok şehri 6-7 defa gezdi. Beste ve plaklarıyla çok meşhur oldu.

1978 yılında parmakları felç oldu. Müzisyenlikten başka mesleğide olmadığı için işsiz kaldı. Tedavi olacak parayı bulamadı.

Çareyi 1979'da Almanya'da bulunan kardeşinin yanına gitmekte buldu.Tedavisini orada yaptırdı. 3 çocuğunu da yanına aldırdı.

Mesleğine Almanya'da tekrar başladı. Türklerin bulunduğu yerlerde gazino ve düğün salonlarında çalıp söylemeye başladı.

Sonraki yıllarda Türk Halk Müziği'nin yeniden keşfedilmesiyle Neşet Ertaş da öne çıktı.

25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de vefat etti.

ALBÜMLERİ:

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum

1988 – Kibar Kız

1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor

1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları

1990 – Gel Gayri Gel

1992 – Türküler Yolcu

1992 – Gitme Leylam

1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya

1995 – Seçmeler 2

1995 – Seçmeler 3

1995 – Seher Vakti

1995 – Altın Ezgiler 3

1996 - Polis Lojmanları

1997 – Benim Yurdum

1998 – Gönül Yarası

1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze

1999 – Gönül Dağı

1999 – Muhur Gözlüm

1999 – Zahidem

1999 - Neredesin Sen

1999 - Gönül Dağı