Türküler ile dostça ve sevgi ile kalın...
Atatürk ile kalın, Cumhuriyet ile kalın...
Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
14 Kasım 2016 Pazartesi
Türküler ile dostça ve sevgi ile kalın... Atatürk ile kalın, Cumhuriyet ile kalın...
Etiketler:
Atatürk,
Atatürk ile kalın,
Cumhuriyet,
Cumhuriyet ile kalın,
Dost,
Mustafa Kemal,
Mustafa Kemal Atatürk,
Sevgi,
Türkü,
Türküler ile dostça ve sevgi ile kalın
Orhan Veli Kanık : Kuyruklu Şiir
Aramızdan ayrılışının 66.yılında saygı,sevgi,özlem ve rahmet ile anıyoruz..
Kuyruklu Şiir
Uyuşamayız seninle yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani;
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Cevap
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!
Orhan Veli Kanık
Kuyruklu Şiir
Uyuşamayız seninle yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani;
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Cevap
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!
Orhan Veli Kanık
Yıldıray Çınar : Bad-ı Sabah
Bad-ı sabah selam selam söyle o yare
Mübarek hatırı hoş mudur nedir
Nideyim yitirdim yar bulamam çare
Mestane gözlerinde yaş mıdır nedir
O nazlı canana uğrasa yollar
Bize mesken oldu kahveler hanlar
Yarin meclisinde oturan canlar
Hesap etsin aylar yıllar beş midir nedir
Emrah eder gam bülbülüm kafeste
Benim arzuhalim bildirin yare
Kendim gurbet elde gönlüm sılada
Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir
Yöre : Sivas
Kaynak kişi : Ali Coşkun
Derleyen : Yıldıray Çınar
Etiketler:
Bad-ı,
Bad-ı Saba,
Bad-ı Sabah,
Çarşamba,
Çınar,
Sabah,
Samsun,
Yıldıray,
Yıldıray Çınar
Zara : Şafak Söktü Yine Sunam Uyanmaz
Öykünün Suna'sı, Fahri Kayhan'ın eşidir. Fahri Bey, eşi Suna'yı çok sevmektedir. Sevmelerin dile getirilmesinin ayıplandığı dönemlerde Fahri Bey daima eşine olan sevdasını dile getirir. Suna da, büyük bir aşkla bağlıdır Fahri Bey'e.
Hamam sefaları, o dönemlerde kadınların en büyük eğlencesidir. Kadınlar kararlaştırdıkları bir günde toplanıp hep beraber hamama giderler. Kadınların arasındaki Neriman Hanım, Suna'nın kimselerin bilmediği sırtındaki beni farkeder. Kıyafetlerinden varlığı anlaşılmamaktadır bu benin. Neriman Hanım, Suna'nın yakın arkadaşıdır aynı zamanda.
Neriman Hanım eve döndüğünde Suna'nın sırtındaki beni kocası Mustafa Bey'e anlatır. Aradan günler geçer. Fahri Bey bir gün, evlerinin civarındaki kahvehanede Mustafa Bey'e denk gelir. Bir dizi diyalogdan sonra aralarında münakaşa başlar, karşılıklı küfürleşmeye gider mesele. Fahri Bey'in tehdidine karşı Mustafa Bey:
- "Sen benimle kavga edeceğine, karına sahip çık. Ben senin karının sırtındaki beni dahi bilirim" diye çıkışıverir.
Fahri Bey, duyduklarına inanamaz. Tek sevdiceği Suna'sının kendisine ihanet ettiği fikrine kapılır. Yabancı bir adam, eşinin sırtındaki beni nereden bilecektir!
Eve vardığında, Suna'sı anlatır kendini Fahri Bey'e. Gözünün ondan başka kimseyi görmediğine ikna olur Fahri Bey.
İkna olmuştur olmasına ama, kafasındaki şüphe hiç gitmez Fahri Bey'in. Suna'sına kötü davranmaya başlar o meseleden sonra.
Bir akşam yemek esnasında sudan bir sebeple başlayan münakaşa sonrasında Fahri Bey alır ceketini, atar kendini sokaklara.
Sabaha karşı eve gelir. Eve girdiğinde gördükleri karşısında donakalır. Tek sevdiceği Suna'sı kendini asmıştır. Başucunda bir mektup bırakmıştır, Suna.
Son dizeleri şunlar olmuştur:
- "Kusura bakma beyim. Uzun zamandır kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim. Kendi adımı temize çıkarmak için başka yol bulamadım. Şunu unutma ki, ben sana hiç ihanet etmedim."
Fahri Bey, sevgilisinin cansız bedenini ipten ayırır, yere yatırır. İçi yangın yeridir artık Fahri Bey'in. Sözün tükendiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım sunam sesim duyulmaz
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan
Bunca diyar gezdim gözlerin için
Niye küstün bana el sözü için
Dilerim Allah'tan sızlasın için
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halinden
Uyan sunam uyan derin uykudan
Haydar Telhüner
Erzurum
Semra Algül : El Çek Tabip
El çek tabip el çek sinem üstünden
Sen benim derdimi bilebilmezsin
Yarem yürektendir yoktur ilacın
Sen benim yaremi sarabilmezsin
Yüzün güleçtir içerin hayın
Çeken bilir bu sevdanın yayın
Yıktın viran ettin ömrüm sarayın
Sen onun bir taşın örebilmezsin
13 Kasım 2016 Pazar
Selda : Ağladım Anne
Hedefim insandı, vur emri geldi
Ellerim titredi, ağladım anne
Bir sağıma baktım bir de sol yanıma
Yüreğim sızladı, ağladım anne
Gecenin yarısı, dağın başında
Siperde beklerken, ayışığında
Hedef oldu, durdu karşımda
Yüzümü çevirdim, ağladım anne
Yolun karşısında, yakın yerdeydi
Gördüğüm kadar, genç de biriydi
Bir taşın dibinden, kalktı yürüdü
Ardı sıra baktım, ağladım anne
Onun da yolunu, bekleyen vardır
Anası babası, sevdiği vardır
Belki de yubvası, yavrusu vardır
Kıymadım vurmaya, ağladım anne
O da benim gibi, emir kuluydu
Belli memleketi, güney doğuydu
Bilmem ki oda beni,vururmuydu
Ben ona kıymadım ,ağladım anne
Etiketler:
Ağladım,
Ağladım Anne,
Anne,
Selda,
Selda Bağcan
12 Kasım 2016 Cumartesi
Yıldıray Çınar : Yalancı Dünyadan Konup Göçenler
Yalancı dünyadan konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kimisi dördünde kimi beşinde
Kimisinin tacı yoktur başında
Kimi altı kimi yedi yaşında
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kimisi bezirgan kimisi hoca
Ecel şerbetini içmek de güç a
Kimi ak sakallı kimi pir koca
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Söz : Yunus Emre
Derleyen : Yıldıray Çınar
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

