PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile açar pezevenk
Komsusu aç iken kendisi toktur
Sanki melek olmuş uçar pezevenk
. . . . . .
Karanlik işlerde zıplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dünya mektebinden diploma * ister
Insanlık dersinden kaçar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabına çeşmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komşusunun yüzüne bakmaz
Selamsız sabahsız geçer pezevenk
. . . . . .
Sanırsın Allah'la akde oturmuş
Cennete giderken macun götürmüş
Huriler'i dizip işi bitirmiş
Şimdi gılmanları seçer pezevenk
. . . . . .
Aydınlığa düşman yobazın dölü
Hu çekerken şişmiş ağzında dili
Erbabi, ülkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini saçar pezevenk
Aşık ERBABİ
Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
Aşık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6 Kasım 2016 Pazar
5 Kasım 2016 Cumartesi
Gülay : Daha Senden Gayrı Aşık mı Yoktur
Daha senden gayri aşık mı yoktur
Nedir bu telaşın vay deli gönül
Hele düşün devr-i adem’ den beri
Neler gelmiş geçmiş, say deli gönül
Şu fani dünyada umudunu yüz
İnanmazsan var kitaba yüz be yüz
Evin mezaristan , malın bir top bez
Daha duymadınsa duy deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisbü karıma
Kendi bildiğine doğrudur deme
Var iki kamile sor deli gönül
Gördüm iki kişi mezar eşiyor
Gam gasavet gelmiş , boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu dünyayı yor deli gönül
Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsati dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Kayseri/Sarız-Nesimi Çimen
25 Ekim 2016 Salı
Aşık Veysel 122 Yaşında
AŞIK VEYSEL 122 YAŞINDA...
SAYGI, SEVGİ, ÖZLEM VE RAHMET İLE ANIYORUZ.
TOPRAĞI BOL, RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN...
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın
Ne gelsemdi ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gülecek
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın
Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın
Aşık Veysel Şatıroğlu
Aşık Veysel'in Biyografisi
Aşık geleneğinin ülkemizdeki son temsilcilerinden birisi olarak anılan Türk Halk Ozanı. Saz ve bağlamanın en büyük isimlerinden birisi olan Aşık Veysel, diğer ozanların eserlerini seslendirmek dışında, kendi yazdığı şiir ve şarkıları da saz eşliğinde okuması ile tanınmaktadır. Hayatının büyük bir kısmını kör olarak geçiren Veysel, şarkılarında ölüm temasını bolca işlemiştir.
Aşık Veysel Şatıroğlu, 25 Ekim 1884 tarihinde, Ahmet ve Gülizar çiftinin çocuğu olarak, Şarkışla, Sivas’da dünyaya geldi. Ailesinin kendisinden önce doğan iki kızını kaybetmesine yol açan çiçek hastalığı, Aşık Veysel’i de vurdu ve henüz yedi yaşındayken sol gözünü kaybetti. Geçirdiği talihsiz bir kaza sonucunda sağ gözünü de kaybeden Veysel, babasının hediyesi olan bir saz sayesinde, henüz genç yaşlarda müziğe başladı.
Aşık Veysel Şatıroğlu, 25 Ekim 1884 tarihinde, Ahmet ve Gülizar çiftinin çocuğu olarak, Şarkışla, Sivas’da dünyaya geldi. Ailesinin kendisinden önce doğan iki kızını kaybetmesine yol açan çiçek hastalığı, Aşık Veysel’i de vurdu ve henüz yedi yaşındayken sol gözünü kaybetti. Geçirdiği talihsiz bir kaza sonucunda sağ gözünü de kaybeden Veysel, babasının hediyesi olan bir saz sayesinde, henüz genç yaşlarda müziğe başladı.
Babasının yakın bir arkadaşı olan Aşık Ala tarafından eğitilen Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dertli gibi büyük halk ozanlarının eserlerini burada öğrendi.
Aşık Veysel 20 yaşındayken, I. Dünya Savaşı’nın başlaması üzeşları cepheye gidince, genç ozan yalnız kaldı. Bu süre içerisinde tek arkadaşı sazı olan ama şair, kendisini iyice müziğe verdi. Savaşın sona ermesinin ardından Esma adlı bir kadınla evlendirilen Veysel, bu evlilikten iki çocuk sahibi oldu. Fakat oğlu henüz on günlükken hayata gözerini yumdu. Esma’nın başka bir adama kaçmasının ardından henüz altı aylık kızı ile baş başa kalan Veysel, henüz çok genç yaşlardayken bu kızını da kaybetmenin acısını yaşadı.
1930’ların başında, Sivas’da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı. Tecer, Folk edebiyatının hak ettiği değere gelmesi ve folk eserlerinin kaybolmaması için uğraşıyordu; Veysel’in eserlerini de ilk defa kaleme alan kişi o oldu.
Her konuşmasında kendisine olan sevgi ve bağlılığını belirttiği Mustafa Kemal ATATÜRK ile tanışmak için Ankara’ya giden Aşık Veysel, bu isteğini hiçbir zaman gerçekleştirme fırsatı bulamadı, fakat Ankara’da ilk defa radroya çıkarak eserlerini ülke ile paylaşma fırsatı buldu. Her ne kadar Atatürk ile tanışma fırsatı bulamamış olsa da, Atatürk’ün vefatının ardından yazdığı ağıt ile, kendisine olan sevgisini gösterme fırsatı buldu.
Ahmet Kutsi Tecer tarafından davet edildiği Köy Enstütüleri’nde saz hocası olarak görev yapan Veysel, Arifiye, Çifteler, Kastamonu ve Akpınar’da eğitim verdi. 1965 yılında, T.B.M.M. tarafından müziğe katkılardan dolayı kendisine maaş bağlandı.
Aşık Veysel, 21 Mart 1973 tarihinde, doğduğu köy olan Şarkışla, Sivas’da hayata gözlerini yum
Aşık Veysel’in eserleri, ünlü A.B.D.’li gitarist Joe Satriani’den Türk metal grubu Pentagram’a kadar pek çok ünlü müzisyen ve gruba ilham kaynağı olmuş, eserleri bu müzisyenler tarafından albümlerinde kullanılmıştır.
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak:Biyografi.info
19 Ekim 2016 Çarşamba
Aşık Özlemi'nin Biyografisi
Aşık Mahzuni Şerif'in Biyografisi
1940'ın başlarında, ileride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacak Mahzuni Şerif, Afşin' in Berçenek Köyünde doğar.
1956 yılında Berçenek'e gelen ilk okuldan mezun olur.
Berçenek'in okulsuz yıllarında, Elbistan'ın Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an eğitimi almış, Eski Türkçe okumuş ve yazmıştır.
1957 yılında Mersin Astsubay Okulu'na gider. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlenir.
Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirir.
1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu' nu başarıyla bitirir.
Başarısının gereği Kuleli Askeri Lisesi'ni aynı yıllarda hak etmesine karşılık, toplumculuğa ve halk edebiyatına gönül verdiği ve Alevi olduğu için ordudan ihraç edilir.
1961'de Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışır.
Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adlı üç çocuğu olur. Bu yıldan itibaren, sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar.
Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu olur.
1971'de Mahzuni üçüncü eşi Fatma Hanım'ı görür beğenir sever ve evlenir.
Bu evliliklerinden Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocukları olur.
Aynı yıl gerçekleşen askerî darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümeti nin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp 'Erim Erim Eriyesin' türküsünü patlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tutuklanır.
1972'de Gaziantep'deki evi kundaklandı. Ozanmız'ın tüm ödülleri ve arşivinin yandığı söyleniyor.
1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanır.
1962 - 1988 sürecinde defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür...
1989 -1991 yılları arasında 'Halk Ozanları Derneği' genel başkanlığını yapmıştır.
1997 yılının haziran ayında Almanya'da beyin kanaması geçirip, Almanya'nın Ulm Şehrinde tedavi görür.
1998 yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı.
Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur.
Tüm türkülerinin yer aldığı 8 kitabı bulunan Ozanımız'ın, Bektaşi Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır.
2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı.
Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı.
Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem Kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir! " dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27. 12. 01 tarihinde DGM'de yapıldı.
2002 Mayıs ayının 17 si Mahzuni Severler için kara bir gün:
Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Değerli Ozanımız 62 yaşında Almanyanın Köln Şehrinde hayata gözlerini yumdu.
Bu acı ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.
Şu an son ikametgahı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.
16 Ekim 2016 Pazar
Ne demişti Aşık Veysel?
Ne demişti Aşık Veysel?
"Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen."
Gitmişti tercihi yapan...
Türküler ile dostça ve sevgi ile kalın...
Etiketler:
Aşık,
Aşık Veysel,
Ben,
Ben var seversen,
Çay,
Çay var içersen,
gidersen,
Hikaye,
içersen,
seversen,
Türkü,
Türkü Hikayesi,
var,
Veysel,
Yol,
Yol var gidersen
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



