#HasanHüseyinKorkmazgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#HasanHüseyinKorkmazgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2022 Pazar

#BıçakKemikte

#BıçakKemikte 
*
Eti geçti, duydun mu?
Bıçak kemikte.
Duymadınsa duy artık
behey Allah’ın kulu,
bıçak kemikte.
Duy da silkin n’olursun
bu ne biçim uyku bu.
Bıçak kemikte
*
Verilmemiş alınmış hep,
yük vurulmuş dağlar gibi – insanlık bu mu?
Çalıyor sömürünün imdat çanları,
kımılda da kurtar şu onurunu
bıçak kemikte.
*
Topraksa paylaşılmış kıyılarsa yağmalanmış,
umut hacizde,
ya bu neyin puştluğu bu
sana yokluk sana yasak sana dam
insan değil – hâşâ – bir yağmacı soyu bu,
bıçak kemikte.
*
Üretensin yaratansın yürütensin dağları,
bakma öyle kilit kilit, duvar duvar.
Yetsin artık bu susku
bıçak kemikte.
Anasın boynun bükük babasın kolun kırık
oğullar kan içinde.
Kaldır artık başını
«kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan.
O dîvan sensin artık
bıçak kemikte.
*
#HasanHüseyinKorkmazgil

19 Ocak 2022 Çarşamba

#Amenna

 

#Amenna

*

'Yaşayanlar bir gün ölür'

                          elbette

ağaçlarla

balıklarla

kuşlarla ben

             âmenna


'ağlayanlar bir gün güler'

                        elbette

uyanmakla

anlamakla

bilmekle ben

             âmenna

*

'kısa çöp uzun çöpten hakkını alır'

                      elbette

direnmekle

kurtulmakla

barışla ben

          âmenna

*

öyle bir yerdeyim ki

                 ne karanfil

                 ne kurbağa

öyle bir yerdeyim ki

biryanım maviyosun

           dalgalanır sularda

biryanım çocuk parkı

                 çığlıkçığlığa

öyle bir yerdeyim ki

            anam gider allah allah

            dölüm düşmüş sokağa

*

dostum dostum güzel dostum

bu ne beter çizgidir bu

         bu ne çıldırtan denge

yaprak döker biryanımız

                 bir yanımız bahar bahçe

*

#HasanHüseyinKorkmazgil

5 Mayıs 2021 Çarşamba

#Amenna

#Amenna
*
'Yaşayanlar bir gün ölür'
                          elbette
ağaçlarla
balıklarla
kuşlarla ben
             âmenna
*
'ağlayanlar bir gün güler'
                        elbette
uyanmakla
anlamakla
bilmekle ben
             âmenna
*
'kısa çöp uzun çöpten hakkını alır'
                      elbette
direnmekle
kurtulmakla
barışla ben
          âmenna
*
öyle bir yerdeyim ki
                 ne karanfil
                 ne kurbağa
öyle bir yerdeyim ki
biryanım maviyosun
           dalgalanır sularda
biryanım çocuk parkı
                 çığlıkçığlığa
öyle bir yerdeyim ki
            anam gider allah allah
            dölüm düşmüş sokağa
*
dostum dostum güzel dostum
bu ne beter çizgidir bu
         bu ne çıldırtan denge
yaprak döker biryanımız
                 bir yanımız bahar bahçe
*

26 Mart 2021 Cuma

#HazirandaÖlmekZor

#HazirandaÖlmekZor

*

işten çıktım 

sokaktayım 

elim yüzüm üstümbaşım gazete

*

sokakta tank paleti 

sokakta düdük sesi 

sokakta tomson 

sokağa çıkmak yasak

*

sokaktayım 

gece leylâk 

ve tomurcuk kokuyor 

yaralı bir şahin olmuş yüreğim 

uy anam anam 

haziranda ölmek zor!

*

havada tüy 

havada kuş 

havada kuş soluğu kokusu 

hava leylâk 

ve tomurcuk kokuyor 

ne anlar acılardan/güzel haziran 

ne anlar güzel bahar! 

kopuk bir kol sokakta 

çırpınıp durur

*

çalışmışım onbeş saat 

tükenmişim onbeş saat 

acıkmışım yorulmuşum uykusamışım 

anama sövmüş patron 

ter döktüğüm gazetede 

sıkmışım dişlerimi 

ıslıkla söylemişim umutlarımı 

susarak söylemişim 

sıcak bir ev özlemişim 

sıcak bir yemek 

ve sıcacık bir yatakta 

unutturan öpücükler 

çıkmışım bir kavgadan 

vurmuşum sokaklara

*

sokakta tank paleti 

sokakta düdük sesi 

sarı sarı yapraklarla birlikte sanki 

dallarda insan iskeletleri

*

asacaklar aydemir'i 

asacaklar gürcan'ı 

belki başkalarını 

pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim 

dökülüyor etlerim 

sarı yapraklar gibi

*

asmak neyi kurtarır

sarı sarı yaprakları kuru dallara? 

yolunmuş yaprakları

kırılmış dallarıyla

ne anlatır bir ağaç

hani rüzgâr

hani kuş

hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

*

asılmak sorun değil

asılmamak da değil

kimin kimi astığı

kimin kimi neden niçin astığı

budur işte asıl sorun!

*

sevdim gelin morunu

sevdim şiir morunu

moru sevdim tomurcukta

moru sevdim memede

ve öptüğüm dudakta

ama sevmedim, hayır

iğrendim insanoğlunun

yağlı ipte sallanan morluğundan!

*

neden böyle acılıyım

neden böyle ağrılı

neden niçin bu sokaklar böyle boş

niçin neden bu evler böyle dolu? 

sokaklarla solur evler

sokaklarla atar nabzı

kentlerin

sokaksız kent

kentsiz ülke

kahkahanın yanıbaşı gözyaşı

*

işten çıktım

elim yüzüm üstümbaşım gazete

karanlıkta akan bir su

gibi vurdum kendimi caddelere

hava leylâk

ve tomurcuk kokusu

havada köryoluna

havada suçsuz günahsız

gitme korkusu

ah desem

eriyecek demirleri bu korkuluğun

oh desem

tutuşacak soluğum

*

asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi

yaşatmaktır önemlisi

güzel yaşatmak

abeceden geçirmek kıracın çekirgesini

ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak

*

ah yavrum

ah güzelim

canım benim / sevdiceğim

bitanem

kısa sürdü bu yolculuk

n'eylersin ki sonu yok! 

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

nerdeyim ben

nerdeyim ben

nerdeyim? 

kimsiniz siz

kimsiniz siz

kimsiniz? 

ne söyler bu radyolar

gazeteler ne yazar

kim ölmüş uzaklarda

göçen kim dünyamızdan?

*

asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi? 

yolunmuş yaprakları

ve kırılmış dallarıyla bir ağaç

söyler hangi güzelliği?

*

kökü burda

yüreğimde

yaprakları uzaklarda bir çınar

ıslık çala çala göçtü bir çınar

göçtü memet diye diye

şafak vakti bir çınar

silkeledi kuşlarını

güneşlerini:

«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,

memet! »

*

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

üstümbaşım elim yüzüm gazete

vurmuşum sokaklara

vurmuşum karanlığa

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

bu acılar

bu ağrılar

bu yürek

neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar

bu ağaçlar niçin böyle yapraksız

bu geceler niçin böyle insansız

bu insanlar niçin böyle yarınsız

bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

*

kim bu korku

kim bu umut

ne adına

kim için?

*

«uyarına gelirse

tepemde bir de çınar»

demişti on yıl önce

demek ki on yıl sonra

demek ki sabah sabah

demek ki «manda gönü»

demek ki «şile bezi»

demek ki «yeşil biber»

bir de memet'in yüzü

bir de güzel istanbul

bir de «saman sarısı»

bir de özlem kırmızısı

demek ki göçtü usta

kaldı yürek sızısı

geride kalanlara

*

nerdeyim ben

nerdeyim? 

kimsiniz siz

kimsiniz?

*

yıllar var ki ter içinde

taşıdım ben bu yükü

bıraktım acının alkışlarına

3 haziran '63'ü

*

bir kırmızı gül dalı 

şimdi uzakta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

yatıyor oralarda

bir eski gömütlükte

yatıyor usta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

okşar yanan alnını

bir kırmızı gül dalı 

nâzım ustanın

*

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

bir basın işçisiyim

elim yüzüm üstümbaşım gazete

geçsem de gölgesinden tankların tomsonların

şuramda bir çalıkuşu ötüyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

***

------------------------------------------

1963'lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976'larda şiire.

Onüç yılda özümsemişim o olayları, onüç yıl sonra damıtabilmişim. 

O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. 

"El elden üstündür, taa arşa kadar" demiş eskiler. 

Hasan Hüseyin

*

#HasanHüseyinKorkmazgil 

26 Şubat 2021 Cuma

#HasanHüseyinKorkmazgil


     

Şair ve yazar (D. 1927, Gürün / Sivas - Ö. 26 Şubat 1984, Ankara). İlkokulu doğduğu yerde bitirdikten (1939) sonra, 1942’de parasız yatılı sınavını kazanarak ortaokulu Niğde Ortaokulunda, liseyi Adana Erkek Lisesinde (1948) okudu. Liseyi bitirdiği yıl tutuklanarak yargılandı ve yargılandığı suçtan beraat etti. 1950 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden mezun oldu. Kahramanmaraş Göksun’da öğretmenliğe başladıktan altı buçuk ay sonra, siyasi eylemde bulunduğu gerekçesiyle alınıp yargılanarak, Ceza Yasasının 142. maddesinden iki yıl hapis cezasına çarptırıldı ve öğretmenlik görevine son verildi (1951). Serbest kaldıktan sonra trenlerde, kahvelerde, otellerde karakalem port-reler çizerek, tabelacılık, arzuhalcilik, hayvan bakıcılığı ve toprak işçiliği yaparak (1954-60) geçimini sağlamaya çalıştı. Folklorla uğraştı, mizah hikâyeleri, radyo oyunları yazdı. 1960’ta İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşti, Akis dergisinde çalıştı, bir süre de Ankara’da Forum dergisini çıkardı ve yönetti (1968-70).

Kızılırmak şiirini, derginin yazı işleri müdürlüğünü bir sayı için üstüne alarak, Dost dergisinde (1959) yayımladı. Ancak bu şiir kitap olarak çıktığında, yine Türk Ceza Yasasının 142. maddeden hakkında dava açıldı, yargılandı, beraat etti. 1965 ve 1973 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisinden milletvekili adayı oldu. Ankara’da Yenigün gazetesinde yazarlık ve idare müdürlüğü yaptı, Yeni Toplum dergisinde ve Yeni Halkçı gazetesinde çalıştı, oradan emekli oldu. Bir beyin kanaması sonucunda yaşamını yitirdi.

Şiire, Erzincan depreminde ölenler için hece ölçüsüyle ağıtlar yazarak (1939-40) başladı. Lise yıllarında ise şiir onun için vazgeçilmez bir tutku olmuştu. Hece ve aruz ölçüleriyle şiir denemeleri yaptı. Ağustos Şiiri başlıklı ilk şiiri 1959 yılında Dost dergisinde çıkmıştı. O tarihten itibaren Dost (1959-66), Yelken (1959-64), Varlık (1960), İmece (1961), Ataç (1962-63), Yön (1962), Sosyal Adalet (1963-65) ve Gelecek (1971-72) dergilerinde çok sayıda şiir ve yazısı yayımlandı. Yine bu yıllarda mizahî hikâyeler yazıp yayımladı. Kavel (1963) adlı ilk şiir kitabıyla 1964 Yeditepe Şiir Armağanını, Kızılkuğu (1971) ile TRT’nin 1970 yılında açtığı sanat yarışmalarında Şiir Başarı Ödülünü, Filizkıran Fırtınası (1981) ile 1981 Ömer Faruk Toprak ve Nevzat Üstün şiir ödüllerini aldı.

İlk kitabı Kavel adını, işçileri başarılı bir grev yapan bir fabrikanın adından aldı. Bu kitapta emekçi halklara olan sevgisini açığa vurdu. Şiirlerinde, İkinci Yeni şairleri gibi deformasyon tekniğini ve bazı biçimsel açılımları kullanırken, onda Nâzım Hikmet ve Attilâ İlhan gibi şairlerin etkileri de görülür. İkinci kitabı olan Temmuz Bildirisi’nde (1965) de ilk kitabı gibi toplumsal olaylarla bireysel duyarlıklar, doğa ve insan sevgisi iç içe geçmiştir. Sonraki kitabı Kızılırmak’ta (1966); “...şairin derin duyarlılığı, gür sesi, geniş soluğu, renkli hayali, işlek Türkçesi ile diyalektik bir görüş ve insancıl bir bakışa yaslanan hayat ve tabiat sevgisi, barış ve özgürlük tutkusu, devrim ve bağımsızlık özlemi birbiriyle kaynaşarak etkili bir bileşim meydana getirirler. Bu lirik birleşimin düzeyi yalnızca H. Hüseyin için değil, son dönem toplumcu şiinimiz için de bir aşamadır.” (Asım Bezirci)

Hasan Hüseyin, şiirin somut olduğunu ısrarla belirtir ve bu anlayışını da şu sözlerle dile getirir: “Yıllardır yazar, çizer, söylerim: Bilineni bilinmeze, görüneni görünmeze, duyulanı duyulmaza, kısacası, somutu soyuta itme değildir şiir’in işi. Tam tersi: Bilinmezi bilinir, görünmezi görünür, duyulmazı duyulur, duyumsanmazı duyumsanır, algılanmazı algılanabilir yapmaktadır.”

ESERLERİ:

ŞİİR: Kavel (1963), Temmuz Bildirisi (1965), Kızılırmak (1966), Kızılkuğu (1971), Ağlasun Ayşafağı (1972), Oğlak (1972), Acıyı Bal Eyledik (1973), Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin (1974), Koçero Vatan Şiiri (1976), Haziran’da Ölmek Zor (1977), Filizkıran Fırtınası (1981), Acılara Tutunmak (1981), Işıklarla Oynamayın (1982), Kandan Kına Yakılmaz (1985), Tohumlar Tuz İçinde (1988).

MİZÂHİ HİKÂYE: Öhhöö (1964), Made in Turkey (1970), Bıyıklar Konuşuyor (1971), Gülelim de Bilelim (1973).

GEZİ: Bağdat Basra Yollarında (1974).

ÇOCUK KİTABI: Aşıcı Baba (1081), Eşeğin Gözyaşları (1981), Ormanın Öcü (1981).

KAYNAKÇA: Asım Bezirci (Dost, Mayıs 1970) - On Şair On Şiir (1971) - Temele Gül Dikenler (1977), Bedrettin Cömert / Hasan Hüseyin Şiirine Giriş (Yansıma, Nisan 1973), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi III (s. 613, 1973), Zeki Büyüktanır / Dilimiz ve Hasan Hüseyin (1983), Hasan Hüseyin Yalvaç / Bu Bir Hasan Hüseyin Korkmazgil Kitabıdır (1995), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Azime Korkmazgil / Gök Mavisi Bir Türkü (2003), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007).

Kaynak : Biyografya.com

4 Haziran 2020 Perşembe

#HazirandaÖlmekZor

 
            Ahmed Arif  →Sesli Şirleri                         Orhan Kemal                       Nazım Hikmet RanSesli Şiirleri
*
#HazirandaÖlmekZor
*
işten çıktım 
sokaktayım 
elim yüzüm üstüm başım gazete
*
sokakta tank paleti 
sokakta düdük sesi 
sokakta tomson 
sokağa çıkmak yasak
*
sokaktayım 
gece leylâk 
ve tomurcuk kokuyor 
yaralı bir şahin olmuş yüreğim 
uy anam anam 
haziranda ölmek zor!
*
havada tüy 
havada kuş 
havada kuş soluğu kokusu 
hava leylâk 
ve tomurcuk kokuyor 
ne anlar acılardan/güzel haziran 
ne anlar güzel bahar! 
kopuk bir kol sokakta 
çırpınıp durur
*
çalışmışım onbeş saat 
tükenmişim onbeş saat 
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım 
anama sövmüş patron 
ter döktüğüm gazetede 
sıkmışım dişlerimi 
ıslıkla söylemişim umutlarımı 
susarak söylemişim 
sıcak bir ev özlemişim 
sıcak bir yemek 
ve sıcacık bir yatakta 
unutturan öpücükler 
çıkmışım bir kavgadan 
vurmuşum sokaklara
*
sokakta tank paleti 
sokakta düdük sesi 
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki 
dallarda insan iskeletleri
*
asacaklar aydemir'i 
asacaklar gürcan'ı 
belki başkalarını 
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim 
dökülüyor etlerim 
sarı yapraklar gibi
*
asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara? 
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?
*
asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!

sevdim gelin morunu

sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!
*
neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu? 
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı
*
işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum
*
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak
*
ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok! 
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
*
nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim? 
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz? 
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?
*
asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi? 
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?
*
kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet! »
*
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
*
bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?
*
kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?
*
«uyarına gelirse
tepemde bir de çınar»
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki «manda gönü»
demek ki «şile bezi»
demek ki «yeşil biber»
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de «saman sarısı»
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara
*
nerdeyim ben
nerdeyim? 
kimsiniz siz
kimsiniz?
*
yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü
*
bir kırmızı gül dalı 
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı 
nâzım ustanın
*
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
*
------------------------------------------
1963'lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976'larda şiire.
Onüç yılda özümsemişim o olayları, onüç yıl sonra damıtabilmişim. O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. "El elden üstündür, taa arşa kadar" demiş eskiler. 
Hasan Hüseyin
*
Hasan Hüseyin Korkmazgil 

29 Ocak 2020 Çarşamba

#HasanHüseyinKorkmazgil,#ÖyleBirYerdeyimki, #AhmetKaya


Ahmet Kaya : Öyle Bir Yerdeyim ki
#HasanHüseyinKorkmazgil
#ÖyleBirYerdeyimki
*
Öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbağa
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
*
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah Allah
Öyle bir yerdeyim ki ne karanfil, kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki 
Bir yanım mavi yosun çalkalanır sularda
*
Dostum, dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe
*
Öyle bir yerdeyim ki bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah, Allah dölüm düşmüş sokağa.
*
Hasan Hüseyin Korkmazgil