26 Mart 2021 Cuma

#HazirandaÖlmekZor

#HazirandaÖlmekZor

*

işten çıktım 

sokaktayım 

elim yüzüm üstümbaşım gazete

*

sokakta tank paleti 

sokakta düdük sesi 

sokakta tomson 

sokağa çıkmak yasak

*

sokaktayım 

gece leylâk 

ve tomurcuk kokuyor 

yaralı bir şahin olmuş yüreğim 

uy anam anam 

haziranda ölmek zor!

*

havada tüy 

havada kuş 

havada kuş soluğu kokusu 

hava leylâk 

ve tomurcuk kokuyor 

ne anlar acılardan/güzel haziran 

ne anlar güzel bahar! 

kopuk bir kol sokakta 

çırpınıp durur

*

çalışmışım onbeş saat 

tükenmişim onbeş saat 

acıkmışım yorulmuşum uykusamışım 

anama sövmüş patron 

ter döktüğüm gazetede 

sıkmışım dişlerimi 

ıslıkla söylemişim umutlarımı 

susarak söylemişim 

sıcak bir ev özlemişim 

sıcak bir yemek 

ve sıcacık bir yatakta 

unutturan öpücükler 

çıkmışım bir kavgadan 

vurmuşum sokaklara

*

sokakta tank paleti 

sokakta düdük sesi 

sarı sarı yapraklarla birlikte sanki 

dallarda insan iskeletleri

*

asacaklar aydemir'i 

asacaklar gürcan'ı 

belki başkalarını 

pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim 

dökülüyor etlerim 

sarı yapraklar gibi

*

asmak neyi kurtarır

sarı sarı yaprakları kuru dallara? 

yolunmuş yaprakları

kırılmış dallarıyla

ne anlatır bir ağaç

hani rüzgâr

hani kuş

hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

*

asılmak sorun değil

asılmamak da değil

kimin kimi astığı

kimin kimi neden niçin astığı

budur işte asıl sorun!

*

sevdim gelin morunu

sevdim şiir morunu

moru sevdim tomurcukta

moru sevdim memede

ve öptüğüm dudakta

ama sevmedim, hayır

iğrendim insanoğlunun

yağlı ipte sallanan morluğundan!

*

neden böyle acılıyım

neden böyle ağrılı

neden niçin bu sokaklar böyle boş

niçin neden bu evler böyle dolu? 

sokaklarla solur evler

sokaklarla atar nabzı

kentlerin

sokaksız kent

kentsiz ülke

kahkahanın yanıbaşı gözyaşı

*

işten çıktım

elim yüzüm üstümbaşım gazete

karanlıkta akan bir su

gibi vurdum kendimi caddelere

hava leylâk

ve tomurcuk kokusu

havada köryoluna

havada suçsuz günahsız

gitme korkusu

ah desem

eriyecek demirleri bu korkuluğun

oh desem

tutuşacak soluğum

*

asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi

yaşatmaktır önemlisi

güzel yaşatmak

abeceden geçirmek kıracın çekirgesini

ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak

*

ah yavrum

ah güzelim

canım benim / sevdiceğim

bitanem

kısa sürdü bu yolculuk

n'eylersin ki sonu yok! 

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

nerdeyim ben

nerdeyim ben

nerdeyim? 

kimsiniz siz

kimsiniz siz

kimsiniz? 

ne söyler bu radyolar

gazeteler ne yazar

kim ölmüş uzaklarda

göçen kim dünyamızdan?

*

asmak neyi kurtarır

öldürmek neyi? 

yolunmuş yaprakları

ve kırılmış dallarıyla bir ağaç

söyler hangi güzelliği?

*

kökü burda

yüreğimde

yaprakları uzaklarda bir çınar

ıslık çala çala göçtü bir çınar

göçtü memet diye diye

şafak vakti bir çınar

silkeledi kuşlarını

güneşlerini:

«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,

memet! »

*

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

üstümbaşım elim yüzüm gazete

vurmuşum sokaklara

vurmuşum karanlığa

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

bu acılar

bu ağrılar

bu yürek

neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar

bu ağaçlar niçin böyle yapraksız

bu geceler niçin böyle insansız

bu insanlar niçin böyle yarınsız

bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

*

kim bu korku

kim bu umut

ne adına

kim için?

*

«uyarına gelirse

tepemde bir de çınar»

demişti on yıl önce

demek ki on yıl sonra

demek ki sabah sabah

demek ki «manda gönü»

demek ki «şile bezi»

demek ki «yeşil biber»

bir de memet'in yüzü

bir de güzel istanbul

bir de «saman sarısı»

bir de özlem kırmızısı

demek ki göçtü usta

kaldı yürek sızısı

geride kalanlara

*

nerdeyim ben

nerdeyim? 

kimsiniz siz

kimsiniz?

*

yıllar var ki ter içinde

taşıdım ben bu yükü

bıraktım acının alkışlarına

3 haziran '63'ü

*

bir kırmızı gül dalı 

şimdi uzakta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

yatıyor oralarda

bir eski gömütlükte

yatıyor usta

bir kırmızı gül dalı

iğilmiş üzerine

okşar yanan alnını

bir kırmızı gül dalı 

nâzım ustanın

*

gece leylâk

ve tomurcuk kokuyor

bir basın işçisiyim

elim yüzüm üstümbaşım gazete

geçsem de gölgesinden tankların tomsonların

şuramda bir çalıkuşu ötüyor

uy anam anam

haziranda ölmek zor!

*

***

------------------------------------------

1963'lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976'larda şiire.

Onüç yılda özümsemişim o olayları, onüç yıl sonra damıtabilmişim. 

O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. 

"El elden üstündür, taa arşa kadar" demiş eskiler. 

Hasan Hüseyin

*

#HasanHüseyinKorkmazgil 

Hiç yorum yok: