18 Nisan 2021 Pazar

#CemalSafi

Ağlarsın (Bilsen)
*
Kırdığın kadehte kalan ömrümden, 
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen. 
Sayende sararıp solan ömrümden, 
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen. 
*
Bağban eyle dedin beni bağrına, 
Yanılıp yakılıp uydum çağrına, 
Bir demet hercai çiçek uğruna, 
Ağlarsın kırdığın gülleri bilsen. 
*
Ateşe su dedim göz göre göre, 
Aklım zavallıydı duyguma göre, 
Bahtına şükretti mecnun bin kere, 
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen. 
*
Ar ettim sakladım uğraşlarımı, 
Haberdar etmedim sırdaşlarımı, 
Gizlemek isterken gözyaşlarımı, 
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen. 
*
Sefiller gücünü bende sınadı, 
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı. 
Berduş eleştirdi ,sarhoş kınadı, 
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen. 
*
Felsefe böyledir divanelerde, 
Teselli aranır bahanelerde, 
Bir kadeh mey için meyhanelerde, 
Ağlarsın düştüğüm halleri bilsen.
*
Cemal Safi
*
Cemal Safi'nin Biyografisi:
Cemal Safi, 15 Ekim 1938 tarihinde Samsun’da Mehmet Safi, Ayşe Safi çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Öğrenimine Samsun’da Sakarya İlkokulu'nda başlayan Cemal Safi, Samsun Sanat Okulu' nun Torna Tesviye bölümünden mezun oldu.
*
1959 yılında Ankara'ya ailesiyle birlikte taşınan Cemal Safi, 1971 yılına kadar sahibi oldukları Büyük Otel'de babasıyla birlikte çalıştı.
*
Cemal Safi, 38 yaşından sonra şiirlerini yazmaya başladı. Şiirlerini ilk defa Orhan Gencebay besteledi. 1989 Yılında Zekai Tunca’nın bestelediği "Rüyalarım Olmasa", 1990 yılında Selçuk Tekay’ın bestelemiş olduğu Vurgun'un güftekarı olarak Hürriyet Gazetesi’nin Altın Kelebek, Milliyet Gazetesi’nin Yılın En Sevilen On Şarkısı birincilik ödüllerini aldı. 1991 yılında yine Zekai Tunca’nın bestelediği "Gözüm Kesmiyor" şarkısıyla Milliyet Gazetesi’nin, 1991 yılında TRT’nin açmış olduğu yarışmada yine "İmkansız" şarkısıyla En İyi Türk Sanat Müziği ödülünü aldı.
*
1990 yılında "Bu Gece Kalıyorum" adında şiir kaseti çıkardı. 1993 yılına kadar yazdığı şiirleri, Vurgun adlı ilk kitabında yayınladı. 2000 yılında "Sende Kalmış", 2002 yılında "Kıyamete Kırk Kala" ve 2008 yılında da "Ya Evde Yoksan" şiir kitapları yayımlandı.
*
Şairin bu güne kadar 40 tanesi Orhan Gencebay tarafından olmak üzere Zekai Tunca, Selçuk Tekay, Onur Akay ve Candan Erçetin gibi ünlü sanatçı ve besteciler tarafından 150 civarında şiiri bestelendi.
*
Cemal Safi, Türk Dil Kurumu tarafından, 2003 yılında yapılan Dil bayramında Türkçeyi en etkin ve güzel kullanan şair olarak ödüllendirildi. 2004 yılında Mihai Eminescu adına düzenlenen Eminescu madalyası aldı. Şiirleri İtalyanca, Rumence ve Arnavutça'ya çevrildi.
*
Cemal Safi, 1962 yılından beri Şükran Safi ile evli idi. İki oğlu oldu ve şairler Peyami Safa ve Mehmet Akif Ersoy'un isimlerini verdi. Bu evlilikten, Mehmet Akif Safi, Peyami Safa Safi ve Ebru adını verdiği üç çocuğu oldu.
*
Cemal Safi, yaz aylarını geçirmekte olduğu Akçay’da 1992 yılından beri her yıl, Ağustos ayının son üç günü gerçekleşen Akçay Şairler ve Bestekârlar Festivalini organize etti.
Cemal Safi, 17 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da 80 yaşında ölmüştür.
*
Ödülleri:
1989 - Hürriyet Gazetesi’nin Altın Kelebek ödülü (Vurgun)
1989 - Milliyet Gazetesi’nin Yılın En Sevilen On Şarkısı, birincilik ödülü (Vurgun)
1991 - Milliyet Gazetesi'nin En İyi Türk Sanat Müziği ödülü (Gözüm Kesmiyor)
1991 - TRT’nin En İyi Türk Sanat Müziği ödülü (İmkansız)
2003 - Türk Dil Kurumu'nun Türkçeyi en etkin ve güzel kullanan şair ödülü)
2004 - Eminescu madalyası (Mihai Eminescu, Romanya)
*
Şiir kaseti:
1990 - Bu Gece Kalıyorum
*
Şiir Kitapları :
1993 - Vurgun
2000 - Sende Kalmış
2002 - Kıyamete Kırk Kala
2008 - Ya Evde Yoksan
*
Şiirlerinden Bazıları :
- Ağlarsın
- Ah Şu Şairliğim
- Ahu Gözlüm
- Aklım Almıyor
- Aklım Çıkıyor
- Almina
- Alışamadım
- Ayrılık Nikahı
- Aysuda
- Ayşen
- Bakırköyden Mektup Var
- Baş Edemezsin
- Başkentin Ufkunda
- Beni Sevmeni İstiyorum
- Besmele
- Bilmiyorum Nerdeyim
- Bilsen
- Bilseydim
- Bir Gelir Biter
- Bu Gece
- Bulamadım
- Bulunur
- Bırak Beni Gideyim
- Bırakmadın
- Çoban Kızı
- Düş Müydü?
- Dön
- Dönüşü Olmayan
- En Zayıf Anımda
- Git Güle Güle
- Gurur .
- Gıza Bak Hele
- Güzelsin
- Gönül
- Gönül Nikahı
- Gönül Sorgusu
- Gözüm Kesmiyor
- Hadi Git..
- Hüzün Adres Değiştirir
- Kal Sağlıcakla
- Kara Gözlüm
- Kış Gelmez Oldu
- Miladım Sensin
- Nasıl Öderim
- Ne Kaybederdin ?
- Rüyalarım Olmasa
- Sahra
- Satılır Diye
- Sazla Söz Arasında
- Sende Kalmış
- Senden Sonrası
- Sensin
- Sensiz Olmadı
- Söyle Gideyim
- Tek Hece
- Telefonda Sen
- Tufan Öncesi
- Vur Da Öyle Git
- Vurgun
- Ya Evde Yoksan
- İçtim
- İlahi Gözlerin
- İnsafsız
- İyi Mi Böyle
- Yıldız Falı
- Zalimden Öte
- Zulüm Dolanır
Bestelenmiş Şiirleri :
*
Ayşen:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Orhan Gencebay
Yorum: Orhan Gencebay
*
Gelin birlik olalım:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Orhan Gencebay
Yorum: Orhan Gencebay
*
Git:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Candan Erçetin
Yorum: Candan Erçetin
*
Gözüm kesmiyor:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Orhan Gencebay
Yorum: Orhan Gencebay
*
İmkansız (Rüyalarım olmasa):
Güfte: Cemal Safi
Beste: Zekai Tunca
Yorum: Zeki Müren
*
Senden sadece beni sevmeni istiyorum:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Bilge Özgen
Yorum: Zeki Müren
*
Tek Hece (Aşk):
Güfte: Cemal Safi
Beste: Orhan Gencebay
Yorum: Orhan Gencebay
*
Telefonda sen:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Zekai Tunca
Yorum: Zekai Tunca
*
Vurgun:
Güfte: Cemal Safi
Beste: Selçuk Tekay
Yorum: Muazzez Abacı
*
GELİN BİRLİK OLALIM Şiiri:
Gelin birlik olalım, yarın çok geç olmadan.
Gelin dirlik bulalım, vazgeçin öç almadan.
*
Nefreti yok edelim, gel sen de katıl bize,
İntikam eşkiyası sevgiyle gelir dize.
*
Yedi düvel elinden kim kurtardı bu yurdu?
Mehmetçik değil miydi Laz'ı Çerkez'i Kürd'ü?
*
Hangimizin ecdadı feda olmadı yurda?
Hangi bahçeden bir gül solmadı bu uğurda?
*
Asırlardır dinmedi bir bölücü ninnisi,
Aynı dinden değil mi Alevi'si, Sünni'si?
*
Bin kere lanet olsun Yezit denen deliye,
Muhabbetle bağlıyız Muhammed'e Ali'ye.
*
Geçin o sınıfları, geçin kardeşim geçin,
Barışta buluşalım, mutlu Türkiye için.
*
Düşman sevindirmenin ne alemi var şimdi?
Milletçe kenetlenip sarılmamız kâr şimdi...
*
Ya Evde Yoksan Şiiri :
Aşkınla ne garip hallere düştüm.
Her şeyim tamam da bir sendin noksan,
Yağmur yaş demeden yollara düştüm.
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Elbisem gündelik, pabucum delik,
Haberin olsa da sobayı yaksan.
Yağmur iliğime geçti üstelik,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Sarhoşsan kapıyı çaldığım anda,
Fahişeler gibi açık saçıksan,
Bir de ufak rakı varsa masan da,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Bakkala gitmeme lüzum kalmasa,
Durumu anlardın, takvime baksan,
Allah vere misafirin olmasa,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Kıvırcık marulun vardır inşallah,
Bir salata yapsan, bol limon sıksan,
Senin de iştahın iyi maşallah,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Sabahlara kadar içsek, sevişsek,
Ne ben işe gitsem, ne sen ayıksan,
Derin bir uykunun dibine düşsek,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Ne kadar üşüdüm, nasıl acıktım,
İlk önce sıcacık banyoya soksan,
Sanırsın şu anda denizden çıktım,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Yanlış mı aklım da kalmış acaba?
Muhabbet sokağı numara doksan,
Boşa mı gidecek, bu kadar çaba,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum,
Ne olur bir yerden karşıma çıksan,
Tepeden tırnağa sırsıklam oldum,
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
*
Cemal Safi
*
Kaynak : Biyografi.info

17 Nisan 2021 Cumartesi

#AşıkDaimi


Aşık Daimi  : Bir Seher Vaktinde İndim Bağlara 

Âşık Daimi

(D. 1932 - Ö. 17 Nisan 1983) Asıl adı İsmail Aydın’dır. Önceleri Erzincan iline bağlı Tercan, daha sonra Çayırlı ilçesine bağlı Karahüseyin köyünde yetişmiştir. Sivas yöresinde Âşık Daimi'nin ailesine Alibabaoğulları denmektedir. Daimi daha dört beş yaşlarındayken ailesi, önce Tercan'a, sonra, Sivas'ın Kangal İlçesine, II. Dünya savaşı sıralarında da tekrar Tercan'a göç etmiştir. Asıl adı İsmail Aydın olan ozanımızın babası Musa Dede, annesi Selvi Ana’dır. Babasıyla annesi aynı zamanda amca çocuklarıdır.  Aşık Daimi daha sonra ustası olacak olan Davut Sulari ile aynı ilçeden Tercan’ın Çayırlı ilçesindendir. Aşık Daimi’de Davut Sulari gibi Dede ocağından gelen bir ailenin çocuğudur. Davut Sulari ile tanışık olmaları da işte bu sebeptendir.

*
Asıl adı İsmail Aydın olan Aşık Daimi, , üçü erkek olan yedi çocuklu bir ailenin evladıdır. Annesi Selvi ile Babası Musa amca çocuklarıdır. 1932 yılında İstanbul'da doğdu aslen Erzincan'ın Tercan ilçesindendir. Ali Baba oğullarından Baba Daimi 1. dünya savaşı sıralarında İstanbul'a göç etmiştir. Asıl adı İsmail Aydın’dır. Her iki dedesinin de saz şairi olmasının etkisiyle küçük yaşta bağlama çalmayı ve âşıklık geleneğini öğrenmiştir. İlk derslerini dedesi olan Aşık Dursun Dede'den alır. Anılarından öğrendiğimize göre Âşık Daimi'yi dedesinden önce etkileyen iki halk ozanı olmuştur. Bunlardan birisi Potik Dede, diğeri, ise Eyüp Dede'dir.
*
Ailesi ocak olan ve Alevi dedelerinin geldi bir soydan yetişen Âşık Daimi’nin ilk hocaları Potik ve Eyüp Dedeler olmasına rağmen. Dede sülalesinden gelen Daimi’nin saz çalması ve şiirler söylemeye erken yaşta başlaması esasında geleneklerden gelen kutsi bi,r görevdir. Bu yüzden de bunları erken yaşta öğrenmiş, hatta geleneklerden gelen bir mecburiyet içinde öğretilmiştir.
*
Geleneklerden aldığı bu eğitimle beraber, Kendisi gibi Ocaktan gelen hatta Dede olmak vazifesini de taşıyan Davut Sulari onun asıl ustasıdır. Âşık Daimi, Davut Sulari’nin yanına çırak olarak verilmiş kaynakların ifadesine göre de yaklaşık iki buçuk sene ona çıraklık ederek âşıklık konusunda gerekli dersleri almıştır.
*
Aşık Daimi pir elinden bade içiriğini söyleyen Badeli aşıklarımızdan birisidir. O da ustası Davut Sulari gibi rüyasında bade içerek mest-i elestlere karışan bir halk ozanıdır.
*
Âşık Daimi'nin asıl ustası Âşık Davut Sulari ’dir. Yaklaşık 10 yaşında Davut Sulari’ nin yanında çıraklığa başlayan Daimi, 2.5 yıl kadar birlikte dolaşarak geleneğe, şiire ve türküye ilişkin bilgisini pekiştirmiştir. Daimi ile birlikte yöre yöre dolaşan aşığımız bu bakımdan Gezgin Halk Ozanları geleneğimizi sürdüren ozanlardan biri olmuştur. bu gezintileri esnasında çağdaşı olan çok sayıda ozanla tanışmak, tanışmak ve onlardan feyz almak olanağını bulmuş olmalıdır. Bununla birlikte Âşık Daimi'nin Aşık Veysel , Davut Sulari, Ali İzzet Özkan , Aşık Dursun Ceylani ile tanıştığını biliyoruz. Âşık Beyani, Mahzuni Şerif , Ekberi ondan yaşça küçük olduğu halde Âşık Daimi'nin beğendiği halk ozanlarıdır.

Aşık Daimi,1951 yılında sevdiği bir kız olan Gülsüm Hanımla evlenmiş, bu hanımından yedi çocuğu dünyaya gelmiştir. Askerlik görevini ise 1960 yılında Isparta da tamamlar. Askere gitmeden önce bir trafik kazasında babasını kaybeder. Bu olaydan sonra çocuklarının da eğitimini düşündüğü için Erzincan merkezine taşınırlar.
*
Özellikle bu yıllar, yörede duyulduğu ve sevildiği dönemdir. Aynı zamanda kendisinin de âşıklık geleneğini pekiştirmesini sağlamıştır. Erzincan’da iki yıl kaldıktan sonra İstanbul'a yerleşirler. 1962’den sonra yeniden İstanbul'a dönen Daimi ölümüne dek orada yaşamıştır. Geçmişi dolayısıyla Daimi Baba, Tercanlı Daimi gibi adlarla anıldı.
*
Önceleri usta malı türküler söyleyen Âşık Daimi daha sonra kendi deyişlerine ağırlık verdi. 1948 yılında "Bir seher vaktinde indim bağlara" dizesiyle başlayan ilk şiiriyle yüzlerce türkü kazandıran Âşık Daimi, TRT tarafından açılan sınavı kazanarak TRT belgeli halk sanatçısı olmuştur. İstanbul radyosunda sözleşmeli sanatçı olarak çalışırken aynı zamanda bir saz evşi açmış bu saz evinde çok sayıda öğrenciye saz ve âşıklık dersi vermiştir.
*
İstanbul'a gelmeden önce Alevilik inancına ve kırsal kesimin zevkine uygun deyişler söyleyen Aşık Daimi Kente göçtükten sonra şiirlerinde kentli konulara sosyal sorunları ele alan deyişlere yönelmiştir. Halkı dolandıran kişilerden, geri kalmışlıklar dan Doğunun sorunlarından köylülerin yoksulluğundan yurt dışında yaşayan göçmen Türklerin çektiği hasretlikten söz eden şiirlere ağırlık vermeye başlar.
*
Yurt içi ve yurt dışı çok sayıda konsere katılan sanatçının dokuz yüzden fazla şiir yazmış olduğu sanılmaktadır.
*
Özellikle yaşamının son 20 yılında birçok genç ozanı etkilemiştir. Uzun yıllar birçok sanatçı ve ozana bağlama dersleri vermiştir. Türkiye ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde konserler vermiş, onlarca kaset ve plak doldurmuştur. Şiirlerinde sevgi, doğa ve her türden ayrımcılığı eleştiren, insan öğesini öne çıkaran konuları işlemiştir. Kızı Yadigar Aydın Orhan tarafından hazırlanan Daimi’nin tüm şiirleri ve deyişlerinin toplandığı kitap "Aşık Daimi, Hayatı ve Eserleri" (1999) adıyla yayınlanmıştır. 17 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. Mezarı İstanbul, Karacaahmet türbesi yanındadır.
*
Çok sayıda plak ve kaseti bulunan sanatçının çok sayıda radyo programı olmuştur.Aşık Daimi’nin hayatı hakkında : “ Süleyman Zaman CAN Derinliklerin Ozanı Aşık DaimiYaşamı, Felsefesi ve Şiirleri (ADİL ALİ ATALAY) YAYINLARI adlı bir eser yazılmış, Yadigar Aydın Orhan tarafından hazırlanan Daimi’nin tüm şiirleri/türkülerinin toplandığı kitap, Aşık Daimi, Hayatı ve Eserler (1999) adıyla yayımlanmştır.

17 Nisan 1983 de hâkk'a yürüdü.

*

Kaynak : AşıkVeysel.com

*

Şiirlerinden bazıları: 

*

Bir Seher Vaktinde

Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter şeyda bülbül, dil yarelenir
Bakmaz mısın sinemdeki dağlara
Derdimi dökmeye dil yarelenir

Boş geçirmeyelim gel bu çağları
Dolaşalım sahraları dağları
Bir gün gazel döker ömrün bağları
Eser sam yelleri dal yarelenir

Daimi'yim yanar aşkın çırağı
Dostun muhabbeti cennet otağı
Ancak şu dünyada derdim ortağı
Sazım figan eder tel yarelenir

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Göklere erişti figânım âhım
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir, hardır
Bülbül gül elinden âh ile zardır
Ne de olsa kışın sonu bahardır
Bu da gelir, bu da geçer, ağlama

Daimî'yim her can ermez bu sırra
Gerçek âşık olan yeter o nûra
Yusuf sabır ile vardı Mısır'a
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Gezip Şu Alemi Seyran Ederken

Gezip şu alemi seyran ederken
Arayıp hemdemim buldu gönüller
Makam-ı vuslatta cevlan ederken
Muhabbet nuruyla doldu gönüller
*
Döndü pervanemiz nare dolaştı
Öttü can bülbülü zare dolaştı
Goncam biter iken hare dolaştı
Engelli dikeni yoldu gönüller
*
İçtik dost elinden Abu Kevseri
Mevlam çektirmesin gamı kederi
Yarenden ahbaptan aldık haberi
Hal hale aşina oldu gönüller
*
Hiç geçer mi ele böylesi bir gün
Zannettik ederiz toy ile düğün
Asla unutulmaz bu sohbet bu ün
Anlatılmaz bilmem noldu gönüller
*
Dertli Dâimi'yim ne hale daldım
Aşkın deryasında bunaldım kaldım
Bir garip sevdayı serime aldım
Dostun aşkı ile doldu gönüller

*

Kaynak : turkedebiyati.org



11 Nisan 2021 Pazar

#ÜmitKaftancıoğlu


Sevdiği Türkü → Şu Dağlar Kömürdendir

Ümit Kaftancıoğlu (1935 - 11 Nisan 1980), Türk, yazar, derlemeci ve radyo programcısı.

Asıl adı Garip Tatar olan Ümit Kaftancıoğlu, Ardahan'ın Hanak ilçesine bağlı Koyunpınarı (eski adı Saskara) köyünde doğdu. Halk aşıklarının, söz sohbet bilenlerin dizinin dibinde destan, masal, türkü, efsane dinleyerek büyüdü. Okuma ve yazmayı çok küçük yaşta öğrendi. İlkokulu bitirdikten sonra köy enstitüsüne girmek için yollara düştü. 1957'de Cılavuz Köy Enstitüsü'nü bitirdi. Üç yıl kadar Mardin'in Derik ilçesinde ilkokul, Rize'nin Pazar ilçesinde ortaokul öğretmenliği yaptı.[kaynak belirtilmeli] 1961'de Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümünü bitirdi. Bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. Türlü soruşturmalardan sonra öğretmenlikten uzaklaştırıldı.

1974'te TRT'de yapımcı olarak çalışmaya başladı. Dönemeç adlı hikâyesiyle 1970 TRT Büyük Ödülü'nü aldı. Köy Odası programlarını hazırlayan ekibin sorumlusu oldu. Hakullah adlı röportajıyla 1972 Ali Naci Karacan Birincilik Armağanı'nı aldı.

11 Nisan 1980 gününün sabahı evinden işe gitmek üzere dışarı çıktığında silahlı saldırıya uğradı.[1] Sırtına ve göğsüne isabet eden 5 kurşun nedeniyle ağır yaralanan Kaftancıoğlu, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.[2] Olaydan sonra tutuklanan Ahmet Mustafa Kıvılcım, polise verdiği ifadede Kaftancıoğlu'nu "solcu olduğu için" öldürdüğünü söyledi.[1] Kıvılcım, Askeri Mahkeme tarafından ömür boyu hapse mahkûm edildi; fakat cezası Askeri Yargıtay tarafından bozuldu ve 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.[1]

Eşi Nurcan Kaftancıoğlu Türkçe ve edebiyat öğretmenliğinden emeklidir. Bir oğlu bir kızı vardır. Doktor olan gelini Canan KaftancıoğluCHP içinde siyaset yapmaktadır.[3]

2005 yılından beri anısına her yıl Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması düzenlenmektedir.

Öykü
  • Dönemeç (1972)
  • Çarpana (1975)
  • İstanbul Allak Bullak (1983)
Roman
  • Yelatan (1972)
  • Tüfekliler (1974)
Derleme
  • Köroğlu Kolları (1974)
Röportaj
  • Hakullah (1972)
Çocuk kitapları
  • Tek Atlı Tekin Olmaz (1973)
  • Kekeme Tavşan (1974)
  • Kan Kardeşim Doru Tay (1979)
  • Dört Boynuzlu Koç (1979)
  • Çizmelerim Keçeden (1979)
  • Altın Ekin (1979)
  • Hızır Paşa (1980)
  • Çoban Geçmez (1980)
  • Salih Bey (1981)
  • Şülgür Deresi (1981)

Kaynak: wikipedia.org


10 Nisan 2021 Cumartesi

#BirSeherVaktindeİndimBağlara


 Elvan Sevim : Bir Seher Vaktinde İndim Bağlara

#BirSeherVaktindeİndimBağlara

*

Bir seher vaktinde indim bağlara

Öter şeyda Bülbül, dil yarelenir 

Bakmaz mısın sinemdeki dağlara 

Derdimi dökmeye dil yarelenir

*

Boş geçirmeyelim gel bu çağları

Dolaşalım sahraları dağları

Bir gün gazel döker ömrün bağları

Eser sam yelleri dal yarelenir 

*

Daimi’yim yanar aşkın çıragı

Dostun muhabbeti cennet otağı

Ancak şu dünyada derdim ortağı

Sazım figan eder tel yarelenir

*

Söz ve Müzik : Aşık Daimi

Yöre               : Tercan-Erzincan

*

9 Nisan 2021 Cuma

#BirGüzelinAşığıyımErenler

 

Sabahat Akkiraz : Bir Güzelin Aşığıyım Erenler

#BirGüzelinAşığıyımErenler

*

Bir güzelin aşığıyım erenler 

Onun için taşa tutar el beni 

Gündüz hayalimde gece düşümde 

Kumdan kuma savuruyor yel beni 

Ağ gül olsam ağ gerdana sokulsam 

Kemer olsam ince bele sarılsam 

Köle olsam pazarlarda satılsam 

Yârim diye al sinene sar beni 

Pir Sultan Abdal’ım gamzeler oktur 

Hezeran sinemde yaralar çoktur 

Benim senden özge sevdiğim yoktur 

İnanmazsan ol Allah’a sal beni

*

Derleyen  : Davut Sulari

Söz           : Pir Sultan Abdal

Yöre         : Erzincan

*


2 Nisan 2021 Cuma

#SabahattinAli


25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısıyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926) . Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930) . Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.
*
Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932) , bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933) . Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un 'eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini' istemesi üzerine Varlık dergisinde 'Benim Aşkım' adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 
*
16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945) .
*
'İçimizdeki Şeytan' romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945) . Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, iktidarın kışkırtmasıyla meydana gelen Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947) . Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle 'Milli Şef' İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. 
*
Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı 'Ne Zor Şeymiş' başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: 'Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi'.
*
Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürülmüştür (2 Nisan 1948) . 
*
Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.
*
Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. 
*

Eserleri:

*
Şiir :
Dağlar ve Rüzgâr (1934 - Yeni Eklerle 1943) 
Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şiirler'le birlikte (1937) 
Öteki Şiirler (1937) 
*
Öykü : 
Değirmen (1935) 
Kağnı (1936) 
Hanende Melek (1937) 
Ses (1937) 
Kağnı - Ses (1943 - İki Kitap Birlikte) 
Yeni Dünya (1943) 
Sırça Köşk (1947) . 
Kamyon 
*
Roman : 
Kuyucaklı Yusuf (1937) 
İçimizdeki Şeytan (1940) 
Kürk Mantolu Madonna (1942) 
*
Tiyatro : 
Esirler (1936) 
*
Derlemeler  
Markopaşa Yazıları ve Ötekiler(1998) 
Çakıcı'nın İlk Kurşunu (2002) 
Mahkemelerde (2004) 
Hep Genç Kalacağım (2008) 
Canım Aliye, Ruhum Filiz (2013) 
*
Bestelenen Şiirleri : 
Hapishane Şarkısı V (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram) 
Leylim Ley (Zülfü Livaneli) 
Hapishane Şarkısı I (Göklerde Kartal Gibiydim / Nazlı Yarim - Ahmet Kaya) 
Hapishane Şarkısı III (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya) 
Çocuklar Gibi (Sezen Aksu) 
Kız Kaçıran (Ahmet Kaya) 
Kara Yazı (Ahmet Kaya) 
Melankoli (Ali Kocatepe, Nükhet Duru) 
Eskisi Gibi (Ben Yine Sana Vurgunum - Ali Kocatepe, Nükhet Duru) 
Dağlar (Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu)
*
Kaynak : antoloji.com