#Erzincan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#Erzincan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Nisan 2024 Cuma

#AliEkberÇiçek

 

Ali Ekber Çiçek : Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış

(Doğum :1935, Ulular Köyü - Erzincan – Ölüm : 26 Nisan 2006 İstanbul)
Türk Halk  Müziği sanatçısı, Halk Müziği'ne derlemeleri ve katkılarıyla bin civarında eser kazandıran bir isimdir.
Erzincan'lı olan ve Erzincan'ın Ulular köyünde 1935 yılında doğan Ali Ekber Çiçek, babasını 1939  Erzincan depreminde yitirdi ve küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başladı.  Bir röportajında ailesi ve saza başlaması hakkında şunları söylemiştir.  “Üç yaşımdan beri saz elimde. Biz şerpeyle çalardık. Yani tezenesiz, elle. Dört kardeşin en küçüğü benim”  [1]Çok küçük yaşlarından itibaren Potim İsmail Dede ve Emin Tabak Dede’den ilk bağlama dersleri aldı.  Katıldığı Cem toplantılarında Alevi deyişleri ve ezgilerini dinleyerek büyümüştü. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremedi, Yaşamını sağlayabilmek için değişik işlerde çalışmasına ve çalıştırılmasına karşın müzikten hiç kopmadı. Üç yaşından beri bağlama çalmaya çalışmış, dokuz yaşında ise iyice öğrenmişti. [2]Bu yıllarını adı geçen röportajında şöyle anlatır. “Dokuz yaşına girene kadar bağlamayı iyice kavramışım. Dokuzumda İstanbul'a geldim, Unkapanı'nda oturan halamlara. Sadi Yaver Ataman'ın ve Cağaloğlu'ndaki halkevinde Necati Başaran'ın korolarına katıldım. 12 yaşında Ankara'ya yolum düştü. Beni Ankara Radyosu'na götürdüler. 1954'te Yurttan Sesler Topluluğu’nun şefi Muzaffer Sarısözen dinledi beni. Yurttan Sesler'de Pir Sultan'dan bir deyiş okudum[3]
*
Halk Müziği aşkı ağır basınca İstanbul'a göç etti ve Halk Müziğinin önemli isimleriyle tanıştı. Askerlikten sonra müzik ve bağlama bilgisini pekiştiren Çiçek, Askerliğini yaptıktan sonra TRT'nin açtığı sınavı kazanarak, Muzaffer Sarısözen döneminde TRT Ankara Radyosu'na ve Yurttan Sesler Korosu'na girdi.  Bir süre burada çalıştıktan sonra, görevini 1960’dan sonra da İstanbul Radyosunda sürdürdü. 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla Türküyü derleyerek geniş kitlelere ulaştırdı. Ali Ekber Çiçek, kendinden sonra birçok bağlama ve ses sanatçısını etkiledi. [4]
*
Derlediği ya da bestelediği Türkülerin birçoğu Halk Müziğinin klasikleri arasında yeri aldı. TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in derlediği ve kendisinin söylediği Türküleri ülkemizdeki bütün türkücüler tarafından söylenmektedir.[5]
Ali Ekber Çiçek, bilhassa “Aşık Tarzı Deyişler”, “Duvaz – Deh İmamlar”, “Semahlar”, “Coş (cûş) Havaları”, “Mersiyeler”, “Şaplak Havaları”, “Anonim Türküler” ve özellikle de “Mayalar” başta olmak üzere çeşitli uzun havaların ülke geneline yayılmasını sağladı.
*
Ali Ekber Çiçek Anonim Türkülerinde dile getirmek istediklerini şu şekilde özetler:  ''Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim... Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim.’’ [6]
*
TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in Türkiye'deki bütün türkücüler tarafından derlemeleri söylenmektedir. 2003 yılının başlarında TRT Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından  Ali Ekber Çiçek'in hayatını anlatan Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın isimli belgesel çekilmiştir. [7] Ali Ekber Çiçek, Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser ve seminere katıldı, birkaçı Amerika ve  Fransa’da olmak üzere onlarca albüm hazırladı.
*
Almanya ve Amerika başta olmak üzere yurt dışı ve yurt içinde 84 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka birer eserlik / Columbia), 24 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka ikişer eserlik / Odeon Plak), 50’yi aşkın 45’lik plak, 2 Long Play, 35 Kaset, 8 adet de CD dolduran Ali Ekber Çiçek; Amerika, Kanada ve Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Yunanistan başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ayrıca; Türkiye’nin hemen her şehrinde yer aldı.” [8]
*
Başta Haydar Haydar olmak üzere Türk Halk Müziğine bir çok unutulmaz Türkü armağan eden bağlama sanatçısı ve derlemeci Ali Ekber Çiçek yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak, 26.04.2006  yılında, 71 yaşında hayata veda etti. İstanbul’da öldü ve Edremit'te toprağa verildi. Cenazesi sonrasında Kartal Cem evinde bir tören düzenlenmiş, İstanbul Radyosu tarafından adına bir anma programı hazırlanmıştır.[9]
*
Tabutunun üzerine sazlarının bırakıldığı törenin ardından, Çiçek'in cenazesi, defnedilmesini vasiyet ettiği Tahtakuşlar köyüne götürüldü. Törene eşi Can Çiçek ve kızı Ebru Çiçek, Mustafa Sarıgül, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Tolga Sağ ve Erdal Erzincan ile çok sayıda seveni katıldı”.[10]
*
Ali Ekber Çiçek'ten derlenen bazı Türküler :
Bunca Olan Emeğimi
Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin
Gurbet Elde Yadellerin Derdini
İsmini Sevdiğim Saadetli Dostum
*
Ali Ekber Çiçek tarafından derlenen bazı Türküler :
Bir Güzeli Methedeyim
Çoktan Beri Yollarını Gözlerim
Gönül Gel Varalım Gülşen Bağına
Şepke'nin Kavakları
Yolumuz Gurbete Düştü
*
Şiirleri :
Baba...Oy Baba
Benim Pirim
Böyle İkrarınan Böyle Yolunan
Derdim Çoktur Hangisine Yanayım
El vurup yaremi incitme tabib
Evlerinin Önü Bir Ufak Yokuş
Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin
El Yanmasın
Gurbet elde bir hal geldi başıma
Gül Yüzlü Sevdiğim (Efendim)
Haydar Haydar 
Hazin Hazin Eser Seher Yelleri
İsmini Sevdiğim
Kırma Gönül Şişesini
Mektup Selam Söyle
Olmayınca (Erenler Cemine)
Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış
*
[1] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[2] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[3] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Ekber)
[5] http://forum.memurlar.net/
[6] http://www.turkdunya.de/forum/
[7] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
[8] Ayhan Aydın, “Ali Ekber Çiçek” cemvakfi.org.tr/ozanlar/ali-ekber-cicek/ son erişim, 12*08 2013
[9] http://www.turkdunya.de/forum/
[10] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
Kaynak : 
https://edebiyatvesanatakademisi.com

29 Mayıs 2022 Pazar

#YıldırayÇınar


Yıldıray Çınar : Ömrüm Kadrini Bilmedim

Aramızdan ayrılarak sonsuza ışık oluşunun 15.yılında, türkülerimizin kralı koca çınarımız 

#YıldırayÇınar 'ı; sonsuz saygı, sevgi, özlem ve rahmet ile anıyorum...

Tanrı'nın rahmeti üzerinde olsun...

Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun... 

Işıklarda uyusun, yıldızlar yoldaşı olsun... 

Yeğenin #, MetinErten' in dediği gibi: "Sazın ve sesin hiç susmayacak!" #TürkülerimizinKralı

*

#ÖmrümKadriniBilmedim

*

Geldi geçti benim ömrüm

Ömrüm kadrini bilmedim

Bir kuş gibi uçtu ömrüm

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Satılmazsın allim seni

Nerelerde bulim seni... 

Eyvah beni eyvah beni

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Seyit Nizamoğlu ağlar

Ateşi sinemi dağlar

Ele geçmez geçen çağlar

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Yöre : Erzincan

Kaynak Kişi : Ali Atıcı

Derleyen : Yıldıray Çınar

*

https://youtu.be/DQ6tnfOgCX0

26 Nisan 2022 Salı

#AliEkberÇiçek

  

(Doğum :1 935, Ulular Köyü - Erzincan – Ölüm : 26 Nisan 2006 İstanbul)
Türk Halk  Müziği sanatçısı, Halk Müziği'ne derlemeleri ve katkılarıyla bin civarında eser kazandıran bir isimdir.
Erzincan'lı olan ve Erzincan'ın Ulular köyünde 1935 yılında doğan Ali Ekber Çiçek, babasını 1939  Erzincan depreminde yitirdi ve küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başladı.  Bir röportajında ailesi ve saza başlaması hakkında şunları söylemiştir.  “Üç yaşımdan beri saz elimde. Biz şerpeyle çalardık. Yani tezenesiz, elle. Dört kardeşin en küçüğü benim”  [1]Çok küçük yaşlarından itibaren Potim İsmail Dede ve Emin Tabak Dede’den ilk bağlama dersleri aldı.   Katıldığı Cem toplantılarında Alevi deyişleri ve ezgilerini dinleyerek büyümüştü. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremedi, Yaşamını sağlayabilmek için değişik işlerde çalışmasına ve çalıştırılmasına karşın müzikten hiç kopmadı. Üç yaşından beri bağlama çalmaya çalışmış, dokuz yaşında ise iyice öğrenmişti. [2]Bu yıllarını adı geçen röportajında şöyle anlatır. “Dokuz yaşına girene kadar bağlamayı iyice kavramışım. Dokuzumda İstanbul'a geldim, Unkapanı'nda oturan halamlara. Sadi Yaver Ataman'ın ve Cağaloğlu'ndaki halkevinde Necati Başaran'ın korolarına katıldım. 12 yaşında Ankara'ya yolum düştü. Beni Ankara Radyosu'na götürdüler. 1954'te Yurttan Sesler Topluluğu’nun şefi Muzaffer Sarısözen dinledi beni. Yurttan Sesler'de Pir Sultan'dan bir deyiş okudum[3]
*
Halk Müziği aşkı ağır basınca İstanbul'a göç etti ve Halk Müziğinin önemli isimleriyle tanıştı. Askerlikten sonra müzik ve bağlama bilgisini pekiştiren Çiçek, Askerliğini yaptıktan sonra TRT'nin açtığı sınavı kazanarak, Muzaffer Sarısözen döneminde TRT Ankara Radyosu'na ve Yurttan Sesler Korosu'na girdi.  Bir süre burada çalıştıktan sonra, görevini 1960’dan sonra da İstanbul Radyosunda sürdürdü. 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla Türküyü derleyerek geniş kitlelere ulaştırdı. Ali Ekber Çiçek, kendinden sonra birçok bağlama ve ses sanatçısını etkiledi. [4]
*
Derlediği ya da bestelediği Türkülerin birçoğu Halk Müziğinin klasikleri arasında yeri aldı. TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in derlediği ve kendisinin söylediği Türküleri ülkemizdeki bütün türkücüler tarafından söylenmektedir.[5]
Ali Ekber Çiçek, bilhassa “Aşık Tarzı Deyişler”, “Duvaz – Deh İmamlar”, “Semahlar”, “Coş (cûş) Havaları”, “Mersiyeler”, “Şaplak Havaları”, “Anonim Türküler” ve özellikle de “Mayalar” başta olmak üzere çeşitli uzun havaların ülke geneline yayılmasını sağladı.
*
Ali Ekber Çiçek Anonim Türkülerinde dile getirmek istediklerini şu şekilde özetler:  ''Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim... Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim.’’ [6]
*
TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in Türkiye'deki bütün türkücüler tarafından derlemeleri söylenmektedir. 2003 yılının başlarında TRT Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından  Ali Ekber Çiçek'in hayatını anlatan Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın isimli belgesel çekilmiştir. [7] Ali Ekber Çiçek, Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser ve seminere katıldı, birkaçı Amerika ve  Fransa’da olmak üzere onlarca albüm hazırladı.
*
Almanya ve Amerika başta olmak üzere yurt dışı ve yurt içinde 84 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka birer eserlik / Columbia), 24 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka ikişer eserlik / Odeon Plak), 50’yi aşkın 45’lik plak, 2 Long Play, 35 Kaset, 8 adet de CD dolduran Ali Ekber Çiçek; Amerika, Kanada ve Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Yunanistan başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ayrıca; Türkiye’nin hemen her şehrinde yer aldı.” [8]
*
Başta Haydar Haydar olmak üzere Türk Halk Müziğine bir çok unutulmaz Türkü armağan eden bağlama sanatçısı ve derlemeci Ali Ekber Çiçek yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak, 26.04.2006  yılında, 71 yaşında hayata veda etti. İstanbul’da öldü ve Edremit'te toprağa verildi. Cenazesi sonrasında Kartal Cem evinde bir tören düzenlenmiş, İstanbul Radyosu tarafından adına bir anma programı hazırlanmıştır.[9]
*
Tabutunun üzerine sazlarının bırakıldığı törenin ardından, Çiçek'in cenazesi, defnedilmesini vasiyet ettiği Tahtakuşlar köyüne götürüldü. Törene eşi Can Çiçek ve kızı Ebru Çiçek, Mustafa Sarıgül, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Tolga Sağ ve Erdal Erzincan ile çok sayıda seveni katıldı”.[10]
*
*
[1] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[2] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[3] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Ekber)
[5] http://forum.memurlar.net/
[6] http://www.turkdunya.de/forum/
[7] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
[8] Ayhan Aydın, “Ali Ekber Çiçek” cemvakfi.org.tr/ozanlar/ali-ekber-cicek/ son erişim, 12*08 2013
[9] http://www.turkdunya.de/forum/
[10] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
Kaynak : 
https://edebiyatvesanatakademisi.com/asik-edebiyati-asiklar/ali-ekber-cicek-hayati/228

18 Nisan 2022 Pazartesi

#AşıkDaimi

 

Aşık Daimi  : Bir Seher Vaktinde İndim Bağlara 

Âşık Daimi

(D. 1932 - Ö. 17 Nisan 1983) Asıl adı İsmail Aydın’dır. Önceleri Erzincan iline bağlı Tercan, daha sonra Çayırlı ilçesine bağlı Karahüseyin köyünde yetişmiştir. Sivas yöresinde Âşık Daimi'nin ailesine Alibabaoğulları denmektedir. Daimi daha dört beş yaşlarındayken ailesi, önce Tercan'a, sonra, Sivas'ın Kangal İlçesine, II. Dünya savaşı sıralarında da tekrar Tercan'a göç etmiştir. Asıl adı İsmail Aydın olan ozanımızın babası Musa Dede, annesi Selvi Ana’dır. Babasıyla annesi aynı zamanda amca çocuklarıdır.  Aşık Daimi daha sonra ustası olacak olan Davut Sulari ile aynı ilçeden Tercan’ın Çayırlı ilçesindendir. Aşık Daimi’de Davut Sulari gibi Dede ocağından gelen bir ailenin çocuğudur. Davut Sulari ile tanışık olmaları da işte bu sebeptendir.

*
Asıl adı İsmail Aydın olan Aşık Daimi, , üçü erkek olan yedi çocuklu bir ailenin evladıdır. Annesi Selvi ile Babası Musa amca çocuklarıdır. 1932 yılında İstanbul'da doğdu aslen Erzincan'ın Tercan ilçesindendir. Ali Baba oğullarından Baba Daimi 1. dünya savaşı sıralarında İstanbul'a göç etmiştir. Asıl adı İsmail Aydın’dır. Her iki dedesinin de saz şairi olmasının etkisiyle küçük yaşta bağlama çalmayı ve âşıklık geleneğini öğrenmiştir. İlk derslerini dedesi olan Aşık Dursun Dede'den alır. Anılarından öğrendiğimize göre Âşık Daimi'yi dedesinden önce etkileyen iki halk ozanı olmuştur. Bunlardan birisi Potik Dede, diğeri, ise Eyüp Dede'dir.
*
Ailesi ocak olan ve Alevi dedelerinin geldi bir soydan yetişen Âşık Daimi’nin ilk hocaları Potik ve Eyüp Dedeler olmasına rağmen. Dede sülalesinden gelen Daimi’nin saz çalması ve şiirler söylemeye erken yaşta başlaması esasında geleneklerden gelen kutsi bi,r görevdir. Bu yüzden de bunları erken yaşta öğrenmiş, hatta geleneklerden gelen bir mecburiyet içinde öğretilmiştir.
*
Geleneklerden aldığı bu eğitimle beraber, Kendisi gibi Ocaktan gelen hatta Dede olmak vazifesini de taşıyan Davut Sulari onun asıl ustasıdır. Âşık Daimi, Davut Sulari’nin yanına çırak olarak verilmiş kaynakların ifadesine göre de yaklaşık iki buçuk sene ona çıraklık ederek âşıklık konusunda gerekli dersleri almıştır.
*
Aşık Daimi pir elinden bade içiriğini söyleyen Badeli aşıklarımızdan birisidir. O da ustası Davut Sulari gibi rüyasında bade içerek mest-i elestlere karışan bir halk ozanıdır.
*
Âşık Daimi'nin asıl ustası Âşık Davut Sulari ’dir. Yaklaşık 10 yaşında Davut Sulari’ nin yanında çıraklığa başlayan Daimi, 2.5 yıl kadar birlikte dolaşarak geleneğe, şiire ve türküye ilişkin bilgisini pekiştirmiştir. Daimi ile birlikte yöre yöre dolaşan aşığımız bu bakımdan Gezgin Halk Ozanları geleneğimizi sürdüren ozanlardan biri olmuştur. bu gezintileri esnasında çağdaşı olan çok sayıda ozanla tanışmak, tanışmak ve onlardan feyz almak olanağını bulmuş olmalıdır. Bununla birlikte Âşık Daimi'nin Aşık Veysel , Davut Sulari, Ali İzzet Özkan , Aşık Dursun Ceylani ile tanıştığını biliyoruz. Âşık Beyani, Mahzuni Şerif , Ekberi ondan yaşça küçük olduğu halde Âşık Daimi'nin beğendiği halk ozanlarıdır.
*
Aşık Daimi,1951 yılında sevdiği bir kız olan Gülsüm Hanımla evlenmiş, bu hanımından yedi çocuğu dünyaya gelmiştir. Askerlik görevini ise 1960 yılında Isparta da tamamlar. Askere gitmeden önce bir trafik kazasında babasını kaybeder. Bu olaydan sonra çocuklarının da eğitimini düşündüğü için Erzincan merkezine taşınırlar.
*
Özellikle bu yıllar, yörede duyulduğu ve sevildiği dönemdir. Aynı zamanda kendisinin de âşıklık geleneğini pekiştirmesini sağlamıştır. Erzincan’da iki yıl kaldıktan sonra İstanbul'a yerleşirler. 1962’den sonra yeniden İstanbul'a dönen Daimi ölümüne dek orada yaşamıştır. Geçmişi dolayısıyla Daimi Baba, Tercanlı Daimi gibi adlarla anıldı.
*
Önceleri usta malı türküler söyleyen Âşık Daimi daha sonra kendi deyişlerine ağırlık verdi. 1948 yılında "Bir seher vaktinde indim bağlara" dizesiyle başlayan ilk şiiriyle yüzlerce türkü kazandıran Âşık Daimi, TRT tarafından açılan sınavı kazanarak TRT belgeli halk sanatçısı olmuştur. İstanbul radyosunda sözleşmeli sanatçı olarak çalışırken aynı zamanda bir saz evşi açmış bu saz evinde çok sayıda öğrenciye saz ve âşıklık dersi vermiştir.
*
İstanbul'a gelmeden önce Alevilik inancına ve kırsal kesimin zevkine uygun deyişler söyleyen Aşık Daimi Kente göçtükten sonra şiirlerinde kentli konulara sosyal sorunları ele alan deyişlere yönelmiştir. Halkı dolandıran kişilerden, geri kalmışlıklar dan Doğunun sorunlarından köylülerin yoksulluğundan yurt dışında yaşayan göçmen Türklerin çektiği hasretlikten söz eden şiirlere ağırlık vermeye başlar.
*
Yurt içi ve yurt dışı çok sayıda konsere katılan sanatçının dokuz yüzden fazla şiir yazmış olduğu sanılmaktadır.
*
Özellikle yaşamının son 20 yılında birçok genç ozanı etkilemiştir. Uzun yıllar birçok sanatçı ve ozana bağlama dersleri vermiştir. Türkiye ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde konserler vermiş, onlarca kaset ve plak doldurmuştur. Şiirlerinde sevgi, doğa ve her türden ayrımcılığı eleştiren, insan öğesini öne çıkaran konuları işlemiştir. Kızı Yadigar Aydın Orhan tarafından hazırlanan Daimi’nin tüm şiirleri ve deyişlerinin toplandığı kitap "Aşık Daimi, Hayatı ve Eserleri" (1999) adıyla yayınlanmıştır. 17 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrılmıştır. Mezarı İstanbul, Karacaahmet türbesi yanındadır.
*
Çok sayıda plak ve kaseti bulunan sanatçının çok sayıda radyo programı olmuştur.Aşık Daimi’nin hayatı hakkında : “ Süleyman Zaman CAN Derinliklerin Ozanı Aşık DaimiYaşamı, Felsefesi ve Şiirleri (ADİL ALİ ATALAY) YAYINLARI adlı bir eser yazılmış, Yadigar Aydın Orhan tarafından hazırlanan Daimi’nin tüm şiirleri/türkülerinin toplandığı kitap, Aşık Daimi, Hayatı ve Eserler (1999) adıyla yayımlanmştır.

17 Nisan 1983 de hâkk'a yürüdü.

*

Kaynak AşıkVeysel.com

*

Şiirlerinden bazıları: 

*

Bir Seher Vaktinde

Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter şeyda bülbül, dil yarelenir
Bakmaz mısın sinemdeki dağlara
Derdimi dökmeye dil yarelenir

Boş geçirmeyelim gel bu çağları

Dolaşalım sahraları dağları
Bir gün gazel döker ömrün bağları
Eser sam yelleri dal yarelenir

Daimi'yim yanar aşkın çırağı
Dostun muhabbeti cennet otağı
Ancak şu dünyada derdim ortağı
Sazım figan eder tel yarelenir

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Göklere erişti figânım âhım
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir, hardır
Bülbül gül elinden âh ile zardır
Ne de olsa kışın sonu bahardır
Bu da gelir, bu da geçer, ağlama

Daimî'yim her can ermez bu sırra
Gerçek âşık olan yeter o nûra
Yusuf sabır ile vardı Mısır'a
Bu da gelir bu da geçer ağlama

Gezip Şu Alemi Seyran Ederken

Gezip şu alemi seyran ederken
Arayıp hemdemim buldu gönüller
Makam-ı vuslatta cevlan ederken
Muhabbet nuruyla doldu gönüller
*
Döndü pervanemiz nare dolaştı
Öttü can bülbülü zare dolaştı
Goncam biter iken hare dolaştı
Engelli dikeni yoldu gönüller
*
İçtik dost elinden Abu Kevseri
Mevlam çektirmesin gamı kederi
Yarenden ahbaptan aldık haberi
Hal hale aşina oldu gönüller
*
Hiç geçer mi ele böylesi bir gün
Zannettik ederiz toy ile düğün
Asla unutulmaz bu sohbet bu ün
Anlatılmaz bilmem noldu gönüller
*
Dertli Dâimi'yim ne hale daldım
Aşkın deryasında bunaldım kaldım
Bir garip sevdayı serime aldım
Dostun aşkı ile doldu gönüller

*

Kaynak : turkedebiyati.org

13 Nisan 2022 Çarşamba

#DostunBahçesineBirHoyratGirmiş

Nilgün Kızılcı : Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş

#DostunBahçesineBirHoyratGirmiş

*

Dostun bahçesine bir hoyrat girmiş

Korudur hey benli benli dilber korudur 

Gülünü dererken dalını kırmış

Kurudur hey benli benli dilber kurudur 

Canlar kurudur

*

Bu meydanda serilidir postumuz

Çok şükür Mevla'ya gördük dostumuz

Bir gün kara toprak örter üstümüz

Çürüdür hey benli benli dilber çürüdür 

Canlar çürüdür

*

Abdal Pir Sultan'ın başından başlar

İyileri kor da kötüyü taşlar

Bin çiçekten bir kovana bal işler

Arıdır da benli benli dilber arıdır 

Canlar arıdır 

*

Derleyen : Aşık İsmail Daimi

Söz          : Pir Sultan Abdal

Yöre        : Erzincan - Tercan

*