Hakkında gözaltı bulunan Cumhuriyet çizeri Musa Kart'ın gündeme damga vuran karikatürleri...
Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
31 Ekim 2016 Pazartesi
30 Ekim 2016 Pazar
Yıldıray Çınar Türküleri
BÜTÜN YILDIRAY ÇINAR SEVENLERİ'NE ,
TÜRKÜLERİMİZİN KRALI KOCA ÇINARIMIZ'DAN 3 SAAT 25 DAKİKA BOYUNCA DİNLEYEBİLECEĞİNİZ MUHTEŞEM TÜRKÜLER...
TÜRKÜLER İLE, DOSTÇA VE SEVGİ İLE KALIN...
YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLARAK DESTEK OLABİLİRSİNİZ...
https://www.youtube.com/channel/UCwabVTKBJru-0w3WV7t_x-g
29 Ekim 2016 Cumartesi
Ahmed Arif : Anadolu
Beşikler vermişim Nuh`a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana`n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu`yum ben,
Tanıyor musun ?
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz !
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu`yu,
Karayılan`ı,
Meçhul Asker`i...
Sonra Pir Sultan`ı ve Bedrettin`i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa`da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatcının, fesatcının, hayinin...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, duş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yaratılırım.
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
Ahmed ARİF
Nazım Hikmet RAN : Davet
Davet...
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
Nazım Hikmet RAN
Selda Bağcan : Canımı Yakanlar Baktı Dumana
hasretime hasret kattın, hasrete
incinsek te incitmeyiz, zulm ile
geldik size dikensiz, bir gül ile
can veririz, can almayız, biz canız
akarsular ile (dost dost) coştum, cağladım*
hasret ile yandım (yandım yandım), ağladım*
nice canlar ile (dost dost) kül oldum, öldüm
can veririz, can almayız, hey dost biz canız
pirimi asanlar, doymadı kana
canımı yakanlar, baktı dumana
zulüm yapmaz, insan insana
can veririz, can almayız, biz canız
nesimiler ölmez gafil, aldandın*
mazlumlar ardından gelmez mi sandın*
akarsu'lar coştu, birden bulandın
can veririz, can almayız, biz canız
canımı yaktınız (hey dost), kanlı sivasta
gülemem, ağlarım (hey dost), şu gönlüm yasta
canım feda olsun (hey dost), pir sultan dosta
can veririz, can almayız (hey dost), biz canız
bizi yakıp, duman duman, baktınız
yetmedi mi, bir de alkış tuttunuz
sonra birer masum olup çıktınız
can veririz, can almayız, biz canız
Şişli Belediyesi’nden Cumhuriyet Filmi
Atatürk'ün özel kalemine verdiği kağıtta yazan maddeler: "Bundan amirlerine dahi bahsetme"
28 Ekim gecesi Çankaya'da Atatürk misafirlerine 'Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz' der.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile yeni devletin tapusunu alan Atatürk, devlet düzeninin ne olacağına ilişkin çalışmalara çoktan başlamıştır. Bir gece özel kaleminde çalışan çok güvendiği Hasan Rıza Soyak‘ı yanına çağırarak müsvedde halinde yazılmış bazı kâğıtları uzatarak şöyle der:
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile yeni devletin tapusunu alan Atatürk, devlet düzeninin ne olacağına ilişkin çalışmalara çoktan başlamıştır. Bir gece özel kaleminde çalışan çok güvendiği Hasan Rıza Soyak‘ı yanına çağırarak müsvedde halinde yazılmış bazı kâğıtları uzatarak şöyle der:
- Bunları al, müsvedde halindedirler, temize çekeceksin. Yazılar biraz karışıktır, dikkat et. Okuyamadığın yerleri bana sor. Bu notlarda yazılanları şimdilik sadece ikimiz bileceğiz, amirlerine dahi bahsetme.
Müsveddeleri temize çeken Hasan Rıza Soyak, Atütürk’ün notlarının anayasada yazan devlet şeklinin “Cumhuriyet” olacağını anlar. Notlarda yazılan maddeler aynen şöyledir:
* Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyet’tir.
* Türkiye Devleti TBMM tarafından idare olunur.
* Meclis, hükümetinin inkısam ettiği idare şubelerini, icra vekilleri vasıtasıyla idare eder.
* Türkiye Cumhurreisi, Umumi Heyet tarafından, TBMM üyeleri tarafından bir seçim devresi için seçilir. Reisin vazifesi yeni Cumhurbaşkanının seçimine kadar devam eder. Tekrar seçilebilmesi caizdir. Türkiye Cumhurreisi, devletin reisidir, bu sıfatla lüzum gördükçe Büyük Millet Meclisi’ne ve Vekiller Heyeti’ne başkanlık eder.
Hasan Rıza Soyak, verilen notları yeniden yazarak ve düzenleyerek Atatürk’e verir. Notların temize çekilmiş halini alan Atatürk yeni bir talimat verir:
"Şimdi bunu al, Adliye Vekili Seyit Bey’e götür, yarına kadar bunları okusun ve mütalaasını bildirsin. Meselenin şimdilik üçümüz arasında kalması gerektiğini de söyle.”
Seyit Bey, aldığı müsveddeleri okuduktan sonra Hasan Rıza Soyak’a verirken görüşlerini de sözlü olarak şöyle ifade eder:
“Bu metinleri fevkalade bulduğumu, birkaç noktada Gazi’nin emirleri uyarınca mütalaamı kaydettim.”
***
Atatürk, 11 Eylül 1923 günü TBMM’deki odasında aralarında gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’nin de bulunduğu bazı milletvekilleri ile Cumhuriyet konusunu tartışmaya açar.
- Cumhuriyet ne demektir? Kamusa baktım, ‘chose publique’ kelimeleri ile tercüme edilmiş. Bizdeki manası sizce ne olmalı?
Sabri Bey:
Mesele bugünkü vaziyetin ifade edilmesinden ibarettir.
Atatürk:
- Ben parti tüzüğü taslağını gördüm. Çok eksikleri var. Bu hafta bizzat kendim uğraşacağım. Sonra bazı arkadaşlarla hususi müzakerelerde bulunuruz ve partiye getiririz.
Yunus Nadi:
- Bunu en kuvvetli zamanımızda yapmalıyız.
Atatürk kalemini masaya vurarak;
Yunus Nadi Bey, en kuvvetli zamanımız bugündür...”
Sonra olmasını istediği anayasanın ilk maddesini yüksek sesle okudu:
- Türkiye Cumhuriyet usulü ile idare olunan bir halk devletidir.
***
22 Eylül 1923 günü Atatürk Wiener Neue Presse muhabiri Lazar’a demeç verirken dünya kamuoyuna ilk kez “Cumhuriyet”ten söz etmişti.
28 Ekim 1923 günü Çankaya’da İsmet İnönü, Fethi Okyar, Kazım Özalp, Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Fuat Bey ve Ruşen Eşref Bey Atatürk’ün misafirleri olarak Çankaya’ya akşam yemeğine davet edilir.
Yemekte Atatürk, “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” der. Yemekte hazır bulunanlar bunu hararetle destekler. Atatürk, yemek dağılırken İsmet Paşa’dan kalmasını ister. Çankaya’da o gece misafir olarak kalan İsmet Paşa ile Atatürk bir kanun tasarısı hazırlar. Atatürk’ün İsmet Paşa’ya yazdırdığı müsvedde anayasanın birinci maddesi “Türkiye Devletinin şekli hükümeti Cumhuriyettir” yazıyordu.
29 Ekim 1923 günü Atatürk anayasa taslağı görüşülürken Türkiye’nin idaresinin Cumhuriyet olacağını açıklar. Bazı milletvekilleri Cumhuriyet fikrine itiraz ederler. Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi Bey de kürsüye çıkarak uzun bir konuşma yapar ve Cumhuriyet fikrini destekler.
Yapılan oylama sonucunda Türkiye’nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edilir ve TBMM’nin kapısında bekleyen halka açıklanır. Halkın “Yaşasın Cumhuriyet” tezahüratlarına 101 pare top atışı eşlik eder.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)