12 Haziran 2022 Pazar

#SabahınSeherindeÖtüyorKuşlar

Aysun Gültekin : Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar

Sabahın seherinde ötüyor kuşlar
Balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
Kudretten çekilmiş karadır kaşlar
İşte bu gönlümün cananı geldi
*
Seher vakti keklik çıkar kabana
Salladıkça püskül değer tabana
Korkarım sevdiğim vara yabana
İşte bu gönlümün cananı geldi
*
Yarim yine şekerlendin ballandın
Alınan yeşili giydin sallandın
Kırılsın kolların ne tez çullandın
Aç gözlerini aç cananın geldi
*
Derleyen : Mehmet Erenler
Kaynak Kişi : Yöre Ekibi
Yöre : Tokat

3 Haziran 2022 Cuma

#NazımHikmetRan

 

#AhmedArif

 

Aramızdan ayrılarak sonsuza ışık oluşunun 31.yılında şiirimizin büyük ustalarından #AhmedArif'i
sonsuz sevgi, saygı, özlem ve rahmet ile yad ediyorum.
Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Işıklarda uyusun, yıldızlar yoldaşı olsun...
*
#Anadolu
*
Beşikler vermişim Nuh`a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana`n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu`yum ben,
Tanıyor musun ?
*
Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?
*
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz !
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?
*
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu`yu,
Karayılan`ı,
Meçhul Asker`i...
Sonra Pir Sultan`ı ve Bedrettin`i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa`da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?
*
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatcının, fesatcının, hayinin...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, duş ile
Dayan rüsva etme beni.
*
Gör, nasıl yaratılırım.
Namuslu,  genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?
*

29 Mayıs 2022 Pazar

#YıldırayÇınar


Yıldıray Çınar : Ömrüm Kadrini Bilmedim

Aramızdan ayrılarak sonsuza ışık oluşunun 15.yılında, türkülerimizin kralı koca çınarımız 

#YıldırayÇınar 'ı; sonsuz saygı, sevgi, özlem ve rahmet ile anıyorum...

Tanrı'nın rahmeti üzerinde olsun...

Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun... 

Işıklarda uyusun, yıldızlar yoldaşı olsun... 

Yeğenin #, MetinErten' in dediği gibi: "Sazın ve sesin hiç susmayacak!" #TürkülerimizinKralı

*

#ÖmrümKadriniBilmedim

*

Geldi geçti benim ömrüm

Ömrüm kadrini bilmedim

Bir kuş gibi uçtu ömrüm

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Satılmazsın allim seni

Nerelerde bulim seni... 

Eyvah beni eyvah beni

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Seyit Nizamoğlu ağlar

Ateşi sinemi dağlar

Ele geçmez geçen çağlar

Ömrüm kadrini bilmedim

*

Yöre : Erzincan

Kaynak Kişi : Ali Atıcı

Derleyen : Yıldıray Çınar

*

https://youtu.be/DQ6tnfOgCX0

19 Mayıs 2022 Perşembe

#19Mayıs


19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik Ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun!..
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!..
#19Mayıs
#19MayısAtatürküAnmaGençlikVeSporBayramımızKutluOlsun
#NeMutluTürkümDiyene
#AtamızaOlanSevgimizSonsuzaDekSürecek
#Atatürk
#BandırmaVapuru
#Samsun
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı: 

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere Bandırma vapuru ile 19 Mayıs 1919 yılında Samsun'a gelmesidir.
*
Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşında Çanakkale'de destan yazmasına rağmen Almanya'nın yanında yer alması sebebiyle, yenik düşmüş ve İtilaf Devletleri'nce işgal edilmiş ve paylaşılmıştır. İstanbul bölgesi birleşik güçler, İzmir bölgesi YunanlılarAntalya bölgesi İtalyanlarMaraş-Antep bölgesi FransızlarMusul-Kerkük bölgesini İngilizlerKars bölgesini de Ermeniler işgal etmişler, Türk halkı AnkaraSamsun dolaylarında sıkışıp kalmışlardır. Acı olan sahne Beş yüz bin kişinin kanının döküldüğü Çanakkale Boğazı'ndan İtilaf Devletleri'ne ait donanmanın elini kolunu sallaya sallaya İstanbul'a girmesidir. Donanma İstanbul Limanı'na yanaştığı ve askerlerin karaya ayak bastığı sırada Mustafa Kemal'in söylediği söz çok manidardır ve gelecekte olacakların habercisi gibidir. "Üzülmeyiniz geldikleri gibi giderler" Hakikatten de öyle olmuştur. Ansızın geldikleri gibi gitmek zorunda kalmışlardır.
*
Bu dönem tarih kitaplarında farklı şekillerde anlatılır. Bir yazar o sırada Padişah olan Vahdettin'in hıyanet içinde olduğu ve ülkeyi işgalcilere teslim ettiğini yazarken, diğer bir yazar da Vahdettin'in sarayda hapsolmasına karşılık, Mustafa Kemal'in kurtuluş mücadelesini başlatması için elinden gelen bütün desteği sağladığını yazmaktadır. Bu göreceli bir durumdur. Başı ne olursa olsun sonuçta gerçek olan Mustafa Kemal Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini Samsun'dan başlatıp muzaffer olmasıdır. İşgal kuvvetleri ilk iş olarak ordu komutanlarını hapsedip silahlara el koyup, orduyu dağıtmışlardır. Bunun devamında Anadolu'nun bir çok bölgesinde yaşayan gayri müslümler bir anda memleketin sahip olmuş asırlardır yemek yedikleri topraklara hainlik etmeye başlamışlardır. Bunlardan birisi de Samsun'da başlamış, halka zulüm eden işgalcilere karşı halk bir tepki gösterip, silahlı çatışma çıkarmışlardır. Bunun üzerine işgal kuvvetleri komutanı saraya bir mektup yollayarak Samsun'daki karışıklığı düzeltmesi gerektiği aksi takdirde orayı da işgal edeceklerini belirtmiştir. Mektup padişaha okunduğunda, padişah Mustafa Kemal'in "ordu müfettişi" olarak Samsun'a gönderilmesi emrini vermiştir. 15 Mayıs 1919 günü Atatürk hareket etmiş, yanında milis güçlere yardım götürür düşüncesi ile bir İngiliz gemisi tarafından takip edilmiş fakat ortaya bir şey çıkarılamamıştır. İngilizler tarafından istihbarat doğru alınmış fakat yanlış yerde aranmıştır. Atatürk bandırma vapurunda İngilizleri oyalarken Karadeniz Takaları'nca Samsun'a silah nakledildiği söylenmektedir.
*
Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü ayak basan Atatürk sözde incelemelerde bulunmuş, iki tarafla da görüşmüş çatışmayı bastırmıştır. Aslında amaç Milli mücadeleye başlamak ve güç toplamaktır. Samsun'dan sonra Erzurum ve Sivas dolaylarında direniş topluluklarını toplayarak düzenli ordu haline getirmiş ve kurtuluş savaşının düğmesine basmışlardır. 
Aynı "Çanakkale Ruhu" ile, aynı Çanakkale'deki gibi yine düşman denize dökülmüş, yine büyük bir ders almışlardır. 
Samsun yeniden dirilişin ilk durağıdır. 
Samsun Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilk adresidir. 
Kısaca Samsun Türkiye'nin temelidir.

17 Mayıs 2022 Salı

#AşıkMahzuniŞerif


 Aşık Mahzuni Şerif : İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım

Mahzuni Şerif, 17 Kasım 1940 tarihinde KahramanMaraş’da Afşin ilçesi, Berçenek Köyü'nde doğmuştur. Asıl adı Şerif Cırık’dır. Annesi Döndü, babası Zeynel Cırık’dır. Berçenek'te ilkokul olmadığı için Elbistan'ın Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an eğitimi aldı. Eski Türkçe okur, yazar. Ancak, 1956 yılında kendi köyüne gelen ilkokuldan mezun olur. 

12 yaşında iken babasının ve akrabaların isteğiyle dayısının kızı Emine ile nişanlandı ve daha sonra 17 yaşında iken İmam nikahı ile evlendi. Bu eşinden Züleyha adında bir kızları oldu. İmam nikahı ile evlendiği karısından bir mektupla boşandı.

1956 yılından itibaren askeri okulda iken saz çalmaya ve şiirler yazmağa, türküler söylemeye başladı.
1956 yılında, o zaman Mersinde olan Astsubay Hazırlama Okulu'na kaydoldu ve 1959 yılında bitirdi. 1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu'ndan mezun oldu. 1960 yılında eşi olacak Suna hanımı kaçırarak 6 ay birliğinden ayrı kaldığı için TSK ile ilişiği kesildi.
1960 yılında Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanıştı. Onunla evlenmeye karar verdi. Ama kız o zaman daha 14 yaşında idi. Yasalara göre evlenmesi mümkün değildi. Suna'yı kaçırıp, köye götürdü. Annesi, babası şikayet edince; bir yandan 14 yaşındaki kız kaçırmış bir kişi, bir yandan okul kaçağı bir yandan da askere gitme çağı gelmiş bir asker kaçağı olarak aranıyordu. Mahzuni, adını Suna yaptığı Sovina'yı çok sever. Neticede evlendi.
1964 yılında dünyaya gelen oğulları Emrah henüz bir kaç aylıkken Mahzuni, Suna ve Emrah'ı Babası Zeynel'e emanet ederek, vatani görevini yapmak üzere askere gider. Daha sonra eşi Suna’yı bir arkadaşı kandırarak evi terk etmesine sebep oldu.
Mahzuni ordudan ayrıldıktan sonra toplumsal, siyasi konuları ele alan; geleneksel halk şiirini devam ettiren ve diğer yanda protest şiirlerle halkın sorunlarını dile getiren; halk aşığı veya halk ozanlığına başladı. 12 yaşlarında gönül verdiği bu geleneği yaşamı boyunca devam ettirmiştir. Saz çalmayı amcası Aşık Fezali (Pehlül Baba)’dan öğrendi.
1961 yılından itibaren Türk halk müziğine gönül verdi. 1964 yılında çıkarttığı ilk plağı ile müzik piyasasına girdi. Bir süre Gaziantep'te ikamet ettikten sonra Ankara'ya göç etti. 1963 ve 1964 yıllarında 2 sene İşçi Partisinin gençlik kollarında aktif olarak görev yaptı.
Fikret Otyam ile tanıştı. Onun sayesinde Hürriyet Gazetesi'nden Cüneyt Arcayürek ile tanıştı. Basında onu hakkında ilk yazı Cüneyt Arcayürek’in kaleminden Hürriyet gazetesinde çıktı. Halk ozanları olarak seslerini duyurmak için Aşıklar Derneğini kurdu. Fikret Otyam'ın ve Gazeteciler Sendikası'nın desteği ile konserler verdi.
Kazanmaya başladığı paralarla 1968'de kendi adına bir plak firması kurdu. Ama, ortakları Ayhan Coşkun ve Abas Sütçü ile kısa zamanda batırdı.
1974 yılında yurtdışından konser dönüşü hemen tutuklanır. Sebebi de bir THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) örgüt militanın 'Mahzuni seni istiyor' yalanını söylenerek kaçırdığı Türkola Plakları sahibinin şikayeti üzerine. Yapılan mahkemede 14-15 ay hapis cezasına çarptırılır. 70’li yılların ortasından itibaren 8 yıl süre ile sahnelere çıkışı, yurtdışına gitmesi yasaklanır. Geçimini ufak bir dükkanda plak satarak sağlamaya çalışır.
1981-82 yıllarında yasaklı olduğu için gizli bir şekilde stüdyolarda plak doldurur. Fakat bu plaklar 1986 yılına kadar piyasaya sürülmez, saklanır. 1986 yılında ozanımızın üzerindeki yasak kalkar. Gizli bir şekilde doldurmuş olduğu plaklar piyasaya sürülürler.
1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Federasyonu tarafından Dünya'nın en büyük 3 ozanı arasında gösterildi.
Aşık Mahzuni , Dom Dom Kurşunu, Yedin Beni, Yuh Yuh, Fadimem, Gül Yüzlüm, Ciğerparem, Merdo,Dostum Dostum, Han sarhoş Hancı sarhoş, Çeşmi Siyahım,Yalan Dünya, Ağlasam mı?, Abur Cubur Adam, Katil Amerika ve Ekmek Kölesi gibi eserleriyle tanındı.
Aşık Mahzuni'nin türkülerini Ersen ve Dadaşlar Edip AkbayramCem KaracaGülden Karaböcek'ten Zeki Müren'e, İbrahim Tatlıses'ten, Ahmet Kaya'ya, Mahsun Kırmızıgül'e, Murat Göğebakan'dan, Selda Bağcan'a kadar birçok Türk halk müziği ve bazı pop müzik sanatçıları da okudu.
1971 yılında askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmiş, Nihat Erim başkanlığında bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümet sol kesime karşı şiddetli baskı uygulayınca Mahzuni Şerif türküyü patlatmıştı. Çıkardığı 45'lik plak, 'Erim erim eriyesin/Sürüm sürüm sürünesin' diyordu.
Netice olarak hemen tutuklanır ve 10.5 ay cezaya çarptırılır.
Yıl 1972Mahzuni Şerif, elinde sazı, Sivas'ın Sivrialan Köyü'ne Aşık Veysel'i ziyarete gitti. 1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandı.
Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni'nin 453 plağı, 50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı vardır.
Aşık Mahzuni, Geçmişinde yapılan zulüm ve adaletsizliğe kin beslememiş olup, Yezit sözcüğünü yalnız Hz.Hüseyin'i şehit eden Emevi zalimi için kullanmış ve hiç bir sünni dostuna Yezit yakıştırmasını reva görmemiştir.
1997 yılının haziran ayında Almanya'da beyin kanaması geçirip, Almanya 'nın Ulm Şehri 'nde tedavi gördü.
Mahzuni Şerif, Şubat 2001 tarihli Kızıldalı Dergisi'ne 'Hem Kızılbaş hem Alevi'yim' başlıklı bir yazı yazmıştı. "Elhamdülillah Kızılbaş'ım ve laikim. Ben değil, yedi sülalem Kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir." dediği için, 2001 yılının Kasım ayında DGM tarafından aleyhinde dava açıldı. İlk duruşması 27 Aralık 2001 tarihinde DGM'de başladı. 17 Mayıs 2002 tarihinde Almanya'nın Köln şehrinde vefat ettiğinde DGM'deki davası henüz sonuçlanmamıştı.
Mahzuni Şerif, 2001 yılının başlarında kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle JFK Hospital İstanbul Hastanesi 'nde yoğun bakım altında tedavi oldu ve Mayıs ayında taburcu edildi.
Evlilikleri : 3 kez evlenen Mahzuni Şerif’in 8 çocuğu vardır.
1. Eşi: 12 yaşında iken babasının ve akrabaların isteğiyle dayısının kızı Emine ile nişanlandı ve daha sonra 1957 yılında 17 yaşında iken İmam nikahı ile evlendi. Bu eşinden Züleyha adında bir kızları oldu. İmam nikahı ile evlendiği karısından bir mektupla boşandı. 
2. Eşi : 1960 yılında Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanıştı. Kaçırarak evlendi. Bu evlilikten ikiz olan Ferhat, Şirin ve Emrah adlı üç çocuğu olur. 
3. Eşi: Mahzuni Şerif, 1971 yılında Fatma Özdemir ile evlendi. Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocuğu oldu.
Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002 tarihinde Köln, Almanya’da 62 yaşında ölmüştür. Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede defnedilmiştir.
Mahzuni Şerif, ölmeden önce DGM tarafından aleyhinde dava açılmasına sebep olan Şubat 2001 tarihli Kızıldalı dergisi'ndeki yazısında söyle diyordu:
Özetle :
“ 'Hem Kızılbaş hem Alevi'yim' 
- Ben Allah adına insana secde etmeyi yeğlemekteyim. Bir Alevi çocuğu değil bir Hıristiyan, bir Musevi de olsam böyle düşünmekteyim. (...) İnsan aleminin sevgisinde, gönlünde, bütünlüğünde ve doğanın her güzelliğinde beni yaradanı arayıp keyfime göre isimlendirdim. Ona gül dedim, bülbül dedim, çiçek dedim, Ali dedim, Veli dedim; ağzıma ve gözüme güzel gelen her şeye onun adını verdim. Bana bunu haram edecek her yasaya, her bilirkişiye, her dinsel nas’a (insana)rest çekmekteyim.
Ancak tarihi iyi okuyan ve merak eden bir kişi olarak Türkiye Alevilerinin yolunun gerçek Alici yol olduğunu savunmak ve yaymak isterim. Çünkü Ali’nin başlattığı Cemahirel vukuat, Atatürk’ün noktaladığı Cumhuriyetin mayasını hazırlamıştır. Ve bunun içindir ki Anadolu Alevileri, çağdaştır, bölüşümcüdür, demokrattır, hukukseverdir, barışsever sağduyulu bir toplumdur...
Namaz kılarken hiçbir kimse, “Müslümanım” diyen biri tarafından öldürülmez. Burada Ali’yi şehit edenler, “Müslüman” idiyseler, bugünkü Sünni âleminin mensubu dostlarımız, O’nu vuranların Müslümanlığıyla nasıl gurur duyabiliyorlar?
Elhamdülillah Aleviyim, Kızılbaşım ve de laikim, ilericiyim, çağdaşım.”
***
#İşteGidiyorumÇeşmiSiyahım
*
İşte gidiyorum çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da
*
Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da
*
Canımı bağladım zülfün teline
Dost beni bıraktı elin diline
Güldü Mahzuni'nin berbat haline
Mervan'ın elinde paralansa da
*
Söz ve Müzik : Aşık Mahsuni Şerif
*
Kaynak : Biyografi.info

15 Mayıs 2022 Pazar

#Günaydın

 

🙋‍♂️🎶🎶🎶🌺🌹🌷🌹💐
Bütün arkadaşlarımıza;
Türkü tadında, sağlıklı, huzurlu, mutlu, sevgi, dostluk, barış, kardeşlik ve umut dolu, dinbazların din sömürüsü yapmadığı, korkunun, baskının, zulmün ve faşizmin olmadığı, musmutlu, güpgüzel bir pazar günü ve mutlu hafta sonu dileğim ile günaydınlar olsun!..
Türküler ile dostca, sağlıcakla, sevgi ile ve 🇹🇷 #Atatürk 🇹🇷 ile kalın!..
🌺🌹🌷🌹💐🎶🎶🎶🙋‍♂️