🇹🇷@TC_Turku_Bey 🇹🇷 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
🇹🇷@TC_Turku_Bey 🇹🇷 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2024 Pazar

#AnnelerGünü


#AnnelerGünü

#AnnelerGünüKutluOlsun

Fedakarlıkta asla ve kata rakip tanımayan,

Son nefeslerinde bile yavrum yavrum diye sayıklayan...

Dünyanın en güzel, en asil, en kıymetli, en fedakar varlıkları olan...

Başta rahmetli Canım Anneciğim, Canım Eşim ve Canım Kızlarım olmak üzere;

Bütün Dünya Anneleri’nin #AnnelerGünü kutlu olsun!..

Ne Mutlu Anneyim Diyene!..

*

#AnnelerGünü

*

Yeşildir artık yüreğinde kara bulut 

Bugün anneler günü annem beni unut 

*

Evde acılar koynuna yangelip yatmış 

İnadına giyin sen de mayısa batmış 

Yürü sokakta çocukların düşü aksın 

Yürü ki saksıda çiçekler sana baksın 

*

Filine genç anılarından bir türkü seç 

Beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç 

Islanırsa anıların güneşte kurut 

Senin günün bugün unutma beni unut 

Gök mavi deniz mavi tam kıyısında dur 

Durma eteğinden beni bir daha savur 

*

Annem yıldız kayıyor içinden dilek tut 

Koşuyor sana kısa pantolunlu çocuk 

Gözünde gözümde gözlerinde bin umut

*

Şiir     : #NevzatÇelik

Beste : #MehmetGümüş

1 Mayıs 2024 Çarşamba

#1Mayıs

 

Cem Karaca : 1 Mayıs Marşı

#1Mayıs

1MayısBayramımızKutluOlsun

#Yaşasın1MayısAlanlardayız

#1MayısUluslararasıBirlikMücadeleVeDayanışma Günü

*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

26 Nisan 2024 Cuma

#AliEkberÇiçek

 

Ali Ekber Çiçek : Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış

(Doğum :1935, Ulular Köyü - Erzincan – Ölüm : 26 Nisan 2006 İstanbul)
Türk Halk  Müziği sanatçısı, Halk Müziği'ne derlemeleri ve katkılarıyla bin civarında eser kazandıran bir isimdir.
Erzincan'lı olan ve Erzincan'ın Ulular köyünde 1935 yılında doğan Ali Ekber Çiçek, babasını 1939  Erzincan depreminde yitirdi ve küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başladı.  Bir röportajında ailesi ve saza başlaması hakkında şunları söylemiştir.  “Üç yaşımdan beri saz elimde. Biz şerpeyle çalardık. Yani tezenesiz, elle. Dört kardeşin en küçüğü benim”  [1]Çok küçük yaşlarından itibaren Potim İsmail Dede ve Emin Tabak Dede’den ilk bağlama dersleri aldı.  Katıldığı Cem toplantılarında Alevi deyişleri ve ezgilerini dinleyerek büyümüştü. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremedi, Yaşamını sağlayabilmek için değişik işlerde çalışmasına ve çalıştırılmasına karşın müzikten hiç kopmadı. Üç yaşından beri bağlama çalmaya çalışmış, dokuz yaşında ise iyice öğrenmişti. [2]Bu yıllarını adı geçen röportajında şöyle anlatır. “Dokuz yaşına girene kadar bağlamayı iyice kavramışım. Dokuzumda İstanbul'a geldim, Unkapanı'nda oturan halamlara. Sadi Yaver Ataman'ın ve Cağaloğlu'ndaki halkevinde Necati Başaran'ın korolarına katıldım. 12 yaşında Ankara'ya yolum düştü. Beni Ankara Radyosu'na götürdüler. 1954'te Yurttan Sesler Topluluğu’nun şefi Muzaffer Sarısözen dinledi beni. Yurttan Sesler'de Pir Sultan'dan bir deyiş okudum[3]
*
Halk Müziği aşkı ağır basınca İstanbul'a göç etti ve Halk Müziğinin önemli isimleriyle tanıştı. Askerlikten sonra müzik ve bağlama bilgisini pekiştiren Çiçek, Askerliğini yaptıktan sonra TRT'nin açtığı sınavı kazanarak, Muzaffer Sarısözen döneminde TRT Ankara Radyosu'na ve Yurttan Sesler Korosu'na girdi.  Bir süre burada çalıştıktan sonra, görevini 1960’dan sonra da İstanbul Radyosunda sürdürdü. 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla Türküyü derleyerek geniş kitlelere ulaştırdı. Ali Ekber Çiçek, kendinden sonra birçok bağlama ve ses sanatçısını etkiledi. [4]
*
Derlediği ya da bestelediği Türkülerin birçoğu Halk Müziğinin klasikleri arasında yeri aldı. TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in derlediği ve kendisinin söylediği Türküleri ülkemizdeki bütün türkücüler tarafından söylenmektedir.[5]
Ali Ekber Çiçek, bilhassa “Aşık Tarzı Deyişler”, “Duvaz – Deh İmamlar”, “Semahlar”, “Coş (cûş) Havaları”, “Mersiyeler”, “Şaplak Havaları”, “Anonim Türküler” ve özellikle de “Mayalar” başta olmak üzere çeşitli uzun havaların ülke geneline yayılmasını sağladı.
*
Ali Ekber Çiçek Anonim Türkülerinde dile getirmek istediklerini şu şekilde özetler:  ''Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim... Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim.’’ [6]
*
TRT arşivlerinde 54 kaseti bulunan Ali Ekber Çiçek'in Türkiye'deki bütün türkücüler tarafından derlemeleri söylenmektedir. 2003 yılının başlarında TRT Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından  Ali Ekber Çiçek'in hayatını anlatan Cahilden Uzak Dur, Kemale Yakın isimli belgesel çekilmiştir. [7] Ali Ekber Çiçek, Türkiye ve Türkiye dışında birçok konser ve seminere katıldı, birkaçı Amerika ve  Fransa’da olmak üzere onlarca albüm hazırladı.
*
Almanya ve Amerika başta olmak üzere yurt dışı ve yurt içinde 84 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka birer eserlik / Columbia), 24 adet çift yüzlü plak (Ön – Arka ikişer eserlik / Odeon Plak), 50’yi aşkın 45’lik plak, 2 Long Play, 35 Kaset, 8 adet de CD dolduran Ali Ekber Çiçek; Amerika, Kanada ve Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Yunanistan başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ayrıca; Türkiye’nin hemen her şehrinde yer aldı.” [8]
*
Başta Haydar Haydar olmak üzere Türk Halk Müziğine bir çok unutulmaz Türkü armağan eden bağlama sanatçısı ve derlemeci Ali Ekber Çiçek yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak, 26.04.2006  yılında, 71 yaşında hayata veda etti. İstanbul’da öldü ve Edremit'te toprağa verildi. Cenazesi sonrasında Kartal Cem evinde bir tören düzenlenmiş, İstanbul Radyosu tarafından adına bir anma programı hazırlanmıştır.[9]
*
Tabutunun üzerine sazlarının bırakıldığı törenin ardından, Çiçek'in cenazesi, defnedilmesini vasiyet ettiği Tahtakuşlar köyüne götürüldü. Törene eşi Can Çiçek ve kızı Ebru Çiçek, Mustafa Sarıgül, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Tolga Sağ ve Erdal Erzincan ile çok sayıda seveni katıldı”.[10]
*
Ali Ekber Çiçek'ten derlenen bazı Türküler :
Bunca Olan Emeğimi
Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin
Gurbet Elde Yadellerin Derdini
İsmini Sevdiğim Saadetli Dostum
*
Ali Ekber Çiçek tarafından derlenen bazı Türküler :
Bir Güzeli Methedeyim
Çoktan Beri Yollarını Gözlerim
Gönül Gel Varalım Gülşen Bağına
Şepke'nin Kavakları
Yolumuz Gurbete Düştü
*
Şiirleri :
Baba...Oy Baba
Benim Pirim
Böyle İkrarınan Böyle Yolunan
Derdim Çoktur Hangisine Yanayım
El vurup yaremi incitme tabib
Evlerinin Önü Bir Ufak Yokuş
Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin
El Yanmasın
Gurbet elde bir hal geldi başıma
Gül Yüzlü Sevdiğim (Efendim)
Haydar Haydar 
Hazin Hazin Eser Seher Yelleri
İsmini Sevdiğim
Kırma Gönül Şişesini
Mektup Selam Söyle
Olmayınca (Erenler Cemine)
Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış
*
[1] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[2] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[3] Kürşad Oğuz / Ocak 1997 / Aktüel Dergisi, muziksoylesileri.net/cms/index.php son erişim, 2108 2013
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Ekber)
[5] http://forum.memurlar.net/
[6] http://www.turkdunya.de/forum/
[7] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
[8] Ayhan Aydın, “Ali Ekber Çiçek” cemvakfi.org.tr/ozanlar/ali-ekber-cicek/ son erişim, 12*08 2013
[9] http://www.turkdunya.de/forum/
[10] http://www.internethaber.com/ali-ekber-cicek-defnedildi-15751h.htm
Kaynak : 
https://edebiyatvesanatakademisi.com

16 Nisan 2024 Salı

#SabahattinAli

  

25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısıyla, ilköğrenimini İstanbulÇanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926) . Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930) . Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.
*
Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932) , bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933) . Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un 'eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini' istemesi üzerine Varlık dergisinde 'Benim Aşkım' adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 
*
16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945) .
*
'İçimizdeki Şeytan' romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945) . Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, iktidarın kışkırtmasıyla meydana gelen Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947) . Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle 'Milli Şef' İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. 
*
Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı 'Ne Zor Şeymiş' başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: 'Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi'.
*
Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürülmüştür (2 Nisan 1948) . 
*
Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.
*
Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. 
*

Eserleri:

*
Şiir :
Dağlar ve Rüzgâr (1934 - Yeni Eklerle 1943) 
Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şiirler'le birlikte (1937) 
Öteki Şiirler (1937) 
*
Öykü : 
Değirmen (1935) 
Kağnı (1936) 
Hanende Melek (1937) 
Ses (1937) 
Kağnı - Ses (1943 - İki Kitap Birlikte) 
Yeni Dünya (1943) 
Sırça Köşk (1947) . 
Kamyon 
*
Roman : 
Kuyucaklı Yusuf (1937) 
İçimizdeki Şeytan (1940) 
Kürk Mantolu Madonna (1942) 
*
Tiyatro : 
Esirler (1936) 
*
Derlemeler  
Markopaşa Yazıları ve Ötekiler(1998) 
Çakıcı'nın İlk Kurşunu (2002) 
Mahkemelerde (2004) 
Hep Genç Kalacağım (2008) 
Canım Aliye, Ruhum Filiz (2013) 
*
Bestelenen Şiirleri : 
Hapishane Şarkısı V (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram) 
Leylim Ley (Zülfü Livaneli) 
Hapishane Şarkısı I (Göklerde Kartal Gibiydim / Nazlı Yarim - Ahmet Kaya) 
Hapishane Şarkısı III (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya) 
Çocuklar Gibi (Sezen Aksu) 
Kız Kaçıran (Ahmet Kaya) 
Kara Yazı (Ahmet Kaya) 
Melankoli (Ali Kocatepe, Nükhet Duru) 
Eskisi Gibi (Ben Yine Sana Vurgunum - Ali Kocatepe, Nükhet Duru) 
Dağlar (Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu)
*
Kaynak : antoloji.com

28 Şubat 2024 Çarşamba

#YaşarKemal


"O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık." Yaşar Kemal
   
Yaşar Kemal1923 doğumlu yazar. Asıl adı Kemal Sadık Göğceli’ dir. Nobel Edebiyat Ödülü’ ne aday gösterilen Yaşar Kemal, uluslararası bir üne sahiptir. Türkiye’ de ve dünyada en çok ilgi gören romanı “İnce Memed” olmuştur. 
*
Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923 tarihinde Nüfus kaydında, 1926 olarak geçmektedir. Ailesi Birinci Dünya Savaşı’ ndaki Rus işgali yüzünden Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden Osmaniye’ nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyüne göç etti. Annesi Nigar Hanım, babası ise bir çiftçi olan Sadık Efendi idi. Babası, camide, Kemal’ in gözlerinin önünde öldürüldü. Küçük yaşta kaza sonucu bir gözünü kaybetti. İlkokulu Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’ nda okudu. Kemal’ in edebiyata karşı olan ilgisi ise ortaokul yıllarında başladı. O yıllarda halk edebiyatı ilgisini çekiyordu. 1940lı yıllarda yazdığı şiirler “Çığ Dergisi”nde yayınlandı. Daha sonra “Ülke”, “Millet”, “Kovan” ve “Beşpınar” gibi dergiler de eserlerini yayınlandı.
*
Kemal, ortaokul son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kaldı. Sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük gibi geçici işlerde çalıştı. 1940’ lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu. Henüz 17 yaşındayken politik nedenlerle tutuklandı.
*
Askerliğini yaptıktan sonra 1946’ da gittiği İstanbul’ da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’ nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948 yılında Kadirli’ ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’ de 142. maddeye aykırı davranmak suçundan hapse atıldı. 1951’ de hapisten çıkınca İstanbul’ a yerleşme kararı aldı. Cumhuriyet Gazetesi’ nde röportaj yazarlığı yapmaya başladı, bazen de makale yazıyordu. Bu dönemde yaptığı röportajı "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün", Gazeteciler Cemiyeti’ nin düzenlediği yarışmada Özel Başarı Armağanı’ nı almaya hak kazandı.
*
Kemal, Cumhuriyet Gazetesi’ ndeki görevini 1963’e kadar sürdürdü. Bu tarihten sonra kendini tamamen romancılığa verdi. 1962 yılında Türkiye İşçi Partisi’ nde görev yaptı. 1967 yılında “Ant” adlı dergiyi çıkarmaya başladı ve bu derginin eklerinden biri yüzünden 18 ay hapse mahkum oldu ancak karar Yargıtay tarafından bozuldu. 1995 yılında Almanya’ da yayınlanan “Der Spiegel”adlı dergide çıkan yazısı dolayısıyla 20 ay ceza aldı ancak bu ceza da ertelendi.
*
Yaşar Kemal’in çalışmalarının karşılığı 1950' li yıllarda gelmeye başladı. Bu yıllarda öyküleri “Dükkancı”, “Bebek”, “Memet ile Memet”, “Sarı Sıcak” yayınlandı. Türk Edebiyatı’ nda çok önemli bir yeri bulunan “İnce Memed” adlı romanını 1955’ te piyasaya sürdü. Bu roman aynı yıl Varlık Roman Armağanı’ nı kazandı.
*
1967’ de haftalık siyasi dergi Ant’ ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’ te Türkiye Yazarlar Sendikası’ nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’ de kurulan PEN Yazarlar Derneği’ nin de ilk başkanı oldu.
*
Yaşar Kemal 1950 yılında siyasi nedenlerle bir yıl Kozan Cezaevi' nde tutuklu kaldı, sonra serbest bırakıldı. Yazar, bu olaydan sonra 1951 yılında İstanbul' a yerleşti ve kısa bir işsizlik döneminden sonra Cumhuriyet Gazetesi' nde fıkra ve röportaj yazarlığına başladı. Cumhuriyet Gazetesi' ndeki bu görevi 1963 yılına kadar devam etti.
*
Yazar, "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı' nı, ilk romanı olan "İnce Memed" ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı' nı, 1974 yılında "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı eseri İle Madaralı Roman Ödülü' nü, kazandı.
*
Bunun dışında 1974 tarihli “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanı Madaralı Roman Ödülü’ nü, 1977 tarihli “Yer Demir Gök Bakır” Fransa’ da “Yılın En İyi Yabancı Romanı” ödülünü aldı, aynı zamanda yazara 1982’de Del Duca Ödülü ve 1984’te Fransa’ dan “Légion D'Honneur” nişanı verildi.
*
Yaşar Kemal, Türk Edebiyatı’ na öykü , roman, deneme, derleme, çocuk romanı (Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca – 1977) ve çevirisiyle (Ayışığı Kuyumcuları – 1977) katkıda bulunmuştur. Eserleri 39 dile çevrilmiş, uluslararası arenada büyük ilgi görmüştür. Yapıtlarında genellikle çocukluğunu geçirdiği yer olan Çukurova’ yı, buradaki hayatların acı-tatlı her yönünü anlatmıştır. 1970’ ten sonra yazdığı romanlarda kentli insanın da anlatıldığı görülmektedir. Ayrıca masallardan ve efsanelerden de yararlanmıştır. PEN yazarlar derneğinin bir üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Birçok eseri tiyatroya uyarlanmıştır.
*
1995’ te Der Spiegel’ deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’ nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.
*
Yaşar Kemal, 1952 yılında Tilda adında bir İspanyol göçmeniyle evlendi. Eşi 2001 yılında öldü. Raşit Gökçeli adında bir oğlu vardır. 1 Ağustos 2002 tarihinde Ayşe Semiha Baban ile evlendi.
*
Yaşar Kemal, son günlerde yaşadığı solunum sorunları nedeniyle 14 Ocak 2015 tarihinde İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi' nde tedavi altına alındı. Bir süre tedavi gördüğü hastanede 28 Şubat 2015 tarihinde yaşamını yitirdi.
*
Öykü:
1952 - Sarı Sıcak
1975 - Bütün Hikâyeler
*
Roman:
1955 - İnce Memed, 
1955 - Teneke, , 
1960 - Orta Direk, 
1963 - Yer Demir Gök Bakır, 
1968 - Ölmez Otu, 
1969 - İnce Memed, 
1974 - Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, 
1975 - Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, 
1976 - Yılanı Öldürseler, 
1976 - Al Gözüm Seyreyle Salih, 
1978 - Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) 
1978 - Deniz Küstü, 
1980 - Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, 
1982 - Hüyükteki Nar Ağacı, 
1984 - İnce Memed, III. Cilt, 
1985 - Kale Kapısı / Kimsecik II, 
1987 - İnce Memed, IV. Cilt, 
1991 - Kanın Sesi / Kimsecik III, 
1997 - Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, 
2002- Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, 
2002 - Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, 
2012 - Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, 
2013 - Tek Kanatlı Bir Kuş, br>
Çocuk Romanı
1977 - Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca,
 *
Çeviri:
1977 - Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), 
*
Röportaj:
1955 - Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 
1955 - Çukurova Yana Yana, 
1957 - Peribacaları, 
1971 - Bu Diyar Baştan Başa, 
1974 - Bir Bulut Kaynıyor, 
1978 - Allahın Askerleri, 
2011 - Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, 
2013 - Çocuklar İnsandır,
 *
Deneme-Derleme:
1943 - Ağıtlar, Adana: Halkevi, 
1961 - Taş Çatlasa, 
1974 - Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) 
- Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
1980 - Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) 
1985 - Yayımlanmamış 10 Ağıt, 
1997 - Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) 
1995 - Ustadır Arı, İst.: Can, 
1995 - Zulmün Artsın, 
2009 - Binbir Çiçekli Bahçe,
*
Destansı Roman:
1967 - Üç Anadolu Efsanesi, 
1970 - Ağrıdağı Efsanesi, 
1971 - Binboğalar Efsanesi, 
1972 - Çakırcalı Efe, 
*
Şiir:
2010 - Bugünlere Bahar İndi, 
*
Kaynak : Biyografi.info