#CemKaraca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#CemKaraca etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2024 Çarşamba

#1Mayıs

 

Cem Karaca : 1 Mayıs Marşı

#1Mayıs

1MayısBayramımızKutluOlsun

#Yaşasın1MayısAlanlardayız

#1MayısUluslararasıBirlikMücadeleVeDayanışma Günü

*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

8 Şubat 2024 Perşembe

#CemKaraca


#DurduramayacaklarHalkınCoşkunAkanSelini
*
Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları
Hepsi halka karşıdır
Kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları
Hepsi halka karşıdır
Dergileri, gazeteleri, bütün yayınları
Hepsi halka karşıdır
*
Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini
*
Panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları
Hepsi halka karşıdır
Zindanları, tutukevleri, işkence evleri
Hepsi halka karşıdır
Borsaları ve şirketleri ve iktidarları
Hepsi halka karşıdır
*
Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini
*
#BertoltBrecht
*
Biyografisi:
Türk Rock Müziği'nin en büyük üstadlarından birisi, şarkıcı, besteci ve söz yazarı. 
O zaman ünlü tiyatrocularından sayılan Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca' nın evliliklerinin altıncı yılında, 5 Nisan 1945' de İstanbul' da dünyaya geldi.
Karaca, sanatçı bir ailenin çocuğu olmanın avantajını çok iyi değerlendirerek sanatla iç içe büyüdü. Cem Karaca müzik hayatının ilk bölümünde Anadolu'nun müziğinden bihaber bir şekilde, ilk grupları olan Jaguarlar ve Dinamitler ile Rock'n'Roll tarzı çalışmalar yapıyordu. O dönemdeki en büyük destekçişi İlhami Gencer' di.
İlk evliliğinden kısa bir süre sonra askere giden Karaca'nın hayatı askerliği sırasında bir anlamda değişti. Bir yandan eşinin hasretini çekerken diğer yandan da Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını farkeden Karaca, asker arkadaşının çaldığı balar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti.
1967 yılında askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katılan Karaca ve grubu, Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında "Emrah" isimli parçalarıyla ikinci oldu ve yarışmanın getirdiği şevkle batı müziği ile doğu müziğini sentezleme çabasına girerek bu yönde şarkılar üretmeye başladı.
Resimdeki Gözyaşları isimli parçayla büyük başarı elde eden Karaca ve grubu Apaşlar'la Almanyada Ferdy Klein orkestrasını'da yanına alarak parçalar kaydetdiler. Cem Karaca'nın Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü.
Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasındaki anlaşmazlıklar had safhaya çıkınca Cem Karaca gruptan ayrıldı. Cem Karaca Apaşlar grubunun basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sıralarda Cem Karaca Almanya' ya giderek Ferdy Klein Orkestrasıyla 4 tane 45'lik doldurdu. Amacı yeni grubuna ekipman alabilmek ve maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. Nitekim ilk 45' likleri Dadaloğlu ile büyük bir başarı elde etti. Fakat 1972 yılında Cem Karaca ve Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar Cem Karaca ile Kardaşlar' ın yolunu ayırmasına sebep oldu. Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti. Bu grupla 3 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu.
Dervişan politik-rock yapmanın yanısıra progressive rock müziğinin Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan sayesinde Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Cem Karaca aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: Yoksulluk Kader Olamaz.
Dervişan' ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kuran Karaca, Safinaz adında yine iyi bir albüm yapmış olmasına rağmen eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra 1981 yılında Almanya' ya giden Cem Karaca bu ülkede 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işleyen Karaca bu süre içerisindeki en iyi albümünü almanca olarak çıkardı: Die Kanaken.
Yabancı düşmanlığı, Gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işleyen Cem Karaca bu albümde ki bazı parçaların Türkçesini ilerki albümlerinde kaydetti. Die Kanaken albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı: "Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981 yılının ocak ayında Federal Almanya'da bulunduğu sırada son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983 yılında da Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca ilk olarak 1983 yılının başlarında Almanca sözlerle ve doğu batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor."
İnsanlar Gülüyordu de! Trende, vapurda, otobüste...
Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle! Hep Kahır . Bıktım be!
Cem KARACA   
Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü için döneklikle suçlandı. Bu dönemde çıkardığı albümler sanki ülkesine uzun yıllar sonra dönen ve kendini evinde hissetmeyen bir kişi gibi verimsizdi. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay' la Yiyin Efendiler ve Nerde Kalmıştık albümleriyle birazda olsa eski Cem Karaca tadı vermeyi başardı. 1997 yılında Ağır Roman isimli filmde yıllar öncesinin hiti Resimdeki Gözyaşları Cem Karaca'ya yeniden popülerlik getirdi. 1999 yılında Bindik bir alamete... isimli albümünü Cahit BerkayEngin YörükoğluAhmet GüvençUğur Dikmen desteğiyle çıkaran Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip, filmde ufak bir rolde yer aldı.
Cem Karaca 1994’te TRT’de Raptiye adlı programı sundu. 1995’te ise Flash TV’de Cem Karaca Show’u, 1996’da aynı kanalda “Efendime Söyleyeyim” programını yaptı.
2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmalarında gördüğümüz Cem Karaca, Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. En son olarak "Yol Arkadaşları" isimli grubuyla sahneye çıktı.
Evlilikleri :
1.eşi: Cem Karaca, 22 Aralık 1965 tarihinde tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile evlendi. bu evlilik kısa sürede bitti. 
2.eşi: İkinci evliliğini yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile  1968 Ekim ayında yaptı. Bu evlilik de 2 yıl sürdü. 
3.eşi: Üçüncü evliliğini Feride Balkan ile 21 Ağustos 1972 tarihinde yaptı. 1976 yılında çiftin oğulları Emrah Karaca dünyaya geldi. 80' li yıllarda Almanya'da zorunlu olarak yaşamakta iken boşandı.
4.eşi: 5 Temmuz 1993'te Cem Karaca, dördüncü evliliğini ilk eşi Semra Özgür ile yaptı. 
5.eşi: Cem Karaca'nın 5. evliliği ise İlkim Erkan ile oldu.
Cem Karaca 8 Şubat 2004' de solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle geçirilen kalp krizi nedeniyle hayata gözlerini yumdu.
Filmleri : 
1970 - Kralların Öfkesi 
2001 - Avcı (TV dizisi) 
2001 - Yeni Hayat (2001)
1999 - Kahpe Bizans

Kaynak: Biyografi.info

1 Mayıs 2023 Pazartesi

#1Mayıs

 

#1Mayıs
*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
*1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

1 Mayıs 2022 Pazar

#1Mayıs


Cem Karaca : 1 Mayıs Marşı

#1Mayıs

#Yaşasın1MayısAlanlardayız

#1MayısUluslararasıBirlikMücadeleVeDayanışma Günü

*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

1 Mayıs 2021 Cumartesi

#1Mayıs

#1MayısUluslararasıBirlikMücadeleVeDayanışma Günü
*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

8 Şubat 2021 Pazartesi

#CemKaraca

 

Cem Karaca : Safinaz

Müzisyen, rock sanatçısı ve yazar (D. 5 Nisan 1945, İstanbul – Ö. 8 Şubat 2004, İstanbul). 

Tam adı Muhtar Cem Karaca’dır. Türk rock müziğindeki önemli sanatçılardandır ve güçlü bir Anadolu rock kültü yaratmıştır. Annesi Ermeni asıllı tiyatro oyuncusu Toto Karaca, babası Azeri asıllı yine tiyatro oyuncusu Mehmet Karaca’dır. Bu iki sanatçı anne-baba arasında sanatla iç içe büyüdü. Ortaöğrenimini Robert Kolej’de yaptı. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın ardından devam eden olaylar sonucunda kendisini müzik piyasasının içinde buldu. Sesinin keşfedilmesi ise annesi tarafından olmuştur. İlk dönemlerde “Jaguarlar”, “Dinamitler” gibi gruplarla amatörce çalışmalar yaparak popüler rock’n’roll parçaları söylemeye başladı. O dönemlerde kendisinin en büyük destekçilerinden biri de müzisyen İlham Gencer’di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini oldukça ilerletti. Aynı yıllarda tiyatro ile de ilgilenen Cem Karaca çeşitli oyunlarda da görevler aldı.

Karaca, askerliği sırasında Anadolu’nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını ayrımsadı. Asker arkadaşının çaldığı bağlama ise onu bambaşka diyarlara taşıdı. Bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını dile getirdiğini keşfetti. 1967 yılında Apaşlar grubuna katılarak, “Hürriyet” gazetesinin düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışmasında “Emrah” adlı parçasıyla ikinci oldular ve Doğu-Batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar. “Resimdeki Gözyaşları” adlı parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar’la Batı Almanya’ya gitti ve bu grupla birlikteliği 1969 yılının sonlarına kadar sürdü. Ardından, Apaşlar’ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte “Kardaşlar” grubunu kurdu. Bu sırada yine Almanya’ya giderek Ferdy Klein Orkestrası’yla dört adet 45’lik plak doldurdu. Bu çalışmalarla amacı, maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı.

İlk 45’likleri “Dadaloğlu” ile büyük bir başarı kazandılar. 1972’de Seyhan Karabay ile arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar’la yollarını ayırdı. Bu sırada, Anadolu rock’ın güçlü sesi Moğollar’la birleşirken Kardaşlar da Moğollar’la anlaşamayan Ersen Dinleten’i gruplarına aldı.

Karaca, Moğollar’ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı “Dervişan” grubunu kurdu. “Dervişan”, politik rock’ın yanı sıra “progressive rock”ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümü “Yoksulluk Kader Olamaz”ı bu grupla çıkardı. Dervişan’ın dağılmasından sonra, Edirne’nin ilk ve Aradahan’ın son harflerini sentezleyerek “Edirdahan” adlı grubu kurdu. “Safinaz” adlı uzunçaları, Barış Manço-Kurtalan Ekspresi’nin 1975 yılı albümleri “2023” ile birlikte, Türkiye’nin sayılı senfonik rock albümlerinden biri oldu. Bu albümden sonra Almanya’ya gitti ve 1987’ye kadar bir tür sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü olan “Die Kanaken” adlı Almanca albümü çıkardı. Bu çalışmada yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki kimi parçaların Türkçelerini sonraki albümlerinde kaydetti. “Die Kanaken” albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili olarak şunlar yazılıydı:

Cem Karaca, ülkesi olan Türkiye’de bir rock yıldızı. Ülkesinde elliye yakın 45’lik ve LP yayınlayan Karaca’nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981’in Ocak ayında Almanya’dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983’te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar. Almanya’da daha çok Nâzım Hikmet’in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983’ün başlarında Almanca sözlerle ve Doğu-Batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye’de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak.

Karaca’nın, yurda döndüğü zaman Başbakan Turgut Özal’ın elini öptüğü iddia edildi ve “döneklikle” suçlandı. Bu eleştirilerin sahibi yazarları hicvettiği “Yarım Porsiyon Aydınlık” adlı şarkısında, “Hiçbir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz” diyerek kırgınlığını dile getirdi. 1980 sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. “Oh Be”, “Kahya Yahya”, “Hep Kahır” gibi hit şarkılar bu dönemde ortaya çıkmıştı.

Cem Karaca, ülkesine yeniden döndükten sonra ilk albümü “Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar”ı 1987 yılında, eski arkadaşı Cahit Berkay’la birlikte yaptı. Bundan bir yıl sonra aranjör Oğuz Abadan’la birlikte, 1960’lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışma olan “Töre”yi yaptı. 1990-92 yıllarında Uğur Dikmen ve Cahit Berkay’la yaptığı “Yiyin Efendiler”, “Nerde Kalmıştık” albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997 yılında çekilen “Ağır Roman” filminde seslendirdiği “Resimdeki Gözyaşları” ile yeniden popüler olmayı başardı.

Karaca; 1999 yılında Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen’in desteğiyle “Bindik Bir Alamete...” adlı albümünü çıkardı. Son albümü de sayılabilecek olan bu çalışma eski günlerin gürül gürül Cem Karaca’sının yeniden geri döndüğü başarılı bir çalışmadır. “Kahpe Bizans” filmi için üç parça kaydederek, filmde küçük bir rol de aldı. 2000’li yıllarda çeşitli şiir çalışmaları da yaptı. Barış Manço’nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres’iyle birleşerek konserler verdi. Son olarak Yol Arkadaşları grubuyla sahneye çıkan ve bu grupla son albümü “Hayvan Terli” ve Murathan Mungan albümündeki “Göç Yolları” adlı şarkıyı kaydeden Cem Karaca, kimi televizyon dizilerinde de görev almıştı.

Cem Karaca,  8 Şubat 2004 tarihinde vefat etti. Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

KİTAPLARI:

Gazal (Eşi İlkim ve oğlu Mehmet Emrah Karaca tarafından derlenen şiirleri, 2002), Döndümse Vatanıma Döndüm adında bir kitabı daha vardır

BAZI ALBÜMLERİ:

1973 - Kardaşlar – Apaşlar, 1975 - Nem Kaldı (Yavuz LP 1012), 1977 - Parka/İhtarname, 1991 - Bu Son Olsun, 1992 - 25. Yıl Özgürlük Resitali, 1994 - Cemaz-Ül-Evvel, 1996 – 2002 - The Best of Cem Karaca (Vol. 1- Vol. 5), 2005 – Ölümsüzler (1-2); 2005 - Mutlaka Yavrum (Cem Karaca Tribute Albümü), 2009 - Cem Karaca Anısına.

KAYNAKÇA: Metin Solmaz / Türkiye'de Pop Müzik - Dünü ve Bugünü ile Bir İnfilak Masalı (1996), Gökhan Aya / Bir Cem Karaca Kitabı (1998), Cem Karaca / Gazal (2002), Vural Sözer / Müzik Ansiklopedik Sözlük (2005), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007) - Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013) - Erkin Erkal / Türkiye’de Rock’ın Tarihi (2012).

Kaynak ::  Biyografya.com

1 Mayıs 2020 Cuma

#1Mayıs

#1Mayıs
*
1 Mayıs Tarihçesi
*
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
*
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
*
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
*
ABD'nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. 
Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. 
*
ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. 
*
Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti.
Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
*
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
*
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS,  Adolph FISCHER,  George ENGEL ve  August SPIES , 
1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
*
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.

*

1 Mayıs Marşı
*
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
*
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
*
*1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı.
Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.
*
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
*
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.
*
Söz ve Müzik : Sarper Özsan

8 Şubat 2019 Cuma

#CemKaraca




#CemKaraca

Türk Rock Müziği'nin en büyük üstadlarından birisi, şarkıcı, besteci ve söz yazarı. 


O zaman ünlü tiyatrocularından sayılan Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca' nın evliliklerinin altıncı yılında, 5 Nisan 1945' de İstanbul' da dünyaya geldi.
Karaca, sanatçı bir ailenin çocuğu olmanın avantajını çok iyi değerlendirerek sanatla iç içe büyüdü. Cem Karaca müzik hayatının ilk bölümünde Anadolu'nun müziğinden bihaber bir şekilde, ilk grupları olan Jaguarlar ve Dinamitler ile Rock'n'Roll tarzı çalışmalar yapıyordu. O dönemdeki en büyük destekçişi İlhami Gencer' di.
İlk evliliğinden kısa bir süre sonra askere giden Karaca'nın hayatı askerliği sırasında bir anlamda değişti. Bir yandan eşinin hasretini çekerken diğer yandan da Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını farkeden Karaca, asker arkadaşının çaldığı balar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti.
1967 yılında askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katılan Karaca ve grubu, Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında "Emrah" isimli parçalarıyla ikinci oldu ve yarışmanın getirdiği şevkle batı müziği ile doğu müziğini sentezleme çabasına girerek bu yönde şarkılar üretmeye başladı.
Resimdeki Gözyaşları isimli parçayla büyük başarı elde eden Karaca ve grubu Apaşlar'la Almanyada Ferdy Klein orkestrasını'da yanına alarak parçalar kaydetdiler. Cem Karaca'nın Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü.
Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasındaki anlaşmazlıklar had safhaya çıkınca Cem Karaca gruptan ayrıldı. Cem Karaca Apaşlar grubunun basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sıralarda Cem Karaca Almanya' ya giderek Ferdy Klein Orkestrasıyla 4 tane 45'lik doldurdu. Amacı yeni grubuna ekipman alabilmek ve maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. Nitekim ilk 45' likleri Dadaloğlu ile büyük bir başarı elde etti. Fakat 1972 yılında Cem Karaca ve Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar Cem Karaca ile Kardaşlar' ın yolunu ayırmasına sebep oldu. Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti. Bu grupla 3 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu.
Dervişan politik-rock yapmanın yanısıra progressive rock müziğinin Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan sayesinde Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Cem Karaca aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: Yoksulluk Kader Olamaz.
Dervişan' ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kuran Karaca, Safinaz adında yine iyi bir albüm yapmış olmasına rağmen eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra 1981 yılında Almanya' ya giden Cem Karaca bu ülkede 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işleyen Karaca bu süre içerisindeki en iyi albümünü almanca olarak çıkardı: Die Kanaken.
Yabancı düşmanlığı, Gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işleyen Cem Karaca bu albümde ki bazı parçaların Türkçesini ilerki albümlerinde kaydetti. Die Kanaken albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı: "Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981 yılının ocak ayında Federal Almanya'da bulunduğu sırada son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983 yılında da Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca ilk olarak 1983 yılının başlarında Almanca sözlerle ve doğu batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor."
İnsanlar Gülüyordu de! Trende, vapurda, otobüste...
Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle! Hep Kahır . Bıktım be!
Cem KARACA   
Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü için döneklikle suçlandı. Bu dönemde çıkardığı albümler sanki ülkesine uzun yıllar sonra dönen ve kendini evinde hissetmeyen bir kişi gibi verimsizdi. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay' la Yiyin Efendiler ve Nerde Kalmıştık albümleriyle birazda olsa eski Cem Karaca tadı vermeyi başardı. 1997 yılında Ağır Roman isimli filmde yıllar öncesinin hiti Resimdeki Gözyaşları Cem Karaca'ya yeniden popülerlik getirdi. 1999 yılında Bindik bir alamete... isimli albümünü Cahit BerkayEngin YörükoğluAhmet GüvençUğur Dikmen desteğiyle çıkaran Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip, filmde ufak bir rolde yer aldı.
Cem Karaca 1994’te TRT’de Raptiye adlı programı sundu. 1995’te ise Flash TV’de Cem Karaca Show’u, 1996’da aynı kanalda “Efendime Söyleyeyim” programını yaptı.
2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmalarında gördüğümüz Cem Karaca, Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. En son olarak "Yol Arkadaşları" isimli grubuyla sahneye çıktı.
Evlilikleri :
1.eşi: Cem Karaca, 22 Aralık 1965 tarihinde tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile evlendi. bu evlilik kısa sürede bitti. 
2.eşi: İkinci evliliğini yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile  1968 
Ekim ayında yaptı. Bu evlilik de 2 yıl sürdü. 
3.eşi: Üçüncü evliliğini Feride Balkan ile 21 Ağustos 1972 tarihinde yaptı. 1976 yılında çiftin oğulları Emrah Karaca dünyaya geldi. 80' li yıllarda Almanya'da zorunlu olarak yaşamakta iken boşandı.
4.eşi: 5 Temmuz 1993'te Cem Karaca, dördüncü evliliğini ilk eşi Semra Özgür ile yaptı. 
5.eşi: Cem Karaca'nın 5. evliliği ise İlkim Erkan ile oldu.
Cem Karaca 8 Şubat 2004' de solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle geçirilen kalp krizi nedeniyle hayata gözlerini yumdu.
Filmleri : 
1970 - Kralların Öfkesi 
2001 - Avcı (TV dizisi) 
2001 - Yeni Hayat (2001)
1999 - Kahpe Bizans


Kaynak: Biyografi.info