Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
8 Mart 2021 Pazartesi
#8MartDünyaEmekçiKadınlarGünü
7 Mart 2021 Pazar
#KırmızıGülDemetDemet
Aysun Gültekin : Kırmızı Gül Demet Demet
#KırmızıGülDemetDemet
*
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı
*
Kırmızı gül her dem olsa
Yaralara merhem olsa
Ol tabipten derman gelse
Şol revanda balam kaldı
*
Kırmızı gülün hazanı
Ağaçlar döker gazeli
Kara yağızın güzeli
Şol revanda balam kaldı
*
#MuharremAkkuş
*
***
"Kırmızı Gül Demet Demet Türküsü'nün Hikayesi"
*
Revan, bugünkü adıyla Erivan, yani günümüzde Ermenistan'ın başkenti... Türkümüze konu olan olayın geçtiği zaman ise, büyük ihtimalle 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, Revan Osmanlı’nın önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş.
*
Yıl 1635. Dördüncü Murat 250 bin kişilik bir orduyla Revan seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, Revan yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler...
*
Mehmet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu! Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, Revan 'da satıyor Mehmet... Bir de alışkanlığı var Mehmet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına…
*
Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi, saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Mehmet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Mehmet üstüne... Mehmet’in anası her defasında kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
*
Bazen kışın yola saldığı oğlu yazın dönüyor. Bazen de tersi oluyor. Kervanın dönüşü, bayram gibi! Kimi kocasını, kimi yavuklusunu karşılıyor. Kimi analar da oğlunu. Sarılıp, ağlayanlar, sevinç gözyaşı dökenler.
*
Veba hastalığı kırıp geçiriyor ortalığı. İlkin bir ateş sarıyor bünyeyi. Kusma, iltihap, baş dönmesi. En sonunda da sayıklama. Artık kurtuluşu yok. Sayıklaya sayıklaya götürüyor insanı. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde başlıyor sayıklama... Kurduğu tüm dünya yok oluyor bir anda insanın. Sevgiliye özlem, alınan armağanlar. Söylenecek güzel sözler…
*
Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Mehmet'i de Revan'da vebayla yakalıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Mehmet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artık bir çalıdır mezar taşı Mehmet'in!. Bir tek Mehmet değil vebaya teslim olan. Kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perişan. Utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi...
*
Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Mehmet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kaldı''. Sen sen ol da gel cevapla. "İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş. En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Mehmet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu''.
*
Gel de söyle bunu. Söyleyebilirsen!. Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi?. Avuçlarını göğe açıp, Rabbinden medet dilemez mi?. Kırmızı gülün merhem olmasını istemez mi?. Karayağızın güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi? Anadır, alıyor veriyor, veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali. Deli olup dağlara düşüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı''... diye diye haykırdığını söylediler.
*
Kırmızı Gül Demet Demet Videosu
3 Mart 2021 Çarşamba
#YusufHayaloğlu
1953'te Tunceli'de doğan Yusuf Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. 16 Kasım 2000 tarihinde hayatını kaybeden sanatçı Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyiydi. Flash TV ve Kral TV 'de programlar yapan Yusuf Hayaloğlu' nun cenazesi 4 Mart 2009 tarihinde önce Armutlu Cemevi'nden daha sonra ikindi namazının ardından Yeniköy mezarlığına defnedilmiştir.
Gözleri İntihar Mavi adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Adı Bahtiyar, Başkaldırıyorum, Ayrılığın Hediyesi, Yüreğim Kanıyor gibi şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve yorumlanmıştı.
Kardeşi Gülten Hayaloğlu Ahmet Kaya ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır. Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur. Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır.
Akciğerindeki tümör nedeniyle uzun süredir kanser tedavisi gören Yusuf Hayaloğlu 3 Mart 2009 tarihinde 56 yaşında hayata gözlerini yumdu. Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçirdi.
Yusuf Hayaloğlu'nun Eserleri
Kitapları
- Gözleri İntihar Mavi
Şiir Albümleri
- Ah Ulan Rıza
- Bir Acayip Adam
Şiirleri
- İstanbul Acılar Kraliçesi
- Demek Şimdi Gidiyorsun*Ah Ulan Rıza
- Merhaba Nalan
- İşte Gidiyorum
- Asi Bir Küheylan
- Topal Sevda
- Beni Düşün,Unutma
- Biz Üç Kişiydik
- Bir Veda Havası
- Ayrılığın Hediyesi
- Başım Belada
- Bir Anka Kuşu
- Ceylan Seni Vuramam
- İncinen Gurur
- Dağlarda Kar Olsaydım
- Adı Bahtiyar
- Hani Benim Gençliğim
- Hangi Ayrılık
- Hayat Nedir Anne
- Can Dostum
- Mezarcı kardeş
Yusuf Hayaloğlu Şiirlerinden Örnekler
HANİ BENİM GENÇLİĞİM Hani benim sevincim nerede; Penceresiz kaldım anne, Ne varsa buğusu genzi yakan, Bu ne yaman çelişki anne, Hani benim övüncüm nerede; Duvarlar konuşmuyor anne, Daha kapılmamışken rüzgara, Yağmurları biriktir anne, İYİMSER BİR GÜL Uyandım, seni düşündüm Sonra devriye parolası Uyandım, seni düşündüm Su bulanınca Dert etme, iyiyim ben Sonra mazgal altı zulası Dert etme, iyiyim ben Kan bulaşınca KOD ADI : BAHTİYAR Geçiyor önümden, sirenler içinde, Rastlardım avluda, hep volta atarken, Diyarbakır'lıymış, kod adı: Bahtiyar. Beni tez saldılar, o kaldı içerde. Gazetede çıktı, üç satır yazıyla; Geçiyor önümden, gül yüzlü Bahtiyar. YÜREĞİM KANIYOR Sakin göllerin kuğusuyduk, Yarılan ekmeğin buğusuyduk; Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle. Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri şarabımızı döktü, Dağlarda çoban ateşiydik, Ceylanın pınara inişiydik, Bazı sorumluluklarımız vardı, Birer yolcuyduk, Birer tomurcuktuk hayatın kollarında. BAŞIM BELADA Bugün, düşünemeyeceğin kadar Başım belada! Sevdim, inanamayacağın kadar, Başım belada! TEZGAHTAR NEBAHAT Tezgahtar bir kızdı o, Ah Nebahat, hiç görmedi rahat. Tezgahtar bir kızdı o, O kır çiçekli bluzuyla, Ah Nebahat, ona gülmedi hayar. BİR VEDA HAVASI Vakit tamam!.. seni terk ediyorum. Korkulu geceleri sayar gibi, Aşksa bitti... Vakit tamam!.. seni terk ediyorum. Kalacak tüm izlerin hayatımda. Ölümse, korktun. BİR ACAYİP ADAM Fırtınadan arta kalmış bir teknede, Bir sürgün kasabasıydı, Küçücük bir koydu, sığdı, Nereden geldiğini bilmezdim, Bir şeylere küfrederdi hep, Bir kalın kitabı vardı, Bir gün bir aksilik oldu, Polisler onu bulduğunda tekti, DOKUNMA YANARSIN Çocukluğum çıraklıkta geçti, Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda, Firari gecelerin azmanı olmuşum, Koşmak istiyorum; Saati ayrılığa kurmuşum, Firari acıların uzmanı olmuşum, AH ULAN RIZA Neden halâ gelmedi, yoksa Cebimde bir lira desen yok, Gelse, balığa çıkacaktık, Bu sandalı geçen hafta denk getirip Saat sekizde gelecekti, Eğer öyleyse yandık, Abi, kadında boy şu kadar; Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama, Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur, Bir keresinde, hiç unutmam Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik, Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır, Bir tek askerde ayrıldık, Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu. Neyse, bunlar derin mevzu... Gittim, vurup kafayı yattım; Vay be Rıza!.. Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler Ah dostum... o kocaman gövdene Yani sen şimdi gittin, yani yoksun, Peki, beni kim kızdıracak, Ulan Rıza... ne hayâllerimiz vardı oysa, Talih yüzümüze gülecekti be!.. Ah ulan Rıza... bu mahallenin, Ah ulan Rıza... ben şimdi, Kaynak : turkedebiyati.org |
2 Mart 2021 Salı
#HasretindenPrangalarEskittim
Ahmed Arif : Hasretinden Prangalar Eskittim
#HasretindenPrangalarEskittim
*
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir
dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
*
1 Mart 2021 Pazartesi
#Dostluk
#Dostluk
*
Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.
*
Gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.
*
Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.
*
O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın
*
28 Şubat 2021 Pazar
#YaşarKemal
1952 - Sarı Sıcak
1975 - Bütün Hikâyeler
*
Roman
1955 - İnce Memed,
1955 - Teneke, ,
1960 - Orta Direk,
1963 - Yer Demir Gök Bakır,
1968 - Ölmez Otu,
1969 - İnce Memed,
1974 - Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti,
1975 - Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf,
1976 - Yılanı Öldürseler,
1976 - Al Gözüm Seyreyle Salih,
1978 - Kuşlar da Gitti, (uzun öykü)
1978 - Deniz Küstü,
1980 - Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I,
1982 - Hüyükteki Nar Ağacı,
1984 - İnce Memed, III. Cilt,
1985 - Kale Kapısı / Kimsecik II,
1987 - İnce Memed, IV. Cilt,
1991 - Kanın Sesi / Kimsecik III,
1997 - Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I,
2002- Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II,
2002 - Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III,
2012 - Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV,
2013 - Tek Kanatlı Bir Kuş, br>
Çocuk Romanı
1977 - Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca,
*
Çeviri
1977 - Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile),
*
Röportaj
1955 - Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti,
1955 - Çukurova Yana Yana,
1957 - Peribacaları,
1971 - Bu Diyar Baştan Başa,
1974 - Bir Bulut Kaynıyor,
1978 - Allahın Askerleri,
2011 - Röportaj Yazarlığında 60 Yıl,
2013 - Çocuklar İnsandır,
*
Deneme-Derleme
1943 - Ağıtlar, Adana: Halkevi,
1961 - Taş Çatlasa,
1974 - Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları)
- Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
1980 - Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı)
1985 - Yayımlanmamış 10 Ağıt,
1997 - Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı)
1995 - Ustadır Arı, İst.: Can,
1995 - Zulmün Artsın,
2009 - Binbir Çiçekli Bahçe,
*
Destansı roman
1967 - Üç Anadolu Efsanesi,
1970 - Ağrıdağı Efsanesi,
1971 - Binboğalar Efsanesi,
1972 - Çakırcalı Efe,
*
Şiir
2010 - Bugünlere Bahar İndi,
*
Kaynak : Biyografi.info