26 Şubat 2021 Cuma

#HasanHüseyinKorkmazgil


     

Şair ve yazar (D. 1927, Gürün / Sivas - Ö. 26 Şubat 1984, Ankara). İlkokulu doğduğu yerde bitirdikten (1939) sonra, 1942’de parasız yatılı sınavını kazanarak ortaokulu Niğde Ortaokulunda, liseyi Adana Erkek Lisesinde (1948) okudu. Liseyi bitirdiği yıl tutuklanarak yargılandı ve yargılandığı suçtan beraat etti. 1950 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden mezun oldu. Kahramanmaraş Göksun’da öğretmenliğe başladıktan altı buçuk ay sonra, siyasi eylemde bulunduğu gerekçesiyle alınıp yargılanarak, Ceza Yasasının 142. maddesinden iki yıl hapis cezasına çarptırıldı ve öğretmenlik görevine son verildi (1951). Serbest kaldıktan sonra trenlerde, kahvelerde, otellerde karakalem port-reler çizerek, tabelacılık, arzuhalcilik, hayvan bakıcılığı ve toprak işçiliği yaparak (1954-60) geçimini sağlamaya çalıştı. Folklorla uğraştı, mizah hikâyeleri, radyo oyunları yazdı. 1960’ta İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşti, Akis dergisinde çalıştı, bir süre de Ankara’da Forum dergisini çıkardı ve yönetti (1968-70).

Kızılırmak şiirini, derginin yazı işleri müdürlüğünü bir sayı için üstüne alarak, Dost dergisinde (1959) yayımladı. Ancak bu şiir kitap olarak çıktığında, yine Türk Ceza Yasasının 142. maddeden hakkında dava açıldı, yargılandı, beraat etti. 1965 ve 1973 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisinden milletvekili adayı oldu. Ankara’da Yenigün gazetesinde yazarlık ve idare müdürlüğü yaptı, Yeni Toplum dergisinde ve Yeni Halkçı gazetesinde çalıştı, oradan emekli oldu. Bir beyin kanaması sonucunda yaşamını yitirdi.

Şiire, Erzincan depreminde ölenler için hece ölçüsüyle ağıtlar yazarak (1939-40) başladı. Lise yıllarında ise şiir onun için vazgeçilmez bir tutku olmuştu. Hece ve aruz ölçüleriyle şiir denemeleri yaptı. Ağustos Şiiri başlıklı ilk şiiri 1959 yılında Dost dergisinde çıkmıştı. O tarihten itibaren Dost (1959-66), Yelken (1959-64), Varlık (1960), İmece (1961), Ataç (1962-63), Yön (1962), Sosyal Adalet (1963-65) ve Gelecek (1971-72) dergilerinde çok sayıda şiir ve yazısı yayımlandı. Yine bu yıllarda mizahî hikâyeler yazıp yayımladı. Kavel (1963) adlı ilk şiir kitabıyla 1964 Yeditepe Şiir Armağanını, Kızılkuğu (1971) ile TRT’nin 1970 yılında açtığı sanat yarışmalarında Şiir Başarı Ödülünü, Filizkıran Fırtınası (1981) ile 1981 Ömer Faruk Toprak ve Nevzat Üstün şiir ödüllerini aldı.

İlk kitabı Kavel adını, işçileri başarılı bir grev yapan bir fabrikanın adından aldı. Bu kitapta emekçi halklara olan sevgisini açığa vurdu. Şiirlerinde, İkinci Yeni şairleri gibi deformasyon tekniğini ve bazı biçimsel açılımları kullanırken, onda Nâzım Hikmet ve Attilâ İlhan gibi şairlerin etkileri de görülür. İkinci kitabı olan Temmuz Bildirisi’nde (1965) de ilk kitabı gibi toplumsal olaylarla bireysel duyarlıklar, doğa ve insan sevgisi iç içe geçmiştir. Sonraki kitabı Kızılırmak’ta (1966); “...şairin derin duyarlılığı, gür sesi, geniş soluğu, renkli hayali, işlek Türkçesi ile diyalektik bir görüş ve insancıl bir bakışa yaslanan hayat ve tabiat sevgisi, barış ve özgürlük tutkusu, devrim ve bağımsızlık özlemi birbiriyle kaynaşarak etkili bir bileşim meydana getirirler. Bu lirik birleşimin düzeyi yalnızca H. Hüseyin için değil, son dönem toplumcu şiinimiz için de bir aşamadır.” (Asım Bezirci)

Hasan Hüseyin, şiirin somut olduğunu ısrarla belirtir ve bu anlayışını da şu sözlerle dile getirir: “Yıllardır yazar, çizer, söylerim: Bilineni bilinmeze, görüneni görünmeze, duyulanı duyulmaza, kısacası, somutu soyuta itme değildir şiir’in işi. Tam tersi: Bilinmezi bilinir, görünmezi görünür, duyulmazı duyulur, duyumsanmazı duyumsanır, algılanmazı algılanabilir yapmaktadır.”

ESERLERİ:

ŞİİR: Kavel (1963), Temmuz Bildirisi (1965), Kızılırmak (1966), Kızılkuğu (1971), Ağlasun Ayşafağı (1972), Oğlak (1972), Acıyı Bal Eyledik (1973), Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin (1974), Koçero Vatan Şiiri (1976), Haziran’da Ölmek Zor (1977), Filizkıran Fırtınası (1981), Acılara Tutunmak (1981), Işıklarla Oynamayın (1982), Kandan Kına Yakılmaz (1985), Tohumlar Tuz İçinde (1988).

MİZÂHİ HİKÂYE: Öhhöö (1964), Made in Turkey (1970), Bıyıklar Konuşuyor (1971), Gülelim de Bilelim (1973).

GEZİ: Bağdat Basra Yollarında (1974).

ÇOCUK KİTABI: Aşıcı Baba (1081), Eşeğin Gözyaşları (1981), Ormanın Öcü (1981).

KAYNAKÇA: Asım Bezirci (Dost, Mayıs 1970) - On Şair On Şiir (1971) - Temele Gül Dikenler (1977), Bedrettin Cömert / Hasan Hüseyin Şiirine Giriş (Yansıma, Nisan 1973), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi III (s. 613, 1973), Zeki Büyüktanır / Dilimiz ve Hasan Hüseyin (1983), Hasan Hüseyin Yalvaç / Bu Bir Hasan Hüseyin Korkmazgil Kitabıdır (1995), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Azime Korkmazgil / Gök Mavisi Bir Türkü (2003), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007).

Kaynak : Biyografya.com

20 Şubat 2021 Cumartesi

#Davet

#Davet * Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. * Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. * Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... * Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...
* #NazımHikmet

#AdaletTürküsü

#AdaletTürküsü

*

Yıkık dökük boş şehirler

Boynu bükük viraneler

Yarım kalmış hikayeler

Bitmek için bizi bekler

*

Kanla doludur geceler

Ateş altında yiğitler

Sokaklardaki ölüler

Kalkmak için bizi bekler

*

Öfkeliyiz bu düzene

Şirazesiz adalete

Sorulur hesap elbette

Yarınlar bizi bekler

*

Kızıla çalar afişler

Nakış nakış işlenmişler

Grevdeki emekçiler

Halay için bizi bekler

*

Öfke dolu anaları

Çığ düşmüş anıları

Gecekondu sokakları

Coşmak için bizi bekler

*

https://youtu.be/qIx_D_Y7JuY

18 Şubat 2021 Perşembe

#ÖzerkVeDemokratikÜniversite

"ÖZERK  ve DEMOKRATİK Üniversite
Biz aşağıda imzası bulunan müzisyenler;
Hayatın her alanında özgürlükleri ve evrensel insan haklarını savunan, her türden ayrımcılığa karşı duran müzik ve sahne emekçileriyiz.
Bu anlamda; özerk üniversiteleri, demokratik değerlere bağlı akademisyenleri ve uğradıkları haksızlıklara karşı anayasa işle güvenceye alınmış "haklı" itirazlarını dile getiren değerli öğrencileri sahipleniyoruz.
Hiçbir siyasi gücün, her ne sebeple olursa olsun üniversiteleri, akademisyenleri ve öğrencileri ötekileştirdiği, kendi fikrince dizayn etmeye çalıştığı yöntemleri kabul etmiyoruz.
Siyasi otorite, elini üniversitelerden, akademisyenlerden ve değerli öğrencilerden derhal çekmelidir.
Tüm kamuoyuna bildiriz ki:
Başta Boğaziçi Üniversiteliler olmak üzere baskılara direnen tüm üniversitelilerin yanında duracak ve;
"Özerk ve Demokratik Üniversite" nin her zaman savunucusu olacağız.
Saygılarımızla."
diyerek bizlere seslenen sanatçılarımıza; yürekler dolusu koskocaman alkışlarım ile aynı fikirde olduğumu bildiriyorum...
Okuyalım ve bolca, çokca paylaşalım...


14 Şubat 2021 Pazar

#NurayHafiftaş

Nuray Hafiftaş, 8 Ağustos 1964 tarihinde Kars, Çıldır’da âşıklık geleneğine sahip, sazların duvarda asıldığı ailenin kızı olarak doğmuştur. Babası Sevdakâr Hafiftaş’dır. Bağlama sanatçısı olan Güray Hafiftaş (d.1966) adında erkek kardeşi vardır. 1,5 yaşında iken İstanbul’a ailecek taşınmışlar. İlkokulu İstanbul, Taksim'de okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi İTÜ Devlet Konservatuarı'nı bitirdikten sonra İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyetinde 4 yıl kadrolu devlet sanatçısı olarak çalıştı. Aynı yıllarda İstanbul Radyosu'nda da sözleşmeli sanatçı olarak 4 yıl çalıştı.

Nuray Hafiftaş, Teknik üniversitede konservatuar eğitimi sırasında Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve Batı Müziği eğitimi de aldı.

Şimdiye kadar birçok albüm çıkaran Nuray Hafiftaş’ın 100'ü aşkın söz ve bestesi kendisine ait olan eserleri var. Bunlardan "Ayrılık Nikahı", "Yalan Dünya" ve "İsyan Ediyorum"u Kibariye, "Hasret" ve "Gurbet"i ise İzzet Yıldızhan okudu. Nuray Hafiftaş, rakip meslektaşlarına vokal yapacak alçak gönüllülüğünden hiçbir zaman vazgeçmedi. Yarattığı eserlerini sanatçı dostlarıyla paylaştı.

Nuray Hafiftaş, 2017 temmuz ayında geçirdiği kalın bağırsak ameliyatından sonra karaciğerine de sıçrayan kanser nedeniyle özel bir hastanede tedavi görmeye başladı. 30 Kasım 2017 tarihinde Nuray Hafiftaş’a kolon ve karaciğer kanseri teşhisi konulduğu duyuruldu.

14 Şubat 2018 tarihinde İstanbul'da kolon ve karaciğer kanseri tedavisi gördüğü Emsey Hospital Onkoloji bölümünde 54 yaşında hayatını kaybetti.

Albümleri :
1987 - Asker Mektubu (Arabesk)
1988 - Yaradan Aşkına
1989 - Dön İki Gözüm
1990 - Dilanım
1990 - Divane Gönlüm
1991 - Turquie Aşık
1991 - Atılmaz Sevda
1992 - Arada Bir
1993 - Dinle
1994 - Şimdi Oldu
1996 - Eline Düştüm
2000 - Eyvah Gönül
2002 - Leyli Leyli
2005 - Sılayı Ver
2007 - Yıllarım
2014 - Arada Bir
2014 - Dinle
2014 - Eyvah Gönül
2014 - Dön İki Gözüm
2014 - Yaradan Aşkına
2014 - Atılmaz Sevda
2016 - İstanbul ve Sen
2017 - Düet Arabesk 2018 (Yunus BülbülNuray Hafiftaş)
*

Kaynak : Biyografi.info

8 Şubat 2021 Pazartesi

#CemKaraca

 

Cem Karaca : Safinaz

Müzisyen, rock sanatçısı ve yazar (D. 5 Nisan 1945, İstanbul – Ö. 8 Şubat 2004, İstanbul). 

Tam adı Muhtar Cem Karaca’dır. Türk rock müziğindeki önemli sanatçılardandır ve güçlü bir Anadolu rock kültü yaratmıştır. Annesi Ermeni asıllı tiyatro oyuncusu Toto Karaca, babası Azeri asıllı yine tiyatro oyuncusu Mehmet Karaca’dır. Bu iki sanatçı anne-baba arasında sanatla iç içe büyüdü. Ortaöğrenimini Robert Kolej’de yaptı. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın ardından devam eden olaylar sonucunda kendisini müzik piyasasının içinde buldu. Sesinin keşfedilmesi ise annesi tarafından olmuştur. İlk dönemlerde “Jaguarlar”, “Dinamitler” gibi gruplarla amatörce çalışmalar yaparak popüler rock’n’roll parçaları söylemeye başladı. O dönemlerde kendisinin en büyük destekçilerinden biri de müzisyen İlham Gencer’di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini oldukça ilerletti. Aynı yıllarda tiyatro ile de ilgilenen Cem Karaca çeşitli oyunlarda da görevler aldı.

Karaca, askerliği sırasında Anadolu’nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını ayrımsadı. Asker arkadaşının çaldığı bağlama ise onu bambaşka diyarlara taşıdı. Bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını dile getirdiğini keşfetti. 1967 yılında Apaşlar grubuna katılarak, “Hürriyet” gazetesinin düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışmasında “Emrah” adlı parçasıyla ikinci oldular ve Doğu-Batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar. “Resimdeki Gözyaşları” adlı parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar’la Batı Almanya’ya gitti ve bu grupla birlikteliği 1969 yılının sonlarına kadar sürdü. Ardından, Apaşlar’ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte “Kardaşlar” grubunu kurdu. Bu sırada yine Almanya’ya giderek Ferdy Klein Orkestrası’yla dört adet 45’lik plak doldurdu. Bu çalışmalarla amacı, maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı.

İlk 45’likleri “Dadaloğlu” ile büyük bir başarı kazandılar. 1972’de Seyhan Karabay ile arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar’la yollarını ayırdı. Bu sırada, Anadolu rock’ın güçlü sesi Moğollar’la birleşirken Kardaşlar da Moğollar’la anlaşamayan Ersen Dinleten’i gruplarına aldı.

Karaca, Moğollar’ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı “Dervişan” grubunu kurdu. “Dervişan”, politik rock’ın yanı sıra “progressive rock”ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümü “Yoksulluk Kader Olamaz”ı bu grupla çıkardı. Dervişan’ın dağılmasından sonra, Edirne’nin ilk ve Aradahan’ın son harflerini sentezleyerek “Edirdahan” adlı grubu kurdu. “Safinaz” adlı uzunçaları, Barış Manço-Kurtalan Ekspresi’nin 1975 yılı albümleri “2023” ile birlikte, Türkiye’nin sayılı senfonik rock albümlerinden biri oldu. Bu albümden sonra Almanya’ya gitti ve 1987’ye kadar bir tür sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü olan “Die Kanaken” adlı Almanca albümü çıkardı. Bu çalışmada yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki kimi parçaların Türkçelerini sonraki albümlerinde kaydetti. “Die Kanaken” albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili olarak şunlar yazılıydı:

Cem Karaca, ülkesi olan Türkiye’de bir rock yıldızı. Ülkesinde elliye yakın 45’lik ve LP yayınlayan Karaca’nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981’in Ocak ayında Almanya’dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983’te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar. Almanya’da daha çok Nâzım Hikmet’in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983’ün başlarında Almanca sözlerle ve Doğu-Batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye’de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak.

Karaca’nın, yurda döndüğü zaman Başbakan Turgut Özal’ın elini öptüğü iddia edildi ve “döneklikle” suçlandı. Bu eleştirilerin sahibi yazarları hicvettiği “Yarım Porsiyon Aydınlık” adlı şarkısında, “Hiçbir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz” diyerek kırgınlığını dile getirdi. 1980 sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. “Oh Be”, “Kahya Yahya”, “Hep Kahır” gibi hit şarkılar bu dönemde ortaya çıkmıştı.

Cem Karaca, ülkesine yeniden döndükten sonra ilk albümü “Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar”ı 1987 yılında, eski arkadaşı Cahit Berkay’la birlikte yaptı. Bundan bir yıl sonra aranjör Oğuz Abadan’la birlikte, 1960’lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışma olan “Töre”yi yaptı. 1990-92 yıllarında Uğur Dikmen ve Cahit Berkay’la yaptığı “Yiyin Efendiler”, “Nerde Kalmıştık” albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997 yılında çekilen “Ağır Roman” filminde seslendirdiği “Resimdeki Gözyaşları” ile yeniden popüler olmayı başardı.

Karaca; 1999 yılında Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen’in desteğiyle “Bindik Bir Alamete...” adlı albümünü çıkardı. Son albümü de sayılabilecek olan bu çalışma eski günlerin gürül gürül Cem Karaca’sının yeniden geri döndüğü başarılı bir çalışmadır. “Kahpe Bizans” filmi için üç parça kaydederek, filmde küçük bir rol de aldı. 2000’li yıllarda çeşitli şiir çalışmaları da yaptı. Barış Manço’nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres’iyle birleşerek konserler verdi. Son olarak Yol Arkadaşları grubuyla sahneye çıkan ve bu grupla son albümü “Hayvan Terli” ve Murathan Mungan albümündeki “Göç Yolları” adlı şarkıyı kaydeden Cem Karaca, kimi televizyon dizilerinde de görev almıştı.

Cem Karaca,  8 Şubat 2004 tarihinde vefat etti. Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.

KİTAPLARI:

Gazal (Eşi İlkim ve oğlu Mehmet Emrah Karaca tarafından derlenen şiirleri, 2002), Döndümse Vatanıma Döndüm adında bir kitabı daha vardır

BAZI ALBÜMLERİ:

1973 - Kardaşlar – Apaşlar, 1975 - Nem Kaldı (Yavuz LP 1012), 1977 - Parka/İhtarname, 1991 - Bu Son Olsun, 1992 - 25. Yıl Özgürlük Resitali, 1994 - Cemaz-Ül-Evvel, 1996 – 2002 - The Best of Cem Karaca (Vol. 1- Vol. 5), 2005 – Ölümsüzler (1-2); 2005 - Mutlaka Yavrum (Cem Karaca Tribute Albümü), 2009 - Cem Karaca Anısına.

KAYNAKÇA: Metin Solmaz / Türkiye'de Pop Müzik - Dünü ve Bugünü ile Bir İnfilak Masalı (1996), Gökhan Aya / Bir Cem Karaca Kitabı (1998), Cem Karaca / Gazal (2002), Vural Sözer / Müzik Ansiklopedik Sözlük (2005), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007) - Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013) - Erkin Erkal / Türkiye’de Rock’ın Tarihi (2012).

Kaynak ::  Biyografya.com

7 Şubat 2021 Pazar

#DahaSendenGayriAşıkmıYoktur

 

Sevcan Orhan : Daha Senden Gayrı Aşık mı Yoktur

#DahaSendenGayriAşıkmıYoktur

*

Daha senden gayri aşık mı yoktur

Nedir bu telaşın vay deli gönül

Hele düşün devr-i Adem’ den beri

Neler gelmiş geçmiş, say deli gönül

*

Şu fani dünyada umudunu yüz

İnanmazsan var kitaba yüz be yüz

Evin mezaristan , malın bir top bez

Daha duymadınsa  duy deli gönül

*

Günde bir yol duman çöker serime

Elim ermez gidem kisb ü kârıma

Kendi bildiğine doğrudur deme

Var iki kamile sor deli gönül

*

Gördüm iki kişi mezar eşiyor 

Gam gasavet gelmiş , boydan aşıyor

Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor

Gel de bu rüyayı yor deli gönül

*

Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun

Bu nefsin elinden kaçamıyorsun

Ruhsati dünyadan geçemiyorsun

Topraklar başına vay deli gönül

*

Derleyen     : Nesimi Çimen

Kaynak Kişi : Aşık Ruhsati

Yöre            : Sarız/Kayseri