Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
#YıldırayÇınar #DavutSulari #SiyahPerçeminiDökmüşYüzüne #YaktınYandırdınBeni Siyah perçemini yar yar dökmüş yüzüne, Salınarak gelen hümaya bakın. Kimden söz işitmiş yar yar düşmüş hüzüne, Keder yakışmayan simaya bakın. Yar yar yar yar eylenemem. **************************************** Yaktın yandırdın beni, Zalim aldattın beni. Ne dedim de darıldın, Bir pula sattın beni. **************************************** Ağ göksün üstüne yar yar bir bağ dikilmiş, Bin bir çeşit çiçeklerden ekilmiş. Dün uğradım bir ücraya çekilmiş, Bulut mu gaplamış şu Ay'a bakın. Yar yar yar yar eylenemem. **************************************** Yaktın yandırdın beni, Zalim aldattın beni. Ne dedim de darıldın, Bir pula sattın beni.. **************************************** Elin sitemini yar yar ağlarken gördüm, Gül dibinde kakül bağlarken gördüm, Bir seher vaktinde çağlarken gördüm, Davut Sulari'deki sevdaya bakın. Yar yar yar yar eylenemem. **************************************** Yaktın yandırdın beni, Zalim aldattın beni. Ne dedim de darıldın, Bir pula sattın beni. **************************************** Yöre : Erzincan Söz ve Müzik : Davut Sulari Yıldıray Çınar : Siyah Perçemini Dökmüş Yüzüne
#NeşetErtaş #AnamAğlarBaşucumdaOturur #ElÇekTabipElÇekBenimYaramdan ********************************************* Anam Ağlar Baş Ucumda Oturur Derdim Elli İken Yüze Yetirir Bu Dert Beni Yiye Yiye Bitirir El Çek Tabip El Çek Benim Yaramdan Ölürüm Gurtulmam Ben Bu Yaramdan ********************************************* Anama Babama Yüzüm Kalmadı Bir Su Ver Demiye Sözüm Kalmadı Doktora Tabibe Lüzum Kalmadı El Çek Tabip El Çek Benim Yaramdan Ölürüm Gurtulmam Ben Bu Yaramdan ********************************************* Yöre : Kırşehir Söz ve Müzik : Neşet Ertaş ********************************************* Neşet Ertaş : Anam Ağlar Başucumda Oturur
Bir şafaktan bir şafağa Bir akşamdan bir akşama Merhaba demeden daha Bu gitmeler gitmek değil Eğil salkım söğüt eğil Bu benimki sevda değil Eğil yağmur rüzgar eğil Bu benimki sevda değil Eğil dalga bükül demir Güzelliğin gerçek değil Penceren kör kapın kitli Bu bendeki seyir değil Eğil salkım söğüt eğil Bu benimki sevda değil Eğil yağmur rüzgar eğil Bu benimki sevda değil Söz ve Müzik : Zülfü Livaneli Zülfü Livaneli : Sevda Değil
Türk Rock Müziği'nin en büyük üstadlarından birisi, şarkıcı, besteci ve söz yazarı. O zaman ünlü tiyatrocularından sayılan Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca' nın evliliklerinin altıncı yılında, 5 Nisan 1945' de İstanbul' da dünyaya geldi.
Karaca, sanatçı bir ailenin çocuğu olmanın avantajını çok iyi değerlendirerek sanatla iç içe büyüdü. Cem Karaca müzik hayatının ilk bölümünde Anadolu'nun müziğinden bihaber bir şekilde, ilk grupları olan Jaguarlar ve Dinamitler ile Rock'n'Roll tarzı çalışmalar yapıyordu. O dönemdeki en büyük destekçişi İlhami Gencer' di.
İlk evliliğinden kısa bir süre sonra askere giden Karaca'nın hayatı askerliği sırasında bir anlamda değişti. Bir yandan eşinin hasretini çekerken diğer yandan da Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını farkeden Karaca, asker arkadaşının çaldığı balar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti.
1967 yılında askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katılan Karaca ve grubu, Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında "Emrah" isimli parçalarıyla ikinci oldu ve yarışmanın getirdiği şevkle batı müziği ile doğu müziğini sentezleme çabasına girerek bu yönde şarkılar üretmeye başladı.
Resimdeki Gözyaşları isimli parçayla büyük başarı elde eden Karaca ve grubu Apaşlar'la Almanyada Ferdy Klein orkestrasını'da yanına alarak parçalar kaydetdiler. Cem Karaca'nın Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü.
Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasındaki anlaşmazlıklar had safhaya çıkınca Cem Karaca gruptan ayrıldı. Cem Karaca Apaşlar grubunun basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sıralarda Cem Karaca Almanya' ya giderek Ferdy Klein Orkestrasıyla 4 tane 45'lik doldurdu. Amacı yeni grubuna ekipman alabilmek ve maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. Nitekim ilk 45' likleri Dadaloğlu ile büyük bir başarı elde etti. Fakat 1972 yılında Cem Karaca ve Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar Cem Karaca ile Kardaşlar' ın yolunu ayırmasına sebep oldu. Cem Karaca, Kardaşlar grubundan ayrılıp Anadolu Pop'un güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşmış Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti. Bu grupla 3 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu.
Dervişan politik-rock yapmanın yanısıra progressive rock müziğinin Uğur Dikmen ve Oğuz Durukan sayesinde Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Cem Karaca aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: Yoksulluk Kader Olamaz.
Dervişan' ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kuran Karaca, Safinaz adında yine iyi bir albüm yapmış olmasına rağmen eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra 1981 yılında Almanya' ya giden Cem Karaca bu ülkede 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işleyen Karaca bu süre içerisindeki en iyi albümünü almanca olarak çıkardı: Die Kanaken.
Yabancı düşmanlığı, Gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işleyen Cem Karaca bu albümde ki bazı parçaların Türkçesini ilerki albümlerinde kaydetti. Die Kanaken albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı: "Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981 yılının ocak ayında Federal Almanya'da bulunduğu sırada son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983 yılında da Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca ilk olarak 1983 yılının başlarında Almanca sözlerle ve doğu batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor."
İnsanlar Gülüyordu de! Trende, vapurda, otobüste... Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle! Hep Kahır . Bıktım be!
Cem KARACA
Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü için döneklikle suçlandı. Bu dönemde çıkardığı albümler sanki ülkesine uzun yıllar sonra dönen ve kendini evinde hissetmeyen bir kişi gibi verimsizdi. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay' la Yiyin Efendiler ve Nerde Kalmıştık albümleriyle birazda olsa eski Cem Karaca tadı vermeyi başardı. 1997 yılında Ağır Roman isimli filmde yıllar öncesinin hiti Resimdeki Gözyaşları Cem Karaca'ya yeniden popülerlik getirdi. 1999 yılında Bindik bir alamete... isimli albümünü Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç, Uğur Dikmen desteğiyle çıkaran Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip, filmde ufak bir rolde yer aldı.
Cem Karaca 1994’te TRT’de Raptiye adlı programı sundu. 1995’te ise Flash TV’de Cem Karaca Show’u, 1996’da aynı kanalda “Efendime Söyleyeyim” programını yaptı.
2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmalarında gördüğümüz Cem Karaca, Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. En son olarak "Yol Arkadaşları" isimli grubuyla sahneye çıktı.
Evlilikleri : 1.eşi: Cem Karaca, 22 Aralık 1965 tarihinde tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile evlendi. bu evlilik kısa sürede bitti. 2.eşi: İkinci evliliğini yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile 1968 Ekim ayında yaptı. Bu evlilik de 2 yıl sürdü. 3.eşi: Üçüncü evliliğini Feride Balkan ile 21 Ağustos 1972 tarihinde yaptı. 1976 yılında çiftin oğulları Emrah Karaca dünyaya geldi. 80' li yıllarda Almanya'da zorunlu olarak yaşamakta iken boşandı. 4.eşi: 5 Temmuz 1993'te Cem Karaca, dördüncü evliliğini ilk eşi Semra Özgür ile yaptı. 5.eşi: Cem Karaca'nın 5. evliliği ise İlkim Erkan ile oldu.
Cem Karaca 8 Şubat2004' de solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle geçirilen kalp krizi nedeniyle hayata gözlerini yumdu.
Filmleri : 1970 - Kralların Öfkesi 2001 - Avcı (TV dizisi) 2001 - Yeni Hayat (2001)
1999 - Kahpe Bizans
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık, Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken Bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, Yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük Dövüldük, vurulduk, asıldık... Vurulduk ey halkım, unutma bizi Yoksulluğun bükemediği bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez, İsteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acımasız ellerine terkedildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, Taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi. Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş Doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Kanserdik; ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık Önlerine. Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük. Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler gizli emellerle, Başlarımızı ezmek, Kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi. Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, Komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı' nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız Bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi. Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, Mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. Asıldık ey halkım, unutma bizi. Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, Ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere Bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak Ey halkım, unutma bizi. Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak Ey halkım unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz Simdi hep birlikteyiz Ey halkım, unutma bizi. Uğur Mumcu