30 Ağustos Gecesinde / Nazım Hikmet Ran / Kuvayi Milliye/Destan
Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
16 Ocak 2019 Çarşamba
14 Ocak 2019 Pazartesi
Ali Asker : Oy Dağlar
Yazlar kışlar uçan kuşlar tanığımdır
Ayrılıklar yolum oldu
Can yoldaşlar dil sırdaşlar tanığımdır
Ölümlerden gülüm soldu
Anam bacım arkadaşlar tanığımdır
Zulüm gelip beni buldu
*****************************************************
oy dağlar yalçın dağlar,dumanı hırçın dağlar
gün olur devran döner,ağlayan bayram eyler
*****************************************************
Oy dağlar haber verin,sılamı özledim yine
Kuş olup kanat gerin,yolumu gözledim yine
Yolumu gözledim yine,oy dağlar oy dağlar
Kın olup bıçak verin,anamı özledim yine
Kuş olup kanat gerin,yolumu gözledim yine
*****************************************************
oy dağlar yalçın dağlar,dumanı hırçın dağlar
gün olur devran döner,ağlayan bayram eyler
*****************************************************
Söz : Nihat Behram
Müzik : Ali Asker
***********************************
Ali Asker : Oy Dağlar
#ZübeydeHanım
Mustafa Kemal ATATÜRK' ün annesidir.
Zübeyde Hanım, 1857 yılında Selanik yakınlarındaki Langaza’ da doğmuştur. Konya Karaman'dan Rumeli’ye göçen ve Selanik yakınlarındaki Langaza’ ya yerleşen bir Türkmen ailesi olan Hacı Sofu ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızıdır. Annesi, Molla Hanım olarak anılan Ayşe Hanım’dır.
Selanik' te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında henüz 14 yaşında iken evlendi.
6 çocuğu oldu. Çocuklarından Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Naciye (d.1889) ve Fatma (1872-1875),fazla yaşamadı. Sadece Mustafa (d.1881) ve Makbule Atadan (d.1885) hayatlarına devam edebildi. Naciye’byi de 1899 yılında küçük yaşta veremden kaybettiler.
Kocası Ali Rıza Efendi, 1889 yılında, tek oğlu Mustafa Kemal ilkokul üçüncü sınıfta okuduğu sırada, hastalanarak öldü.
Bunun üzerine Zübeyde hanım, çocukları Mustafa, Makbule ve Naciye’yi de alarak abisi Hüseyin Bey'in Langaza' daki çiftliğine gitti. Ağbisine daha fazla yük olmak istemeyen Zübeyde Hanım, ikinci evliliğini Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile yaptı. Balkan Savaşı’ ndan sonra Ragıp Bey’den boşandı. Birinci Dünya savaşından sonra Zübeyde hanım ile birlikte kızı Makbule Selanik' ten ayrılarak İstanbul' a Mustafa Kemal’in kendileri için Akaretler'de tuttuğu eve yerleşti.
1919’da Anadolu' ya çıktığından beri görmediği ve üstelik Osmanlı Padişahı tarafından hakkında ölüm emri verildiğini öğrendiği oğlu Mustafa Kemal ile ancak 14 Haziran 1922’de Adapazarı’nda tekrar buluşan Zübeyde, onun yanına Ankara’ ya yerleşti. Ancak bu şehrin sert iklim koşulları sağlığını olumsuz etkileyince tedavi amacıyla İzmir’ e gitti.
Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923 tarihinde İzmir’ de 66 yaşında ölmüştür.
Kaynak : Biyografi.info
Kaynak : Biyografi.info
Zübeyde Hanım’ ın Vasiyeti
Vahap MUNYAR
Hürriyet 15 mayıs 2009
Darüşşafaka’ nın arşiv ve müzesinde yapılan tarama sırasında Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ ın 1921 tarihli ve 20 bin kuruşluk bağışı içeren bir vasiyeti ortaya çıktı. Zübeyde Hanım’ ın Darüşşafaka’ ya 1921’de yaptığı 20 bin kuruşluk bağışın bugünkü değerinin 2 milyon liraya denk geldiği hesaplandı.
Zekeriya Yıldırım Başkanlığındaki Darüşşafaka Cemiyeti yönetimi, arşiv ve müzede yenilemeler yaparken, Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ ın 1921 yılında Darüşşafaka’ ya 20 bin kuruşluk bağış yaptığını içeren vasiyetini gün yüzüne çıkardı. Yıldırım, "Kuruluşu 1863’e uzanan Darüşşafaka, tarih boyunca bağışlarla yaşayan bir kurum. Darüşşafaka, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’dan ablası Makbule Ata’ya, Sait Faik’e uzanan değişik kesimlerden bağış ve destek görmüştür" dedi. Darüşşafaka Cemiyeti Genel Sekreteri Adnan Dovan, İş Bankası hisselerinden yola çıkarak yaptıkları hesaplamayla, Zübeyde Hanım’ ın bağışladığı 20 bin kuruşun değerinin bugün 2 milyon liraya denk gelebileceği sonucunu çıkardıklarını bildirdi.
Çeviri 1968 tarihli
Zekeriya Yıldırım, Darüşşafaka Cemiyeti Başkanvekilleri Talha Çamaş, Davuk Ökütçü, Beşir Özmen, Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Tekin ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları Genel Müdürü Nilgün Akalın’la birlikte düzenlediği sohbet toplantısında, Zübeyde Hanım’ın 20 bin kuruşluk vasiyetine nasıl ulaştıklarını şöyle anlattı: "Cemiyetimizin arşiv ve müzesinde yenileme-düzenleme çalışmaları başlattık. Bu çalışmalar sırasında Zübeyde Hanım’ın 1921 tarihli vasiyetnamesini gördük. Aslında vasiyetname 1968 yılında incelenmiş, noter tasdikli çevirisi de o günlerde yaptırılmış, yeniden arşive konulmuş. Zübeyde Hanım, vasiyetnamesinde okul öğrencilerine mevsim meyvelerinden yedirilmesini tavsiye ediyor."
Darüşşafaka Cemiyeti Genel Sekreteri Adnan Dovan, 1921’deki 20 bin kuruşun, 2 milyon liralık bir değere denk gelişini nasıl hesapladığını şöyle açıkladı: "Aslında enflasyona, altına, dövize göre de hesap yapılabilirdi. Ancak, bunların sağlıklı olamayacağını düşündük. Önümüzdeki en güzel örnek İş Bankası hisseleriydi. Zübeyde Hanım’ ın Darüşşafaka’ ya 20 bin kuruş bağışlamasından 3 yıl sonra Atatürk, İş Bankası’ nın kuruluşu için 200 bin lira vermiş. İş Bankası halka açık ve hisseleri borsada işlem görüyor. 20 bin kuruşu İş Bankası hisseleriyle değerlendirdiğimizde, bugünkü büyüklüğü 2 milyon liraya ulaşıyor."
Zekeriya Yıldırım, Darüşşafaka’ yı "Bitmeyen bir hikaye" olarak tanımladıklarını belirterek, şunları söyledi: "Darüşşafaka’ ya zaman zaman devlet de el uzatmış ama esas itibariyle bağışlarla 146 yılı geride bırakmışız. Zübeyde Hanım gibi, Sait Faik gibi toplumun önde gelen insanlarının yanısıra, ismi kamuoyunca bilinmeyen çok sayıda bağışçımız var. Son dönemlerdeki en büyük desteklerden biri de İş Bankası’nın 81 ilden 81 öğrenciyi Darüşşafaka’ da ve sonra da üniversite bitene kadar okutması projesi oldu. Herkesi ’bitmeyen hikaye’nin yeni sayfaları olmaya çağırıyoruz."
Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Zekeriya Yıldırım, Darüşşafaka Eğitim Kurumları’na sınavla, öncelikle babasız çocukları aldıklarını hatırlatarak, şunları dile getirdi: "Ancak, deprem gibi felaket dönemlerinde sınavsız öğrenci aldığımız da olmuş. Bunun ilk örneği 1939 Erzincan depremi sırasında yaşanmış. İş Bankası, o dönemde çocukları tek tek toplayıp, Darüşşafaka’ya getirmiş, eğitimlerine destek olmuş. O dönemdeki bu öğrencilere, ’Deprem çocukları’ denmiş. Benzeri bir uygulamayı şehitlerimizin çocukları için de yapıyoruz. Bugüne kadar 85 şehit çocuğu okulumuza sınavsız girdi. Şimdi Mardin’in Bilge Köyü’ nde yaşanan vahşet sonrası da çocuklar öksüz-yetim kaldı. Orada 4 üçüncü sınıf, 2 de dördüncü sınıf öğrencisi belirledik. Milli Eğitim Bakanlığı’na bu çocukları sınavsız olarak alabileceğimizi bildirdik. Bakanlık'tan gelecek yanıta göre, bu çocukların eğitimini üstleneceğiz."
Her yıl Kadir Gecesi’nde hatim ve dua şartı koydu
Zübeyde Hanım’ ın Darüşşafaka’ya bağış belgesinde çok ilginç bir şartı da bulunuyor. Dindar bir Müslüman olan Zübeyde Hanım, bağış belgesinde her yıl Kadir Gecesi’ nde bir Darüşşafaka öğrencisinin Hatmi Şerif (Kuran-ı Kerim’i baştan sona okumak) icra etmesini ve bundan hasıl olacak sevabı, başta Hazreti Muhammed ve ailesi olmak üzere enbiya ve evliyalara, kendi gelmiş geçmiş aile efradının ruhlarına bağışlanmasını şart koşmuş.
Etiketler:
@TC_Turku_Bey,
#ZübeydeHanım,
Ali Rıza Efendi,
Darüşşafaka,
Hazreti Muhammed,
İzmir,
Kadir Gecesi,
Kuran-ı Kerim,
Mustafa Kemal Atatürk,
Selanik,
Türkülü Yürekler,
Zübeyde Hanım
11 Ocak 2019 Cuma
#KıvırcıkAli
Ali Özütemiz, 11 Ekim 1968’de Tokat’ın Turhal ilçesinin Erenli Köyü’nde, dokuz kardeşin en küçüğü olarak dünyaya geldi.
Kıvırcık Ali okuduğu, "Isırgan Otu", "Tükendim" ve "Gülüm" isimli eserlerle akıllarda yer yapmıştı.
İlkokul yıllarına geldiğinde , o doğmadan 37 gün önce vefat eden babasının sazını çalmaya başladı. Mahzuni Şerif, Abdullah Papur, Ali Kızıltuğ, Ali Ekber Çiçek, Muhlis Akarsu, Rıza Aslandoğan, Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Sabahat Akkiraz gibi büyük üstatları dinleyerek büyüdü. Onları örnek aldı. Yoksulluk yüzünden ilkokuldan sonra okuyamadı ve İstanbul’a göç etti. Bir saz evinde ve konfeksiyon atölyelerinde çalıştı. Zamanının çoğunu bağlama çalarak geçiren Özütemiz, gazino ve düğün salonlarında çalışmaya başladıktan sonra saçlarının uzun ve kıvırcık olmasından dolayı "Kıvırcık Ali" olarak anılmaya başlandı.
Grup Turnalar ile Türkülerden Türkülere Yol Eyledik albümü ile profesyonelliğe adım attı. 1998’de ikinci albümleri olan Türküler Kimliğimiz’i çıkardılar. Bu albümde müziği kendisine ait olan Turnalar adlı eser de yer alır. 1999 yılında ilk solo albümü olan Gül Tükendi Ben Tükendim’i çıkardı. Geniş bir dinleyici kitlesine sahipti. Albümlerinde en az on eserin müziği kendisine ait. Bestelerini Edip Akbayram ve Sibel Can başta olmak üzere bir çok sanatçı seslendirdi. Ozanlık geleneğini sürdürdü. Anadolu türkülerini içinde barındıran besteleri ve kendi tarzını ortaya koyan yorumuyla ünü Avustralya ve Kanada’ya kadar ulaştı.
Daha sonra:
5-Hepimize Yeter Dünya adlarıyla 5 albüm çıkardı.
Biri kız iki çocuk babasıydı.
11 ocak 2011 de bir trafik kazasında vefat etti
Kaynak : Biyografi.info
Kaynak : Biyografi.info
Etiketler:
#KıvırcıkAli,
Ali Özütemiz,
Geriye Dönün Seneler,
Grup Turnalar,
Gül Tükendi Ben Tükendim,
Hepimize Yeter Dünya,
Isırgan Otu,
Kıvırcık Ali,
Üçüncü Gurbet
10 Ocak 2019 Perşembe
#NecatiCumalı
Necati Cumalı, kullandığı sade ama etkileyici dil ile hayatı ve insanları eserlerine olduğu gibi yansıtabilmeyi başarmış, 20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli yazarlarındandır. Eserlerinde, anlaşılır olmaya önem vermiştir ve bu konuda Stendhal 'ı örnek aldığını belirtmiştir. Garip akımı ile aynı yıllarda şiir yazmaya başlamış olmasına ve yakın arkadaşlarının pek çoğunun bu akımdan etkilenmiş olmasına rağmen Cumalı, eserlerinde farklı bir yol izlemeyi seçmiştir.
13 Ocak 1921 tarihinde, şu anda Yunanistan sınırları içinde bulunan Makedon kasabası Florina'da dünyaya geldi. Doğduktan kısa süre sonra yapılan Türkiye - Yunanistan Nüfus Mübadelesi'nin ardından, o dönemdeki pek çok Türk ailenin yaptığı gibi Türkiye' ye göç eden ailesi, İzmir'in Urla kasabasına yerleşti. Florina' da yaşadığı dönemi hatırlayamamasına rağmen, ailesinden dinlediği Makedonya hikayeleri üzerine aldığı notlar ve yaptığı birkaç ziyaret sayesinde, yazdığı iki kitapta o dönemi anlattı. Bu kitaplardan ilki olan "Makedonya 1900"de yer alan Dila Hanım hikayesi daha sonra filmleştirildi. Dönemi anlatan diğer kitabı "Viran Dağlar"da ise, babasının dayısının oğlu Zülfikar Bey'in hikayesini anlattı.
Çiftçilikle uğraşan bir ailenin çocuğu olan Cumalı, ilkokul yıllarını Urla' da geçirdikten sonra, İzmir Atatürk Lisesi' ne yatılı olarak girdi. 1941 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi' nden mezun oldu ve Ankara Toprak Mahsülleri Ofisi' nde çalışmaya başladı. 1945 yılında Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü' nde çalışmaya başlayan Cumalı, 1948-1957 yılları arasında İzmir'de avukatlık yaptı. İzmir'de avukatlık yaptığı sıralarda, Ege Bölgesi' nin pek çok köy ve kasabasına ziyaretler gerçekleştiren Cumalı, edindiği izlenimlerden yola çıkarak, daha sonra film olarak uyarlanıp Metin Erksan tarafından çekilen ve Türkiye'ye ilk uluslararası sinema ödülünü kazandıran "Susuz Yaz" eserini yazdı. Bu kitap, Ege topraklarında yaşam mücadelesi veren halkın hayatını yansıtmaktadır.
1957-1959 yılları arasında, Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Ateşesi olarak görev yaptı.
1959-1963 yılları arasında da, İstanbul Radyosu' nda redaktör olarak çalıştı.
1959-1963 yılları arasında da, İstanbul Radyosu' nda redaktör olarak çalıştı.
1963 yılından itibaren hayatını yazarak kazanmaya başlayan Necati Cumalı, 1970'te İstanbul' a taşınarak kendisini bütünüyle sanatına adadı. Yugoslavya, Bulgaristan, ABD, Sovyetler Birliği, İran, Yunanistan ve Çekoslovakya' dan davetler aldı ve bu ülkelere ziyaretler gerçekleştirdi.
Yazdığı şiirler 1940'lı yıllardan itibaren, Varlık, Servet-i Fünun, Yeni İnsanlık gibi dergilerde yayınlandı.
Necati Cumalı, 10 Ocak 2001 tarihinde, karaciğer kanseri sebebiyle İstanbul'da hayatını kaybetti. Çok sevdiği Urla kasabasındaki evi, Kültür Bakanlığı' nın çabaları ile müze haline getirildi.
Necati Cumalı' nın İstanbul, Beşiktaş Vişnezade' deki Şairler Sofrası' nda bir heykeli bulunmaktadır.
Necati Cumalı' nın İstanbul, Beşiktaş Vişnezade' deki Şairler Sofrası' nda bir heykeli bulunmaktadır.
Eserleri:
Hikayeleri:
1955 Yalnız Kadın
1956 Değişik Gözle
1962 Susuz Yaz1969 Ay Büyürken Uyuyamam
1976 Viran Dağlar: Makedonya 1900
1976 Kente İnen Kaplanlar
Şiirleri:
1943 Kızılçullu Yolu
1945 Harbe Gidenin Şarkıları
1947 Mayıs Ayı Notları
1951 Güzel Aydınlık
1954 Denizin İlk Yükselişi
1955 İmbatla Gelen
1957 Güneş Çizgisi
1968 Yağmurlu Deniz
1970 Başaklar Gebe
1974 Ceylan Ağıdı
1980 Aç Güneş
1981 Bozkırda Bir Atlı
1982 Yarasın Beyler
Roman
1959 Tütün Zamanı (Zeliş adıyla 1971)
1973 Yağmurlar ve Topraklar
1974 Acı Tütün
1975 Aşk da Gezer
Oyun
1959 Mine
1959 Oyunlar I (Boş Beşik, Ezik Otlar, Vur Emri)
1969 Oyunlar II (Susuz Yaz, Tehlikeli Güvercin, Yeni Çıkan Şarkılar)
1969 Oyunlar III (Nalınlar, Masallar, Kaynana Ciğeri)
1969 Oyunlar IV (Derya Gülü, Aşk Duvarı, Zorla İspanyol)
1973 Oyunlar V (Gömü, Bakanı Bekliyoruz, Kristof Kolomb'un Yumurtası)
1981 Oyunlar VI (Mine, Yürüyen Geceyi Dinle, İş Karar Vermekte, Yaralı Geyik)
Deneme
1971 Niçin Aşk
1976 Senin İçin Ey Demokrasi
1982 Etiler Mektupları
Günce
1987 Yeşil Bir At Sırtında
Ödülleri
1957 Sait Faik Hikaye Armağanı (Değişik Gözle )
1969 Türk Dili Kurumu Şiir Ödülü (Yağmurlu Deniz)
1984 Yeditepe Şiir Ödülü (Bütün Şiirleri I)
Kaynak : Biyografi.info
Etiketler:
@TC_Turku_Bey,
#NecatiCumalı,
Acı Tütün,
Dila Hanım,
İzmir,
Makedonya,
Necati Cumalı,
Servet-i Fünun,
Stendhal,
Susuz Yaz,
Türkülü Yürekler,
Urla,
Viran Dağlar
9 Ocak 2019 Çarşamba
#BircanPullukcuoğlu
********************************
Güz mü Geldi Rengin Soluk
Ne Tez Yaprak Döktün Ömrüm
Hep Ağlarsın Boynun Bükük
Gözyaşın Derya mı Ömrüm
********************************
Ne Tadın Ne De Tuzun Var
Ne Yaşamakta Gözün Var
Bülbül Gibi Güle Figan
Etmekten Ne Çıkar Ömrüm
********************************
Her Kuşun Bir Yuvası Var
Hele Bak Ne Sevdası Var
Yaşamaya Hevesi Var
Neden Tadın Kaçmış Ömrüm
********************************
Alem Gülüp Eğleniyor
Gönlüne Sultan Arıyor
Beni Gören Deli Diyor
Yataksız Yorgansız Ömrüm
********************************
Türk halk müziğinin güçlü seslerinden Bircan Pullukçuoğlu 15 Ağustos 1948’de Aydın’ın Söke ilçesinde doğdu.
Bircan Pullukçuoğlu, Anadolu müziğinin, geleneksel bağlama icrası ve yapımının ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden biri olan Coşkun Güla' dan müzik eğitimi aldı.
Bircan Pullukçuoğlu TRT’de çeşitli televizyon programlarında görev alan aldı.
Sanatçı Bircan Pullukçuoğlu TRT repertuarında notaya aldığı birçok türkü bulunmaktadır.
Bircan Pullukçuoğlu bağlama çaldı ve TRT’de ses sanatçısı olarak görev yaptı.
Sanatçı, Bircan Pullukçuoğlu çalışmalarını daha sonra ise Ankara Radyosu’nda şef olarak sürdürdü.
Türk halk müziğinin ünlü sanatçılardan Bircan Pullukçuoğlu 9 Ocak 2016 tarihinde öldü.
Bircan Pullukçuoğlu’nun ölüm haberini; Türk sanat müziği ses sanatçısı, bestekar, şair, yazar, sunucu ve oyuncu Onur Akay Twitter hesabından takipçileriyle duyurdu. Akay yayınladığı mesajda, ‘Halk müziğinin bel kemiği kırıldı. Keşke gençler izinden gitse! Bircan Pullukçuoğlu’na Allah’tan rahmet dilerim.’ ifadelerini kullandı.
Kaynak :http://www.bilgebilir.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)