30 Nisan 2017 Pazar

Aşık Gülabi : Hangi Dağın Ardındasın Sevdiğim



Hangi dağın ardındasın sevdiğim
Oyannıya dönem dönem ağlayam
Bir mektup gönder ki kurban olduğum
Yüzlerime sürem sürem ağlayam

Tövbe gelmem daha Alman eline
Mevlam sen kavuştur beni yarime
Yine duman durmuş da Çorum eline
O ellere soram soram ağlayam

Gülabi’yem mesken gurbet elleri
Ne kadar özledim sevdiğim seni
Aramızda dağlar bırakmaz beni
O dağlara soram soram ağlayam

Aşık Gülabi : Hangi Dağın Ardındasın Sevdiğim

Aysun Gültekin : Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar



Sabahın seherinde ötüyor kuşlar
Balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
Kudretten çekilmiş karadır kaşlar
İşte bu gönlümün cananı geldi

Seher vakti keklik çıkar kabana
Salladıkça püskül değer tabana
Korkarım sevdiğim vara yabana
İşte bu gönlümün cananı geldi

Yarim yine şekerlendin ballandın
Alınan yeşili giydin sallandın
Kırılsın kolların ne tez çullandın
Aç gözlerini aç cananın geldi


Tokat - Yöre Ekibi - Mehmet Erenler

Ahmet Kaya : Uçun Kuşlar Uçun Doğduğum Yere


Uçun kuşlar uçun doğduğum yere 
Şimdi dağlarımda mor sümbül vardır 
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır

Uçun kuşlar uçun burda vefa yok 
Öyle akar sular, öyle hava yok 
Feryadıma karşı aksi seda yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır

Şiirin Orijinal Hali Şöyledir:

'Sevgili oğlum Mehmed Said'e'


Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem
Yüce dağ başında siyah tül vardır
Orda geçti benim güzel günlerim
O demleri anıp bugün inlerim
Destan-ı ömrümü okur dinlerim
İçimde oralı bir bülbül vardır
Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok
Öyle akarsular, öyle hava yok
Feryadıma karşı aks-i sada yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır
Hey Rıza kederin başından aşkın
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın
Sende derya gibi daima taşkın
Daima çalkanır bir gönül vardır


Muzaffer Akgün : Uçun Kuşlar Uçun İzmir'e Doğru




Asker ettiler beni kıdemli çavuş
Gurbet çöllerinde oldum bir baykuş
Anadan babadan yardan bir haber yokmuş
Uçun kuşlar uçun İzmir'e doğru

Güverteye çıktım uzandım yattım
Komutan gelince selama kalktım
Anayı babayı yarı sılaya attım
Uçun kuşlar uçun İzmir'e doğru

Evimizin önü duttur geçilmez
Bağımızda gazel sıktır seçilmez
Bir ben ölmeyinen ordu bozulmaz
Uçun kuşlar uçun İzmir'e doğru




Yıldıray Çınar : Eşref




Hayatları değir mi
Şu gelen yar değil mi
Sakıplardan üç güzel
Biri Eşref değil mi

Aman eşref canım Eşref
Uykudan uyardın beni
Kana boyadın beni

Gele mi yar gel emi
Yar yanıma gel emi
Seni sevdim seveli
Oldum yürek veremi

Aman eşref canım Eşref
Uykudan uyardın beni
Kana boyadın beni

Hayatlarında durdum
Aradım yari buldum
Eğildim ki öpeyim
Yari uykuda buldum

Aman eşref canım Eşref
Uykudan uyardın beni
Kana boyadın beni

Derleyen : Bedirhan Kırmızı
Yöre : Urfa


23 Nisan 2017 Pazar

Nazım Hikmet RAN : Dünyayı Verelim Çocuklara( Halit ERGENÇ'in Sesinden)


Dünyayı Verelim Çocuklara

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne 
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar 
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında 
dünyayı çocuklara verelim 
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi 
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar 
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı 
çocuklar dünyayı alacak elimizden 
ölümsüz ağaçlar dikecekler

Nazım Hikmet RAN

Nazım Hikmet RAN : Dünyayı Verelim Çocuklara( Halit ERGENÇ'in Sesinden)

21 Nisan 2017 Cuma

Ahmed Arif : Anadolu




ANADOLU

Beşikler vermişim Nuh`a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana`n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu`yum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz !
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu`yu,
Karayılan`ı,
Meçhul Asker`i...
Sonra Pir Sultan`ı ve Bedrettin`i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa`da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatcının, fesatcının, hayinin...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, duş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yaratılırım.
Namuslu,  genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Ahmed Arif