Aysun Gültekin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aysun Gültekin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2018 Çarşamba

Aysun Gültekin : Nasip Olsa Gine Gitsem Yaylaya



Nasip olsa gine gitsem yaylaya
Doya doya baksam suna boyluya
Senin için yalvarayım Mevla’ya
Belki seni bana yazar yaradan

Seni gördüm evvel bahar yaz iken
O güzellik sende ilvan naz iken
Güller taze iken teller saz iken
Belki seni bana yazar yaradan

Yüce dağ başında pınar gözüsün
Sürüden seçilmiş körpe kuzusun
Güzeller güzeli yayla kızısın
Belki seni bana yazar yaradan

Ela göz üstüne eğmedir kaşı
Başına bağlamış telli bir poşu
Talibi Coşkun der bulunmaz eşi
Belki seni bana yazar yaradan

Aşık Talibi Coşkun

15 Ekim 2018 Pazartesi

Aysun Gültekin : Mihrican mı Değdi Gülün mü Soldu



Mihrican mı Deydi Gülün mü Soldu
Gel Ağlama Garip Bülbül Ağlama
Felek Baştan Başa Kimi Güldürdü
Gel Ağlama Garip Bülbül Ağlama

Şakı Benim Şeyda Bülbülüm Şakı
Bu Dünya Kimseye Kalır mı Baki
Sana da mı Deydi Feleğin Oku
Gel Ağlama Garip Bülbül Ağlama

Gonca Gül Açılır Har İle Geçer
Dertlilerin Ömrü Zar İle Geçer
Turabi Biçare Serinden Geçer
Gel Ağlama Garip Bülbül Ağlama 

Yöre : Deremumlu Köyü/Yozgat
Kaynak Kişi : İbrahim Bakır
Derleyen : Muzaffer Sarısözen

28 Mart 2018 Çarşamba

Aysun Gültekin ve Belkıs Akkale : Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu



Seyyah oldum şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkarımla okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Bilmem amelimden yoksa özümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden
İki elim kalkmaz oldu dizimden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Bozuk şu dünyanın düzeni bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömrüme yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Kul Himmet Üstadım ummana daldım
Gelenden geçenden haberin aldım
Mecnun oldum şallar geydim dolandım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Kul Himmet Üstadım

Aysun Gültekin ve Belkıs Akkale : Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu

20 Ekim 2017 Cuma

Aysun Gültekin : Eledim Eledim


Eledim eledim höllük eledim
Aynalı beşikte Canan Bebek beledim
Büyüttüm besledim Asker eyledim
Gitti de gelmedi Canan buna ne çare
Yandı ciğerim de Canan buna ne çare

Bir güzel simâdır aklımı alan
Aşkın sevdasını Canan sineme saran
Bizi kınamasın ehl-i din oğlan
Gitti de gelmedi Canan buna ne çare

Yandı ciğerim de Canan buna ne çare

19 Ekim 2017 Perşembe

Aysun Gültekin : Şu Uzun Gecenin Gecesi Olsam




Şu uzun gecenin gecesi olsam
Sılada bir evin bacası olsam
Dediler ki nazlı yarin pek hasta
Başında okuyan hocası olsam

Katipler oturmuş yazıya bakmaz
Herkes sevdiğini dilden bırakmaz
Hey allahtan korkmaz kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni

21 Eylül 2017 Perşembe

Aysun Gültekin : Taşa Verdim Yanımı


Taşa verdim yanımı 
Toprak emdi kanımı (oy dağlar oy dağlar)
Ezraile can vermezdim 
Canan aldı canımı (oy dağlar oy dağlar)

Dağları duman aldı
Bülbülü figan aldı (oy dağlar oy dağlar)
Ezraile borçlu kaldım
Bir canım var yar aldı (oy dağlar oy dağlar)

Elinde altın şamdan
Perdeyi kaldır camdan (oy dağlar oy dağlar)
Al hançeri vur beni
Ben usandım bu candan (oy dağlar oy dağlar) 


Kaynak Kişi : Salih Dündar
Derleyen : Muzaffer Sarısözen 
Yöre : Erzincan

Aysun Gültekin : Taşa Verdim Yanımı

19 Eylül 2017 Salı

Aysun Gültekin : Kahpe Felek Sana Nettim Neyledim




Kahpe felek sana nettim neyledim
Attın gurbet ele parelerimi
Akıbeti beni sılamdan ettin
Kestin mümkünümü çarelerimi

 Aman aman dağlar duman geçti zaman ben varamam
 Aman aman dağlar duman halim yaman

Ben kemlik görmedim hüsnü aladan
Gözlerim mektubun gelsin sıladan
Ölürüm kurtulamam ben bu yaradan
Dost olan bağlasın yarelerimi

 Aman aman dağlar duman geçti zaman ben varamam
 Aman aman dağlar duman halim yaman

Şu dağların arkasını bilirim
İflah olmam ben bu dertten ölürüm
Vadem yeter çöl gurbette kalırım
Yine ben sarayım yarelerimi

 Aman aman dağlar duman geçti zaman ben varamam
 Aman aman dağlar duman halim yaman

Kaynak Kişi : Bekir Tektaş - Osman Özdenkçi
Yöre : Sivas / Divriği

28 Haziran 2017 Çarşamba

Aysun Gültekin : Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış




Şu yüce dağları duman kaplamış
Yine mi gurbette kara haber var
Seher vakti bu yerde kimler ağlamış
Çimenler üstünde göz yaşları var

Gönlümüz gamlanır böyle günlerde
Önüme çektiler bir siyah perde
Yar senin aşkınla tutuldum derde
Yine mi gurbetten kara haber var

Ali Ekber Çiçek

26 Mayıs 2017 Cuma

Aysun Gültekin : Kırmızı Gül Demet Demet




"Kırmızı Gül Demet Demet Türküsü'nün Hikayesi"
Revan, bugünkü adıyla Erivan, yani günümüzde Ermenistan'ın başkenti... Türkümüze konu olan olayın geçtiği zaman ise, büyük ihtimalle 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, Revan Osmanlı ’nın önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş.
Yıl 1635. Dördüncü Murat 250 bin kişilik bir orduyla Revan seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, Revan yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler...
Mehmet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu! Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, Revan 'da satıyor Mehmet... Bir de alışkanlığı var Mehmet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına…

Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi, saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Mehmet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Mehmet üstüne... Mehmet’in anası her defasında kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
Bazen kışın yola saldığı oğlu yazın dönüyor. Bazen de tersi oluyor. Kervanın dönüşü, bayram gibi! Kimi kocasını, kimi yavuklusunu karşılıyor. Kimi analar da oğlunu. Sarılıp, ağlayanlar, sevinç gözyaşı dökenler.
Veba hastalığı kırıp geçiriyor ortalığı. İlkin bir ateş sarıyor bünyeyi. Kusma, iltihap, baş dönmesi. En sonunda da sayıklama. Artık kurtuluşu yok. Sayıklaya sayıklaya götürüyor insanı. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde başlıyor sayıklama... Kurduğu tüm dünya yok oluyor bir anda insanın. Sevgiliye özlem, alınan armağanlar. Söylenecek güzel sözler…
Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Mehmet'i de Revan'da vebayla yakalıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Mehmet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artık bir çalıdır mezar taşı Mehmet'in!. Bir tek Mehmet değil vebaya teslim olan. Kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perişan. Utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi...
Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Mehmet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kaldı''. Sen sen ol da gel cevapla. "İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş. En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Mehmet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu''.
Gel de söyle bunu. Söyleyebilirsen!. Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi?. Avuçlarını göğe açıp, Rabbinden medet dilemez mi?. Kırmızı gülün merhem olmasını istemez mi?. Karayağızın güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi? Anadır, alıyor veriyor, veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali. Deli olup dağlara düşüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı''... diye diye haykırdığını söylediler.
********************************
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı
********************************
Kırmızı gül her dem olsa
Yaralara merhem olsa
Ol tabipten derman gelse
Şol revanda balam kaldı
********************************
Kırmızı gülün hazanı
Ağaçlar döker gazeli
Kara yağızın güzeli
Şol revanda balam kaldı
********************************
****************************************************
*****************************************************


25 Mayıs 2017 Perşembe

Aysun Gültekin : Kadir Mevlam Senden Bir Dileğim Var



Kadir mevlam senden bir dileğim var
Beni muhannete muhtaç eyleme
Eğer muhannete muhtaç eylersen
Kara topraklara garkeyle beni

Muhannetin suyu bulanık akar
Aktığı yerleri sel olur yıkar
İyilik etmeden başına kakar
İşte böylesine muhtaç eyleme

Muhannetin sözü zehirden oktur
Hüsnü kereminle rahmetin çoktur
Sağ elin sol ele faydası yoktur
Sağ gözü sol göze muhtaç eyleme

30 Nisan 2017 Pazar

Aysun Gültekin : Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar



Sabahın seherinde ötüyor kuşlar
Balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
Kudretten çekilmiş karadır kaşlar
İşte bu gönlümün cananı geldi

Seher vakti keklik çıkar kabana
Salladıkça püskül değer tabana
Korkarım sevdiğim vara yabana
İşte bu gönlümün cananı geldi

Yarim yine şekerlendin ballandın
Alınan yeşili giydin sallandın
Kırılsın kolların ne tez çullandın
Aç gözlerini aç cananın geldi


Tokat - Yöre Ekibi - Mehmet Erenler

8 Nisan 2017 Cumartesi

Aysun Gültekin : Urfa'nın Etrafı



Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor aney gözlerim ağlar
Benim zalim derdim cihanı yakar

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Urfa dağlarında gezer bir ceylan
Yavrusunu kayıbetmiş ağlıyor yaman
Yarimin derdine bulmadım derman

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Ceylan senin gibi yüreğim yara
Cihanda derdime aney bulmadım çare
Bir yavru kaybettim gözleri kara

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Cemil Cankat
Urfa 

Aysun Gültekin : Urfa'nın Etrafı

14 Mart 2017 Salı

Aysun Gültekin-Cengiz Özkan-Kubilay Dökmetaş : Uzun İnce Bir Yoldayım




Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince
Uzak görünür görünce
Bir yol dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kahi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece

Aşık Veysel Şatıroğlu

10 Mart 2017 Cuma

Aysun Gültekin : Değirmen Başında Vurdular Beni


Değirmen başında vurdular beni vuy
Kirli tütünlüğe (oğul oğul oğul) sardılar beni
Vurma ragıp vurma nar danesiyem vuy
Anamın babamın (oğul oğul oğul) bir danesiyem

Değirmen başında vuy ana tepem vuy
Gaytan bıyıhlaran (oğul oğul oğul) gül suyi serpem
Vurma ragıp vurma nar danesiyem vuy
Anamın babamın (oğul oğul oğul) bir danesiyem

Atımı bağladım nar ağacına vuy
Perçemim dolaştı (oğul oğul oğul) gül ağacına
Vurma ragıp vurma nar danesiyem vuy
Anamın babamın (oğul oğul oğul) bir danesiyem

Erzurum-Mehmet Şaban Ataman-Neriman Tüfekçi

17 Şubat 2017 Cuma

Aysun Gültekin : Kırmızı Gül Demet Demet



Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı

Kırmızı gül her dem olsa
Yaralara merhem olsa
Ol tabipten derman gelse
Şol revanda balam kaldı

Kırmızı gülün hazanı
Ağaçlar döker gazeli
Kara yağızın güzeli
Şol revanda balam kaldı

Muharrem Akkuş


"Kırmızı Gül Demet Demet Türküsü'nün Hikayesi"
Revan, bugünkü adıyla Erivan, yani günümüzde Ermenistan'ın başkenti... Türkümüze konu olan olayın geçtiği zaman ise, büyük ihtimalle 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, Revan Osmanlı’nın önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş.
Yıl 1635. Dördüncü Murat 250 bin kişilik bir orduyla Revan seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, Revan yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler...
Mehmet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu! Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, Revan 'da satıyor Mehmet... Bir de alışkanlığı var Mehmet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına…
Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi, saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Mehmet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Mehmet üstüne... Mehmet’in anası her defasında kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
Bazen kışın yola saldığı oğlu yazın dönüyor. Bazen de tersi oluyor. Kervanın dönüşü, bayram gibi! Kimi kocasını, kimi yavuklusunu karşılıyor. Kimi analar da oğlunu. Sarılıp, ağlayanlar, sevinç gözyaşı dökenler.
Veba hastalığı kırıp geçiriyor ortalığı. İlkin bir ateş sarıyor bünyeyi. Kusma, iltihap, baş dönmesi. En sonunda da sayıklama. Artık kurtuluşu yok. Sayıklaya sayıklaya götürüyor insanı. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde başlıyor sayıklama... Kurduğu tüm dünya yok oluyor bir anda insanın. Sevgiliye özlem, alınan armağanlar. Söylenecek güzel sözler…
Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Mehmet'i de Revan'da vebayla yakalıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Mehmet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artık bir çalıdır mezar taşı Mehmet'in!. Bir tek Mehmet değil vebaya teslim olan. Kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perişan. Utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi...
Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Mehmet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kaldı''. Sen sen ol da gel cevapla. "İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş. En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Mehmet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu''.
Gel de söyle bunu. Söyleyebilirsen!. Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi?. Avuçlarını göğe açıp, Rabbinden medet dilemez mi?. Kırmızı gülün merhem olmasını istemez mi?. Karayağızın güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi? Anadır, alıyor veriyor, veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali. Deli olup dağlara düşüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı''... diye diye haykırdığını söylediler.

Aysun Gültekin : Kırmızı Gül Demet Demet

21 Kasım 2016 Pazartesi

Aysun Gültekin : Urfa’nın Etrafı Dumanlı Dağlar



Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor aney gözlerim ağlar
Benim zalim derdim cihanı yakar

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Urfa dağlarında gezer bir ceylan
Yavrusunu kayıbetmiş ağlıyor yaman
Yarimin derdine bulmadım derman

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Ceylan senin gibi yüreğim yara
Cihanda derdime aney bulmadım çare
Bir yavru kaybettim gözleri kara

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar
Anandan babandan yardan ayrı koyarlar

Cemil Cankat
Urfa


Aysun Gültekin : Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir


Sabah Semt Polikliniğinde tahlillerimi yaptırdım işe gidiyorum...
Güzelyalı sahil yolundan Konak istikametine seyir halindeyim...
Saat 09:03 suları...
TRT Türkü Radyosu anons edilen ve çalınan türkü:

Aysun Gültekin : Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir
Emeğine,nefesine, yüreğine sağlık Aysun Gültekin...

Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir

(yavru yavru)
Huma kuşu yükseklerden seslenir
(oğul) yar koynunda bir çift suna beslenir beslenir
(yavru yavru)
Sen ağlama kirpiklerin (kömür gözler) ıslanır
(oğul) ben ağlim ki belki gönül uslanır uslanır
(ah) ben ağlim ki gülüm
Eğlen eğlen eğlen eğlen belki gönül uslanır

(yavru yavru)
Sen bağ ol ki ben bahçanda gül olim
(oğul) layık mıdır yanim yanim kül olim kül olim
(yavru yavru)
Sen efendim ben kapında kul olim
(oğul) koy desinler bu da bunun kuludur kuludur
(ah) koy desinler gülüm
Eğlen eğlen eğlen eğlen bu da bunun kuludur

Hulusi Seven
Erzurum 

19 Ekim 2016 Çarşamba

Aysun Gültekin'in Biyografisi

Erzurum'un İspir ilçesine bağlı Çamlıkaya beldesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı.Lise öğrenimini Ağrı Kız Meslek Lisesi'nde tamamladı.
Ağrı Halk Eğitim Korosundayken katıldığı TRT'nin açmış olduğu
Radyo sınavlarını kazanarak 1982 yılında TRT Erzurum Radyosu'nda alaylı olarak göreve başladı.
Esat Kabaklı'dan müzik eğitimi alan Gültekin, 1992 yılında TRT İstanbul Radyosu'na tayin oldu.
2008 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Türk müziği dalında yılın sanatçısı seçildi.
Sanatçı Sakarya Fırat, Pars: Narkoterör, Yabancı Damat, Köprü, Kurtlar Vadisi Irak, Kurtlar Vadisi Pusu dizilerinde türküler seslendirmiştir.
2008 yılında Anadolu Ninnileri isimli albüm projesinde yer almış, TRT stüdyolarında gerçekleştirdiği bazı türkü kayıtları da Bala Sarhoş adıyla TRT tarafından albüm olarak yayımlanmıştır.
16 Aralık 2011 tarihinde TRT Harbiye stüdyosunda verdiği konserle TRT'deki görevinden ayrılmıştır.


Kaynakça :


^ Meftun Şengün (10 Şubat 2010). "THM Sanatçılarımızdan Aysun GÜLTEKİN ile Söyleşi". Serander.net. 27 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
^ "TYB yılın yazar, fikir adamı ve sanatçılarını açıkladı". Zaman. 1 Ocak 2009. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.
^ "İşte Kurtlar Vadisi'nin gizemli sesi". Samanyolu Haber. 21 Aralık 2008. 19 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2010.