30 Ocak 2017 Pazartesi

Atatürkümüz'ün Yakın Çekim Video Görüntüleri




Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır.
1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi.1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu.
Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı.
Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı.
Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi.
Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı.
Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.1914 yılında başlayan I.Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti.
18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler.
25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.
Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti.
Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı.
Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti.
Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir.
Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da Tümgeneralliğe yükseldi.
Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü.
Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı.
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi.
Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.
22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı.23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu.
Meclis ve Hükümet Başkanlığı'na Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi.
Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu.
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi.
29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi.Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi.
1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu. 
10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu.



YÜREKLERİ ATATÜRK VE CUMHURİYET SEVGİSİ İLE ÇARPAN TÜM YURTSEVERLERE GÜNAYDINLAR VE 🇭️🇦️🇾️🇮️🇷️ LI HAFTALAR DİLEKLERİM İLE BİN SELAM OLSUN!



YÜREKLERİ ATATÜRK VE CUMHURİYET SEVGİSİ İLE ÇARPAN TÜM YURTSEVERLERE GÜNAYDINLAR VE 🇭️🇦️🇾️🇮️🇷️ LI HAFTALAR DİLEKLERİM İLE BİN SELAM OLSUN!

28 Ocak 2017 Cumartesi

Hüsnü Arkan : Hayır


Biz bu limanda kaç kişiyiz
Sabahın işçisiyiz, güzeliyiz
Demiyiz, demlik gibiyiz

On çaydanlık çay içtik, deliyiz
Kendi yelkenlimizin yeliyiz
Vallahi çiçeğiz, dağlarda biteriz
Bir türkü biliriz, söyler gideriz

Birazdan gün doğacak İstanbul Hanım
Birazdan gün doğacak
Zamanın padişahına bizden selam söyle
Bütün başkanlara hayır!

Hakkın gemisi bu limandan geçecek
Başları, boşları alıp gidecek
Doluyuz biz, bardak gibiyiz


Hüsnü Arkan : Hayır

Nihat Behram : Haykır Acını Ey Halk




Haykır acını ey halk, baş eğme haykır!
Bir yol kavşağındasın ve ancak yaraların haykırışlarla onarılır
bir yol kavşağındasın ve senin değişmen için çırpınıyor kaderin.
Kuşan anlında biriken o kara teri,sırtında şakırdayan o kırbacı
kopar soluk al,ışıldat o mazlum yüreğini ; bak korlaştı
acıların ,kozalandı ey halk, parçala şu nankör
suskunluğunu baş kaldır artık

Sevginin ve öfkenin uğultusunu bağrına vura vura taşırken
sana karşılık gözetmiyor o gencecik insanlar;
ne barbarın tehdidi
ne dişleri kıran elektrik
dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir
Bu direniş senin için ey halk;
bu çığlık, senin kollarınla yıkılsın şu köhne dünya ve çoşkuyla
yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı

Bir yol kavşağındasın,fakat mutlaka değişecek kaderin.
Bunu bekliyor ıslak çukurlarda üşüyen şu yoksul çoçuk, bunu
bekliyor göz evleri kurutulmuş analar, bunu bekliyor
zincirin oyduğu bilek, bunu bekliyor açlık,kuraklık,ılık ılık
akan kan;
Bunun için en genç yerimizi ölümle tanıştırdık

Kuşan kendini artık, birazda gövdeni yüreğinle kırbaçla;
Ey halk, haykır acını bu kara dumanı dağıt

Nihat BEHRAM

Nihat Behram : Haykır Acını Ey Halk

27 Ocak 2017 Cuma

Yıldıray Çınar : Gülom Beni Terk Edecek



Gülom beni terkedecek
Hasretiyle öldürecek
Ben Gülom’dan ayrılırsam
Kim kalbimi güldürecek

Hele Gülom oy oy Gülom
Küçücüksün sen toy Gülom
Hasretinden ölüyorum
Gel beni kabre koy Gülom

Gülom gitti yetim kaldım
Sevdasına bittim kaldım
Tabip Doktor neyleyecek
Ben bu derdi yardan aldım

Hele Gülom oy oy Gülom
Küçücüksün sen toy Gülom
Hasretinden ölüyorum
Gel beni kabre koy Gülom

Barış Manço : Hayır




Nasıl böylesine rahatsın ki, 
Sanki hiçbir şey olmamış gibi. 
Yıllar boyu ümitsizce, 
Seni bekledim, geldin miki? 
Bir gün olsun kapımı çalıp, 
Halim nedir, sordun muki? 

Çek ellerini ellerimden! 
Çek gözlerini gözlerimden! 
Bunca yıldır yokluluğunda, 
Alıştım ben yalnızlığa. 
İçimde bir çok şey kırıldı 
Çok geç artık, dönme bana! 

Hayır hayır boşuna yalvarma, 
İnanmıyorum Sana!

Hayır hayır gözyaşına da hayır 
İnanmıyorum sana! 
Hayır, hayır, yüzbin kere hayır, 
Acı çektirme bana! 
Hayır, hayır, yüz bin kere hayır, 
İnanmıyorum sana! 

Sen hiçbir zaman dost olmadın. 
Hiç, hiçbir zaman destek olmadın. 
Yillarca hep sustum ama, 
Bir tek sey istiyorum senden: 
Onurlu bir yabancı gibi, 
Lütfen artık, çık git bu evden! 
Barış Manço : Hayır

25 Ocak 2017 Çarşamba

Emel Taşçıoğlu : Anadolu Yetim Türküsü



Bu kaçıncı bayram günü
Anne babam dönmedi mi?
Söylesene öldüğünü
Anne babam dönmedi mi?

Yavrum deyip özlemez mi?
Hiç yüreği sızlamaz mı
Bu bayrama da gelmez mi
Anne babam dönmedi mi?

Benden başka ağlayan yok
Çağırıyorum duyan yok
Saçlarımı okşayan yok
Anne babam dönmedi mi?

Gitti kayboldu mu deyim
Ayrılık oldu mu deyim
Askerde öldü mü deyim
Anne babam dönmedi mi
Gurbette öldü mü deyim
Anne babam dönmedi mi?

Bu bayrama gelir sandım
Yoksa yine mi aldandım?
Yine mi onsuz uyandım?
Anne babam dönmedi mi?

Aklım yetiyor kandırma
Ağlıyorsun inandırma
Gelmeyince uyandırma
Anne babam dönmedi mi?

Gitti kayboldu mu deyim?
Ayrılık oldu mu deyim?
Gurbette öldü mü deyim?
Anne babam dönmedi mi?

Emel Taşçıoğlu : Anadolu Yetim Türküsü