6 Aralık 2016 Salı

Sabahat Akkiraz : Değme Felek



Bugün benim efkarım var zarım var
Değme felek değme telime benim
Gül yüzlü cananı elden aldırdım
Ecel oku değdi gülüme benim
Değme felek değme telime benim

Lokman hekim gelse sarmaz yarayı
Hilebaz dostunan açtık arayı
Ne köşkümü koydu ne de sarayı
Baykuşlar tünedi dalıma benim
Değme felek değme telime benim

Özlemi'yem başım dumanlı dağlar
Gözlerim yaşlı da içim kan ağlar
Güz ayları geldi bozuldu bağlar
Hazan yeli değdi gülüme benim
Değme felek değme telime benim

Aşık Özlemi

Cemal Safi : Ağlarsın


Kırdığın kadehte kalan ömrümden
Ağlarsın içtiğim yılları bilsen
Hicrimle sararıp solan ömrümden
Ağlarsın biçtiğim dağları bilsen

Sefiller gücünü bende sınadı
Kimi kaçık dedi, Kimi bunadı
Berduş eleştirdi,sarhoş kınadı
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen

Ar ettim sakladım uğraşlarımı
Haberdar etmedim sırdaşlarımı
Gizlemek isterken gözyaşlarımı
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen

Sefiller gücünü bende sınadı
Kimi kaçık dedi, Kimi bunadı
Berduş eleştirdi,sarhoş kınadı
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen

Felsefe böyledir divanelerde
Teselli aranır bahanelerde
Bir kadeh mey için meyhanelerde
Ağlarsın düştüğüm halleri bilsen

Ateşi su bildim göz göre göre
Aklım zavallıydı duyguma göre
Bahtına şükretti "Mecnun" bin kere
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen

Cemal Safi

Muzaffer Akgün : Nenni Bebek


Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şam'dan
Nenni de nenni de nenni de bebek

Kızlar gelin çaydan geçek
Çay bulanık nerden içek
Bebek ölmüş nere gidek
Nenni de nenni de nenni de bebek

Bebek beni deleyledi
Yaktı yıktı kül eyledi
Her kapıya kul eyledi
Nenni de nenni de nenni de bebek

Çamlıbelden çıktım yayan
Dayan dizlerim de dayan
Emmim atlı ben de yayan
Nenni de nenni de nenni de bebek

Bebeğin beşiği bakır
Yerinden kalkmıyor ağır
Ben sallarım tıngır mıngır
Nenni de nenni de nenni de bebek

Çizmemi çektim kıçıma
İndim çamlığın içine
Bunda bebeğin suçu ne
Nenni de nenni de nenni de bebek

Kara çadırın kazığı
Gelir gavurun yazığı
Memelerim yol azığı
Nenni de nenni de nenni de bebek

Deveyi deveye çattım
İpini boynuna attım
Dün gece yavrusuz yattım
Nenni de nenni de nenni de bebek

***

Ahmet Şükrü Esen, "Anadolu Ağıtları" adlı
kitabında eserin çeşitlemesini şu şekilde
aktarıyor (s.67-68)

Elmalıdan çıktım yayan
Dayan hey dizlerim dayan
Emmilerin karşı varır
Kimi atlı kimi yayan

Harmancığın kayaları
Çanı çalar mayaları
Bek mi değdi ak bebeğim
Kara kurşun soyaları

Harmancıkta tüten tüter
Çıngırdaklı şahin öter
Derd üstüne dertler koyma
Benim derdim bana yeter

Deve de deveden yüce
Deveyi yüklettim gece
Yoklamadım ak bebeğim
Yurda varıp konmayınca

Deveyi deveye çattım
Yuların boynuna attım
Yoklamadım konmayınca
Kayın babamdan hicab ettim

Havada bulut erişir
Kuzgunlar üleş belişir
Geri döndüm baktım idi
Çadırda düşman gülüşür

Bebeğimin beşiği çamdan
Ustasın getirdim Şam'dan
Bey babası gelir avdan

Nenni bebek demedim mi
Kalkıp meme vermedim mi
Sana bebek diyen diller
Kalkıp meme veren eller
Nenni de nenni

Bebeğimin beşiği bakır
Yuvarlandı takır takır
İçindeki Ebubekir

Sana bebek diyen diller
Kalkıp meme veren eller
Nenni de nenni

Yekin kara maya yekin
Cevahirdir senin yükün
Çam dalında kaldı ilkim

Sana bebek diyen diller
Kalkıp meme veren eller
Nenni de nenni

Bebek gider ava kuşa
Avcılar da köşe köşe
İçindeki billur şişe

Sana bebek diyen diller
Kalkıp meme veren eller
Nenni de nenni

***

Vasfi Mahir Kocatürk, Saz Şiiri Antolojisi
adlı kitabında eseri şu şekilde aktarmaktadır
Ayyıldız Matbaası, Ankara - 1963, s.525

Elmalıdan çıktım yayan
Dayan hey dizlerim dayan
Emim atlı dayım yayan

Bebek beni del'eyledi
Yaktı yaktı kül eyledi

Gökte yıldızlar yılışır
Havada kuzgun dolaşır
Kara haberler ulaşır

Bebek beni del'eyledi
Yaktı yaktı kül eyledi

Yedi yıldı bir bulduğum
Adım Ali koyduğum
Kol bezin daldan aldığım

Bebek beni del'eyledi
Yaktı yaktı kül eyledi

Ak memeden sütler akar
Kavim kardeş yola bakar
Yasımız obayı yakar

Bebek beni del'eyledi
Yaktı yaktı kül eyledi

Binali Selman
Bayburt

İstiklal Marşı


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
«Medeniyyet! » dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri «toprak! » diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün vârımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlâhî şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;
Bu ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli-
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım!
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
Mehmet Akif Ersoy

5 Aralık 2016 Pazartesi

Yürekleri Atatürk ve Cumhuriyet Sevgisi ile Dolu Olan Tüm Yurtseverlere





YÜREKLERİ ATATÜRK VE CUMHURİYET SEVGİSİ İLE DOLU OLAN TÜM YURTSEVERLERE 
İYİ HAFTALAR VE GÜNAYDINLAR DİLEKLERİM İLE BİN SELAM OLSUN!

Yıldıray Çınar : Felek


Felek

Benzimi dönderdin sararmış güle
Sen düşürdün beni dillerden dile
Ahır da attın gurbet ele
Çürüttün ömrümü gurbette felek

Derdimi sorarsan gayetten çoktur
Bunada bir çare bulamadı doktor
Düştüm gurbet ele hiç kimsem yoktur
Gariplere yoldaş eyledin felek

Taze fidanken kırdın dalımı
Soldurdun yaprağımı büktün belimi
Ellere verdiğin güzel ünümü
Onuda bana çok gördün felek

Bu derdin elinden ağrıdı göğsüm
Anneye babaya geçmiyor sözüm
Karatoprağada yazaydın yazım
Benim ile davan olmazdı felek

Kaynak Kişi : Mahmut Erdal
Müzik : Yıldıray Çınar

Sibel Can : Kum Gibi


Kum Gibi

Martılar ağlardı çöplüklerde 
Biz seninle gülüşürdük 
Şehirlere bombalar yağardı her gece 
Biz durmadan sevişirdik 

Acımasız olma şimdi bu kadar 
Dün gibi dün gibi çekip gitme 
Bırak da sarılayım ayaklarına 
Kum gibi kum gibi ezip geçme 

Acımasız olma şimdi bu kadar 
Dün gibi dün gibi çekip gitme 
Bırak da dolanayım ayaklarına 
Kum gibi kum gibi ezip geçme 

Sonbahar damlardı damlarımıza 
Biz seninle sararırdık 
Aydınlanlansın diye şu kirli yüzler 
Biz durmadan şavaşırdık 

Ahmet Kaya