#TürküYürekliler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#TürküYürekliler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ekim 2023 Pazar

#AhmetTanerKışlalı

Elleri kanlı Faşist katillerce katledilerek aramızdan ayrılışının 24.yılında;

Aydınlanma Devrimcisi Ahmet Taner Kışlalı'yı,
Saygı, sevgi, rahmet ve özlem ile anıyorum...
Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun...
*
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)
Ahmet Taner Kışlalı, Tokat`ın Zile ilçesinde 10 Temmuz 1939'da doğdu. 
Gazeteci-yazar Mehmet Ali Kışlalı'nın küçük kardeşidir. Kilis Kemaliye İlkokulu'ndan sonra, Kilis Orta Okulu'nu ve Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi.
Kışlalı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1962-63 yılları arasında Yenigün Gazetesi'nde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1968-1972 yılları arasında öğretim görevlisi olan Ahmet Taner Kışlalı, 1967 Paris Hukuk Fakültesi'nde doktorasını yaptı. Hacettepe Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak akademik yaşamına atıldı. 1988 yılında da Profesör olan Ahmet Taner Kışlalı, 1977'de Cumhuriyet Halk Partisi`nden 5. Dönem İzmir Milletvekili seçildi. Kışlalı, Bülent Ecevit tarafından kurulan 42. Hükümet'te 1978-79 yıllarında Kültür Bakanı olarak görev yaptı.
12 Eylül sonrasında Üniversite'ye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde siyaset bilimi dersleri verdi. Ahmet Taner Kışlalı, aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi'nde ''Haftaya Bakış'' başlığıyla köşe yazıları yazıyordu. Bu köşesinde Kemalizm’i, laikliği, demokrasiyi, insan haklarını savunan ve eğitime önem veren yazılar yazdı. Kışlalı, 1971'de "TRT Bilimsel başarı Ödülü"nü aldı. Kışlalı, 9 Eylül 1995'te geçirdiği trafik kazasında, 28 mayıs 1968'de evlendiği ilk eşi Nilgün Kışlalı öldü, kendisi ağır yaralı olarak kurtuldu. İlk eşi Nilgün Hanım'dan Dolunay ve Altınay adında iki kız çocuğu olan Kışlalı'nın ikinci eşi Nilüfer Kışlalı'dan da Nilhan Nur adında bir aylık bir kız çocuğu vardı.
Kışlalı, 21 Ekim 1999 Perşembe günü, Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu vefat etti. 
Eserleri : 
Modern Türkiye'de Politik Güçler,
Öğrenci Ayaklanmaları,
Siyasal Sistemler - Siyasal Çatışma Ve Uzlaşma,
Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği, Kemalizm,
Laiklik Ve Demokrasi, Seçimsiz Demokrasi,
Bir Türk'ün Ölümü,
Siyaset Bilimi,
Ben Demokrat Değilim.
*
Kaynak : http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=442

16 Eylül 2023 Cumartesi

#TarıkAkan


Tarık Akan, Asıl adı Tahsin Tarık Üregil'dir.13 Aralık 1949 yılında İstanbul'da bir abla ve bir ağabeyden sonra üçüncü çocuk olarak doğdu. Aslen Gümüşhane kökenlidir.

Tarık Akan, subay olan babası Yaşar Bey'in görevi nedeniyle Erzurum Dumlupınar ilkokulunda başladığı ilkokulu Kayseri'de bitirdi, babasının emekliliği ile İstanbul'a, Bakırköy'e geldiler. Orta ve liseyi Bakırköy'de bitirdi.

Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Yüksek Mühendisliği'nde okudu, ardından Gazetecilik Yüksek Okulu'na girdi ve mezun oldu.
Sinemaya geçmeden önce Bakırköy plajlarında cankurtaranlık, sokaklarında ise işportacılık yaptı.
1970 yılında Ses Dergisi'nin açtığı Sinema Artist Yarışması'nı kazanarak 1971'de ilk filmi 'Solan Bir Yaprak Gibi'yle sinemaya geçti ve Tarık Akan adını aldı.
1970-1975 arası Tarık Akan'ın yılda 12 film çektiği dönemdi.
Emel Sayın'la ‘‘Mavi Boncuk’’u,
Hülya Koçyiğit'le ‘‘Sev Kardeşim’’i,
Hale Soygazi ile ‘‘Gece Kuşu Zehra’’yı, ‘‘Hababam Sınıfı’’nı bu yıllarda çekti.
Sonra ‘‘değişirken yok olmayı’’ göze aldı ve mesajı olan filmler yapmaya karar verdi.
Bu kararın ilk ürünü Nehir, onu Cüneyt Arkın'la birlikte oynadığı ‘‘Maden’’, ‘‘Sürü’’, ‘‘Yol’’, ‘‘Kanal’’ gibi filmler izledi.
1979 yılında askerlik görevini yedek subay olarak Denizli'de yaptı.
Tarık Akan, 1991'den beri Bakırköy Taş Mektep'in İlkokulu'nun ortaklarından birisidir.
Aziz Nesin'in vefatından sonra görevini devir alan oğlu Ali Esin'den vakıf başkanlığını devir aldı.
Sinemacılığın kötü gittiği 1975-1980'li yıllarda ticari taksi alarak kiralama sistemi ile ticarete devam etti.
Tarık Akan, 12 Eylül'de 12 yılla yargılanmış ancak 2.5 ay hücre hapsi cezası almıştı.
2002 yılında "Anne kafamda bit var" isimli bir kitap çıkarmıştır. Kitabında 12 Eylül Darbesi'nden sonra yaşadıklarını kaleme aldı.
Yazları fırsat bulduğunda Bodrum Akyarlar'da manço kulüp yanında taştan bir Rum evini restore edip dostlarını da ağırladığı bir yazlık haline getirdi.
2015 yılında akciğer kanserine yakalandı. Tedavilerini olan Tarık Akan, Bodrum'daki evinde yaşamaya devam etti.
16 Eylül 2016 Cuma sabahı akciğer kanseri sebebi ile 67 yaşında yaşama veda etti.

Evlilikleri :

7 Ağustos 1986'da Yasemin Erkut'la evlendi, bu evlilikten Barış Zeki ve ikiz olan Yaşar Özgür'le Özlem adlarında üç çocuğu oldu.
16 Haziran 1989 Haziran'ında eşinden boşandı.
Şimdilerde ise halen balerin Acun Günay'la nikahsız bir beraberlik yaşamaktadır.

Kitapları :

2002 - Anne Kafamda Bit Var"(12 Eylül Anıları)

Ödülleri :

1973 - 1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Suçlu” ile Kazandı 
1978 - 1978 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Maden” ile Kazandı 
1980 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu,”Adak ve Sürü” ile Kazandı 
1982 - Cannes Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Yol” ile Aday
1984 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Pehlivan”ile Kazandı 
1985 - Berlin Uluslararası Film Festivali, Gümüş Ayı, “Pehlivan” ile Mansiyon 
1989 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Üçüncü Göz” ile Kazandı
1990 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Karartma Geceleri” ile Kazandı 
1992 - Adana Altın Koza Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Karartma Geceleri” Kazandı
1996 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü 
2003 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, “Gülüm”ile Kazandı
2006 - Sinema Yazarları Derneği Ödülleri, Onur Ödülü 
2007 - Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği Ödülleri, Sinema Emek Ödülü

Filmleri :

1971 - Emine
1971 - Beyoğlu Güzeli
1971 - Vefasız
1971 - Melek mi, Şeytan mı?
1971 - Solan Bir Yaprak Gibi
1972 - Sisli Hatıralar
1972 - Azat Kuşu
1972 - Kaderimin Oyunu
1972 - Suçlu
1972 - Para
1972 - Aşkların En Güzeli
1972 - Üç Sevgili
1972 - Sev Kardeşim
1972 - Tatlı Dillim
1972 - Feryat
1973 - Yeryüzünde Bir Melek
1973 - Umut Dünyası
1973 - Yalancı Yarim
1973 - Canım Kardeşim
1973 - Bebek Yüzlü
1973 - Oh Olsun
1974 - Hababam Sınıfı
1974 - Esir Hayat
1974 - Memleketim
1974 - Kanlı Deniz
1974 - Yaz Bekarı
1974 - Mavi Boncuk
1974 - Mahçup Delikanlı
1974 - Boşver Arkadaş
1975 - Bizim Aile / Merhaba
1975 - Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
1975 - Ateş Böceği
1975 - Çapkın Hırsız
1975 - Gece Kuşu Zehra
1975 - Delisin
1975 - Evcilik Oyunu
1975 - Ah Nerede
1976 - Gizli Kuvvet
1976 - Cani
1976 - Kader Bağlayınca
1976 - Öyle Olsun
1976 - Aşk Dediğin Laf Değildir
1977 - Şeref Sözü
1977 - Baraj
1977 - Bizim Kız
1977 - Babanın Evlatları
1977 - Nehir
1977 - Sevgili Dayım
1978 - Maden
1978 - Seninle Son Defa
1978 - Kanal
1978 - Sürü
1978 - Lekeli Melek
1979 - Adak
1979 - Demiryol
1981 - Deli Kan
1981 - Herhangi Bir Kadın
1981 - Yol
1982 - Arkadaşım
1982 - Kaçak
1983 - Derman
1983 - Çocuklar Çiçektir
1983 - Gecenin Sonu
1983 - Beyaz Ölüm
1984 - Pehlivan
1984 - Yosma
1984 - Damga
1984 - Kayıp Kızlar
1984 - Alev Alev
1985 - Bir Avuç Cennet
1985 - Kan
1985 - Tele Kızlar
1985 - Son Darbe
1985 - Paramparça
1986 - Halkalı Köle
1986 - Adem ile Havva
1986 - Acı Dünyalar
1986 - Ses
1986 - Kıskıvrak
1986 - Beyoğlu'nun Arka Yakası
1987 - Yağmur Kaçaklar
1987 - Skandal
1987 - Su Da Yanar
1987 - Çark
1987 - Kızımın Kanı
1988 - El Kapıları
1988 - Dönüş
1988 - Üçüncü Göz
1989 - İkili Oyunlar
1989 - İsa, Musa, Meryem
1989 - Leyla İle Mecnun
1989 - Kimlik
1990 - Bir Küçük Bulut
1990 - Devlerin Ölümü
1990 - Berdel
1990 - Karartma Geceleri
1991 - Bir Kadın Düşmanı
1991 - Uzun ince Bir Yol
1991 - Siyabend ile Heco
1992 - Taşların Sırrı
1994 - Yolcu
1994 - Çözülmeler
1995 - Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey
1997 - Mektup
1997 - Antika Talanı
1999 - Hayal Kurma Oyunları
1999 - Eylül Fırtınası
2002 - Gülüm
2002 - Abdülhamit Düşerken
2002 - Koçum Benim
2003 - Vizontele Tuuba
2004 - Gece Yürüyüşü
2006 - Ankara Cinayeti
2006 - Ahh İstanbul
2009 - Deli Deli Olma
2009 - Karşıyaka Memleket (Nazım Hikmet Ran) (Sinema Filmi)
2013 - Geç Gelen Ödüller (Kendisi) (TV Filmi)
*

14 Ağustos 2023 Pazartesi

#Karıncalar

 “KARINCALAR”

1.) Kendi ağırlıklarının 50 katını kaldırabilirler.

2.) Kolonilerine taşıdıkları yapraklarla mantar yetiştirerek bir çeşit tarım yapabilirler.

3.) Karıncalar kestikleri yaprakları sal yaparak suda hareket edebilirler.

4.) Karıncalar uyumazlar.

5.) Karıncanın beyninde 500.000 sinir hücresi vardır.

6.) Vücutlarındaki antiseptik salgıdan dolayı hasta olmazlar.

7.) Karıncalar arasında sürekli bir iletişim vardır, kolonideki bütün karıncalar birbirini tanır.

8.) Karıncalar antenlerini hareket ettirerek kendilerine özgü bir dil konuşurlar.

9.) Genç ve deneyimsiz karıncalar yuvanın temizliğini ve yavruların bakımını üstlenirken, deneyimli ve yaşlı olanlar besin sağlama ve avcılık görevini üstlenirler.

10.) Karıncalar buldukları besini tek başlarına yemezler. Besini yuvalarına taşıdıktan sonra paylaşırlar.

11.) Yuvaya dışardan bir saldırı geldiğinde bütün karıncalar savaş düzenine geçer.

12.) Kolonideki hiçbir karınca diğer karıncaya saldırmaz.

13.) Kolonideki hiçbir karınca aç kalmaz.

28 Temmuz 2023 Cuma

#AliCabbar


Emir Can İğrek : Ali Cabbar

#AliCabbar

*

Ne ateş var ne de duman amma

Tutuşur alevler yanar ali cabbar

Sevdiğin kız başkasına varmış

Dayanabilirsen dayan ali cabbar

*

Baban der "al gırnatanı oğlum.

Akşama düğün var, yürü ali cabbar"

Sevdiği kız başkasına varmış

Oynar el oğluyla çalar ali cabbar

*

Bu ne derttir bu nasıl sınavdır

Anlayabilirsen anla ali cabbar

Yükün' almış buralara küsmüş

Askere yazılmış gider ali cabbar

*

Gideli 6-7 ay olmuş

Haberi de düşmüş köye ali cabbar

Sesi susmuş, gırnatası susmuş

Bir türkü bırakmış bize ali cabbar

*


24 Temmuz 2023 Pazartesi

#İkiBüyükNimetimVar

#İkiBüyükNimetimVar

*

İki büyük nimetim var

Biri anam biri yarim

İkisine de hürmetim var

Biri anam biri yarim

*

Ana deyip de geçilmez

Yar anadan seçilmez

İkisine de kıymet biçilmez

Biri anam biri yarim

*

Birisi var etti beni

Birisi yar etti beni

İkisinin de birdir teni

Biri anam biri yarim

*

Garib'im halını bildir

Hikmetleri gizli sırdır

İkisinin de kalbi birdir

Biri anam biri yarim

*

Anam anam garip anam

Bu derdimi kime yanam

*

Söz ve Müzik : #NeşetErtaş

Yöre : #Kırşehir

20 Şubat 2023 Pazartesi

Deprem Suç Duyurusu

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA​​​​17.2.2023

İncek Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Bulvarı No:6, E Blok Ahlatlıbel

Çankaya/ ANKARA

ŞİKAYET EDEN: Av. Hüseyin CİMŞİT [16677-76983-12094] UETS Samsun Barosu 1767

Adres: İstasyon Mah. Abdülhak Hamit Cad. 24/5 İlkadım-SAMSUN

Tel: 05322551483

ŞİKAYET EDİLENLER:

1. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Cumhurbaşkanı-Hükümet Başkanı) TCKN: 17291716060 ANKARA

2. ÇEVRE ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI-Murat KURUM Adres: Mustafa Kemal Mahallesi 2082. Cadde No:52 Çankaya/ Ankara

3. İÇ İŞLERİ BAKANI- Süleyman SOYLU

Adres: T.C. İçişleri Bakanlığı, Bakanlıklar/ANKARA

4. MİLLİ SAVUNMA BAKANI-Hulusi AKAR

Adres: Devlet Mahallesi, Yahya Galip Caddesi Bakanlıklar / ANKARA 06100

5. SAĞLIK BAKANI- Fahrettin KOCA-

Adres: Bilkent yerleşkesi, Üniversiteler mah. Dumlupınar bulvarı 6001. Cad. No:9 Çankaya/Ankara 06800

6. ULAŞTIRMA VE ALT YAPI BAKANI- Adil KARAİSMAİLOĞLU-

Adres: Hakkı Turayliç Cad. No:5 06338 Emek/Çankaya/ANKARA

7. KAHRAMANMARAŞ BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

8. HATAY BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

9. ADIYAMAN BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

10. GAZİANTEP BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

11. ADANA BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

12. MALATYA BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

13. KİLİS BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

14. ŞANLIURFA BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

15. OSMANİYE BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ (1999-2023)

16. BU ŞEHİRLERDE VE CİVARINDA 6 ŞUBAT 2023 günü olan depremlerde yıkılan binaların proje yapıcıları (mimari, betonarme),

17. BU ŞEHİRLERDE VE CİVARINDA 6 ŞUBAT 2023 günü olan depremlerde yıkılan binaların yapı denetim firmalarının yetkilileri ve denetim mühendisleri,

18. BU ŞEHİRLERDE VE CİVARINDA 6 ŞUBAT 2023 günü olan depremlerde yıkılan binaların yüklenicileri ve fenni mesul şantiye şefleri

19. Organizasyon ve koordinasyon eksikliği nedeniyle iletişim konusunda gerekeni yapmayan ve afete hazırlıksız yakalanan, haberleşememe nedeniyle ölümlere de sebep olan Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom yetkilileri

Fiil: Görevi ihmal ve kötüye kullanma sonucu 36.000 in üzerinde insanın ölümüne sebep olmak, binlerce binanın yıkılmasına neden olmak, ülke ekonomisini dar boğaza sokmak suçlarının müştereken işlenmesi hakkında şikayet hk.

OLAY TARİHİ: 6.2.2023 ve 1999-2023 yılları arası dönem,

AÇIKLAMALAR:

1. Hükümet başkanı, Cumhurbaşkanı; son 20 yılın iktidarının başıdır. Her konuşmasında “Bu ülkede sorumlu benim ben” diye bağıra bağıra beyanat vermiştir. (Ek-CD). Çıkarttırdığı “İMAR AFLARI” yasaları ile ve verdikleri kontrolsüz ruhsatlarla övünmüş, bu aflardan yararlananların binalarını ilme ve fenne uygun olarak kontrol ettirmemiştir. 36.000 in üzerinde insanımızın ölümlerine sebep olmuştur. Mimar ve Mühendis odalarının; inşaat projelerinin ruhsat öncesi kontrol yetkisini, çıkarttığı yasalarla iptal ettirmiştir. Yıkımlardan ve ölümlerden doğrudan sorumludur. 6 Şubat 2023 günü, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına, başkomutanlık mevkiini işgal eden olarak derhal talimat vermemiş ve gecikme nedeniyle enkaz altındaki ölümlerin artmasına sebebiyet vermiştir. Bu tür yıkımlar için onlarca hatta yüzlerce bilim adamının uyarısına rağmen gerekli hazırlıkları yaptırmamıştır. Bu arada kendi emrine 13 tane jet almıştır. Değerleri milyar doların üzerindedir. 3 tane de saray yaptırmıştır. Toplam değeri en az 4 milyar dolardır.

2. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat KURUM; imar planlarının fay hatlarına yapı yapmasına engel olmamıştır. Denetim ve yönetim görevini ihmal ederek ölümlere ve yıkımlara neden olmuştur. Yıkım olan alanlarda ısı yalıtımlı çadır ya da konteynerleri yeter sayıda sağlamamıştır.

3. İç İşleri Bakanı Süleyman SOYLU kendi denetimi altında olan belediyelerin işlevlerini ve görevlerini denetlememiş ve belediyelerin kusurları ve ihmalleri nedeniyle ölümlere ve yıkımlara sebep olmuştur. Yeter sayıda arama kurtarma ekibi eğitimli personeli sağlayamamıştır. Göçük altında insan varken de enkaz kaldırılmasına başlanmıştır.

4. Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR, TSK birimlerini geç sahaya sürerek ölümlerin artmasına kurtarma faaliyetlerinin geç yapılmasına sebep olmuştur. Sahra çadırlarının kurulması, lojistik birimlerinin (yemek, temizlik, makine, vd) harekete geçirilmesini geç yaptırmıştır.

5. Sağlık Bakanı Fahrettin KOCA, hemen hemen hiçbir hazırlık yapmamıştır. Seyyar hastane hazırlamamıştır, çok sayıda (binlerce) Türk doktorlarının ülkeyi terk etmesine neden olmuştur. Yabancı unsurlar 2 günde sahra hastaneleri kurabilirken, bu bakan sadece seyretmiştir.

6. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU emrindeki birimlerin ana ulaşım yollarını ve Hatay havaalanını ilme ve fenne uygun yaptırmamıştır. Bu nedenle hava, kara ve demiryolu ulaşımı aksamıştır. Bu da ölümlerin artmasına yol açmıştır.

7. Bölgenin Belediye Başkanları ve Belediye Meclisi üyeleri; fay hatlarının olduğu bölgelere hem imar verdiler hem de yüksek kat verdiler. Bilim insanlarını ve raporlarını kasıtlı olarak göz ardı ettiler. Mühendis ve mimar odalarının ruhsat öncesi proje denetimlerini iptal ettiler. İmar barışı gerekçesiyle ruhsat verdikleri yapıların sağlamlığını kontrol ettirmediler. Sadece para aldılar. Bu nedenle de ölümlere ve yıkımlara sebep oldular.

8. Yıkılan binaların projelerini ve hesaplarını yapanlar, şartnamelere uymadılar. Yaptıkları projenin doğru uygulandığını denetlemediler.

9. Yapı denetim firmaları, yıkılan binalara ait yapılan projelerin şartnamelere uygunluğunu ve binanın projesine göre yapılıp yapılmadığını fen ve ilme göre denetlemediler. Ölümlere ve yıkımlara sebep oldular.

10. Projeler hatalı bile olsa, ruhsat hatalı olarak da verilse müteahhit (yüklenici) ve şantiye şefi-fenni mesul ehl-i fen kurum olarak binayı hatalı projeye göre ve hatalı yüksek kata göre fay hattının üzerine yapamaz. Araştırıp gereğini yapmak zorundadır. Bunları yapmayarak ölümlere ve yıkımlara sebep olmuşlardır.

11. İletişim firmaları muhtemelen hükümetin emri ile ya da bağımsız olarak iletişimi aksatmışlardır. Göçük altındaki kişilerin haberleşmesini engelleyerek ölümlerin artmasına neden olmuşlardır.

12. Somut olay incelendiğinde yukarı belirtilen ve Sayın Makamınızca yapılacak soruşturma ile şüpheli olarak tespit edilecek kişilerin yukarıda belirtilen kanun maddelerde tanımlı eylemleri gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Ülkemizde 6 Şubat tarihinde meydana gelen afet nedeniyle yaşanan can kayıplarından ve yaralanmalardan tespit ettiğimiz ve tespit edilecek tüm kişiler suçun failidir. Olay son derece açık olduğu, bazı binalar dimdik ayakta iken, hemen yanı başındakiler oyun kağıdı gibi çöktüğü ve altında binlerce insan hayatını kaybettiği, yaralandığı ve hala göçük altında kaldığı için bu felaket ne doğanın işi ne Allah’ın takdiridir. Bu tamamen bu çürük binaları yapan, bunların yapılmasına izin veren, bunlara göz yuman ve bunları denetlemeyenlerin sorumluluğudur. Dolayısıyla her şey bu kadar açık iken suçun maddi unsuruna ilişkin yapılacak fazlaca bir açıklamaya gerek yoktur.

13. Gerçekleşen netice ile eylem arasında nedensellik bağı mevcuttur. Zira kişi tarlanın ortasında bu depreme yakalansa idi, yalnızca sallanacak ve hiçbir şey olmayacaktı. Dolayısıyla kişilerin ölümüne ve yaralanmasına yol açan deprem değil, deprem nedeniyle yıkılan çürük ve ilme aykırı yapılan binalardır. Öncelikle bunun açıklığa kavuşturtulması ve nedensellik bağının doğru kurulması gerekir. Çürük yapılan binalar ile gerçekleşen ölüm ve yaralama neticeleri arasında açık bir nedensellik bağı vardır.

14. Ülkemizde bırakınız özel bilgiye sahip kişileri, sokaktaki sıradan kişiler hatta bu konuda özel bir eğitimi olmayan hukukçular dahi bu bölgenin deprem bölgesi olduğunu ve burada Richter ölçeği ile 7 ve üzeri büyüklükte deprem beklendiğini bilmektedirler. Bunun için sürekli ana akım haber kanallarına çıkan, her türlü sosyal medya mecralarında bunu anlatan ülkemizin yüz akı, dünya çapında bilim insanlarımız her ikisi de jeoloji uzmanı olan, tektonik levha mekaniği konusunda (depremlerin nedeni olan yer yüzü hareketi) özellikle uzmanlaşmış Prof. Dr. Naci Görür’ün ve Prof. Dr. Celal Şengör’ün dinlenmesi yeterlidir. Her iki bilim insanı bu gerçeği 1999 Gölcük depreminden beri dile getirmektedirler. Nitekim iş bu soruşturma kapsamında söz konusu bilim insanlarından bilirkişi raporu, uzman mütalaası vb. alınması Cumhuriyet Savcılığının da yetki ve görevi içindedir. Dolayısıyla bu gerçeği yurt dışında ilgili tüm bilim insanları ülkemizde ise sağır sultan bile duymuştur. Bu nedenle bu felaketten sorumlu olanların “biz bunu öngöremedik ya da bunu öngörmemiz bizden beklenemezdi, öngörseydik de zaten bina yıkılırdı” gibi savunmalarına itibar edilemez. Bu nedenle gerçekleşen bu neticeler, bu faillere objektif olarak da isnat edilmelidir. Böylelikle bu suç açısından maddi unsur tüm unsurları bakımından oluşmuştur.

15. Suçun manevi unsuru açısından; meydana gelen kayıp ve yıkımların salt bir afet nedeniyle meydana geldiğinden söz edilemeyeceği zira, bölgede halen sağlam yapıların bulunduğu, kaldı ki ülkemizin jeolojik özellikleri dikkate alındığında depremin ülkemizde beklenen ve sıklıkla yaşanan bir doğal durum olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu nedenle suçun manevi unsuru bakımından faillerin öngörüsü bulunmaktadır. Burada faillerin bunu öngörüp kendilerine güvenmeleri nedeniyle hareketlerine devam edip bilinçli taksirle mi yoksa neticeyi öngörmelerine rağmen bunu kabullenip olursa olsun mu dedikleri yani suçu olası kastla mı işledikleri konusunda bir tartışma olabilir. Bu da ancak yapılacak soruşturma ve kovuşturma aşamasında elde edilecek delillerle açığa çıkarılabilir. Bu nedenle bize şu an için bu hukuki nitelik tartışmasına girmeden, bu aşamada tartışma yaratmamak için TCK m. 22/3’ten suç duyurusunda bulunuyoruz. Nitekim Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 27.12.2022 tarihli, 2020/12133 E. – 2022/10714 K. sayılı kararında somut olaya emsal nitelikteki olayda taksirle öldürme suçunda dikkat edilmesi gereken hususlar ve ayrıca TCK m. 22/2’nin uygulama alanı açıkça gösterilmiştir:

16. Yukarıda açıkladığım üzere ülkemiz aktif fay hatlarının çokça bulunduğu tektonik levhaların kesişim bölgesinde bulunduğu için ya da daha sade bir dille bir deprem kuşağında yaşadığımız için maalesef ülkemiz sıklıkla deprem yaşamakta ancak merkezi idareden yerel idarelere kadar gerekli önlemler alınmadığı için normal bir doğa olayı olan depremler ülkemizde bir felakete dönüşmektedir. Bu nedenle de mahkemelerimiz bu konuda birçok karar vermiştir. Söz konusu kararlar da yukarıda belirtmiş olduğumuz hususları hem sorumluların belirlenmesi hem de bu kişilerin ceza sorumluluğunun türü ve ağırlığı bakımından teyit eder niteliktedir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 27.12.2022 tarihli, 2020/10626 E. – 2022/10721 K. Sayılı kararında somut olaya emsal nitelikteki olayda sanıkların TCK m.85/2 uyarınca cezalandırılması gerektiği gerekçelendirilmiştir.

17. Yargıtay kararında açıkça görüldüğü üzere deprem nedeniyle yıkılan binada Yargıtay failleri bilinçli taksirinden sorumlu tutmuştur. Ancak burada üzerinde durulması gereken önemli bir konu acaba faillerin hangi davranışlarının ceza hukuku anlamında hareket sayılacağının da belirlenmesidir. TCK m. 22/1 gereğince “Taksirle işlenen filler, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır”, aynı maddenin 2. fıkrası gereğince “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir”. Bu noktada 22. maddenin 1. ve 2. fıkralarında belirtilen “fiil” ya da eylem/hareket kavramından neyin anlaşılması gerekir. Burada failin yapmış olduğu her bir müstakil bina inşaatının ayrı bir fiil yani hareket olarak anlaşılması gerekir. Tabi ki inşaat yapılırken her çakılan çivi tek başına bir hareket olarak kabul edilemez, binanın tümünün yapılması bir harekettir. Buna suç teorisinde “Hareketin Doğal Tekliği” denir (bkz: Prof. Dr. Murat Volkan Dülger, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Hukuk Akademisi, İstanbul, 2021, s. 769, 770). İşte burada her bir binanın inşaatı hareketin doğal tekliği olarak kabul edilir. Ancak kanun koyucu bu gibi durumlarda özel bir içtima hükmü getirmiş, taksirli suçlarda hareketin doğal tekliği sonucu birden fazla kişinin ölümü ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ve yaralanması halinde faile cezasının artırılacak verileceğini öngörmüştür.

18. Ancak failin birden fazla bina inşaatı yapması, imar ya da iskan izni vermesi veya denetim yapması halinde, her bir bina inşaatı ayrı bir eylem olarak kabul edilir. Dolayısıyla bu binaların yıkılması neticesinde ölüm ve/veya yaralanmalar gerçekleştiyse yıkılan bina sayısı kadar 85/2, 22/3 uygulanmak suretiyle gerçek içtima kurallarının uygulanması yani cezaların toplanması gerekir. Bu suç teorisinin mevcut TCK’nın normlarının ve Yargıtay’ın uygulamasının kaçınılmaz sonucudur.

19. TCK, taksirli suçlar açısından 85. maddenin 2. fıkrasında özel bir içtima hükmü öngörmüştür. Buna göre “Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Aslında her bir neticeden failin ayrı ayrı sorumlu tutulabileceği düşünülürse de burada tek bir fille birden fazla farklı neticeye yol açıldığı görülür. Kanun koyucu bunu içtimaın düzenlendiği 44. maddeye bırakmak istememiş (zira aynı neviden ve farklı neviden içtimaların kombinasyonu söz konusu olabilecektir) bu sorunu tek bir norm ile ayrı bir içtima hükmüyle çözmek istemiştir. Bu durumda birden fazla netice olduğu ve neticenin haksızlık içeriği de fazla olduğu için burada yargıca geniş bir takdir hakkı tanımıştır. Somut olayda neticenin haksızlık içeriği olağan üstü fazla olduğu için bu husus mutlaka dikkate alınmalıdır.

20. Bunun bir diğer sonucu ise yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde faillere uygulanacak yaptırımların yüksek olması ihtimalinin ortaya çıkmasıdır. Bu ise faillerde kaçma ya da saklanma isteğini uyandırabilir. Bunun önüne geçilmesi için fail ya da faillerin hızla tespit edilmesi bu kişiler hakkında “uygun koruma tedbirlerinin” (örneğin adli kontrol) uygulanması gerekir.

21. Bir diğer önemli husus ise afet bölgesinin maddi şartları da dikkate alınarak mümkün olan en kısa zamanda Sayın Makamınızca yıkılan binalarla ilgili alınan tüm izinlerin, binalarda yapılacak bilirkişi incelemesi ile kullanılan malzemenin, binanın yapılış tekniği gibi hususların soruşturulmasını ve bu konuda uzmanından bilirkişi raporu alınmasını talep etmekteyiz. Yıkılan her binanın uygun temsili yerlerinden (enkazlar kaldırılmadan) en az 8-10 numune alınıp üzerlerine adres ad-pafta-parsel bilgileri yazılarak saklanmalıdır.

22. Günümüz teknolojisi ile depremin can ve mal kaybına sebebiyet vermesinin önüne geçilmesi mümkündür. Buna karşı yetkili şahıs ve mercilerin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmemesi meydana gelen depremlerle acı kayıpların yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde görülmemiş şiddette depremlerin ortaya çıktığı Japonya’da bir bina dahi yıkılmazken, ülkemizde meydana gelen şiddet yönünden çok daha hafif depremlerde sayılamayacak kadar can kaybının yaşanması kamu vicdanında açılmış bir yaradır. Bu noktada, şüphelilerin cezalandırılması toplumun kanayan yarasına bir nebze de olsa şifa olacak aynı zamanda, ceza hukukunun genel önleyici etkisi kapsamında ülkemizin jeolojik özellikleri nedeniyle ileride gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sonucu yaşanabilecek yeni kayıpların meydana gelmesinin önüne geçecektir. Sayın Makamınızca yapılacak soruşturma neticesinde elim hadiselerin ve can kayıplarının yaşanmasına sebebiyet veren diğer şüphelilerin tümünün tespiti ile kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ederim.

23. TCK m. 85/2 ve 22/3 hükümleri uyarınca faillere uygulanacak yaptırımların yüksek olduğu açıktır. Şüphelilerin bu denli ciddi bir suçu işlemeleri ve mahkumiyetlerine karar verilmesi ihtimali nedeniyle kaçma, saklanma ya da delil karartma riskleri ortaya çıkabilecek ve bu da somut olayda faillerin cezasız kalmasına neden olabilecektir. Dolayısıyla CMK m. 100 ile hükme bağlanan tutuklama tedbiri her ne kadar son çare ise de, somut olayda suçun cezasının ağırlığı da göz önünde bulundurulduğunda, şüphelilerin kaçma ve delil karartma risklerinin bulunması nedeniyle soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi adına ivedilikle tutuklama tedbirinin uygulanmasını, aksi kanaat halinde tutuklamaya alternatif bir tedbir olan ve şüphelilerin kaçmasını engellemeyi öngören yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin uygulanmasını, olayın vahameti ve suçun niteliği göz önünde bulundurularak söz konusu güvenlik tedbirleri yönünden ivedilikle karar verilmesini, numune alınmayan enkazların kaldırılmasının durdurulmasına karar verilmesini talep ederim.

SONUÇ VE TALEBİM:

Hukuki nitelemesi Cumhuriyet Savcılarına ait olmak üzere, görev yönünden sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve bağlı olan ilgili Cumhuriyet Savcılıkları tarafından ilgili kişiler hakkında soruşturmaların yapılarak şikâyet edilenler hakkında

Yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığımız sebepler ve Sayın Makamınızca re’sen dikkate alınacak sair hususlar ışığında;

1. Tüm şüpheliler yönünden yapılacak soruşturma neticesinde TCK m. 22/3 atfıyla m. 85/2 uyarınca iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasına,

2. Şüphelilerin alabileceği ceza miktarı düşünüldüğünde kaçma şüphesi oluşabileceğinden haklarında CMK gereğince uygun adli kontrol tedbirinin uygulanmasına,

karar verilmesini talep ederim.

Saygılarımla

Av. Hüseyin CİMŞİT

Ek: CD

Sayfa 2 / 2

 

31 Ocak 2023 Salı

#AlÖmrümüKoyÖmrününÜstüne

 

#TuğbaYurt

#AlÖmrümüKoyÖmrününÜstüne

*

Günü gelir sen de benden çekip gidersen

Gidip de bir daha gelmeyeceksen

*

Al ömrümü koy ömrünün üstüne

Senden gelsin ölüm başım üstüne

*

Yüreğimi koy avucunun içine

Senden gelsin ölüm başım üstüne


Yüreğimi al avucunun içine

Senden gelsin ölüm başım üstüne

*

Ellerini ellerimden alıp gidersen

Gidip de bir daha dönmeyeceksen

*

Al ömrümü koy ömrünün üstüne

Senden gelsin ölüm başım üstüne

*

Yüreğimi koy avucunun içine

Senden gelsin ölüm başım üstüne

*

Yüreğimi al avucunun içine

Senden gelsin ölüm başım üstüne

*

Söz ve Müzik : #CevdetBağca

29 Ocak 2023 Pazar

#Nergis↔#Narkissos

Simyacı kitabından:

"Narkissos yakışıklı bir genç miydi?" diye sormuş göl.
"Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki?" diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oryaslar. "Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!"
Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:
"Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum."

24 Ocak 2023 Salı

#UğurMumcu

Uğur Mumcu1942 doğumlu gazeteci ve yazar. 1993’de uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden Mumcu’nun, “Gazeteci Kimdir?” sorusuna verdiği yanıt şöyledir: Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.

Uğur Mumcu22 Ağustos 1942’de Nadire ve Hakkı Şinasi Mumcu’nun oğulları olarak Kırşehir’de dünyaya geldi. Tapu Kadastro memuru olarak çalışan Hakkı Bey’in görevi nedeniyle burada dünyaya gelen Mumcu’nun ailesi aslen Ankara’lıydı. Bu yüzden eğitimini Ankara’da tamamladı. Önce Devrim ardından Ulubatlı Hasan İlkokullarını, Cumhuriyet Ortaokulu’nu ve Deneme Lisesi’ni bitrdikten sonra, 1961’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. "Türk Sosyalizmi" başlıklı yazısıyla 1962’de Yunus Nadi Makale Ödülü’nü kazanan Mumcu, 1963’de Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği’ne Başkan seçildi.

Uğur Mumcu 1965’de avukat olarak mezun oldu. Doğan AvcıoğluMümtaz Soysal ve İlhami Soysal’la birlikte Yön hareketini başlatanlardan biri olan Cemal Reşit Eyüpoğlu'nun yanında avukatlık yapmaya başladı. Aynı yıl 18 Haziran’da "Biz Anayasayı Savunuyoruz. Ya Siz?" başlıklı makalesi Yön Dergisi’nde yayımlandı. 30 Haziran 1967’den itibaren "Kitap Toplatmak Anayasaya Aykırıdır" başlıklı yazısıyla Kim Dergisi’nde de yazıları yayımlanmaya başlayan Mumcu’nun, 18 Ağustos'taki "Anayasaya Saygı" başlıklı yazısıyla birlikte Akşam Gazetesi’nde de incelemeleri yayımlanmaya başlandı.

1968’de gittiği İngiltere’de bir yıl gibi bir süre kalan Mumcu burada yabancı dilini geliştirdi ve yazılarına Londra’dan devam etti. Akşam Gazetesi’ndeki inceleme yazılarının sonuncusu 25 Şubat’ta yayımlanırken, Kim Dergisi’ndeki son yazısı da 1 Mart tarihli "Yeter Artık Beyler" başlıklı yazı oldu. Mumcu, 25 Mart'tan itibaren yazılarını aralıklarla Türk Solu Dergisi’nde yayımlatmaya başladı.

31 Ocak 1969’dan itibaren mezun olduğu fakültenin İdare Hukuku Profesörü olan Tahsin Bekir Balta'nın asistanlığını yapmaya başlayan Mumcu, 13 Kasım'da Ankara Barosu Levhasından kaydını sildirerek avukatlığı bıraktı. 1969-1971 yılları boyunca Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi'nde yazılarını yayımlamaya devam etti. 15 Temmuz 1969 itibariyle Milliyet Gazetesi’nde de incelemeleri yayımlanmaya başlandı. Aynı dönemde Ant Dergisi’nde ve Cumhuriyet Gazetesi’nde de makale ve incelemeleri yayımlanan Mumcu, 1970 yılı 24 Mart’ından 27 Ekim 1971’e kadar Devrim Dergisi’nde yazdı.

12 Mart 1971 tarihinde gerçekleşen darbenin ardından 17 Mayıs’ta gözaltına alınan Mumcu, Mamak Askeri Cezaevi'nde yaklaşık bir yıl boyunca kaldı. Yedi yıl hapse mahkûm edildi fakat Yargıtay bu kararı bozdu. 10 Ekim 1972'de serbest bırakıldı ve hemen askerlik görevine alındı. Tuzla Piyade Okulu’nda verilen 3 aylık eğitimden sonra, okul yönetimi tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" şeklinde suçlandı ve "er" çıkarıldı. Ardından da Ağrı’nın Patnos ilçesine gönderilen Mumcu, 31 Ocak 1974’te askerliğini sakıncalı piyade eri olarak tamamladı.

Bu konuyla ilgili olarak "Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem." diyen Mumcu, yedek subaylık hakkı ve aylıkları için açtığı açtığı maddi tazminat davasını kazandı.

Askerliğini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi’ndeki asistanlık görevinden ayrılan Uğur Mumcu, profesyonel olarak gazeteciliğe başladı. 25 Şubat 1974'te "Anarşist!.." başlıklı yazısıYeni Ortam Gazetesi’nde yayınlandı ve burada çalışmayı 12 Mart 1975’e kadar sürdürdü.

1975’te Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmaya başladı. Anka Ajansı'nda da çalışmaya devam eden Mumcu, 1975’te Suçlular ve Güçlüler adındaki, Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan kitabı yayımlandı. Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları ve Yahya Demirel'in “hayali mobilya ihracatını” konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yine aynı yıl yayımlandı.

1977’den itibaren yanlızca Cumhuriyet Gazetesi’ndeki Gözlem adlı köşesinde yazmaya devam eden Mumcu, bunu 1991 yılının Kasım ayına kadar sürdürdü. Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe adlı kitapları 1977’de yayımlanan Mumcu, 1978’de Sakıncalı Piyade’yi Rutkay Aziz’le birlikte tiyatroya uyarladı. Bu oyun Ankara Sanat Tiyatrosu’nda 700 kere sahnelendi.

1978’de Büyüklerimiz adlı kitabını yayımlayan Mumcu, 1979’da Çıkmaz Sokak ve 1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak" amacıyla yazdığı “Silah Kaçakçılığı ve Terör” adlı kitapları yayımlandı.

Papa’yı öldürme girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca’yı inceleyen Mumcu’nun çalışmaları 1982’de Ağca Dosyası adıyla yayımlandı. 1983’de onunla cezaevinde röportaj yapan Mumcu, daha sora Papa-Mafya-Ağca adlı kitabını yayımladı. 1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları yayımlanan Mumcu’nun, 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 adlı kitabı yayımlandı.

İlhan Selçuk dahil birçok Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve çalışanıyla birlikte 1991’de gazeteden ayrılan Mumcu, 1992 yılında 1 Şubat gününden 3 Mayıs’a kadar Milliyet Gazetesi'nde yazdıktan sonra, yönetim değişikliği yapılmasıyla 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet Gazetesi’ne döndü.

Uğur Mumcu, 1993’de kendisine düzenlenen bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. 24 Ocak günü, arabasına kurulan ve patlama gücü yüksek C-4 plastik patlayıcısından oluşan harekete duyarlı bombanın patlamasıyla katledilen Mumcu’nun cinayet failleri hala bulunamadı.

Uğur Mumcu, 19 Temmuz 1976’da Güldal Homan ile evlendi ve çift Özgür ve Özge isimli iki çocuk sahibi oldu. Ailesi 1994 Ekim ayında Mumcu’nun anısı için Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurdu. 

Tüm Eserleri:
Mobilya Dosyası (1975)
Suçlular Ve Güçlüler (1975)
Sakıncalı Piyade (1977)
Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
Büyüklerimiz (1978)
Çıkmaz Sokak
Tüfek İcad Oldu
Silah Kaçakçılığı Ve Terör (1981)
Söz Meclisten İçeri (1981)
Ağca Dosyası (1983)
Terörsüz Özgürlük
Papa - Mafya - Ağca
Liberal Çiftlik
Devrimci Ve Demokrat
Aybar İle Söyleşi
İnkılap Mektupları
Rabıta
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüş
Tarikat - Siyaset - Ticaret
Kazım Karabekir Anlatıyor
40'ların Cadı Kazanı
Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925
Gazi Paşa'ya Suikast
Sakıncalı Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Başlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davası Ve İlaç Dosyası
Sakıncasız
Eğilmeden Bükülmeden
Kürt Dosyası (1993)

Ödülleri:
1962 "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülünü aldı.
1979 Türk Hukuk Kurumunca "Yılın Hukukçusu", aynı yıl Çağdaş Gazeteciler Derneğince "Yılın Gazetecisi" seçildi.
1980 Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme ve Gazetecilik Ödülünü Cüneyt Arcayürek ile paylaştı.
İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin inceleme dalında verdiği ödülü aldı.
1982 İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin inceleme dalında verdiği ödülü aldı.
1983 Balıkesir Barosundan "Cumhuriyet Döneminin Anıtlaşmış Hukukçusu" ödülü verildi.
İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin röportaj ve seri röportaj dalında verdiği ödülü aldı.
1984 Nokta Dergisinin "Yılın Doruktaki Gazetecisi" ödülünü aldı.
1985 Nokta Dergisinin "Yılın Doruktaki Gazetecisi" ödülünü aldı.
1987 İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin güncel yazılar dalında verdiği ödülü aldı.
Nokta Dergisinin "Yılın Doruktaki Gazetecisi" ödülünü aldı.
Cumhuriyet Gazetesinden "Rabıta Olayı dolayısıyla Örnek Gazeteci" ödülünü aldı.
1988 Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme ve Gazetecilik Ödülünü aldı.
Cumhuriyet Gazetesi "Bülent Dikmener Haber Ödülü"nü aldı.
Ankara Tabipler Odasından "Basın Sağlık Ödülü" aldı.
Boğaziçi Üniversitesinden "En Çok Okunan Gazeteci Ödülü"nü aldı.
1992 Ankara Sanat Kurumundan "Onur Ödülü" aldı.

Öldürülmesinden Sonra Verilen Ödüller:
1993

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu "Basın Şehidi" Plaketi "İnandığı doğruları yaşamı boyunca savunduğu, yazdığı, ödün vermediği için"

Orhan Apaydın "Demokrasi ve Barış Vakfı" Gümüş Kupa

Nokta Dergisi "Doruktakiler Basın Onur Ödülü"

Gazeteciler Cemiyeti "Basın Özgürlüğü Ödülü"

SHP İstanbul İl Örgütü Kadın Komisyonu "Güldal Mumcu'ya"

Kiraz Belediyesi "Mumcu Anısına" Plaket

Eczacı Odaları 2. Kamu Eczacıları Ulusal Kurultayı'nda "İlaç Dosyası" ile insan sağlığına ve eczacılık mesleğine katkılarından dolayı

İstanbul SBF Mezunları Derneği "Uğur Mumcu anısına demokrasi ve insan hakları" Ödülü

Ulusal Birlik ve Dayanışma Derneği "Derneğin onur üyesi Mumcu anısına" Plaket

Türkiye Ziraatçiler Derneği "Mumcu anısına" Plaket

Kırşehir Valiliği - Vali Neşet Kanyılmaz "Mumcu Anısına" Pirinç Tabak

Söke Belediyesi Başkanı Mehmet Semerci "Mumcu anısına plaket ve imza defteri"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur "Mumcu anısına"

1995

Evrensel Kardeşlikler Dünya Barışına Çağrı Vakfı "Örnek Çalışmaları Nedeniyle"

Kadıköy Belediye Başkanı Av. Selami Öztürk "Cumhuriyetin 72. yılında Cumhuriyet ilkelerinin yaşatılmasındaki katkılarından dolayı"

Mülkiyeliler Birliği Seyfi Oktay, Nuri Alan, Prof.Dr. Taner Timur, Emin Çölaşan, Prof.Dr. Alparslan Işıklı, Salih Er "Ülkede temiz toplum oluşturma yolunda düşünce, yapıt ve eylemleriyle katkılarından dolayı"

Uluslararası Lions Yönetim Çevresi 118-T Plaket Güneysınır Belediye Başkanı Mehmet Yakıcı "Mumcu Anısına" Plaket1997 1996 yılı Başarılı Gazeteciler Ödülü Bugünü dünden haber verdiği için" Jüri Özel Ödülü

2003

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi Atatürkçü Düşün Sistemine unutulmaz katkıları anısına" Plaket

Kaynak: Biyografi.info

13 Aralık 2022 Salı

#ErdalEren

#AnkaraAdıKara
*
Gökte turna dizim dizim

Dinmez yüreğimde sızım
Erdal Eren'i asmışlar
Ağıdını söyler sazım
*
Deli sevdalar başımda
Sevdalı yürek peşinde
Çektiler darağacına 
Daha gencecik yaşında
*
Ankara adı kara
Bu yara başka yara
Onyedi yaşındaydı
Kıyılır mı Erdal'a
*
Gökyüzünden bize der ki
Durmasın kavgamın çarkı
Sen ağlama anacığım
Çoğalırız türkü türkü
*
Başı dimdik yürüyordu
Ölümüne gülüyordu
Halkım unutmasın beni
Mutlak gelirim diyordu.
*
Zulüm kurbanını seçti
Bütün dünya buna şaştı
İşkencede Hasan Özmen
Sesi denize ulaştı.
*
Ben her zaman halkı sevdim
Onun için işte öldüm
İnsanlık utansın buna
Dağlarıma selam saldım.
*
Ankara adı kara
Bu yara başka yara
On yedi yaşındaydı
Kıyılır mı Erdal'a
*