#12Eylül1980
#KahrolsunFaşizm
YOK ASLINDA BİRBİRLERİNDEN FARKLARI...
İKİSİ DE AMERİKAN KUKLALARI...
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA DİRENENLERE BİN SELAM OLSUN!..
Türkiye'de solun yükselişini engellemek, 1960'larda başlayan Cumhuriyetten
sonra ve onun devamı niteliğindeki aydınlanma hamlesini bastırmak
için; Amerika'nın “Bizim Çocuklar” diye nitelendirdiği Faşist Kenan Evren ve faşist cuntası
tarafından yapılan askeri faşist
darbenin 40. Yılı.
Gerçi bugünkü sivil faşist darbe de pek aratmıyor 12
Eylül faşizmini, al birini vur ötekine…
Türkiye 12 Eylül 1980 askeri faşist
darbesinin 40. yılında yeni bir karanlığı yaşıyor.
ABD ve Batılı emperyalist güçlerin küresel ve bölgesel
çıkarlarını korumak, ülke içinde işbirlikçi sermayenin servet (sermaye)
birikimini garanti altına almak ve toplumsal uyanışı ezmek için yapılan 12
Eylül darbesi, bugünleri hazırladı. Solun önünü kesmek ve toplumsal uyanışı
engellemek için siyasal islamcılığın önünü açan, tarikatları destekleyen,
ülkede imam hatip liselerini yaygınlaştıran "Türk-İslam sentezi" adı
verilen gerici-faşist bir ideolojik anlayışı resmi görüş haline getiren 12
Eylül darbecileri, Türkiye'nin karşı devrimci AKP-Cemaat yobazlığına teslim
edilmesinin de yolunu açtı. Bu nedenle, bugün darbelere karşı olduklarını
söyleyen iki yüzlü bir tutum içindeki islamcıların neredeyse tamamı 12
Eylül darbesini destekledi.
Türkiye'yi AKP gericiliğine teslim eden,
15 Temmuz islamcı faşist darbesinin zeminini hazırlayan12 Eylül askeri faşist darbesinin 37.yıl dönümünde Haziran
Hareketi'nin yayınladığı bildiri aşağıdaki gibidir:
HAZİRAN HAREKETİ'NİN BİLDİRİSİ
"12 Eylül'de sabaha karşı saat
dörtte, cunta şefi Kenan Evren'in okuduğu bildiri ile sökün eden karanlığın 37.
yılındayız.
"12 Eylül askeri faşist darbesi,
başını ABD'nin çektiği emperyalist haydutların ve TÜSİAD'da temsil edilen
işbirlikçi sermayenin onayıyla, halka karşı yapılmıştı. Amaç sendikaları,
dernekleri, parti ve örgütleriyle yüzünü özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine
dönmüş bir halkın en örgütlü, en dinamik kesimlerinin tasfiyesi olmakla
birlikte, uzun vadede biat eden, itaatkar bir toplum yaratılmak istenmişti
"12 Eylül cuntacılarının yaptıkları
ilk iş, "Yeşil Kuşak" projesiyle uyumlu bir şekilde "Türk İslam
Sentezi"ni uygulamaya sokmak oldu. "Şeriatın parmağı acımaz"
diyerek on binlerce insanın tutuklanmasının, yüzlercesinin işkencelerde sakat
kalmasının, onlarcasının ölümünün sorumlusu olan Evren'in imzasıyla din dersi
zorunlu hale getirildi, kula kulluk etmeyi kolaylaştıracak her türlü tarikat
örgütlenmesinin önü açıldı.
"Hiç kuşku yok ki, bugünkü
karanlığın mimarı 12 Eylül'dür. Siyasal İslam, 12 Eylül'ün yaratmış olduğu
siyasi, hukuki ve kültürel iklim içinde serpilip boy atmıştır. Erdoğan'ın
şahsında cisimleşen otoriter faşist anlayışla 12 Eylül, aynı siyasi genetiğin
ürünüdür. AKP Saray faşizmi, 12 Eylül faşizminin devamıdır.
"Siyasal İslam'ın iki blok
örgütlenmesi olarak Cemaat ve AKP, baştan itibaren bir büyük gerici projenin
ortakları olarak hareket etmişlerdir. 15 Temmuz Darbe Girişimi ile birlikte
aralarındaki çelişkinin ölümcül bir hale gelmiş olması bu gerçeği değiştirmez; Cemaat
ve AKP'nin rejimi değiştirebilecek bir güç haline gelmesini sağlayan 12
Eylül'dür.
"Bugün AKP, eski ortağı Cemaatle
hesaplaşma adına OHAL altında 12 Eylülcülerden öğrendiği ne varsa bir bir
hayata geçiriyor.
"12 Eylül’de ‘artık gülme sırası
bizde’ demişti patronlar; AKP'nin 14 yıllık iktidarı süresince de hep
gülmüşlerdi. Şimdi, 15 Temmuz sonrası uygulamaya sokulan OHAL'le birlikte AKP,
sermayeye dikensiz gül bahçesi vaad ediyor. KHK'ler aracılığıyla emeğin tüm
birikimlerine el koyuyor, doğanın sorgusuz sualsiz talan edilebilmesi
için tüm hukuksuzlukların önünü ardına kadar açıyor.
"Cemaat tasfiyesi adı altında
başlatılan uygulamalar, tüm muhalefet ve toplumu sindirmeye yönelik operasyona
dönüştürülmüş durumda. 12 Eylül uygulamalarını aratmayacak şekilde ilerici,
demokrat kesimler kamudan tasfiye ediliyor. Bilimsel ve laik eğitimin kalan son
kırıntılarını ortadan kaldırmak için eğitim emekçileri türlü bahanelerle açığa
alınıyor, üniversitelerden atılıyor. AKP’li olmayan herkes tıpkı 12 Eylül'de
olduğu gibi teröristlikle yaftalanarak hedef tahtasına oturtuluyor.
"12 Eylül’ün Meclis’i kapatmasına
benzer şekilde Meclis kapatılıyor. OHAL yetkileri de aşılarak anayasa devre
dışı bırakılıyor. Belediyelere kayyum atama hazırlıklarıyla birlikte kısmi
demokratik haklar, kendini "milli irade"nin yerine geçirmiş bir
diktacı zihniyet tarafından ortadan kaldırılıyor.
"Karanlığın, örgütlenmiş kötülüğün
iktidarı hükmünü sürdürüyor. AKP, kendi 12 Eylül'ünü örgütlüyor!
"Bu bir kavga! Karanlıkla
aydınlığın kavgası! Bu böyle gitmez, gitmeyecek! Biliyoruz! 12
Eylül karanlığını; her yanıyla çürümüş, yolsuzlukları, hırsızlıkları,
zorbalıkları ayyuka çıkmış AKP Diktası'nı yeneceğiz! Gelecek güzel günlere
olan inancımız tamdır. / Haziran Hareketi"
12 EYLÜL DARBESİNİN BİLANÇOSU:
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının liderliğindeki cuntanın 12 Eylül'de
hayata geçirdiği kanlı darbenin üzerinden 40 yıl geçti. Darbenin
lideri Kenan Evren geçtiğimiz yıl ölürken, 40 yıl sonra da 12 Eylül'ün ruhu
iktidara tutunmaya devam ediyor.
Darbenin 40. yılında 12 Eylül'ün bilançosunu
genel hatlarıyla şöyle:
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
- Açılan 210 bin tutuklandı
ve açılan çeşitli davalarda yargılandı.
- 7 bin kişi için idam cezası istendi.
- 517 kişiye idam cezası verildi.
- Haklarında idam cezası verilenlerden
50’si asıldı.
- İdamları istenen 259 kişinin dosyası
Meclis’e gönderildi.
- 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163.
maddelerinden yargılandı.
- 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak”
suçundan yargılandı.
- 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
- 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için
işten atıldı.
- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
- 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak
yurtdışına gitti.
- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 937 film “sakıncalı” bulunduğu için
yasaklandı.
- 23 bin 677 derneğin faaliyeti
durduruldu.
- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede
görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl
hapis cezası istendi.
- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis
cezası verildi.
- 31 gazeteci cezaevine girdi.
- 300 gazeteci saldırıya uğradı.
- 3 gazeteci silahla öldürüldü.
- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını
yitirdi.
- 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 14 kişi açlık grevinde öldü.
- 16 kişi “kaçarken” vuruldu.
- 95 kişi “çatışmada” öldü.
- 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.
- 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.
*
Kaynak: abcgazetesi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder