8 Kasım 2018 Perşembe

6 Kasım 2018 Salı

Nazım Hikmet Ran : O Duvar


Türkiye'me dönüyorum. 
Kara terör kasıp kavuruyor ortalığı benim orada. 
Emperyalizm yine ve her zamanki gibi insanlığın bu korkunç baş belası, emperyalizmin duvarını yıkmak gerek. 
Ben "O Duvar" şiirini yazıyorum.

O Duvar 

İzmir'den Akdeniz'e dökülen
ve yakında Bombay'dan Hint Denizi'ne 
dökülecek olan Emperyalizm'in,
Şark'ı saran duvarı 
hakkında yazılmıştır.

Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir parmaklık… 

Dayadım
    alnımı
       demir parmaklığa;

parmaklık alnıma 
         gömüldü. 

Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..

Alnım:
          parmaklığa dayalı.
Yüzüm:
                   kana boyalı.

Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.

Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir par-mak-lık 

*
Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.

O duvarı
         bizim için yaptılar..

O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi 
      gibi 
parlıyor.

O duvar;
o duvarda keskinliği var
taze kanlı etleri parçalayan 
yosunlu, ıslak 
dişlerin…

O duvar;
         gözleri afyon dumanlı keşişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.

O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde 
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.
O duvarın bir ucu: 
tahta sapanlı sarı Çin'de 
öbür ucu: 
çelikleri elektrikli Newyork'un içinde 
Her bankada hisse senetleri var 
onun. 
O duvar 
Lordlar kamarasından Lord Gürzon'un 
noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiyor. 
Eyfel'in tepesinden avlarını seçiyor, 
dayanarak Hindenburg'un altın çivili heykeline 
topluyor Berlin sokaklarını eline.
O duvarın taşlarına sürterek dilini
kara gömlekli Mussolini 
bekliyor nöbet. 
İtalya'nın çizmesi
yüzüyor kanda. 
O duvar 
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan'da. 

Cevap

O duvar 
o duvarınız, 
                vız gelir bize vız! 
Bizim kuvvetimizdeki hız, 
ne bir din adamının dumanlı vaadinden, 
ne de bir hülyanın gönlü yakısındandır. 
O yalnız 
            tarihin o durdurulmaz akışındandır. 
Bize karşı koyanlar, 
karşı koymuş demektir: 
Maddede hareketin, 
yürüyen cemiyetin 
                        ezelî kanunlarına. 
Sükun yok, hareket var 
bugün yarına çıkar 
yarın bugünü yıkar 
                        ve durmadan akar 
                                                          akar 
                                                                akar. 
Biz bugünün kahramanı, 
yarının 
                        münadisiyiz. 
Biz durmadan akan, 
                                  yıkıp yapan 
                                                      akışın 
                                                            çizgilenmiş sesiyiz. 
Biz, 
adımlarını tarihin akışına uyduran 
                    temelleri çöken emperyalizme vuran, 
                                  yarını kuran— 
                                                          —larız. 
O duvar, 
          o duvarınız, 
                            vız gelir bize vız! 

1925
Nazım Hikmet RAN

5 Kasım 2018 Pazartesi

Neşet Ertaş : Zahidem


Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin

Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli

Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.

Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.

Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.

Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.

Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.

Söz ve Müzik : Neşet Ertaş
Neşet Ertaş : Zahidem

4 Kasım 2018 Pazar

Gülay : Zeynep Bu Güzellik Var mı Soyunda



Zeynep bu güzellik var mı soyunda
Elvan elvan güller biter bağında
Arife gününde bayram ayında

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Zeynep'e yaptırdım altından tarak
Tara zülüflerin bir yana bırak
Zeynep'e gidemem yollar pek ırak

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynep'i bu hafta ettiler gelin

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Kangal'dan aşağı Mamaş'ın köyü
Derindir kuyusu serindir suyu
Güzeller içinde Zeynep'in huyu

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Yöre : Kangal/Sivas
Kaynak Kişi : Aşık Süleyman
Derleyen : Muzaffer Sarısözen
Gülay : Zeynep Bu Güzellik Var mı Soyunda

Yıldıray Çınar : Elvan


Her sabah her seher ceylan bakışlım
Kokunu getirir yel Elvan Elvan
Anadan sürmeli keklik sekişli
Açılmış göğsünde gül Elvan Elvan
******************************
Kaşların hançer kirpiğin ok mu
Bana ettiklerin revamı hak mı
Aşkınla sarardım insafın yok mu
Olayım kapında kul Elvan Elvan
******************************
Felek zehir etti tatlı aşımı
Taştan taşa vurdu dertli başımı
Gözlerimden akan kanlı yaşımı
İnsaf et ne olur sil Elvan Elvan
******************************
Zalim felek beni yerlere çaldı
Mecnuna eş etti çöllere saldı
Bi canımdan başka nem galdı
O da senin zaten al Elvan Elvan
******************************
Derleyen : Muzaffer Akdoğan

1 Kasım 2018 Perşembe

Ali Ekber Çiçek : Derdim Çoktur Hangisine Yanayım



Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi

Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi

Ali Ekber Çiçek : Derdim Çoktur Hangisine Yanayım