28 Kasım 2017 Salı

Yıldız Çam : Sen Gülüm İdun



Sen gülüm idun , 
sevduğum idun , 
söz vermiştuk ölümüne 
sen benum idun.! 

alnumuza yazildi yar 
bu kara yazi 
söz vermiştuk tutamaduk 
biz sözumüzü. 

bedduam olsun beni hiç unutmayasun 
ölene kadar sevduğum yarsız kalasun
unutamam artık seni hep seveyrum 
senun içun senun içun yar öleyrum.. 

sen yarim idun , 
sevdalim idun , 
ölesiye sevdum seni 
her şeyum idun.. 

kader böyle ayirdi bak yollarimizi 
ne yapalum kuramaduk yar yuvamuzi 
görüyorum bu aşk beni senide yakar 
ayrı düştük seninle yar sonsuza kadar 

o güzel gözlerine doyamayirum. 
artık yeter senin içun ağlamayirum 
o güzel gözlerine doyamayorum. 
her şey bitti senin içun ağlamayirum.

Yıldız Çam : Sen Gülüm İdun

Soner Olgun : Üç Beş Kişi Kalmış Türkü Diyenler



Yüce dağlar benim bir sualim var
Hani size konup göçen ilimiz
Arap ata binip cirit atanlar
Görünmüyor gözü kanlı delimiz

Öterse de bozgun öter bağlama
Hançer alıp dertli sinem dağlama
Gider oldum kömür gözlüm ağlama
Hakkın emri ayrı düştü yolumuz

Kahpe felek kıyma bana yazıktır
Ayrılık elinden bağrım eziktir
Çekilmiş siyeçler bağlar bozuktur
Ayrılık gazeli döktü gülümüz

Üç beş kişi kalmış türkü diyenler
Al üstüne yeşil donu giyenler
Kıl kara çadırda geçmiyor günler
Onun için bozgun öter telimiz

Karacoğlan der ki yazsam bir satır
Kadir mevlam işimizi sen bitir
Kısmet nerde ise çeker iletir
Kimse bilmez nerde kalır ölümüz

Karacaoğlan

Soner Olgun : Üç Beş Kişi Kalmış Türkü Diyenler


26 Kasım 2017 Pazar

Yıldıray Çınar : Bir Çift Turna Gördüm



Bir çift turna gördüm durur dallarda
Seversen Mevla'yı kalma yollarda
Sizi bekleyen var bizim ellerde
Bizim ele doğru gidin durnalar

Durnam dertli öttün derdimi deştin
El vurdun yaremin başını açtın
Eşinden m'ayrıldın yolun mu şaştın
Bizim ele doğru gidin durnalar

Fazla gitmen Deremum'a varınca
Selam söylen eşe dosta sorunca
Sağ selamet muradınız alınca 
Benden yare selam edin turnalar

Selama razıydım mektubun gelmez
Gurbette kalanın hiç yüzü gülmez
İbrahim halinden kimseler bilmez
Benden yare selam söylen turnalar

Kaynak Kişi : İbrahim Bakır 
Yöre : Yozgat 
Yıldıray Çınar : Bir Çift Turna Gördüm

Sevcan Orhan : Firuze



Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yıllarını
Ağla ağla firuze ağla anlat
Bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu

Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazıI bir çiçek bir orman kuytusu
Hüzün büyüsü gibisin sen Firuze

Duru bir su gibi bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgar gibi
Gözlerinde telaş yIllar sence yavaş
Acelen ne bekle Firuze

Acılı bir bakış yerleşirse eğer
Kirpiğinin ucundan göz bebeğine
Herşeyin bedeli var güzelliğininde
Bir gün gelir ödenir öde Firuze.

Söz : Aysel Gürel
Müzik : Atilla Özdemiroğlu 
Sevcan Orhan : Firuze


Güler Işık : Şu Metris'in Önü



Şu Metris’in önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan
Senin hasretindir hücreme dolan
Bir tek seni sevdim gerisi yalan

Hücremdeyim hasretinle yanarım
Senin için her gün her gün ağlarım
Kanım hep içime akar kanarım
Beni anlamadın ona yanırım


Ben hep 17 yaşındayım 
Demir kapının her açılışında 
Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim 
Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın 
Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim 
Çünkü; senden gayrısı haram 
Şu Metris'in önü bir uzun alan 
Bir tek seni sevdim gerisi yalan

Cigara çekmedi canım hiç 
Çıkarken havalandırmaya 
Olmadı avluda atılmış voltam hiç 
Hele masmavi bir denize atılmış oltam 
Hiç mi hiç... 
İçerde bıraktım dünyayı 
Parmaklıklarla bölünmüş olarak 
Görmeye alışık gözleri 
Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri. 
Sana olan aşkımı 
Defterlere değil 
Metris'in duvarlarına yazdım 
Uykusuz geçen geceler akıllara zarar 
Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem 
Senin görüşlere gelmediğin kadar 
Şu Metris'in önü bir uzun alan 
Bir tek seni sevdim gerisi yalan 
Senin hasretindi hücreme dolan 
Yalnız seni sevdim gerisi yalan.

Parmaklıkların elime bulaşan pası 
Havalandırmadan gelen hela ko0kusu 
Işık ve ufuksuz hücremde 
Gözlerim kuvvet kaybındaydı. 
Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu 
Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı

Bir kazaydı gelişin 
Ya seni sevişim? 
Bir masaldı. 
17 yıl 15 gece 
Bir ranzaydı yattığım 
Bir de oturduğum masaydı

Ben gençliğimin en tutkulu aşkını 
Kağıtlara değil 
Gönlümün en derin nağralarını 
Kalemle değil 
Tırnaklarımla 
Metris'in duvarlarına yazdım 
Ve kanayan ellerime tuz bastım

Çok mektup yazdım sana 
Ama hiç yollamadım 
Ben sana olan mektuplarımı 
Metris'in duvarlarına yazdım 
Ve üzerine zarf değil 
Mapushane kapılarını kapattım

Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan 
Şu Metris'in önü bir uzun alan 
Benim sevdam gerçek 
Senin aşkın yalan 
Hücrem değil hasretinle yanarım 
Senin için hergün hergün ağlarım 
Kanım hep içime akar kanarım 
Beni anlamadın ona yanarım.....

Söz : Mehmet Koç
Müzik : Ali Asker

25 Kasım 2017 Cumartesi

Belkıs Akkale : Hazan ile Geçti Şu Benim Ömrüm



Hazan İle Geçti Şu Benim Ömrüm
Eyle Dertli Bülbül Zar Garip Garip
Ne Bir Gülüm Galdı Ne De Dikenim
Ağlar Bundan Sonra Har Garip Garip

Hançeri Feleğin Ucu Ciğerde
Durmadan Kanıyor Yaramız Serde
Gurbet Ellerinde Dutuldum Derde
Gel Tabib Yaramı Sar Garip Garip

Emrah Bu Ellerin Gonca Gülleri
Seherde Ağlıyor Dostun Dilleri
Dert Çilesi Bitmez Gurbet Ellerin
Gezeyim Bir Zaman Dost Garip Garip 

Kaynak Kişiler : Hamza Başyurt
Derleyen : Can Etili
Yöre : Sivas

Belkıs Akkale : Hazan ile Geçti Şu Benim Ömrüm

Serdar Göze : Sen Ağlama Yar



Dağlar beni koy ver gidim yar ağlamasın
Dizin vurmasın
Doymadım ömrüme nasıl ölem yar ağlamasın
Gülüm solmasın
Yollar tuzak ben ne edim yar ağlamasın 
Yürek yanmasın

Ağlama yar sen ağlama yar 
Gadan belan bana gelsin
Sen ağlama yar
Gül kırılmasın
Gönül kırılmasın 
Kar fırtına boran olsun 
Gülüme yağmasın
Ben öleyim oy ben öleyim
Bu canıma kurşun değsin 
Dur ben öleyim

Ağlama yar gel ağlama yar
Sana gelen bana gelsin 
Sen ağlama yar
Gülüm darıldı
Gönlüm yoruldu
Kar fırtına boran vurdu
Gülüm kırıldı
Ben öleyim oy ben öleyim
Bu canıma kurşun değsin 
Dur ben öleyim

Yusuf Hayaloğlu
Serdar Göze : Sen Ağlama Yar