5 Kasım 2016 Cumartesi

Yıldıray Çınar : Söyleyin Anam'a Anam Ağlamasın


Aman gam yüklü kervanlarım yol ala
Göz göz olmuş yarelerim kan dola oy
Ben öldüysem ahbablarım sağ ola

Söyleyin anama anam ağlamasın oy
Ben öldüm diye gareleri bağlamasın oy oy


Aman alnıma yazılmışta bu kara yazı
Gönüldedir bir Mevla bir Muhammed ya Ali
Anam bana çok mu gördüler bir tek yari

Söyleyin anama anam ağlamasın oy
Ben öldüm diye gareleri bağlamasın oy oy

Güler Duman : Türkülerle Gömün Beni


Birgün mutlak öleceğim
Türkülerle gömün beni
Size veda edeceğim
Türkülerle gömün beni

Sazımı asın duvara
Yalnız kalsın bahtı kara
Vasiyetim tüm dostlara
Türkülerle gömün beni

Muradımı almamışım
Hep ağlayıp gülmemişim
Ağlamasın dostum eşim
Türkülerle gömün beni

Derdi yoklar diye diye
Niye doğdum bilmem niye
Götürün doğduğum köye
Türkülerle gömün beni

Derdiyok Ali

Gülay : Daha Senden Gayrı Aşık mı Yoktur


Daha senden gayri aşık mı yoktur
Nedir bu telaşın vay deli gönül
Hele düşün devr-i adem’ den beri
Neler gelmiş geçmiş, say deli gönül


Şu fani dünyada umudunu yüz
İnanmazsan var kitaba yüz be yüz
Evin mezaristan , malın bir top bez
Daha duymadınsa duy deli gönül

Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisbü karıma
Kendi bildiğine doğrudur deme
Var iki kamile sor deli gönül

Gördüm iki kişi mezar eşiyor 
Gam gasavet gelmiş , boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gelde bu dünyayı yor deli gönül

Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsati dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül

Kayseri/Sarız-Nesimi Çimen




Mehmet Seske : Türkmen Gelini

Eyvanına vardım eyvanı çamur
Odasına vardım elleri hamur
Uykudan uyanmış gözleri mahmur

Ömrümde görmedim böyle gelini
Gelinin gelini türkmen gelini
Saramadım aney gel gör halimi

İpek köynek giymiş ayna dizinden
Kınalı elleri o mah yüzünden
Sevem dedim vazgeçmiyor nazından

Ömrümde görmedim böyle gelini
Gelinin gelini türkmen gelini
Saramadım aney gel gör halimi

Eyvanında renk renk güller açıyor
Aşk ateşi şu bağrımı yakıyor
Kara sevda şu gönlümden gitmiyor

Ömrümde görmedim böyle gelini
Gelinin gelini türkmen gelini
Saramadım aney gel gör halimi

Aziz Çelik

Makbule Kaya : Bir Nefescik Söyleyim

Bir nefescik söyleyeyim
Dinlemezsen neyleyeyim
Aşk deryasın boylayayım
Ummana dalmağa geldim

Ben Hak ile oldum aşna
Gönlümüzde yoktur nesne
Pervaneyim ateşine
Oduna yanmağa geldim

Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yuğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yetmeğe geldim

Ben Hakk'ın edna kuluyum
Kem damarlardan biriyim
Ayn-ı cemin bülbülüyüm
Meydana ötmeğe geldim

Pir Sultan'ım der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmağa geldim

Pir Sultan Abdal

Ne Çok Hain - "Siz Hangi Piç Köklerden Türediniz"

“Ne Çok Enkaz”ın yazarı Ahmet Necdet’in

anısına saygıyla.

Sizinle galiba arkadaş filandık
Işıklı günlerinde gençliğimizin.
Hayalleriyle kanatlanırdık
Gelecek, güzel Türkiyenin.
Fakat nasıl da değiştiniz birden
Arınıp bütün o düşlerden
Buzlu sularında bencilliğin.
Ne çok hain.

Hayır, belki de değişmediniz,
Aslınız belki de buydu sizin.
Sadece zamana ayak uydurdunuz
Ortak ateşinde ısınıp gençliğin.
Sonra neyseniz o oldunuz
Asıl kimliğinizi buldunuz
Uşağı oldunuz zalimin.
Ne çok hain.

Şimdi giydiğiniz her şey markalı
Tadını aldınız zenginliğin.
O fotoğraflar parkalı markalı
Uzak bir anısı oldu geçmişin.
Fakat yine de yeri geldikçe
El atıp eski albüme
Kullanıyorsunuz reklam için.
Ne çok hain.

Aynı arsız kibir suratlarınızda
Erkeğinizin dişinizin.
İçim bulanıyor karşıma çıktıkça
Ekranlarında TVlerin.
Kiminiz yeni yetme faşist çığırtkan
Kiminiz kaşarlanmış sırtlan,
Sanırsın kardeşi vampirin.
Ne çok hain.

Yoksul aile çocuklarıydınız
Orta halli, belki zengin.
Soyluydu sizden anneniz babanız,
Sade yurttaşları Cumhuriyetin.
Siz hangi piç köklerden türediniz,
Kimsiniz, neden böylesiniz
Nasıl boğuldunuz içinde ihanetin.
Ne çok hain.

Zaman geçer, devran döner
Yıkılır sarayı, zindanı zalimin
Efendi uşağını terk eder
Gereği kalmayınca hizmetin
Hele azıcık da diklendiniz mi
Yersiniz kaçınılmaz tekmeyi
Hadi, sıkıysa diklenin
Ne çok hain

Kimliksizler, omurgasızlar
Hedefisiniz şimdi lanetin.
Ne hizmetinde olduğunuz iktidar
Ne sahte parıltısı şöhretin
Kurtaramayacak sizi bu lanetten,
Halkın içinde yükselen nefretten,
Artık hiç değilse susmayı deneyin.
Ne çok hain.

Ataol Behramoğlu

4 Kasım 2016 Cuma

Nazım Hikmet RAN : Hürriyet Kavgası

Hürriyet Kavgası...

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, 
dalga dalga aydınlık oldular, 
yürüdüler karanlığın üstüne. 
Meydanları zaptettiler yine. 

            Beyazıt'ta şehit düşen 
            silkinip kalktı kabrinden, 
            ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını 
            yıktı Şahmeran'ın mağarasını. 

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. 
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. 
Safları sıklaştırın çocuklar, 
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır. 

1962
Nazım Hikmet RAN