Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
23 Mart 2021 Salı
#HürriyetKavgası
21 Mart 2021 Pazar
#Nevruz
Nevruz, Farsça bir kelime olup “Yeni gün” anlamına gelmektedir (Nev, yeni ve Ruz, Gün anlamında). Yeni gün baharın geliş günüdür aynı zamanda Türklerde takvim başlangıcı olan yıl başıdır. Çeşitli kültür çevrelerinde, farklı etnik gruplarda farklı bir muhtevaya ve anlama sahip olmuştur. Kültürler arasındaki iletişim sonucunda çeşitli kültürlere girmiş ve benimsenmiştir. Eldeki tarihi kaynaklardan hareketle en eski Türk adetlerinden, bayramlarından biri olduğu kesinleşmiştir. Yeni yılın başlangıcı, yenilik, coşku, canlanma gibi nitelikler hiç değişmeden günümüze kadar yaşadığı uçsuz bucaksız coğrafyalarda görülmektedir.
Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig'e, Kaşgarlı Mahmud'dan Biruni'ye, Nizamü'ı Mülk'ün Siyasetname'sinden Melikşah'ın takvimine kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey'in kanunlarına kadar gelen bir çizgide Nevruz ile ilgili kayıtlar eldedir. Diğer taraftan Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devletinin kurucusu Şah İsmail (Hatai), Osmanlılarda Sultan I. Ahmed ve Sultan IV. Murad gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk'ün; din adamlarımızdan Kazasker Baki Efendi ve Şeyhülislam Yahya Efendilerin, şairlerimizden Kuloğlu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Şükrü Baba, Hüsnü Baba, Fuzuli, Nev'i Efendi, Nef'i, Nedim, Hüseyin Suad ve Namık Kemal gibi şairlerimizin Fatih devri vezirlerinden Ahmed Paşa'nın; büyük Azeri şairi Şehriyar'ın ve büyük Türkmen şairi Mahdumkulu'nun uzun bir tarih boyunca Nevruz bayramının gelişini "Nevruziye" veya "Bahariye" denilen şiirlerle kutladıklarını da biliyoruz.
Kaynak
Kültürlere göre Nevruz
Alevi-Bektaşi söylencelerine göre Nevruz:
Türk söylencesine göre Nevruz;
Kürt söylencesine göre Nevruz;
Sesaniler devri İran’da:
Tunceli/ Dersim söylencelerine göre Nevruz:
Erzincan’daki bir söylenceye göre Nevruz;
#AşıkVeysel
Hayatının büyük bir kısmını kör olarak geçiren Veysel, şarkılarında ölüm temasını bolca işlemiştir.
Aşık Veysel Şatıroğlu, 25 Ekim 1894 tarihinde, Ahmet ve Gülizar çiftinin çocuğu olarak, Şarkışla, Sivas’da dünyaya geldi.
Ailesinin kendisinden önce doğan iki kızını kaybetmesine yol açan çiçek hastalığı, Aşık Veysel’i de vurdu ve henüz yedi yaşındayken sol gözünü kaybetti.
Geçirdiği talihsiz bir kaza sonucunda sağ gözünü de kaybeden Veysel, babasının hediyesi olan bir saz sayesinde, henüz genç yaşlarda müziğe başladı.
Babasının yakın bir arkadaşı olan Aşık Ala tarafından eğitilen Aşık Veysel,Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dertli gibi büyük halk ozanlarının eserlerini burada öğrendi.
Aşık Veysel 20 yaşındayken, I. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine arkadaşları cepheye gidince, genç ozan yalnız kaldı.
Bu süre içerisinde tek arkadaşı sazı olan ama şair, kendisini iyice müziğe verdi. Savaşın sona ermesinin ardından Esma adlı bir kadınla evlendirilen Veysel, bu evlilikten iki çocuk sahibi oldu. Fakat oğlu henüz on günlükken hayata gözlerini yumdu.
Esma’nın başka bir adama kaçmasının ardından henüz altı aylık kızı ile baş başa kalan Veysel, henüz çok genç yaşlardayken bu kızını da kaybetmenin acısını yaşadı.
1930’ların başında, Sivas’da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı. Tecer, Folk edebiyatının hak ettiği değere gelmesi ve folk eserlerinin kaybolmaması için uğraşıyordu; Veysel’in eserlerini de ilk defa kaleme alan kişi o oldu.
Her konuşmasında kendisine olan sevgi ve bağlılığını belirttiği Mustafa Kemal ATATÜRK ile tanışmak için Ankara’ya giden Aşık Veysel, bu isteğini hiçbir zaman gerçekleştirme fırsatı bulamadı, fakat Ankara’da ilk defa Radyo'ya çıkarak eserlerini ülke ile paylaşma fırsatı buldu.
Her ne kadar Atatürk ile tanışma fırsatı bulamamış olsa da, Atatürk’ün vefatının ardından yazdığı ağıt ile, kendisine olan sevgisini gösterme fırsatı buldu.
Ahmet Kutsi Tecer tarafından davet edildiği Köy Enstütüleri’nde saz hocası olarak görev yapan Veysel, Arifiye, Çifteler, Kastamonu ve Akpınar’da eğitim verdi. 1965 yılında, T.B.M.M. tarafından müziğe katkılardan dolayı kendisine maaş bağlandı.
Aşık Veysel, 21 Mart 1973 tarihinde, doğduğu köy olan Şarkışla, Sivas’da hayata gözlerini yumdu.
Aşık Veysel’in eserleri, ünlü A.B.D.’li gitarist Joe Satriani’den Türk metal grubu Pentagram’a kadar pek çok ünlü müzisyen ve gruba ilham kaynağı olmuş, eserleri bu müzisyenler tarafından albümlerinde kullanılmıştır.
15 Mart 2021 Pazartesi
#SiyahZülfünTellerine
Murat Aldemir : Siyah Zülfün Tellerine
Günün türküsü Dayımoğlu'ndan... Emeğine, nefesine, yüreğine sağlık Dayımoğlu... * #SiyahZülfünTellerine * Siyah zülfün tellerine Muhabbetin yellerine Kurban olam dillerine * Canım yar ruhum yar hayranım yar Yar senin kaşın yar senin gözün Kapkara kapkara gönlüm yara * Daha gençken benim yaşım Ağarıyor saçım başım İnci gibi senin dişin * Canım yar ruhum yar hayranım yar Yar senin kaşın yar senin gözün Kapkara kapkara gönlüm yara * Derleyen : Muzaffer Sarısözen Kaynak Kişi : Sakıp Çepik Yöre : Şanlıurfa-Siverek *
8 Mart 2021 Pazartesi
#RasimÖztekin
Sahne yaşamında ilk deneyimlerini 1977 yılında Kadıköy Halk Eğitim, İstanbul Akademik Sanatçılar Topluluğu ve Nöbetçi Tiyatro’ da amatör çalışmalarla edindi. 1980 yılının Kasım ayında Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular topluluğunda profesyonel tiyatro sanatçılığına başladı. 1980-1992 yılları arasında Şahları da Vururlar, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı, İçinden Tramvay Geçen Şarkı, İstanbul’u Satıyorum, başta olmak üzere Orta oyuncular Tiyatrosu’nun tüm oyunlarında rol aldı.
1992 - 1995 yılları arasında televizyonlarda sırasıyla “Müzikomedi” (Nükhet Duru ve Demet Akbağ’la birlikte), “Mega Show” (Hülya Avşar-İbrahim Tatlıses-Demet Akbağ'la birlikte) şov programları yaptı. 1994 yılında Gani Müjde ve Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı “2071’ de Türkiye” adlı müzikali sahneye koyup oynadı. 1995’te Ortaoyuncular Tiyatrosu ile Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri, Çok Tuhaf Soruşturma ve Fişne Bahçesi gibi birçok prodüksiyonda yer aldı. Bir Günlük Aşk Hikayesi, 72. Koğuş, Arabesk, Tersine Dünya, Passion Du Turca, Pardon ve Şans Kapıyı Çalınca isimli filmlerde oynadı. Köşedönücü, Biraz Düş, Biraz Gülüş, Eğrisiyle Doğrusuyla, Bir Yaz Gecesi Eğlencesi, Boş gezen ve Kalfası, Başka İstanbul Yok ve Yeni Hayat isimli televizyon yapımlarında rol aldı.
Tiyatronun yanı sıra, sinema ve dizi filmlerde de rol alan Rasim Öztekin, TRT'ye program metin yazarlığı ve bir dönem (1998-2002 yılları arasında) Akşam gazetesinde ve 2004 yılında Star gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
2005 yılında yine Gani Müjde’ nin yazdığı Mehmet Ergen’ in sahnelediği “Yıldızların Altında” müzikalinde, Beyazıt Öztürk ve Candan Erçetin‘ le başrolü paylaştı.
2009'un ocak ayında "Boş gezen ve Kalfası" adlı oyununu oynarken kalbi hastalandı. Kalbine pil takıldı.
2005 yılının Eylül ayında gazeteci Esra Kazancıbaşı ile Atina’da evlendi.
Rasim Öztekin’in ilk eşi Zeynep Aslıhan İsbay'dan 1987 doğumlu Pelin Öztekin (d.1987)adında bir kızı var. Pelin Öztekin, BKM Mutfak oyuncularından biridir.
2012 - 2017 yılları arasında yönetmenliğini, Birol Güven ve Müfit Can Saçıntı’nın yaptığı “Seksenler” dizisinde Fehmi karakterini canlandırmaya başladı. Dizide Rasim Öztekin, Şoray Uzun, İlker Ayrık, Berat Yenilmez, Begüm Öner, Suzan Kardeş, Özlem Türkad, Serhat Kılıç, Yasemin Çonka, Ayşe Tolga, Vural Çelik, Ceyhun Fersoy, Necmi Yapıcı, Onur Dilber, Hacı Ali Konuk ile birlikte rol aldı.
2014 yılında Müfit Can Saçıntı’nın yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu Birol Güven'in kaleme aldığı “Mandıra Filozofu” adlı filmde başrollerinde Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin, Begüm Öner, Kemal Kuruçay, Eser Eyüboğlu, ve Ayda Aksel paylaştı.
12 Mayıs 2016 tarihinde İsmail Dümbüllü'nün kavuğu, Beyoğlu'ndaki Ses Tiyatrosu'nda düzenlenen törenle Ferhan Şensoy'dan Rasim Öztekin'e devredildi.
Selçuk Aydemir'in senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı 5 Ocak 2017 tarihinde vizyona giren "Çalgı Çengi İkimiz" adlı filmde başrollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin paylaşırken diğer rollerde Ayhan Taş, Burak Satıbol, Barış Yıldız, Cahit Gök, Sinasi Yurtsever, Ceyhun Güneş, Korhan Herduran, Hakan Akın, Ahmet Gülhan gibi oyuncular yer almıştır.
Rasim Öztekin, 7 Mart 2021 tarihinde bir kalp krizi geçirdi ve İstanbul Kadıköy Siyami Ersek Hastanesinde tedavi altına alındı. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen 8 Mart 2021 tarihinde 62 yaşında öldü.
Ödülleri:
1988 - Altan Erbulak, En İyi Oyuncu
1995 - İsmail Dümbüllü, Yılın En Başarılı Oyuncusu
2003 - Afife Jale Tiyatro Ödülleri, Komedi ve müzikal dalında En iyi yardımcı Erkek Oyuncu
2010 - KALDER (KALİTE DERNEĞİ) En kaliteli sanatçı ödülü
2010 - Ayaklı gazete "Yılın En İyi yardımcı erkek oyuncu" ödülü
2011 - Yılın Nasreddin Hocası
Filmleri ve Dizileri:
2021 - Dijital Esaret (Zeytin)(Sinema Filmi)
2020 - Ev Yapımı (Tv dizisi)
2020 - Biraz Tuz, Biraz Biber (Sinema Filmi)
2019 - Baba Parası (Saffet) (Sinema Filmi)
2019 - Dijital Esaret (Sinema Filmi)
2017 - Klavye Delikanlıları (Hiko Dayı) (TV Dizisi)
2016 - Çalgı Çengi İkimiz (Bünyamin Abi)(Sinema Filmi)
2015 - Düğün Dernek 2: Sünnet (İsmail) (Sinema Filmi)
2015 - Bak Hele Bak (Sunucu)
2014 - Mandıra Filozofu (Cavit) (Sinema Filmi)
2013 - Düğün Dernek (İsmail) (Sinema Filmi)
2012 - 2020 - Seksenler (Fehmi) (Tv dizisi)
2010 - Vay Arkadaş
2010 - Gelecekten Bir Gün
2009 - Kanal-İ-Zasyon
2009 - Geniş Aile (Kuddusi)
2007 - Güzel Günler
2007 - Suç Dosyası
2007 - Kabadayı (Sürmeli)
2006 - Kapılara Dikkat
2006 - Pertev Bey'in Üç Kızı
2006 - Balıketi
2006 - Acemi Cadı
2005 - Dolunay
2005 - Hırsız Polis
2004 - Aktör Eskisi
2004 - Şans Kapıyı Kırınca
2004 - Pardon ( Muzaffer )
2003 - G.O.R.A
2002 - Ev Hali
2001 - Yeni Hayat
1998 - Kızım Osman
1996 - Başka İstanbul Yok
1995 - Bay E
1995 - Boşgezen ve Kalfası
1994 - Türk Tutkusu
1994 - Köşedönücü (Osman)
1993 - Tersine Dünya
1991 - Kurt Kanunu
1988 - Arabesk (film)
1987 - 72. Koğuş
1986 - Bir Günlük Aşk
Tiyatro oyunları:
1980-1985 Şahları da Vururlar
1981-1983 Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı
1983-1984 Anna’nın 7 Ana Günahı
1984-1985 Fırıncı Şükrü, Deli Vahap ve Ötekiler
1985-1986 Hayrola Karyola
1985-1986 Eşek Arıları
1986-1987 Muzır Müzikal
1986-1987 İçinden Tramvay Geçen Şarkı
1986-1987 İstanbul’u Satıyorum
1988-1989 Do Juan İle Madonna
1989-1990 Soyut Padişah
1990-1991 Yorgun Matador
1991-1992 Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu
1992-1993 Güle Güle Godot
1996-1997 Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri
1997-1998 Haldun Taner Kabare
1998-1999 Çok Tuhaf Şoruşturma
1999-2000 Parasız Yaşamak Pahalı
2000-2001 Fişne Pahçesu
2001-2002 Kökü Bitti Zıkkım Zulada
2001-2002 Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyunu
2003-2004 Biri Bizi Dikizliyor
2004-2005 Uzun Donlu Kişot
2005-2006 Yıldızların Altında
2005-2006 Kiralık Oyun
2009-Boşgezen Ve Kalfası
*
Kaynak : Biyografi.info
#8MartDünyaEmekçiKadınlarGünü
7 Mart 2021 Pazar
#KırmızıGülDemetDemet
Aysun Gültekin : Kırmızı Gül Demet Demet
#KırmızıGülDemetDemet
*
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
Gitti gelmez o muhannet
Şol revanda balam kaldı
*
Kırmızı gül her dem olsa
Yaralara merhem olsa
Ol tabipten derman gelse
Şol revanda balam kaldı
*
Kırmızı gülün hazanı
Ağaçlar döker gazeli
Kara yağızın güzeli
Şol revanda balam kaldı
*
#MuharremAkkuş
*
***
"Kırmızı Gül Demet Demet Türküsü'nün Hikayesi"
*
Revan, bugünkü adıyla Erivan, yani günümüzde Ermenistan'ın başkenti... Türkümüze konu olan olayın geçtiği zaman ise, büyük ihtimalle 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, Revan Osmanlı’nın önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş.
*
Yıl 1635. Dördüncü Murat 250 bin kişilik bir orduyla Revan seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, Revan yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler...
*
Mehmet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu! Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, Revan 'da satıyor Mehmet... Bir de alışkanlığı var Mehmet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına…
*
Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi, saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Mehmet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Mehmet üstüne... Mehmet’in anası her defasında kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
*
Bazen kışın yola saldığı oğlu yazın dönüyor. Bazen de tersi oluyor. Kervanın dönüşü, bayram gibi! Kimi kocasını, kimi yavuklusunu karşılıyor. Kimi analar da oğlunu. Sarılıp, ağlayanlar, sevinç gözyaşı dökenler.
*
Veba hastalığı kırıp geçiriyor ortalığı. İlkin bir ateş sarıyor bünyeyi. Kusma, iltihap, baş dönmesi. En sonunda da sayıklama. Artık kurtuluşu yok. Sayıklaya sayıklaya götürüyor insanı. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde başlıyor sayıklama... Kurduğu tüm dünya yok oluyor bir anda insanın. Sevgiliye özlem, alınan armağanlar. Söylenecek güzel sözler…
*
Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Mehmet'i de Revan'da vebayla yakalıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Mehmet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artık bir çalıdır mezar taşı Mehmet'in!. Bir tek Mehmet değil vebaya teslim olan. Kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perişan. Utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi...
*
Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Mehmet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kaldı''. Sen sen ol da gel cevapla. "İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş. En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Mehmet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu''.
*
Gel de söyle bunu. Söyleyebilirsen!. Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi?. Avuçlarını göğe açıp, Rabbinden medet dilemez mi?. Kırmızı gülün merhem olmasını istemez mi?. Karayağızın güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi? Anadır, alıyor veriyor, veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali. Deli olup dağlara düşüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı''... diye diye haykırdığını söylediler.
*
Kırmızı Gül Demet Demet Videosu


