Kocaeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kocaeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2017 Perşembe

Yeliz Koray : Alzheimer’ı kim takar?



Genç mühendis Mehmet Türker, engelli arkadaşı da bilgisayar kullanabilsin diye GlassOuse’yi icat etti. 
Buluş, ellerini kullanmadan kafa hareketleriyle bilgisayara hakim olabilecek 3 binden fazla bedensel engelliye umut oldu. TÜBİTAK, Türker’i iplemedi; projeyi reddetti ama Glass Ouse, İngiltere buluşlar zirvesindebirinci oldu. Başta Apple olmak üzere tüm dünyayı peşinden koşturan buluşu da Mehmet’i de Çinliler kaptı.
***
İmam Hatip Lisesi öğrencisi Levent Akbaba, Kuran-ı Kerim ve ayet dinletilen fasulyenin daha hızlı büyüdüğünü anlattığı projeyle TÜBİTAK bilim fuarında ödül aldı.
Tabii kimseye kaptırmadık, Akbaba’nın projesi hala çiftçilik yapan varsa tarım faaliyetlerinde kullanılacak.
***İlayda Şamilgil, sıvılardaki su oranının mıknatısla ölçülebilen ucuz, hızlı, taşınabilir bir sistem olduğunu TÜBİTAK’a sundu. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı projeyi iplemedi. Şamilgil’in projesi 70 ülkenin katıldığı bir proje yarışmasında birinci olurken İlayda’yı da projeyi de Amerika kaptı. Şamilgil ABD’de bir üniversiteye kabul edilirken proje NASA’nın Mars projesinde kullanılmaya başlandı bile.
TÜBİTAK’ın bilim şenliğine katılan iki kız öğrenci iyi sözler söylenen kavanozdaki peynirin küflenmediğini, kötü söz söylenen kavanozdaki peynirin küflendiğini tüm dünyaya ispat etti. 
Proje sergilenmeye layık görüldü. Tulumdaki peynirlerinin küflenmesini bekleyenler tulumlarına sabah akşam hakaret etmeye başladı.  
***
Trabzonlu öğrenciler EKG çekilen hastaların mahremiyetini korumak amacıyla ‘mahrem önlüğü’icat etti. TÜBİTAK projeyi kimseye kaptırmadı,önlük bilim proje yarışmasında birinci oldu.


***
***
10. sınıf öğrencisi Mehmet Can Dursun ve 11. sınıf öğrencisi irfan Ege Boztepe şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları için atık yengeç ve karides kabuklarından yara bandı üretti. TÜBİTAK projeyi iplemedi ama yara bandı ABD’de ki bilim olimpiyatlarında 2 bin 450 proje arasında birinci seçildi.
***
Barış Paksoy,TÜBİTAK’ın ortaöğretim öğrencileri arası araştırma projeleri yarışmasına katıldı. Ramanujan Asalların Genelleştirilmesi projesini TÜBİTAK iplemedi. Paksoy’u da projesine de Almanya kaptı.
***
Samsunlu 2 öğrenci, TÜBİTAK’ın bilim şenliğine “Bir selam da bizden sana selamün aleyküm?” isimli projeyle katılarak sergilenmeye değer görüldü.
 ***
TÜBİTAK Tuna Ilgın Kozak’ın madencilerin anlık konumlarını kayıt altına aldığı cihazı da, Kaan Alper’in taşınabilir GPS’li uydu projesini de iplemedi. Tuna, projesiyle dünya birincisi olurken, Alper’i de ABD kaptı.
***
Nur Kıpçak renkli gözlü insanların nazar değdirdiğini ispatlamak için TÜBİTAK’ın proje yarışmasına katıldı. Renkli gözlü menekşeye bakanların bitkinin organik maddesinde değişikliğe neden olduğu görüldü. Aynı deney nazar boncuğuyla denendiğinde nazar boncuğunun bir sefere mahsus etkili olduğu ispatlandı.
****
1- Sahte ODTÜ diplomalı ve hayvanat bahçesi müdürünün sorumlu olduğu bir kurum, gelişmiş ülkelerin havada kaptığı icatları anlamadığı için mi iplemedi?
2-  Kısa adı TÜBİTAK olan Türkiye Bilim Teknoloji ve Araştırma Kurumu’nun Türkiye Dinsel ve Hurafeler Araştırma Kurumu TÜDİHAK olmasına kim karşı çıkar?
3- Bu milletin zayıf hafızası bunların en büyük veli nimetleriyken hoşafın yanında ‘Alzheimer’ı kim takar?




8 Ağustos 2017 Salı

Yeliz Koray : Bakmayın böyle güçlü göründüklerine!

1890’da Kahramankazan Köyü’nde doğdu. 
Babası muhtar Kara Mehmet Efendi, annesi Emine Hanım’dı.
Hem çiftçilik yapıyor hem de memleket meselelerine kafa yoruyordu. 
Çünkü o bir Türk kadınıydı. 
Evliydi, 5 çocuğu vardı. Kocasını Balkan Harbi için cepheye sapa sağlam göndermiş, 
‘gazi’ unvanıyla karşılamıştı. 
Düşmanın silahından çıkan kurşun gırtlağına saplanmış, ölümden dönmüştü.
Ailesinin diğer erkeği; babası da hayatını kaybedince sorumluluğu iki kat arttı. 
Köyün erkekleri cephede şehit düşerken yada gazi olurken bir şeyler yapmalıydı..
Babasından kalan mührü miras belledi önce.    
“Memleket bu haldeyken elimi taşın altına koymalıyım” dedi.   
Dediğini de yaptı, Türkiye’nin ilk kadın muhtarı oldu. 
Kıtlık, sefalet, savaş, perişanlık..
Ama her şey vatan içindi! 
Yılmadı…
Yüzünü hiç görmediği ama efsane gibi anlatılan bir adamın kurtarıcı olacağına hep inandı. 
Samsun’dan, İzmir’den, İstanbul’dan gelen haberleri takip etti, 
mavi gözlü adamın cesaretini dinledi, anlattı…
Bunlardan biri; şifreli mesajlar göndermek için canını hiçe saymasıydı…
***
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a ayak basmış, mühim havadisleri iletmek için postaneye gitmişti. 
Hava yağmurlu…
Paratoner sistemi olmadığı için telleri toprağa vermişti çalışanlar. 
Paşa, “Derhal Havza ve Amasya ile görüşmem gerek” dedi.
“Hava elektrikli, telleri toprağa verdik imkansız paşam” dedi memur.
“Bu, vatanın kurtuluşu ile ilgilidir.Muhakkak görüşeceğim, ya ölürüz, ya vatan kurtulur” dedi Paşa ve ceketin cebinden ipek mendilini çıkarıp maniplenin üzerine koydu. 
“Sen ölürsen ben de ölürüm” dedi. 
Memurun başka çaresi kalmadı…
Birkaç kez elini bırakmasını söylese de aldırmadı Paşa.
Önce Havza sonra da Amasya arandı.
Mustafa Kemal, şifreli mesajlar gönderdikten sonra
 “Oh çok şükür, şimdi vatan kurtuldu” dedi.
***
Aradan yıllar geçti; Cumhuriyet ilan edildi, düşman yurttan temizlendi. 
Bir ulusun kurtuluşunun başlangıcı için Samsun’a ayak basan Gazi ile Türkiye’nin ilk kadın muhtarının yolu kesişti.
Kızılcahamam’a giderken Kahramankazan’da duran Atatürk ve arkadaşlarına soğuk ayran ikram etti muhtar.
Bir nefeste ayranı yudumlayan Paşa, “Senin kocan kim?” diye sordu. 
-“Balkan harbinde boğazından yaralanan bir cengaver” dedi gururla.
“Kaç yılında doğdun?”
-“1919’da Atatürk Samsun’a çıktığı zaman doğdum”Ata duraksadı, yıl 1934 olduğuna göre kadının 15 yaşında olması gerekirdi.Ama kadın daha yaşlı gösteriyordu. 
“Nasıl olur?” dedi şaşkınlıkla.
“Ondan önce YAŞAmıyordum ki Paşam” dedi.
Bir yıl sonra kadınların ilk kez oy kullandığı seçimde Ata’nın isteğiyle milletvekili seçilen muhtar, TBMM’ye giren ilk 17 kadın arasındaydı.  
O, hiç görmediği bir adamın mücadelesini kalbine; kitaplar da onu Satı Kadın olarak tarihe yazdı…
***
Diyeceğim o ki, bakmayın böyle güçlü göründüklerine.
Onlar iki metrelik bezin üzerinde yazan “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” dan bile korkuyorlar. 
Bilmiyorlar ki biz Samsun’dan İzmir Marşı söyleriz, taa İzmir’de çiçekler açar…
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa…”