#100MaymunFenomeni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#100MaymunFenomeni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2019 Cuma

100.Maymun Fenomeni


Ken Keyes Jr.’dan belki de hepimizin hayatını değiştirecek gerçek bir deneyin öyküsünü anlatacağım. 
Yüzüncü Maymun’un hikâyesini… 
Pasifik Okyanusu’nda irili ufaklı birçok ada bulunur. Bu adalarda Macaca Fuscata türü Japon maymunları yaşıyor. 

Bu adalardaki maymunların doğal ortamları içindeki davranışları otuz yılı aşkın bir süre boyunca bilim insanları tarafından gözleniyor.
1952’de Koshima Adası’nda bilim insanları maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakıyorlar.
Bu adanın maymunları da tatlı patatesin tadından hoşlanıyor; ama yiyeceklerinin kumlu olması hiç de hoşlarına gitmiyor. 

Ama can boğazdan gelir diyerek kumlu da olsa tatlı patatesleri yemeye devam ediyorlar.
Bir gün, on sekiz aylık İmo isimli dişi maymun bu soruna bir çözüm buluyor. 

İmo; tatlı patatesleri en yakın su birikintisinde  yıkayarak yemeyi akıl ediyor. 

Bu buluşunu annesine de öğretiyor. 

İmo’nun arkadaşları da patateslerini  yıkayarak yemeyi öğreniyor ve kendi annelerine de öğretiyor. 

Bu yeni davranış biçimi bilim insanlarının gözleri önünde, yavaş yavaş maymunlar arasında yayılıyor!
1952 ve 1958 yılları arasında genç maymunlar, beslenmelerini daha zevkli hale getirmek için, kumlu tatlı patateslerini yıkamayı öğreniyorlar.
Bu daha sağlıklı ve zevkli yeni davranış biçimini, çocuklarını taklit ederek, onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin maymunlar da kazanıyor. 

Yeniliklere açık olmayan, çocuklar ve gençlerden de öğrenebileceğini düşünmeyen, kendi bildiklerini tekrar eden yetişkin maymunlar ise kumlu patates yemeye devam ediyor.
1958’in sonbaharında çok şaşırtıcı bir şey oluyor. Koshima maymunlarının bir kısmı  (diyelim ki 99 maymun) artık patateslerini suda yıkayarak yemeyi öğrenmiş oluyor.

Bir sabah, gün doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar arasına katılıyor.
İşte o an her şey değişiyor!

Aynı günün akşamı, adadaki hemen hemen tüm maymunlar,  patateslerini yemeden önce yıkamaya başlıyor.  

Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor!
Ama hikâye bitmedi!
Bilim insanlarını şaşırtan asıl sürpriz; bu adayla doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde, diğer adalardaki maymun kolonilerinin de aynı anda patateslerini yıkamaya başlamalarıdır. 
Yeni bir düşünce ve davranış tarzı , toplumları oluşturan fertlerin belirli bir oranı tarafından benimsendiği an; bu yenilik, mesafelerin önemi olmaksızın zihinden zihne aktarılabiliyor.



Yani, “Yüzüncü Maymun Fenomeni” denilen bu fenomen şunu gösteriyor:
”Yeni bir düşünce, yeni bir yol toplumda sadece belirli sayıda insanlar tarafından biliniyorsa, bu yenilik sadece o kişilere ait bir yenilik oluyor.”

Ama “bilenlerin” sayısı belli bir kritik noktaya ulaştığı an; sadece bir kişinin daha “yeni yol”a katılması,toplum bilincinin aşama geçirmesine yol açıyor. 

Yeni  düşünce, birden bire herkes tarafından düşünülmeye başlanıyor. 

Niceliğin niteliğe dönüşme noktası…

“Yüzüncü Maymun Fenomeni”; Duke Üniversitesi’nden Doktor J.B. Rhine tarafından değişik deneylerde tekrarlanıyor. Sonuç her seferinde aynı! 
Bugüne dek mutsuz, huzursuz, bencil, korku dolu, karamsar bir dünya süregeldi. 

Zihinlerde hala taş devri korkularını taşıyoruz. 

Yeniliklere açık, farklı düşünenler ise aşağılanıyorlar, alay konusu ediliyorlar, toplum dışına itiliyorlar.Cesaretleri takdir edilmek bir yana söndürülmeye çalışılıyor.
Einstein bile teorisini ilk ortaya attığında meslektaşları tarafından kınanmış. 
Sıradan insan asla büyük insan olamaz mı o halde? 
Doğar, yaşar ve ölür. 
Buna yaşamak denirse! 
Dünyada mutlu,huzurlu, sevecen, aydınlık dolu insanlar yok mu? 
Cesur bir dünya isteyen ve bu uğurda çaba göstermekten çekinmeyen, her şeyi göze alan insanlar yok mu? 
Elbette var. Sayıları  gittikçe de çoğalıyor. 
İnsanın, insanlık boyutunda devrim yapabilmesi için yüzüncü maymunun aralarına katılmasını bekliyorlar. 
“Yüzüncü Maymun” belki de sizsiniz.