9 Ocak 2018 Salı

Cemal Süreya : Uçurumda Açan

#CemalSüreya

Aşktın sen, kokundan bildim seni 
Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu 
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin 
Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku 

Akıl almaz işleri şu zambakgillerin
Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti
Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin 

Yanındaki adam mutlaka kardeşindir
İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
Aşktın sen, gidişinden bildim seni 
Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir  


Birbirinizi kucaklarken neye yarar 
Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgilileri 
Diyorum çoğunca evli kadınlar 
Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar 

Bilir misin acaba ne demiş tilki? 
Kişi bir anda nasıl çarpılıverir 
Kuliste yarasını saran bir soytarı gibi 
Giderek nasıl anlaşılmaz olur sözleri 
Ömer ki gölü balığı için değil 
Kamışı için vergilendirdi 
Ama değnek vurulurken zavallı uğruya 
Yüzüne ve neresine değmesin derdi 

Selam size büyük durumlar, doruk anlar 
Dağ görgüsü kazanır Ağrı'yı bir kez görse de kişi 
Marmara'dan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği 
Okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar 

Belki de biraz geç rastladım sana 
Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza 
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi 
Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa 

Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu 
Ağır uykusu aldatılımış olanın 
Ve aldatanın delik deşik uykusu 
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin 

Divan, Nazım Hikmet, İkinci Yeni 
Kaç gündür adını düşünüyorum 
Ne demiş uçurumda açan çiçek 
Yurdumsun ey uçurum

Hiç yorum yok: