9 Ekim 2023 Pazartesi

#Che

"Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim…"

Comandante  'yı aramızdan ayrılışının 56.yılında, sonsuz saygı, sevgi, özlem ve rahmet  ile anıyorum.

#BinbaşıErnestoÖlmediDaha !..

#DünyaHalklarınaBinSelamOlsun !..
1928, Haziran’ın 14’ünde Arjantin, Rasorio’da doğdu. 9 Ekim 1967’de henüz 39 yaşındayken La Higuera, Bolivya’da öldürüldü. Kendisinden sonra gelecek ve tüm dünyada etkili olacak özgürlük hareketlerinin sembolü oldu.

YÜZYILIN EN ETKİLİ PORTRESİ

İkonik fotoğraf aynı zaman 20.Yüzyıl’ın en çok basılmış fotoğrafıdır. Alberto Korda imzalı fotoğraf Küba gazetesi Revolución için 1960 yılında çekildi. Bu fotoğraf daha sonra ona sorulmaksızın sayısız defa yayımlandı, Korda tek kuruş kazanmadığı fotoğrafı hakkında en sonunda 2000 yılında Smirnoff`a dava açtı. Fotoğrafın kullanımıyla ilgili şöyle dedi: “Che Guevara’nın uğrunda öldüğü görüşleri destekleyen biri olarak, bu fotoğrafın onun anısını yaşatmaya ve dünyadaki sosyal adaleti sağlamaya çalışanların kullanmasına karşı değilim, fakat alkol gibi ticari nesnelerin reklamını yapmak için Che’nin şöhretini kullananların kategorik olarak karşısındayım.” Kazandığı 50.000 doları Küba Sağlık Sistemi’ne bağışladı ve “Eğer Che yaşasaydı o da aynısını yapardı” dedi.

ÖZGÜRCE VAROLMANIN DAYANILMAZ GÜCÜ

Jean Paul Sartre, Che için sadece bir entelektüel değil, o aynı zamanda çağımızın mükemmel insanı demişti. Onun için hala devrimci ve idealist kişiliğiyle rönesans insanı adına en önemli referanstır denir.

PLAJ HAVLUSUNDAN TSHİRT BASKISINA GUERİLLERO HEROİCO

Jim Fitzpatrick tarafından stilize edilen Alberto Korda’nın “Guerillero Heroico” fotoğrafı tüm dünyada Che’yi bir pop kültür ikonu haline getirdi.

BAHÇESİNDE BİR ERNESTO

Che Guevara henüz küçük bir çocukken doktorlar tarafından astım teşhisi konuldu bu yüzden ailesi Alta Gracia bölgesindeki bu eve taşındı. Avellaneda’daki bu ev şu an kapsamlı bir Che Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda.

BİR COMANDANTE GELİYOR

Guevara 1935-1937 ve 1939-1943 tarihleri arasında bu evde yaşadı. Bugün evin verandasına oturmuş Küçük Ernesto’nun bronzdan heykeli, anısana gelen ziyaretçilerini karşılıyor.

SOL BAŞTAKİ KIZGIN BAKIŞLI ERKEK ÇOCUK

Tam ismiyle Ernesto R. Guevara de la Serna, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmiştir. Annesinin ve babasının soyu Basklara dayanır. İsyan ve özgürlük Ernesto’nun köklerinde vardır. Babası Ernesto Guevara 1969 yılında “oğlumun damarlarında İrlanda köklerinin kanı akmaktadır” demiştir. Guevara’nın atalarından Patrick Lynch 1715 yılında İrlanda’da Galway’de doğmuş, İrlanda’yı terk edip İspanya’nın Bilbao şehrine, oradan da Arjantin’e gitmiştir. Soyadı Guevara’nın ise, Che’nin bask köklerinden geldiğine inanılmaktadır. Guevara, Bask Bölgesi’nde Alava kentinde bir yerleşimdir.

ANNE, CHE VE BABA

“Gençlik! Çok çok çalışmamız gerekli… Gözüm ağrıyor, gözlüğüm yok göremiyorum, okumayı sevmiyorum, yoruldum ve benzeri şeklinde şikayetler etmemeliyiz… Tüm bunlar her insanın karşılaştığı zorluklardır… Sonuç olarak çalışmalıyız!”

BENİM BİR HAYALPEREST OLDUĞUMU SÖYLEYEBİLİRSİN

Gençliğinde rugby ve satrançla ilgilenen Che, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Pablo Neruda’nın şiirleri, arkeoloji, fotoğraf gibi pek çok konuyla ilgilendi. Kendini, insana, topluma ve dünyaya karşı her zaman meraklı ve sorumlu hissediyordu. Bu merakı ve öncü kişiliğiyle kısa hayatı boyunca uzun seyahatlere çıktı.

DÜŞLERİNDE ÖZGÜR DÜNYA

Guevara, tıp öğrenimi için 1948’de Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Kesintili öğrenim hayatını, Mart 1953’te tıp öğrenimini bitirip aynı yılın 12 Haziran’ında diplomasını alarak noktaladı.

RÜZGAR BİZİ KENDİSİYLE GÖTÜRECEK

Che öğrenciliği ve sonrasında tüm Güney Amerika’yı kapsayan seyahatlere çıktı. Peru, Kolombiya ve Venezuela’ya gitti… Peru’da bir süre bir cüzam kolonisinde gönüllü olarak çalıştı. Arkadaşı Granado ile çıktığı bu yolculuklarda tuttuğu notları sonradan 2004 yapımı “Motorcycle Diaries” adlı filme kaynaklık etti. Yolculuk Bogata ve Caracas’a kadar devam etti. Bu yolculukta en büyük destekçileri 500 cc’lik 1939 model Norton marka motosikletti. İki arkadaş “La Poderosa II” (Güçlü II) adını verdikleri bu motosikletle Amazon kıyılarını geçtiler.

DEVRİM BAŞLIYOR

Che, 1953 yılında Buenos Aires’e dönerek eğitimini tamamladı. Aralık ayında San Jose, Costa Rica’da Küba Devrimi’nin önemli noktalarından olan Moncada Kışlası Baskını’na katılanlarla buluştu. Bu baskın Küba Devrimi’nin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu baskın Batista’ya karşı gerçekleştirilen ilk silahlı eylemdir.

KOL KOLA YÜRÜYÜŞÜN GÜCÜ

Jacobo Arbenz yönetimindeki Guatemala’ya gitti. Arbenz sömürge sonrası Guatemala’da toprak reformunu peşindeydi. O dönemlerde ülke Amerikalı büyük tarım şirketlerinin çiftliği konumundaydı. ABD kaynaklı bir şirket olan “United Fruit Company” toprak reformundan rahatsızdı. CIA ve Amerikan Hükümetiyle yakın ilişkiler içinde olan bu şirketin konumu aslında Güney Amerika halklarının durumunu özetliyordu. Halk yarı köle bir sistem içinde büyük şirketler için yaşıyordu. Jacobo Arbenz daha sonra CIA tarafında devrilecekti.

“CHE” İSMİNİN ANLAMI

Guatemala City’de, Fidel Castro’nun teğmenlerinden Niko Lopez ile tanıştı. Lopez, Moncada Baskını sorumlularından ve ateşi yakılan Küba Devrimi’nin önemli isimlerindendi. Guevera’ya, Che lakabını takan da Lopez’dir. Che, ‘Bolşevik’ anlamına gelen “chebol” kelimesinin kısaltmasıdır. 1954 yılına gelindiğine Guatemala’da doktorlukla ilgili bir iş bulamamıştı. Bu süre zarfında bir çok politik eylemde yer aldı ve Kübalı devrimcilerle tanıştı. Jacobo Arbenz, CIA tarafından devrildikten sonra Mexico City’e gitmek durumunda kaldı.

EKİP TOPLANIYOR

Moncada Baskını’ndan sonra tutuklanarak 16 yıl ceza alan Fidel Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Batista’nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı. Castro ve arkadaşları hapisten çıktı. Bu gelişmelerin ardından Nico Lopez, Guevara’yı, Fidel’in kardeşi Raul Castro’yla tanıştırdı. Bir ay sonra Fidel, Meksika’ya gelecek ve Che ile tanışacaktı. Guevara aynı gece Küba Devrim Hareketi’ne katıldı.

ÇIKARTMA GEMİSİ OLARAK BİR MOTOR YAT

25 Kasım 1956 günü sürgündeki 82 adam Meksika’nın Tuxpan, Veracruz Limanı’ndan Küba’ya doğru denize açıldılar. 50.000 Meksika pezosuna bir Amerikalıdan satın aldıkları teknelerinin adı Granma’ydı. 2 Aralık’ta şu anda Granma Eyaleti olarak bilinen yerde karaya ayak bastılar. Tekne şu anda Havana’daki Devrim Müzesi’ne bitişik Granma Anıtı’nda sergilenmektedir. Ayrıca, Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesinin başlangıcından beri adı Granma’dır. Teknede Kübalı olmayan tek kişi Guevara’dır.

KARİZMATİK LİDERİN DOĞUŞU

Karaya çıktıkları anda Batista’nın askerleri tarafından saldırıya uğradılar, birçoğu öldü, Che ise yaralandı. Ekip 21 Aralık’ta yeniden toplanabildi, geriye sadece 15 kişi kalmıştı. Guevara, bu çatışmada kaçan bir yoldaşın düşürdüğü cephaneyi almak için tıbbi malzeme çantasını bıraktığını ve o anı, doktordan savaşçıya dönüştüğü an olarak hatırladığını yazar. Ekip, Küba’nın ortasına doğru Sierra Maestra dağlarına saklanır ve Batista rejimine karşı gerilla savaşı başlar. Guevara, isyancılar arasında bir lider olarak görülmeye başlanır, artık “Comandante” olmuştur.

YENİ BİR ÜLKE DOĞUYOR

1959 yılı Ocak ayının ilk günü, gece saat 02’de Batista, ailesi ve yakın arkadaşları, bir uçakla Havana’dan ayrılır. Batista’nın bu kararında generallerinin gizlice Fidel’le pazarlığa oturduğunu öğrenmesi etkili olmuştur.

“ÖLÜM BİZİ AYIRINCAYA DEK” DEMENİN EN YAKIN HALİ

7 Şubat 1959’da zafer kazanan hükümet tarafından Guevara “doğuştan Küba vatandaşı” ilan edilir. Kısa süre sonra Meksika’dan Granma yatıyla yola çıkmadan önce, ayrıldığı Gadea ile evliliğini resmen sona erdirmek için boşanma işlemlerine başlar. 2 Haziran 1959’da, 26 Temmuz Hareketi’nin (Küba Devrimi) bir üyesi olan ve 1958 sonlarından beri birlikte yaşadığı Aleida March ile evlenir.

HAYALLER, MÜCADELE VE AŞK

Aleida March, 26 Temmuz Hareketi’nin bir üyesidir, örgütün mücadelesinin en önemli yeri olan Escambray Dağları’na kurye olarak görevlendirilir. Che, Aleida ile bu şekilde tanışsa da, genç kadın Che’yi uzun süredir tanımaktadır. İsyancıların korsan radyosu Radio Rebel de sık sık Che’den söz edilir. Batista yönetimi devrilmeden önce mimlenen Che’nin “Aranıyor!” posterleri Aleida March’ın memleketi Santa Clara caddelerinde boy boy sergilenmektedir.

CHE BÜROKRAT OLURSA

7 Ekim’de Ulusal Toprak Reformu Enstitüsü’nde (Department of Industry of the National Institute of Agrarian Reform) başkanlığına getirilir. Kasım ayında ise Küba Merkez Bankası başına getirilmiştir. Sık sık parayı kınadığı ve yürürlükten kaldırılmasını desteklediği için bu görüşünü desteklemek adına Küba paralarını takma adı olan “Che” ile imzalamıştır. Paraların üzerine şeker kamışı toplayan bir köylünün resmini bastırmıştır.

ECONOMİSTA-COMUNİSTA

Küba’da devrim yapılmış, silahla yürütülen mücadelenin ekonomik atak safhasına geçme gereği doğmuştur. Devlet bakanlıklarına ve ekonomik gidişata ilişkin toplantıda Fidel kürsüden: “Ekonomiyi düzeltmeliyiz, kaynakları etkin kullanmalıyız” yönünde söylev verirken “Aranızda iyi bir ekonomist var mıdır?” der. Koca salonda bir tek Che’nin eli havadadır. Fidel bunun üzerinde Che’ye “Senin ekonomiden anladığını bilmiyordum” yanıtını verir. Che tarihi cevabını, İspanyolca’da “economista” ile “comunista” arasındaki okunuş benzerliğinden yola çıkarak verir “Ben senin, ‘aranızda iyi bir komünist var mı’ dediğini sanmıştım…”

PATRİA O MUERTE: YA İSTİKLAL YA ÖLÜM KONUŞMASI

Aralık 1964’te Birleşmiş Milletler’de konuşma yapmak üzere Küba Heyeti’nin başı olarak New York’a gider. Konuşmasında Vietnam üzerinden Amerika’yı eleştirir. Ayrıca Türkiye’nin Kıbrıs Politikası da eleştirilerden nasibini alır. CBS Televizyon Kanalı’nda pazar günleri yayınlanan “Face the Nation” isimli haber programına çıkar. O artık tüm dünyanın tanıdığı ve etkilendiği bir devrimcidir.

HER YER CHE HER YER DİRENİŞ

17 Aralık’ta Paris’e uçar ve üç aylık bir uluslararası geziye başlar. Bu gezi sırasında Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Cumhuriyeti (Mısır), Cezayir, Gana, Gine, Mali, Dahomey, Kongo-Brazzaville ve Tanzanya’yı dolaşır. İrlanda, Paris ve Prag’da molalar verdi. Üçüncü defa Moskava’ya gider.

CASTRO – KRUŞÇEV EL ELE

Bu dönemde Çin Komünist Partisi yanlı tutumunu onaylamayan Sovyet görevlilerinin Castro’ya, Che hakkında baskı yaptıkları söylenmektedir. Ayrıca Che’nin popularitesinin de Castro’yu rahatsız etmiş olabileceği düşülmüştür. Bunun doğru mu yoksa magazinel bir bilgi mi olduğu tartışmalıdır.

KÜBA FÜZE KRİZİ VE TÜRKİYE

Guevara, 1962 Ekim ayında ortaya çıkan Küba Füze Krizi’ne neden olan Sovyet nükleer balistik füzelerinin Küba’ya getirilmesinde anahtar rol almıştır. Birkaç ay sonra İngiliz gazetesi ‘Daily Worker’ ile yaptığı görüşmede eğer füzeler Küba kontrolünde olsaydı başlıca ABD şehirlerine doğru bu füzeleri kullanacağını söylemiştir. Sonrasında Sovyetler Birliği’nin üçüncü lideri Nikita Kruşçev’in füzeleri Castro’nun bilgisi dışında kaldırmasından ötürü Sovyetleri sert bir dille eleştirmiştir. Füze Krizi, ABD’nin Türkiye’ye yerleştirdiği füzelere karşılık SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlamış, Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakan bunalımdır.

BİLİNMEYEN YILLAR

Birleşmiş Milletler konuşması ve gezilerinin ardından 14 Mart 1964’te Küba’ya döner ve Castro’nun da katıldığı sade bir törenle karşılanır. Nisan ayında Castro’nun önünde Küba vatandaşlığından ve Küba’daki tüm resmi görevlerinden ayrılmıştır. Guevara’nın Castro’ya yazdığı ünlü veda mektubunda belirttiği üzere, devrim uğruna savaşmak için Küba’dan ayrıldığını, tüm parti, askerî ve hükümet görevlerinden istifa ettiğini ve Küba vatandaşlığından vazgeçtiğini yazmaktadır.

MUCHOS VİETNAM, ES LA CONSİGNA

Cezayir’de yaptığı son resmi konuşmasında artık Kuzey Yarımküre’yi, batıda ABD ve doğuda SSCB liderliğinde, Güney Yarımküre’nin sömürücüsü olarak gördüğünü belirtmiştir. Vietnam Savaşı sırasında komünist Kuzey Vietnam’ı desteklemiş ve gelişmekte olan ülkelerin halklarını, silahlanıp “pek çok Vietnamlar” yaratmaları için teşvik etmiştir. Ünlü sözlerinden olan: “Crear dos, tres… muchos vietnam, es la consigna.” Yani “İki, üç, daha fazla vietnam yaratmak, parola bu.” cümlesini demiştir.

BİR ADANMIŞLIK ÖYKÜSÜ

Cezayir konuşmasına kaynaklık eden olay, İspanyol Saharası diye bilinen bölgeyle ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle Fas’ın savaş ilan etmesi üzerine gelişmiştir. 1962 Eylül’ünde Cezayir Küba’nın yardımını isteyince, Küba, Cezayir kuvvetlerini desteklemek için 686 asker ve subay ile 60 tanktan oluşan bir birlik gönderir. Guevara, Küba Kuvvetleri’nin konuşlanmasını örgütleme ve gerçekleştirmede önemli rol oynamıştır.

KITASAL BİR DEVRİM HAYALİ VE BOLİVYA

Küba’daki görevlerinden ayrılmasının ardından ortadan kaybolan Che için nerede olduğuna dair bir çok görüş ortaya atılmıştır. Devrimin ikinci adamının bir anda ortadan kaybolması büyük merak ve gizem uyandırmıştır. Castro yaptığı açıklamalarda Che’nin nerede olduğunu bildiğini ama bunu ancak o isterse açıklayabileceğini söylemiştir. Tarihi net olmayan ünlü veda mektubunda Küba Devrimi’ne inandığını ama dünyanın diğer bölgelerindeki devrimlere kendini adamak için Küba ile olan tüm bağlantılarını kopardığını yazmıştı. Bu dönemlerde Prag ve Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde saklanmış olduğu, Küba’ya ise ancak bir kaç ay için yeni bir gerilla mücadelesine hazırlık yapmak için geleceğini belirtmiştir. Bu mücadele Bolivya için olacaktır.

BOLİVYA DAĞLARINDA

Guevera’nın Bolivya’da devrim başlatmak için harekete geçerken tasarladığı planları işlememiştir. Havana’yla telsizlerle kurulan haber ağı neredeyse hiçbir işe yaramamış, Bolivyalı muhalifler söz verdikleri desteği geri çekmiştir. Amerika, Che’nin Bolivya’da isyan başlatmak üzere olduğunu öğrenmiş ve Bolivya Ordusu’nu eğitmiştir. Che’nin yakalanabilmesi Amerikalı askerler, ajanlar ve diplomatların kesintisiz çalışmasıyla sağlanmış, bu uğurda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. Guevara, o dönemde sadece düzensiz bir orduyla mücadele edeceğini düşünürken, savaş teknikleriyle eğitilmiş özel birliklerle karşılaşmıştır.

CHE’Yİ YAKALAYAN ÖZEL EĞİTİLMİŞ YEŞİL BERELİ TİMİ

Bolivya Özel Harekât Birliği’ne yeri bildirilen Guevera kamp yakınlarında devriye gezerken yaralanarak yakalanmış ve bir gün sonra infaz edilmiştir. İnfazını gerçekleştiren asker kurayla seçilmiş, tetiği çekmeden önce fazlasıyla paniklediği için Che şu cümleleri söylemiştir: Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın.”

VALLEGRANDE İSASI

İnfazdan sonra Che’nin vücuduna, onu çatışma esnasında ölmüş gibi göstermek için defalarca ateş edilmiş, basına fotoğraflar çektirilmiş ve daha sonra kimliği tespit edilmemesi için elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömülmüştür. Kimi kaynaklara göre cesedin önce yakıldığı belirtilir. Fotoğrafların yayınlanmasının ardından “El Cristo de Vallegrande” (Vallegrande İsası) tabiri ortaya çıkmıştır.

ONDAN O KADAR KORKMUŞLAR Kİ

1997 yılında Guevara’nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler Vallegrande yakınlarındaki bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarılmış, DNA testiyle kimliği tespit edilmiş ve Küba’ya geri getirilmiştir.

BİR YAŞAYAN EFSANE

Bugün Küba’daki çocuklar her okul gününe “Komünizm için öncüler, Hepimiz Che gibi olacağız!” andıyla başlar. Guevara’nın Santa Clara’daki anıt mezarı birçok Kübalı için dinsel bir önem taşıyor.

BONUS: VÍCTOR JARA: VAMOS POR ANCHO CAMİNO

Víctor Jara: Allende’nin devrilmesinden sonra Pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma tıkılmış Şili’li efsane sanatçı. Gitar çalıp şarkı söylemeye devam ettiği için önce elleri kırılmış, şarkılarına devam etmeye çalışması üzerine elleri kesilip daha sonra da işkence ile öldürülmüştür.
*

7 Ekim 2023 Cumartesi

#YaşarKemal

#YaşarKemal100Yaşında
"
"O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık." Yaşar Kemal
*
    Yaşar Kemal1923 doğumlu yazar. Asıl adı Kemal Sadık Göğceli’ dir. Nobel Edebiyat Ödülü’ ne aday gösterilen Yaşar Kemal, uluslararası bir üne sahiptir. Türkiye’ de ve dünyada en çok ilgi gören romanı “İnce Memed” olmuştur. 
    Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923 tarihinde Nüfus kaydında, 1926 olarak geçmektedir. Ailesi Birinci Dünya Savaşı’ ndaki Rus işgali yüzünden Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden Osmaniye’ nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyüne göç etti. Annesi Nigar Hanım, babası ise bir çiftçi olan Sadık Efendi idi. Babası, camide, Kemal’ in gözlerinin önünde öldürüldü. Küçük yaşta kaza sonucu bir gözünü kaybetti. İlkokulu Kadirli Cumhuriyet İlkokulu’ nda okudu. Kemal’ in edebiyata karşı olan ilgisi ise ortaokul yıllarında başladı. O yıllarda halk edebiyatı ilgisini çekiyordu. 1940lı yıllarda yazdığı şiirler “Çığ Dergisi”nde yayınlandı. Daha sonra “Ülke”, “Millet”, “Kovan” ve “Beşpınar” gibi dergiler de eserlerini yayınlandı.
    Kemal, ortaokul son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kaldı. Sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük gibi geçici işlerde çalıştı. 1940’ lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu. Henüz 17 yaşındayken politik nedenlerle tutuklandı.
    Askerliğini yaptıktan sonra 1946’ da gittiği İstanbul’ da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’ nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948 yılında Kadirli’ ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’ de 142. maddeye aykırı davranmak suçundan hapse atıldı. 1951’ de hapisten çıkınca İstanbul’ a yerleşme kararı aldı. Cumhuriyet Gazetesi’ nde röportaj yazarlığı yapmaya başladı, bazen de makale yazıyordu. Bu dönemde yaptığı röportajı "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün", Gazeteciler Cemiyeti’ nin düzenlediği yarışmada Özel Başarı Armağanı’ nı almaya hak kazandı.
    Kemal, Cumhuriyet Gazetesi’ ndeki görevini 1963’e kadar sürdürdü. Bu tarihten sonra kendini tamamen romancılığa verdi. 1962 yılında Türkiye İşçi Partisi’ nde görev yaptı. 1967 yılında “Ant” adlı dergiyi çıkarmaya başladı ve bu derginin eklerinden biri yüzünden 18 ay hapse mahkum oldu ancak karar Yargıtay tarafından bozuldu. 1995 yılında Almanya’ da yayınlanan “Der Spiegel”adlı dergide çıkan yazısı dolayısıyla 20 ay ceza aldı ancak bu ceza da ertelendi.
    Yaşar Kemal’in çalışmalarının karşılığı 1950' li yıllarda gelmeye başladı. Bu yıllarda öyküleri “Dükkancı”, “Bebek”, “Memet ile Memet”, “Sarı Sıcak” yayınlandı. Türk Edebiyatı’ nda çok önemli bir yeri bulunan “İnce Memed” adlı romanını 1955’ te piyasaya sürdü. Bu roman aynı yıl Varlık Roman Armağanı’ nı kazandı.
    1967’ de haftalık siyasi dergi Ant’ ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’ te Türkiye Yazarlar Sendikası’ nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’ de kurulan PEN Yazarlar Derneği’ nin de ilk başkanı oldu.
    Yaşar Kemal 1950 yılında siyasi nedenlerle bir yıl Kozan Cezaevi' nde tutuklu kaldı, sonra serbest bırakıldı. Yazar, bu olaydan sonra 1951 yılında İstanbul' a yerleşti ve kısa bir işsizlik döneminden sonra Cumhuriyet Gazetesi' nde fıkra ve röportaj yazarlığına başladı. Cumhuriyet Gazetesi' ndeki bu görevi 1963 yılına kadar devam etti.
    Yazar, "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" röportajıyla Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı' nı, ilk romanı olan "İnce Memed" ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı' nı, 1974 yılında "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı eseri İle Madaralı Roman Ödülü' nü, kazandı.
    Bunun dışında 1974 tarihli “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanı Madaralı Roman Ödülü’ nü, 1977 tarihli “Yer Demir Gök Bakır” Fransa’ da “Yılın En İyi Yabancı Romanı” ödülünü aldı, aynı zamanda yazara 1982’de Del Duca Ödülü ve 1984’te Fransa’ dan “Légion D'Honneur” nişanı verildi.
    Yaşar Kemal, Türk Edebiyatı’ na öykü , roman, deneme, derleme, çocuk romanı (Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca – 1977) ve çevirisiyle (Ayışığı Kuyumcuları – 1977) katkıda bulunmuştur. Eserleri 39 dile çevrilmiş, uluslararası arenada büyük ilgi görmüştür. Yapıtlarında genellikle çocukluğunu geçirdiği yer olan Çukurova’ yı, buradaki hayatların acı-tatlı her yönünü anlatmıştır. 1970’ ten sonra yazdığı romanlarda kentli insanın da anlatıldığı görülmektedir. Ayrıca masallardan ve efsanelerden de yararlanmıştır. PEN yazarlar derneğinin bir üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Birçok eseri tiyatroya uyarlanmıştır.
    1995’ te Der Spiegel’ deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’ nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.
    Yaşar Kemal, 1952 yılında Tilda adında bir İspanyol göçmeniyle evlendi. Eşi 2001 yılında öldü. Raşit Gökçeli adında bir oğlu vardır. 1 Ağustos 2002 tarihinde Ayşe Semiha Baban ile evlendi.
    Yaşar Kemal, son günlerde yaşadığı solunum sorunları nedeniyle 14 Ocak 2015 tarihinde İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi' nde tedavi altına alındı. Bir süre tedavi gördüğü hastahanede 28 Şubat 2015 tarihinde yaşamını yitirdi.
*
Öykü :
1952 - Sarı Sıcak
1975 - Bütün Hikâyeler
*
Roman :
1955 - İnce Memed, 
1955 - Teneke, , 
1960 - Orta Direk, 
1963 - Yer Demir Gök Bakır, 
1968 - Ölmez Otu, 
1969 - İnce Memed, 
1974 - Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, 
1975 - Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, 
1976 - Yılanı Öldürseler, 
1976 - Al Gözüm Seyreyle Salih, 
1978 - Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) 
1978 - Deniz Küstü, 
1980 - Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, 
1982 - Hüyükteki Nar Ağacı, 
1984 - İnce Memed, III. Cilt, 
1985 - Kale Kapısı / Kimsecik II, 
1987 - İnce Memed, IV. Cilt, 
1991 - Kanın Sesi / Kimsecik III, 
1997 - Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, 
2002- Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, 
2002 - Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, 
2012 - Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, 
2013 - Tek Kanatlı Bir Kuş, br>
*
Çocuk Romanı :
1977 - Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca,
*
1977 - Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), 
*
Çeviri :
*
1955 - Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 
1955 - Çukurova Yana Yana, 
1957 - Peribacaları, 
1971 - Bu Diyar Baştan Başa, 
1974 - Bir Bulut Kaynıyor, 
1978 - Allahın Askerleri, 
2011 - Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, 
2013 - Çocuklar İnsandır,
*
Deneme-Derleme :
1943 - Ağıtlar, Adana: Halkevi, 
1961 - Taş Çatlasa, 
1974 - Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) 
- Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
1980 - Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) 
1985 - Yayımlanmamış 10 Ağıt, 
1997 - Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) 
1995 - Ustadır Arı, İst.: Can, 
1995 - Zulmün Artsın, 
2009 - Binbir Çiçekli Bahçe,
*
Destansı roman :
1967 - Üç Anadolu Efsanesi, 
1970 - Ağrıdağı Efsanesi, 
1971 - Binboğalar Efsanesi, 
1972 - Çakırcalı Efe, 
*
Şiir :
2010 - Bugünlere Bahar İndi, 
*
Kaynak : Biyografi.info

6 Ekim 2023 Cuma

#BahriyeÜçok

 

6 Ekim 1990 tarihnde Mürteci Faşist Teröristler tarafından katledilen Aydınlanma Devrimcilerimizden Bahriye Üçok'u aramızdan ayrılışının 33.yılında; saygı, sevgi, özlem ve rahmet ile anıyorum...
Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun... 
*
Bahriye Üçok (1919, Trabzon – 6 Ekim 1990, Ankara), Türk tarihçi ve siyasetbilimci, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi, senatör, 1983-1987 yılları arasında Ordu milletvekili, 1986'dan sonra SHP üyesi ve Eylül 1990'da SHP parti meclis üyesi.
*
Hamit Ataç'ın kızıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Üçok ile evlenmiş ve Kumru isminde bir kızı olmuştur.
*
İlk ve ortaokulu Ordu'da okuyan Üçok, Kandilli Kız Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nden alırken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümü'ne de devam etti ve bu bölümü de bitirdi. Samsun ve Ankara'da on bir yıl süren lise öğretmenliğinden sonra, 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda bu fakültenin ilk kadın öğretim üyesidir.
*
1957 yılında doktor, 1964 yılında "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı çalışmasıyla da doçent olmuştur. Arapça ve Farsça'yı iyi derecede bilen Üçok, Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumladı. Bu nedenle 1960'lı yıllardan itibaren tehditler almaya başladı ve kendini güvende hissetmediği için akademik çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.[kaynak belirtilmeli]1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjandan senatör seçildi ve böylelikle aktif siyasi yaşama atılarak beş yıl boyunca Cumhuriyet Senatosu divan üyeliği yapmıştır. Siyasi tercihini CHP'den yana kullanan Üçok, 1977'de CHP'ye katıldı. 12 Eylül'den sonra açılan Halkçı Parti'nin 1983'de kurucu üyesi oldu. Daha sonra 1983 seçimlerinde de bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1986'dan itibaren SHP üyesi oldu ve 1990 Eylül'ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçildi.
Kasım 1988'da televizyonda yapılan bir açık oturumda, "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığı" iddialarına dayanan açıklamalarından sonra üzerine birçok tepki çekti ve tehditler almaya başladı.
*
Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi'nde bulunan evine, Ekspres Kargo tarafından ulaştırılan ve gönderici olarak İlmî Araştırmalar Vakfı'nın göründüğü kitap paketini saat 16.30'da aldı. Bomba olabileceği şüphesiyle paketi kapısının önünde açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bomba patladı. Ağır yaralı olarak Hacettepe Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne kaldırılan Üçok, saat 20:00 sularında burada yaşamını yitirdi. Cenazesi 9 Ekim günü Maltepe Camii'nden kaldırılmış ve Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilmiştir. Cinayeti İslâmi Hareket adlı örgüt üstlendi. Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi'ndeki haberde, olay şöyle aktarılmıştı:
Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun’dan sonra türbana karşı tavrı ve laikliği savunmasıyla tanınan SHP Parti Meclisi Üyesi Bahriye Üçok da suikast sonucu öldürüldü. İstanbul’dan Ankara Çankaya’daki evine özel bir kargo şirketiyle yollanan kitap paketini açan Üçok, içindeki bombanın patlaması sonucu ağır yaralandı. İki kolu ve bir bacağı kopan Üçok kaldırıldığı hastanede ameliyata alınamadan öldü. Cinayeti İslami Hareket adlı örgüt üstlendi. Cumhuriyet Gazetesini telefonla arayarak İslami Hareket Örgütü adına konuştuğunu bildiren bir kişi Üçok'u “tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden” cezalandırdıklarını söyledi. Aynı kişi “İslam'a sınır koyanları idam etmeyi borç bildiklerini” belirtti.
—Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ekim 1990.[1]
Bombalı paketi kabul eden 'kargocu kız' olarak da tanınan Gülay Calap, uzun süre ortadan kayboldu. 16 Ocak 1994 tarihinde İzmir'de PKK'nın yan kuruluşu olarak sayılan Devrimci Halk Partisi'nin İzmir sorumlusu olarak gözaltına alındı.[2]
SHP Parti Meclisi üyesi olan Doç. Dr. Bahriye Üçok, katledildiği sırada SHP için bir laiklik raporu hazırlamaktaydı. Üçok, katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuş ve "laikliğin savunucusu ilahiyatçı" olarak tanınmıştır.
Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Üçok, "İslam'dan Dönenler", "Yalancı Peygamberler" ve "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı üç kitap yayımlamıştır.
Ölümünün ardından adı, İzmir'de önemli bir meydan[3], bir bulvar[4] ve bir mahalleye[5]; Artvin[6], Edirne[7] ve Ankara'da[8] da birer caddeye, İstanbul Kadıköy Belediyesi tarafından da bir çocuk yuvasına[9] verilmiştir.
*
Eserleri:
"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler", İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1967.
"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler", Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1981.
"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler Hicri 7. - 11. Yıllar", Cem Yayınevi - İslam Araştırmaları, İstanbul, 1996.
"İslam Devletinde Kadın Hükümdarlar", Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1965.
"İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar", Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları - İslam Tarihi, Ankara, 1981.
"İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar", Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2011.
"Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu", Cem Yayınevi, İstanbul, 2000.
"Şeriat Sarmalında Türkiye", Cumhuriyet Kitapları - Siyasal Bilimler, İstanbul, 2010,
"İslam Tarihi Emeviler Abbasiler (Bilim ve Kültür Esereri Dizisi MEB. Ankara 1983)
adlı yapıtları bulunan Üçok, birçok makale ve araştırma yazısı da kaleme aldı. Aly Mazahéri'nin "Ortaçağda Müslümanların Günlük Yaşayışları" adlı yapıtını da Türkçe'ye kazandırdı.[10]
Kaynaklar : 
^ Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ekim 1990 Pazar.
^ Kargocu kız DTP’nin kurmayı
^ İzmir'de Bahriye Üçok Meydanı.
^ İzmir Bayraklı'da Bahriye Üçok Bulvarı.
^ İzmir'de Bahriye Üçok Mahallesi.
^ Artvin Merkez'deki Bahriye Üçok Caddesi.
^ Edirne Merkez'deki Bahriye Üçok Caddesi.
^ Ankara Çankaya'daki Bahriye Üçok Caddesi.
^ Kadıköy Belediyesi tarafından kurulan çocuk yuvası.
^ Bahriye Üçok'un eserleri.