4 Ağustos 2018 Cumartesi

Ahmed Arif : Anadolu




Beşikler vermişim Nuh`a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana`n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu`yum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz !
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu`yu,
Karayılan`ı,
Meçhul Asker`i...
Sonra Pir Sultan`ı ve Bedrettin`i.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa`da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatcının, fesatcının, hayinin...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, duş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yaratılırım.
Namuslu,  genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Ahmed Arif

2 Ağustos 2018 Perşembe

Nazım Hikmet Ran : Nikbinlik


Nikbinlik

Güzel günler göreceğiz çocuklar, 
güneşli günler 
                göre- 
                      -ceğiz... 
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, 
ışıklı maviliklere 
                          süre- 
                                -ceğiz... 
Açtık mıydı hele bir 
                            son vitesi, 
adedi devir. 
         Motorun sesi. 
Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir 
                                  ne harikûlâdedir 
             160 kilometre giderken öpüşmesi... 
Hani şimdi bize 
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, 
             yalnız cumaları 
                      yalnız pazarları.. 
Hani şimdi biz 
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz 
                    ışıklı caddelerde mağazaları, 
hani bunlar 
77 katlı yekpare camdan mağazalardır. 
Hani şimdi biz haykırırız 
     Cevap: 
            açılır kara kaplı kitap: 
                                              zindan.. 
Kayış kapar kolumuzu 
                              kırılan kemik 
                                                   kan. 
Hani şimdi bizim soframıza 
                                 haftada bir et gelir. 
Ve 
çocuklarımız işten eve 
                            sapsarı iskelet gelir.. 
Hani şimdi biz.. 
İnanın: 
        güzel günler göreceğiz çocuklar 
        güneşli günler 
                            göre- 
                                  -ceğiz. 
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, 
ışıklı maviliklere 
                          süre- 
                               -ceğiz..... 
  
1930 
Nazım Hikmet Ran

Jehan Barbur ve Cahit Berkay : Selvi Boylum Al Yazmalım


Tuttum elini
Sıcacıktı
Yüreği derindeymiş gibi
Götür beni
Deli oğlan
Sevdiğime yol versin
Bu dağlar bu taşlar
Rüzgarlı ovalar
Dağılan yağmurlar
Al yazmam serde
Gönlüm başka elde
Sevmek dostluktur dilde...

Sevgi neydi
Sevgi emekti
Uçuşan yaprak
Boş bir salıncak

Senden başka
Yok hiç kimse
Düşerim dara
İçim yara

Gelirim ardı sıra
Dön bak bana
Yoksan boştur Asya
Gelirim ardı sıra
Dön bak bana
Yoksan yoktur Asya...

Nakışladı kamyonunu
Kırmızıdandı yavuklusu
Götür beni
İstanbullu
Annem duyarsa duysun
Bizi saklar dağlar
Taştan bu ovalar
Dağılan yağmurlar hey
Al yazmam serde
Gönlüm başka elde
Sevmek dostluktur dilde
Sevgi neydi
Sevgi emekti
Uçuşan yaprak
Boş bir salıncak
Senden başka
Yok hiç kimsem
Düşerim dara
İçim yara
Gelirim ardı sıra
Dön bak bana
Yoksan boştur Asya
Gelirim ardı sıra
Dön bak bana
Yoksan boştur Asya...
Yoksan yoktur Asya...

Jehan Barbur ve Cahit Berkay : Selvi Boylum Al Yazmalım

1 Ağustos 2018 Çarşamba

ÇİÇERO : HAİN



Bir ulus kendi içindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla baş edebilir.
Fakat içerisindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. 
Sınırları zorlayan düşman silah ve alemlerini açıkta taşıdığı için daha az tehlikelidir. 
Fakat bir hain, hain gibi görünmez,
Kurbanları ile aynı aksanda konuşur,onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfuz eder, 
bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür.
Politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak 
yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkuludur.

Marcus Tullius Cicero 
M.Ö.106-M.Ö.43

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Bir soğan soyuluyor da yaşarıyor gözler, Memleket soyuluyor aldırmıyor öküzler.


Bir soğan soyuluyor da yaşarıyor gözler,
Memleket soyuluyor aldırmıyor öküzler.
Şair Eşref

Emel Taşcıoğlu : Gönül Gurbet Ele Varma



Gönül gurbet ele varma
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Gel ey gel ey ey

Has bahçenin nar (gül) ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Benim derdimin ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Gel ey gel ey ey

Deryalarda yüzer bahri
Doldur ver içeyim zehri
Zalim gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Gel ey gel ey ey

Ördek gelir güle güle
Yüzer suya dala dala
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
Gel ey gel ey ey

Sefil Ali'm güler ağlar
Her işini hakka ağlar
Yar senle sürdüğüm demler
Ya bulunur ya bulunmaz
Gel ey gel ey ey

Kaynak Kişi : Hasan Hüseyin Kırmızıgül
Derleyen : Muzaffer Sarısözen
Yöre : Gaziantep 

***

Mehmet Özbek, "Folklor ve Türkülerimiz" adlı
Kitabında türküyü şu şekilde aktarmaktadır
(yayın no.91, s.259-260)

Gönül gurbet ele varma
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele gönül verme
Ya sevilir ya sevilmez
Gel ey gel ey ey
Her güzele gönül verme
Ya sevilir ya sevilmez
Gel güllüm gel gel tellim gel
Gel nazlım gel gel ey gel ey ey

Has bahçenin nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Zalım derdimin ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Gel ey gel ey ey
Zalım derdimin ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Gel güllüm gel gel tellim gel
Gel nazlım gel gel ey gel ey ey

Deryalarda yüzer bahri
Doldur ver içeyim zehri
Zalim gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Gel ey gel ey ey
Zalim gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Gel güllüm gel gel tellim gel
Gel nazlım gel gel ey gel ey ey

Karac'oğlan düşse yola
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek sarp bir kale
Ya çekilir ya çekilmez
Gel ey gel ey ey
Güzel sevmek sarp bir kale
Ya alınır ya alınmaz
Gel güllüm gel gel tellim gel
Gel nazlım gel gel ey gel ey ey

Kaynak Kişi : Hasan Hüseyin Kırmızıgül
Derleyen : Muzaffer Sarısözen
Yöre : Gaziantep 

Emel Taşcıoğlu : Gönül Gurbet Ele Varma