12 Ekim 2020 Pazartesi

#LeventKırca

Büyük usta #LeventKırca 'yı aramızdan ayrılışının 5.yılında; saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anıyoruz...Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun...Işıklarda uyusun, mekanı cennet olsun...

Oyuncu, yönetmen, Türk komedyen, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, plastik makyöz, yapımcı, Aydınlık gazetesi yazarı, siyasetçi, Vatan Partisi eski Merkez Yürütme Kurulu üyesi. Gerçek adı: Zeki Levent Kırca (D. 28 Eylül 1948, Ladik / Samsun – D. 12 Ekim 2015, İstanbul).

İlk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncularında çalıştı. Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi.

1978'de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti. Ne Olacak Şimdi? ve Mavi Muammer adlı filmlerde oynadı. Hodri Meydan Topluluğu adlı Tiyatro Grubu'nu kurdu. Eski eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları sergiledi. Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi. 1988'de başlayıp 22 yıl süren Olacak O Kadar adlı televizyon programını hazırladı. İlk sinema yönetmenlik denemesini Son adlı filmle yaptı. Daha sonra Şeytan Bunun Neresinde adlı filmi yönetti.

1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardandır. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına günlük gazete olarak devam eden Aydınlık Gazetesi'nin köşe yazarlığı yapmıştır. 1998 yılında almış olduğu Devlet Sanatçısı unvanı Nisan 2015'te geri alınmıştır.

Levent Kırca, 12 Ekim 2015’te, İstanbul Pendik’teki Marmara Eğitim Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetti.

*

Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları:

Shrek Müzikali / Plastik Makyaj

*

Yönetmeni Olduğu Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (2011)

Olacak O Kadar (2009)

Rating Kasabası (TV Filmi 2006)

Kendini Bırak Gitsin (2004)

Olacak O Kadar (1986, 1989)

*

Yönetmeni Olduğu Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (2015)

Şeytan Bunun Neresinde (2002)

Son (2001)

Mavi Muammer (Video 1985)

*

Senaristi Olduğu Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (2011)

Kendini Bırak Gitsin (2004)

Olacak O Kadar (1986, 2009)

*

Senaristi Olduğu Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (2015)

Mavi Muammer 1-2-3 (Video 1985-1986)

*

Yapımcısı Olduğu Filmler:

Son İstasyon (2010)

Rating Kasabası (TV Filmi 2006)

*

Rol Aldığı Diziler:

Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas (Bünyamin İşler, 2011)

Olacak O Kadar (Sarhoş, 2009)

Kendini Bırak Gitsin (Naci, 2004)

Ağa Kızı (Osman Ağa-Hasan Ağa, 2004)

Olacak O Kadar (Hamit El Sabah – Sarhoş, 1986)

*

Rol Aldığı Filmler:

Sarhoşum Gel Beni Al (Mülayim, 2015)

Son İstasyon (Ruhi, 2010)

Rating Kasabası (Belediye Başkanı, TV Filmi 2006)

Ispanaktan Nağmeler (2005)

Şeytan Bunun Neresinde (Yusuf/Reşo, 2002)

Son (Selim, 2001)

Ne Olacak Şimdi (Av. Orhan Tamer, 1979)

Taşı Toprağı Altın Şehir (Ökkeş Uyanık, 1978)

 *

Makyaj Ekibinde Yer Aldığı Dizi:

Olacak O Kadar (1986)

 *

KAYNAKÇA: Levent Kırca (beyazperde.com, 02.12.2018), Levent Kırca (tiyatrolar.com.tr, 02.12.2018), Levent Kırca (sinematurk.com, 02.12.2018), Levent Kırca (diziler.com, 02.12.2018). https://www.biyografya.com/

6 Ekim 2020 Salı

#BahriyeÜçok

6 Ekim 1990 tarihinde elleri kanlı Mürteci Faşist Teröristler tarafından katledilen Atatürk Devrimlerinin yılmaz savunucusu, Cumhuriyet Kadını, Aydınlanma Devrimcisi  Bahriye Üçok'u aramızdan ayrılışının 30. yılında; saygı, sevgi, özlem ve rahmet ile anıyorum...

Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun... 
Işıklarda uyusun, yıldızlar yoldaşı olsun...
Bahriye Üçok (1919, Trabzon – 6 Ekim 1990, Ankara), Türk tarihçi ve siyaset bilimci, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi, senatör, 1983-1987 yılları arasında Ordu milletvekili, 1986'dan sonra SHP üyesi ve Eylül 1990'da SHP parti meclis üyesi.

Hamit Ataç'ın kızıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Üçok ile evlenmiş ve Kumru isminde bir kızı olmuştu.


İlk ve ortaokulu Ordu'da okuyan Üçok, Kandilli Kız Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nden alırken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümü'ne de devam etti ve bu bölümü de bitirdi. Samsun ve Ankara'da on bir yıl süren lise öğretmenliğinden sonra, 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda bu fakültenin ilk kadın öğretim üyesidir.
1957 yılında doktor, 1964 yılında "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı çalışmasıyla da doçent olmuştur. Arapça ve Farsça'yı iyi derecede bilen Üçok, Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumladı. Bu nedenle 1960'lı yıllardan itibaren tehditler almaya başladı ve kendini güvende hissetmediği için akademik çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.[kaynak belirtilmeli]1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjandan senatör seçildi ve böylelikle aktif siyasi yaşama atılarak beş yıl boyunca Cumhuriyet Senatosu divan üyeliği yapmıştır. Siyasi tercihini CHP'den yana kullanan Üçok, 1977'de CHP'ye katıldı. 12 Eylül'den sonra açılan Halkçı Parti'nin 1983'de kurucu üyesi oldu. Daha sonra 1983 seçimlerinde de bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1986'dan itibaren SHP üyesi oldu ve 1990 Eylül'ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçildi.
Kasım 1988'da televizyonda yapılan bir açık oturumda, "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığı" iddialarına dayanan açıklamalarından sonra üzerine birçok tepki çekti ve tehditler almaya başladı.
Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi'nde bulunan evine, Ekspres Kargo tarafından ulaştırılan ve gönderici olarak İlmî Araştırmalar Vakfı'nın göründüğü kitap paketini saat 16.30'da aldı. Bomba olabileceği şüphesiyle paketi kapısının önünde açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bomba patladı. Ağır yaralı olarak Hacettepe Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne kaldırılan Üçok, saat 20:00 sularında burada yaşamını yitirdi. Cenazesi 9 Ekim günü Maltepe Camii'nden kaldırılmış ve Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilmiştir. Cinayeti İslâmi Hareket adlı örgüt üstlendi. Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi'ndeki haberde, olay şöyle aktarılmıştı:
Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun’dan sonra türbana karşı tavrı ve laikliği savunmasıyla tanınan SHP Parti Meclisi Üyesi Bahriye Üçok da suikast sonucu öldürüldü. İstanbul’dan Ankara Çankaya’daki evine özel bir kargo şirketiyle yollanan kitap paketini açan Üçok, içindeki bombanın patlaması sonucu ağır yaralandı. İki kolu ve bir bacağı kopan Üçok kaldırıldığı hastanede ameliyata alınamadan öldü. Cinayeti İslami Hareket adlı örgüt üstlendi. Cumhuriyet Gazetesini telefonla arayarak İslami Hareket Örgütü adına konuştuğunu bildiren bir kişi Üçok'u “tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden” cezalandırdıklarını söyledi. Aynı kişi “İslam'a sınır koyanları idam etmeyi borç bildiklerini” belirtti.
—Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ekim 1990.[1]
Bombalı paketi kabul eden 'kargocu kız' olarak da tanınan Gülay Calap, uzun süre ortadan kayboldu. 16 Ocak 1994 tarihinde İzmir'de PKK'nın yan kuruluşu olarak sayılan Devrimci Halk Partisi'nin İzmir sorumlusu olarak gözaltına alındı.[2]
SHP Parti Meclisi üyesi olan Doç. Dr. Bahriye Üçok, katledildiği sırada SHP için bir laiklik raporu hazırlamaktaydı. Üçok, katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuş ve "laikliğin savunucusu ilahiyatçı" olarak tanınmıştır.
Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Üçok, "İslam'dan Dönenler", "Yalancı Peygamberler" ve "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı üç kitap yayımlamıştır.
Ölümünün ardından adı, İzmir'de önemli bir meydan[3], bir bulvar[4] ve bir mahalleye[5]; Artvin[6], Edirne[7] ve Ankara'da[8] da birer caddeye, İstanbul Kadıköy Belediyesi tarafından da bir çocuk yuvasına[9] verilmiştir.
Eserleri:
"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler", İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1967.
"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler", Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1981.

*

"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler Hicri 7. - 11. Yıllar", Cem Yayınevi - İslam Araştırmaları, İstanbul, 1996.

"İslam Devletinde Kadın Hükümdarlar", Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1965.
"İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar", Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları - İslam Tarihi, Ankara, 1981.
"İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar", Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2011.
"Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu", Cem Yayınevi, İstanbul, 2000.
"Şeriat Sarmalında Türkiye", Cumhuriyet Kitapları - Siyasal Bilimler, İstanbul, 2010,
"İslam Tarihi Emeviler Abbasiler (Bilim ve Kültür Esereri Dizisi MEB. Ankara 1983)
adlı yapıtları bulunan Üçok, birçok makale ve araştırma yazısı da kaleme aldı. Aly Mazahéri'nin "Ortaçağda Müslümanların Günlük Yaşayışları" adlı yapıtını da Türkçe'ye kazandırdı.[10]
Kaynaklar : 
● Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ekim 1990 Pazar.
● Kargocu kız DTP’nin kurmayı
● İzmir'de Bahriye Üçok Meydanı.
● İzmir Bayraklı'da Bahriye Üçok Bulvarı.
● İzmir'de Bahriye Üçok Mahallesi.
● Artvin Merkez'deki Bahriye Üçok Caddesi.
● Edirne Merkez'deki Bahriye Üçok Caddesi.
● Ankara Çankaya'daki Bahriye Üçok Caddesi.
● Kadıköy Belediyesi tarafından kurulan çocuk yuvası.
 Bahriye Üçok'un eserleri.

25 Eylül 2020 Cuma

#NeşetErtaş

Neşet Ertaş Türküleri

#NeşetErtaş

Aramızdan ayrılışının 8.yılında;

Gönül telimizi titreten, Bozkırın Tezenesi,  Büyük Usta #NeşetErtaş 'ı,

Sevgi, saygı, özlem ve rahmet ile anıyorum...

Toprağı bol, ruhu şad, mekanı cennet olsun...

Işıklar içinde uyusun, yıldızlar yoldaşı olsun...

*

Zahidem

Kurusa Fidanın

İki Büyük Nimetim Var

Gönül Dağı

Anam Ağlar Baş Ucumda Oturur

Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm

Doyulur mu

Acem Kızı

Açma Zülüflerin

Hapishanelere Güneş Doğmuyor

Küstürdün Gönlümü

Mühür Gözlüm

Ne Güzel Yaratmış

Seher Vakti Çaldım Yarin Kapısını

Zülüf Dökülmüş Yüze

Uykudamısın Sevgili Yarim

Ben Melamet Hırkasını

*

Neşet Ertaş'ın Biyografisi:

1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Tırtıllar köyünde doğdu. 7 kardeşi olan Neşet Ertaş ailenin ikinci çocuğudur.
5-6 yaşlarında bağlama ve keman çalmaya bağladı. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri düğünlerde babasına kemanla eşlik etti.

*
Geçimlerini bu şekilde kazandılar.8 yıl Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat ve köylerini gezdiler.
Bu yüzden okula gidemedi. 14 yaşında çalışmak için İstanbul'a geldi. Şençalar Plak adlı bir müzik şirkete gitti.
Şirketin sahibi olan Kadri Şençalar Neşet Ertaş'ı dinledi ve çok beğendi.
'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı ilk plağı, 1957 yılında Şençalar Plak tarafından piyasaya çıkarıldı.
Bu arada Beyoğlu'nda bir gazinoda sahneye çıktı. 2 yıl İstanbul'da çalıştı. Sonra Ankara'ya geldi ve sahne hayatına burada devam etti.
Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve hemen evlendi. İki kız bir erkek çocukları oldu.

*
Neşet Ertaş bu arada askere gitti. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yaptı.
Plak üzerine plak yapan Neşet Ertaş konserleriyle de bir çok şehri 6-7 defa gezdi. Beste ve plaklarıyla çok meşhur oldu.
1978 yılında parmakları felç oldu. Müzisyenlikten başka mesleğide olmadığı için işsiz kaldı. Tedavi olacak parayı bulamadı.
Çareyi 1979'da Almanya'da bulunan kardeşinin yanına gitmekte buldu. Tedavisini orada yaptırdı. 3 çocuğunu da yanına aldırdı.

*
Mesleğine Almanya'da tekrar başladı. Türklerin bulunduğu yerlerde gazino ve düğün salonlarında çalıp söylemeye başladı.
Sonraki yıllarda Türk Halk Müziği'nin yeniden keşfedilmesiyle Neşet Ertaş da öne çıktı.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de vefat etti.
*

Albümleri:

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 – Türküler Yolcu
1992 – Gitme Leylam
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1996 - Polis Lojmanları
1997 – Benim Yurdum
1998 – Gönül Yarası
1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 – Gönül Dağı
1999 – Muhur Gözlüm
1999 – Zahidem
1999 - Neredesin Sen
1999 - Gönül Dağı

*
Kaynak : biyografi.net

 


23 Eylül 2020 Çarşamba

#NiyeGamlanırsınDivaneGönül

 

Elvan Sevim : Niye Gamlanırsın Divane Gönül

#NiyeGamlanırsınDivaneGönül

*

Aman niye gamlanırsın divane gönül

Elbet bir gün bu kış gider yaz gelir 

Ben dertliyim diye etme şikayet

Oy oy ölürüm muhanet, vay gurbet yetmez mi 

Gerçeklere cahil taşı vız gelir

Aşıklara böyle cefa az gelir 

*

Aman güven o mevlaya kalmazsın naçar

Baki değil kara gün gelirde geçer 

Seni bilen bir gün kıymetin biçer

Oy oy ölürüm muhanet, vay gurbet yetmez mi 

İncitirler cahil elden söz gelir

Korkarım ki sana elden söz gelir 

*

Bir garibim sana geldim niyaza

Aşık oldum bülbüldeki avaza 

Dayanılmaz iftiraya gareze

Oy oy ölürüm muhanet, vay gurbet yetmez mi 

Gerçeklere cahil taşı vız gelir

Aşık isen böyle cefa az gelir 

*

Aman Şekip haşır neşir olursun hakla

Özünle sözünle kalbini pakla 

Canının içinde cananı sakla

Oy oy ölürüm muhanet, vay gurbet yetmez mi 

Korkarım ki sana elden söz gelir

Korkarım ki cahil elden söz gelir yaz gelir 

*

Aşık Şekip Şahadoğru



#TaylanÖzgür

23 Eylül 1969 yılında öldürülen devrimci gençlik önderlerinden Taylan Özgür, 23 Şubat 1948 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun olan Taylan Özgür, ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği bölümünü kazandı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü ve ODTÜ Öğrenci Birliği Denetleme Kurulu üyesiydi.

Batı'da öğrenci hareketlerinin yükseldiği ve özellikle de Paris ayaklanmaların yaşandığı 1968 yılı, Türkiye’de de eylemliliğin yükseldiği bir yıl oldu. 1968 yılında öğreci gençlik hareketi, antiemperyalist nitelikli eylem ve talepleri ile işçi ve emekçi sınıfla birleşmenin yollarını arıyordu.

'VİETNAM KASABI' KOMMER'İ PROTESTO ETTİLER

28 Kasım 1968’de CIA'de çalışan ve Vietnam'da görev yapan "Vietnam Kasabı" olarak bilinen ABD Büyükelçisi Robert Kommer, Türkiye'ye büyükelçi olarak atandı. Büyükelçiyi protesto etmek için öğrenciler havalimanında eylem düzenledi. Polisle yaşanan çatışmaların ardından aralarında Deniz Gezmiş’in de olduğu 17 öğrenci gözaltına alındı. 

6 Ocak 1969 yılında ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş, ABD Büyükelçisi Robert Kommer’i üniversiteye davet etti. Kurşun geçirmez camlarla kaplı özel güvenlikli arabasını rektörlük önüne bırakarak içeriye girdi. Kommer'in geliş haberini alan aralarında Sinan Cemgil, Hüseyin İnan, Yusuf Arslan ve Taylan Özgür’ün de aralarında bulunduğu binlerce öğrenci rektörlük önünde toplandı. Eylem sırasında büyükelçinin arabası ters çevrilerek yakıldı. Aralarında Taylan Özgür’ün de yer aldığı 13 öğrenci tutuklandı. Taylan Özgür, 2 ay tutukluluğun ardından 12 Mart 1969 tarihinde tahliye edildi.

POLİS KURŞUNUYLA ARKASINDAN VURULDU

Taylan, 23 Eylül 1969 yılında Öğrenci Birliği Kongresine katılmak üzere İstanbul Üniversitesine geldiği sırada kolluk kuvvetleri tarafından Beyazıt Meydanı'nda arkasından vuruldu. 21 yaşında hayatını kaybeden Taylan Özgür'ün cinayeti halen aydınlatılmadı. Ablası Hale Kıyıcı kardeşinin katledilmesini şöyle anlatıyor: "Kardeşim Taylan’ın İstanbul Üniversitesinin bahçesinde öldürülmediğini gazete arşivlerine bakarak bile öğrenebilirdiniz. Yaralı vaziyette Kumkapı Toplum Polisi karargâhında 2,5 saat dövülerek tutulduğunu, ODTÜ’den İstanbul’a nasıl geldiğini, yanında olup da katili en yakından görüp davada tanıklık yapmayan Mim. Sait Kozacıoğlu’nun adını geçirememek, danışmanlarınızdan Fahri Aral’ın savcılıkta tanıyıp da, mahkemede tanıyamadığını söyleyerek yargılanan kişinin beraatine neden olduğunu, sağır sultan bile duydu."

Taylan Özgür'ün vurulmasına şahit olan Can Ataklı ise şöyle anlatıyor: "Annem babamla birlikte Beyazıt tarafından Kapalıçarşı'ya gidecektik. O gün meydan çok kalabalıktı. Çünkü birkaç gün önce, Milli Türk Talebe Birliği'nde yaptığı bomba elinde patlayan Mustafa Bilgi adlı sağcı öğrencinin cenazesi vardı. Bu nedenle Beyazıt Meydanı (O günkü adı Hürriyet Meydanı'ydı) çarşaflı, türbanlı kadınlar ve sakallı cüppeli erkeklerle doluydu. Biz o zaman Marmara Sineması olan binanın girişinde durup uzaktaki kalabalığa bakıyorduk. Tam o sırada önümüzde, otobüs durağında, siyah renkli bir otomobil durdu. İçinden iki üç kişi fırladı, 1.5 metre kadar önümüzde yürüyen iki kişinin üzerine çullandılar. Bunlardan biri zorla otomobile bindirildi. Ama bu kişi otomobilin diğer kapısından çıktı. Arkasından biri ceketinin yakasını tuttu. Ceket ve gömlek yırtılarak gencin üzerinden sıyrıldı. Gencin üzerinde sadece kırmızı bir atlet kaldı. Çarşıkapı yönüne doğru koşmaya başlayan genç, yolu ayıran demir bariyerin üzerinden tam atlayacakken, yine 2 metre kadar önümüzde duran, gri takım elbiseli biri, elinde rulo olarak tuttuğu gazeteyi kenara bıraktı, içinden çıkan silahı kaçan kişiye doğru yöneltti, nişan aldı. Mantar tabancası patlar gibi bir ses çıktı. Kaçan genç yere yığıldı, birileri koşup onu aldılar ve bir jipe bindirip götürdüler. Akşam üzeri saat 17.00'de radyo haberlerini dinliyorduk. Spiker 'Bugün Beyazıt Meydanı'nda çıkan silahlı çatışmada Taylan Özgür adlı ODTÜ öğrencisi vurularak öldü. Kurşunun karaciğerine saplandığı bildirilen Taylan Özgür'ün üzerinden iki tabanca çıktı' deyince donup kaldık. Çünkü öldürülen Taylan Özgür'ün üzerinde silah yoktu, çatışma çıkmamıştı, sadece tek el ateş edilmişti. Bu olay ilk kez bir öğrenci liderinin, sokak ortasında, üstelik resmen öldürülmesi Türkiye'nin yakın geleceğini etkileyecek baskı, tehdit döneminin habercisiydi.

DENİZLER, TAYLAN'IN YANINA GÖMÜLMEYİ VASİYET ETTİ

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idamlarından önce Taylan Özgür’ün yanına gömülmeyi vasiyet etmişti.

68 kuşağı devrimci önderlerinden Deniz Geçmiş idam edilmeden önce babası Cemil Gezmiş'e yazdığı mektubunda şu sözlere yer verir: "Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım."

Ancak Denizlerin vasiyeti yerine getirilmedi ve Karşıyaka Mezarlığına gömüldüler.

kaynak: https://www.evrensel.net/

#FikretKızılok


Besteci , söz yazarı ve popüler müzik sanatçısıdır.
Fikret Kızılok’un tam adı Münir Fikret Kızılok’dur.10 Kasım 1946 da İstanbul’da dünyaya geldi.
1954 yılında Galatasaray Lisesi'nin ilkokul kısmında okurken müziğe akordiyon çalarak başladı. İlk enstrümanı kendisini yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondur.
İlk müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından alır.
İlk konserini de bir 23 Nisan'da Taksim Belediye Gazinosu'nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Konserde çaldıkları "Tamzara" Kızılok'un ilk konser hiti olur. Ortaokul ve lise yıllarında bu konserler sürer; başka okullara da giderler.
Bu yıllarda grup elemanlarıyla birlikte orkestranın adı da değişir: Fikret Kızılok ve Veliahtları, sanatçının adını okul müsamereleri dışında duyurduğu ilk grup olur. 1960 yılında aynı okulun lise bölümüne başlaya geçiş yaptı.
Fikret’in o dönemdeki en büyük destekçileri ise üst sınıflarda okuyan Barış Manço ile Timur Selçuk’tur.
Liseden mezun olduktan sonra Veliahtlar ile çalışmayı sürdürür Kızılok. Ailesiyle Kadıköy'de yaşar ve konserlerini de daha ziyade bu yakada verir.
Aynı dönemde Kadıköy'de Cahit Oben'in kurduğu “Sailors” adlı grup fırtına gibi esmektedir.
Kızılok ve Oben eski arkadaşlardır ve 1964'te gruplarını dağıtarak yeni bir grup kurmaya ve profesyonel müzik hayatına atılmaya karar verirler.
Daha ziyade Beatles tipi müzik yapan grup, Çatı gece kulübünde programlar yapmaya başlar, bir yandan da mahalle konserlerini sürdürür.
Fikret Kızılok, müzik çalışmalarını sürdürürken, liseden mezun olduktan sonra girdiği Dişçilik Yüksekokulu'ndaki eğitimini de sürdürür.Bir süre sadece okuluyla ilgilenir. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurur. Bu plak o yıllarda fazla ses getirmez.
Bunun üzerine Kızılok okulunu bitirmeye karar verir. Yine de zaman zaman arkadaşlarının kurduğu ‘Kaygısızlar’la birlikte çalışır, Barış Manço’ya eşlik eder.
Dişçilik Yüksekokulu’nun son sınıfında okurken mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile bir yolculuğa çıkar; müzik hayatını tümüyle etkileyecek bir yolculuktur bu.
Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda alır. Bunu bir 45’lik olarak yayınlar. İkinci solo 45’liğidir bu.Kasım 1969'da yine Aşık Veysel'in yanına Sivrialan'a gitti. 1970 yılında “Yumma Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam”, Kızılok’un asıl çıkışını yaptığı plak olur.
Her iki şarkının da sözleri Aşık Veysel'e, besteleri de Fikret Kızılok’undur.
Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok.Şarkılar çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.
Bu başarının ardından fazla ara vermeden bir 45’lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: “Söyle Sazım”.
Plak kapağında, “Türk geleneklerine uygun 17 perdeli ‘Hüseyni’ düzende üç değişik sazın batı anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı” bir şarkı olarak tanımlanır bu. Plağın arka yüzünde Kızılok’un Karacaoğlan’dan bestelediği “Güzel Ne Güzel Olmuşsun” vardır. Her iki şarkıda da kendisine Nedim Demirelli eşlik eder.
Plak, listelerde de kendisini gösterir ve haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ını devirerek liste başı olur.
1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı bu dönemde bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır.
Bu olayın ardından bir plak yapar ve “Emmo” adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder.
Plağın arka yüzünde Ahmed Arif in şiiri üzerine bestelediği “Vurulmuşum” adlı şarkı vardır.
Kızılok, 1972’de bu şarkıyla Bulgaristan’da yapılan Altın Orfe festivaline katılır.
1973 yılında Grafson şirketiyle anlaşarak yeni bir dizi plak yayınlar.
Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok’un yazdığı “Bir Ali Var” adlı oyunun bölümleridir: “Gün Ola Devran Döne”, “Anadolu’yum”, “Leylim Leylim (Kara Tren)”, “Köroğlu Dağları”, “Tutamadım Ellerini” ve “Gözlerinden Bellidir”.
Yazılan, ancak bugüne dek sahnelenmeyen bu oyunun ilir: “Kime Sormalı”yı Dönüşüm eşliğinde Tansu, “Duyar mısın”ı ise o dönemde ününün doruğunda olan Timur Selçuk yorumlar. Bu arada “Köroğlu Dağları” şarkısının başında kullandığı gitar,Kızılok müziğinde bir yeniliktir.
21 Mart 1973'te Aşık Veysel’in ölümü üzerine kendini tümüyle diş hekimliğine veren Kızılok Kadıköy'de bir dişçi muayenehanesi açtıktan sonra müziği bıraktı.
1975’te Tehlikeli Madde adını taşıyan yeni grubuyla uzunca bir Anadolu turnesine çıkana kadar ortalıkta gözükmez.
Turnenin ardından İstanbul’da seri konserler verir. Aynı yıl grupla ikinci ve son plağında "Aşkın Olmadığı Yerde" ve yine bir Aşık Veysel türküsü "İnsan Mıyım Mahluk Muyum Ot Muyum" şarkıları yer aldı.
Son 45’liği ise Mart 1976’da yayınlanır.
Mahzuni Şerif’ten “Biz Yanarız” ve vazgeçemediği Veysel’den “Sen Bir Ceylan Olsan” adlı türküleri yorumlar sanatçı bu plağında.
Bir yıl sonra, 1977 ortalarında, 1971-’72 yıllarında yaptığı ancak o güne dek yayınlamadığı kimi kayıtları bir albüm olarak piyasaya sürer. “Not Defterimden” adını taşıyan bu albümde Kızılok’un deneysel çalışmaları vardır:
Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirini koyar ve kendi deyimiyle “şarkıcılığı değil, müzisyenliği” dener.
Ancak dönemin ‘nazik’ siyasi ortamında bu çalışma fazla ortalarda gözükemez. Plak çıktıktan kısa bir süre sonra toplatılır. (Yeniden yayınlanması ise 1993’ü bulur.) Bu arada Varşova’da bu albümüyle iki ödül alır.
Ancak, plağın toplatılması onu etkiler ve Fikret Kızılok, müziği bıraktığını açıklar.
O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömülür. Buna gerekçe olarak da “hazırladığı yapıtların ticari olmadığı gerekçesiyle plak evleri tarafından geri çevrilmesini” gösterir ve bir daha profesyonel olarak müzik hayatına dönmeyeceğini bildirir.
1980'lerde farklı bir türle döner müziğe Fikret Kızılok. Kızılok'un yerli folk-lirik tarzından Batılı müzikal-vodvil tavrına geçişinin de göstergesi olur bu tür müzik.
1983 sonrası kendisi gibi profesyonel müzik yaşamından kopmuş olan Bülent Ortaçgil ile Çekirdek Sanat Merkezini kurdu. Çekirdek Sanatevi dönemi ne var ki çok uzun sürmedi. Böylelikle hem Kızılok hem de Ortaçgil popüler müzik piyasasına ilkelerini koruyarak döndüler.
Veda albümü 'Mustafa Kemal-Devrimcinin Güncesi'nde (1998) destansı, lirik bir müzik yaptı. Ama söyleyiş, resitatif-düzdü.
'Zaman Zaman' albümünde aşk şarkıları söyleyen Kızılok 90'ların başında, yükselen değerlerin yarattığı hilkat garibesi magandalara 'Vay Hayvan Vay' (Why High One why) diyerek sesleniyordu. 'Yana Yana' albümündeki aşk şarkıları arasına sıkışan bu beste hak ettiği ilgiyi bulamamıştır.
Bir süre sessiz kalan Fikret Kızılok, sonra art arda 'Demirbaş-Müzikal Vaziyetler', 'Vurulduk Ey Halkım', 'Devrimcinin Güncesi' albümlerini yayımlayarak aydınlık Türkiye'den yana olan tavrını net bir şekilde otaya koyar.
Boyalı basın, bir yandan Kızılok'a 'Protest Müziğin ünlü ismi' etiketini uygun görürken diğer yandan, tükendiği ve çareyi, modası geçmiş sloganlarda aradığını yazar. Aşık Veysel'lerle,
Karacaoğlan'larla başlayan serüven çağdaş değerleri müzik yoluyla arayan bir çabaya dönüşmüştür.
Kızılok son yıllarında kendini, "Ben Marksist’in daha ötesinde bir komünistim" diyerek tanımlamıştı.
Kızılok 22 Eylül 2001 günü uzun süre çektiği kalp rahatsızlığın neticesi olarak kaldırıldığı hastanede öldü.
Sanatçının ölümünden sonra adı Ankara'da bir parka verildi.
1993'te Ferhan Şensoy'un "Köhne Bizans Operası"nın müziklerini yaptı.
1999'da Ferhan Şensoy'un yazdığı, Derya Baykal'ın oynadığı "Şu An Mutfaktayım" oyununun müziklerini yaptı.
2001'de Sertab Erener'e "Oysa" ve "Kumsalda" şarkılarını verdi.
1970 de o zaman Barış Manço’nun 31 Ocak 1970 evlenerek eşi olan Belçikalı bir fotomodel, Marie Claude’e aşık olan Fikret Kızılok, durum anlaşılınca onların 40 günlük eşinden boşanmalarına sebep olmuştur. Hukuki boşanma ise 6 ay sonra, 16 Temmuz 1970' te olmuştur.
Peki ayrılığın gerçek nedeni neydi? O dönem Kaygısızlar topluğuyla birlikte çalışan Barış Manço'ya gitarıyla eşlik eden arkadaşı Fikret Kızılok ile Marie Claude birbirine aşık olmuştu. Marie Claude, henüz Barış Manço ile evliyken Fikret Kızılok'la birlikte olmaya başlamıştı.
Bu durumu öğrenen Barış Manço da evliliğe sessiz sedasız noktayı koymuştu.
*
Evlilikleri :
1. Evliliği, 1973’te Şeyda Kızılok ile evlendi. 1978'te oğlu Yağmur Kızılok doğdu.
2. Evliliği, 1993'te ikinci eşi Dicle Kızılok ile evlendi.
*

21 Eylül 2020 Pazartesi

#BedriRahmiEyüboğlu


#Karadut

*

Karadutum, çatal karam, çingenem

Nar tanem, nur tanem, bir tanem

Agaç isem dalımsın salkım saçak

Petek isem balımsın a gülüm

Günahımsın, vebalimsin.

*

Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan

Yoluna bir can koyduğum

Gökte ararken yerde bulduğum

Karadutum, çatal karam, çingenem

Daha nem olacaktın bir tanem

Gülen ayvam, ağlayan narımsın

Kadınım, kısrağım, karımsın.

*

II

*

Sigara paketlerine resmini çizdiğim

Körpe fidanlara adını yazdığım

Karam, karam

Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam

Sıla kokar, arzu tüter

Ilgıt ılgıt buram buram.

Ben beyzade, kişizade,

Her türlü dertten topyekün azade

Hani şu ekmeği elden suyu gölden.

Durup dururken yorulan

Kibrit çöpü gibi kırılan

Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan

Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan

Sen benim mihnet icinde yanmış kavrulmuşum

*

N'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum

Cömert ırmaklar gibi gürül gürül

Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.

Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.

*

Karam, karam

Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam

Sensiz bana canım dünya haram olsun.

*

Bedri RahmiEyüboğlu

*