14 Kasım 2018 Çarşamba

Orhan Veli Kanık : Bedava


#OrhanVeli
#OrhanVeliKanık

Bedava yaşıyoruz, bedava; 
Hava bedava, bulut bedava; 
Dere tepe bedava; 
Yağmur çamur bedava; 
Otomobillerin dışı, 
Sinemaların kapısı, 
Camekanlar bedava; 
Peynir ekmek değil ama 
Acı su bedava; 
Kelle fiyatına hürriyet, 
Esirlik bedava; 
Bedava yaşıyoruz, bedava.

Orhan Veli KANIK

Yıldıray Çınar : Leyla Leyla



Tükenmek bilmiyor kara günlerim
Gel buna bir çare de Leyla Leyla
Düştüm hasretine yanar inlerim
Susadım bir yudum su Leyla Leyla
Su Leyla Leyla su Leyla Leyla
******************************
Acımazsan böyle yalnız kalırım
Eğer ister isen kurban olurum
Kefenim bulunmaz belki ölürüm
Gözüm yaşı ile yu Leyla Leyla
Yu Leyla Leyla yu Leyla Leyla
******************************
Mahsuni'yim dolaşırım dillerde
Bazan sahralarda bazan yollarda
Benim Leylam kaldı kanlı çöllerde
Herkes de zanneder şu Leyla Leyla
Şu Leyla Leyla şu Leyla Leyla
******************************
Kaynak Kişi : Aşık Mahsuni Şerif
Derleyen : Yıldıray Çınar
Yöre : Maraş
Yıldıray Çınar : Leyla Leyla

12 Kasım 2018 Pazartesi

Zeynep Cihan : Kurusa Fidanım



Kurusa fidanım güllerim solsa
Göynümde solmayan gülümsün benim
Yaprakların gazel olsa dökülse
Daha taze fidan dalımsın benim

Ağarsa saçların belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
Vücudun kurusa kanın çekilse
Yine şu gönlümün yarisin benim

Bülbülün gül için zar-ı misali
Kerem'in bağrının nar-ı misali
İnler garip gönlüm arı misali
Tadına doyulmaz balımsın benim

Söz ve Müzik : Neşet Ertaş

8 Kasım 2018 Perşembe

6 Kasım 2018 Salı

Nazım Hikmet Ran : O Duvar


Türkiye'me dönüyorum. 
Kara terör kasıp kavuruyor ortalığı benim orada. 
Emperyalizm yine ve her zamanki gibi insanlığın bu korkunç baş belası, emperyalizmin duvarını yıkmak gerek. 
Ben "O Duvar" şiirini yazıyorum.

O Duvar 

İzmir'den Akdeniz'e dökülen
ve yakında Bombay'dan Hint Denizi'ne 
dökülecek olan Emperyalizm'in,
Şark'ı saran duvarı 
hakkında yazılmıştır.

Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir parmaklık… 

Dayadım
    alnımı
       demir parmaklığa;

parmaklık alnıma 
         gömüldü. 

Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..

Alnım:
          parmaklığa dayalı.
Yüzüm:
                   kana boyalı.

Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.

Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
                          demir par-mak-lık 

*
Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.

O duvarı
         bizim için yaptılar..

O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi 
      gibi 
parlıyor.

O duvar;
o duvarda keskinliği var
taze kanlı etleri parçalayan 
yosunlu, ıslak 
dişlerin…

O duvar;
         gözleri afyon dumanlı keşişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.

O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde 
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.
O duvarın bir ucu: 
tahta sapanlı sarı Çin'de 
öbür ucu: 
çelikleri elektrikli Newyork'un içinde 
Her bankada hisse senetleri var 
onun. 
O duvar 
Lordlar kamarasından Lord Gürzon'un 
noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiyor. 
Eyfel'in tepesinden avlarını seçiyor, 
dayanarak Hindenburg'un altın çivili heykeline 
topluyor Berlin sokaklarını eline.
O duvarın taşlarına sürterek dilini
kara gömlekli Mussolini 
bekliyor nöbet. 
İtalya'nın çizmesi
yüzüyor kanda. 
O duvar 
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan'da. 

Cevap

O duvar 
o duvarınız, 
                vız gelir bize vız! 
Bizim kuvvetimizdeki hız, 
ne bir din adamının dumanlı vaadinden, 
ne de bir hülyanın gönlü yakısındandır. 
O yalnız 
            tarihin o durdurulmaz akışındandır. 
Bize karşı koyanlar, 
karşı koymuş demektir: 
Maddede hareketin, 
yürüyen cemiyetin 
                        ezelî kanunlarına. 
Sükun yok, hareket var 
bugün yarına çıkar 
yarın bugünü yıkar 
                        ve durmadan akar 
                                                          akar 
                                                                akar. 
Biz bugünün kahramanı, 
yarının 
                        münadisiyiz. 
Biz durmadan akan, 
                                  yıkıp yapan 
                                                      akışın 
                                                            çizgilenmiş sesiyiz. 
Biz, 
adımlarını tarihin akışına uyduran 
                    temelleri çöken emperyalizme vuran, 
                                  yarını kuran— 
                                                          —larız. 
O duvar, 
          o duvarınız, 
                            vız gelir bize vız! 

1925
Nazım Hikmet RAN

5 Kasım 2018 Pazartesi

Neşet Ertaş : Zahidem


Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin

Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli

Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.

Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.

Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.

Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.

Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.

Söz ve Müzik : Neşet Ertaş
Neşet Ertaş : Zahidem