Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
14 Kasım 2018 Çarşamba
Orhan Veli Kanık : Bedava
#OrhanVeli
#OrhanVeliKanık
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
Orhan Veli KANIK
Yıldıray Çınar : Leyla Leyla
Tükenmek bilmiyor kara günlerim
Gel buna bir çare de Leyla Leyla
Düştüm hasretine yanar inlerim
Susadım bir yudum su Leyla Leyla
Su Leyla Leyla su Leyla Leyla
******************************
Acımazsan böyle yalnız kalırım
Eğer ister isen kurban olurum
Kefenim bulunmaz belki ölürüm
Gözüm yaşı ile yu Leyla Leyla
Yu Leyla Leyla yu Leyla Leyla
******************************
Mahsuni'yim dolaşırım dillerde
Bazan sahralarda bazan yollarda
Benim Leylam kaldı kanlı çöllerde
Herkes de zanneder şu Leyla Leyla
Şu Leyla Leyla şu Leyla Leyla
******************************
Kaynak Kişi : Aşık Mahsuni Şerif
Derleyen : Yıldıray Çınar
Yöre : Maraş
Yıldıray Çınar : Leyla Leyla
12 Kasım 2018 Pazartesi
Zeynep Cihan : Kurusa Fidanım
Kurusa fidanım güllerim solsa
Göynümde solmayan gülümsün benim
Yaprakların gazel olsa dökülse
Daha taze fidan dalımsın benim
Ağarsa saçların belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
Vücudun kurusa kanın çekilse
Yine şu gönlümün yarisin benim
Bülbülün gül için zar-ı misali
Kerem'in bağrının nar-ı misali
İnler garip gönlüm arı misali
Tadına doyulmaz balımsın benim
Göynümde solmayan gülümsün benim
Yaprakların gazel olsa dökülse
Daha taze fidan dalımsın benim
Ağarsa saçların belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
Vücudun kurusa kanın çekilse
Yine şu gönlümün yarisin benim
Bülbülün gül için zar-ı misali
Kerem'in bağrının nar-ı misali
İnler garip gönlüm arı misali
Tadına doyulmaz balımsın benim
Söz ve Müzik : Neşet Ertaş
9 Kasım 2018 Cuma
#10Kasım
🇹🇷TC Türkü Bey 🇹🇷@TC_Turku_Bey
Kığılı'ya Alkışlar Bizlerden Olsun!..
#10Kasım
#10KasımdaAtamınkabrine
8 Kasım 2018 Perşembe
“Çaresizseniz, Çare “sizsiniz”
Her şey sende başlar, sende biter.
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme!
Hep hatırla: “Çaresizseniz, Çare “sizsiniz”
Behçet Necatigil
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme!
Hep hatırla: “Çaresizseniz, Çare “sizsiniz”
Behçet Necatigil
6 Kasım 2018 Salı
Nazım Hikmet Ran : O Duvar
Türkiye'me dönüyorum.
Kara terör kasıp kavuruyor ortalığı benim orada.
Emperyalizm yine ve her zamanki gibi insanlığın bu korkunç baş belası, emperyalizmin duvarını yıkmak gerek.
Ben "O Duvar" şiirini yazıyorum.
O Duvar
İzmir'den Akdeniz'e dökülen
ve yakında Bombay'dan Hint Denizi'ne
dökülecek olan Emperyalizm'in,
Şark'ı saran duvarı
hakkında yazılmıştır.
Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir parmaklık…
Dayadım
alnımı
demir parmaklığa;
parmaklık alnıma
gömüldü.
Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..
Alnım:
parmaklığa dayalı.
Yüzüm:
kana boyalı.
Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.
Karataş'tan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir par-mak-lık
*
Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.
O duvarı
bizim için yaptılar..
O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi
gibi
parlıyor.
O duvar;
o duvarda keskinliği var
taze kanlı etleri parçalayan
yosunlu, ıslak
dişlerin…
O duvar;
gözleri afyon dumanlı keşişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.
O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.
O duvarın bir ucu:
tahta sapanlı sarı Çin'de
öbür ucu:
çelikleri elektrikli Newyork'un içinde
Her bankada hisse senetleri var
onun.
O duvar
Lordlar kamarasından Lord Gürzon'un
noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiyor.
Eyfel'in tepesinden avlarını seçiyor,
dayanarak Hindenburg'un altın çivili heykeline
topluyor Berlin sokaklarını eline.
O duvarın taşlarına sürterek dilini
kara gömlekli Mussolini
bekliyor nöbet.
İtalya'nın çizmesi
yüzüyor kanda.
O duvar
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan'da.
Cevap
O duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakısındandır.
O yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.
Bize karşı koyanlar,
karşı koymuş demektir:
Maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezelî kanunlarına.
Sükun yok, hareket var
bugün yarına çıkar
yarın bugünü yıkar
ve durmadan akar
akar
akar.
Biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz.
Biz durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.
Biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran
temelleri çöken emperyalizme vuran,
yarını kuran—
—larız.
O duvar,
o duvarınız,
vız gelir bize vız!
1925
Nazım Hikmet RAN
Etiketler:
@TC_Turku_Bey,
Berlin,
Cevap,
Çin,
İtalya,
Lord Gürzon,
Mussolini,
Nazım Hikmet,
Nazım Hikmet Ran,
Newyork,
O Duvar,
O Duvar ve Cevap,
Türkiye,
Türkülü Yürekler
5 Kasım 2018 Pazartesi
Neşet Ertaş : Zahidem
Zahide Kurbanım n’olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin
Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli
Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.
Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.
Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.
Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.
Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.
Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahidem bu hafta oluyor gelin
Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü m’ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidem’den güzeli
Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.
Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ediyor Zahide’m.
Ziyaret’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.
Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.
Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.
Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)