Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.Çünkü,kötü insanların türküleri yoktur↔Neşet Ertaş
Bir Ulusun türkülerini yapanlar,yasalarını yapanlardan daha güçlüdür↔Shakespeare
Sevdim insanlardan çok türkülerini.İnsansız yaşayabildim,türküsüz hiçbir zaman↔Nazım Hikmet
Türküler kırk bin yıl su altında kalmış,yıkanmış,cilalanmış çakıl taşı gibidir↔Yaşar Kemal
Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım↔Bedri Rahmi
Türküz türkü çağırırız↔Veysel
6 Ocak 2018 Cumartesi
Nazım Hikmet Ran : Baba
Baba!
her yılbaşında sana söyleyecek bir tek sözüm var :
"Seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömründen geçen yıllar..."
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım...
1/1/1932
Nazım Hikmet RAN
Nazım Hikmet Ran : Baba
5 Ocak 2018 Cuma
Yıldız Çam : Yeni Cami Avlusunda Ezan sesi var
Yeni cami avlusunda
Ezan sesi var
Ezan sesi değil be annem
Sevdiğimin yası var
Eller bana ağlamaz be annem
Kara yazma bağlamaz
Bir sevdiğim bir de güzel annem
Buna yürek dayanmaz
Tabutumdan al kan akar
Cümle alem bana bakar
Genç ölümüm yürek yakar
Dayan sevdiğim dayan
Yıldız Çam : Yeni Cami Avlusunda Ezan sesi var
Nilgün Kızılcı : Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş
Dostun bahçesine bir hoyrat
girmiş
Korudur da benli dilber korudur
Gülünü dererken dalını kırmış
Kurudur da benli dilber kurudur
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede
Bu meydanda serilir postumuz
Çok şükür mevlaya gördük dostumuz
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Çürüdür de benli dilber çürüdür
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede
Pir Sultan Abdal’ım başımdan
başlar
İyisini korda kemini taşlar
Bin çiçekten bir kovana bal işler
Arıdır da benli dilber arıdır
Neredesin de dudu dillim nerede
Neredesin de kömür gözlüm nerede
Söz : Pir Sultan Abdal
Derleyen : Fikriye Meşhur ve Arif Meşhur
Nazım Hikmet Ran : Duvar
DUVAR
İzmir'den Akdeniz'e dökülen
ve yakında Bombay'dan Hint Denizi'ne
dökülecek olan Emperyalizm'in,
Şark'ı saran duvarı
hakkında yazılmıştır.
Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir parmaklık…
Dayadım
alnımı
demir parmaklığa;
parmaklık alnıma
gömüldü.
Kemikli geniş alnımı parça parça böldü..
Alnım:
parmaklığa dayalı.
Yüzüm:
kana boyalı.
Bu kan benim kanım.
Eşyayı bu kanlı perdeden görüyor gözüm.
Karataştan çerçeveye gömülen,
güneşi parça parça bölen
demir par-mak-lık
*
Orda;
o duvarda,
o duvarın dibinde
bizimkilerin bağlandı kolları.
O duvarı
bizim için yaptılar..
O duvar
darağaçlarının sabunlu ipi
gibi
parlıyor.
O duvar;
o duvarda keskinliği var
taze kanlı etleri parçalayan
yosunlu, ıslak
dişlerin…
O duvar;
gözleri afyon dumanlı keşişlerin
bellerindeki kara kuşak gibi sarılmış
kürenin gırtlağında!.
O duvarın ilk temel taşı,
emperyalizmin ilk adımından geliyor.
O duvarın dibinde
bizimkilerin
Eyfeller gibi kemikleri yükseliyor.
O duvarın bir ucu:
tahta sapanlı sarı Çin'de;
öbür ucu:
çelikleri elektrikli New-York'un içinde.
Her bankada hisse senetleri var
onun.
O duvar
Lordlar kamarasından lord Gürzon'un
noktaları imparator armalı bir nutku gibi geçiriyor.
Eyfel'in tepesinden avlarını seçiyor,
dayanarak Hinderburg'un altın çivili heykeline
topluyor Berlin sokaklarını eline.
O duvarın taşlarına sürterek dilini
kara gömlekli Mussolini
bekliyor nöbet.
İtalya'nın çizmesi
yüzüyor kanda!!
O duvar
İkinci bir Balkan gibi yükseliyor Balkan'da!
O duvar
O duvar, o duvar…
O duvarın dibinde
bizimkiler kurşunlanıyorlar!..
O duvar
kadar
uzun bir destanı var,
o duvarın dibindeki her bir karış yerin.
O duvarın dibinde ölenlerin
koparıyorlar erkekliğini,
gençlik aşısı yapmak için
milyonerlerin
kibrit çöpünden frengili iskeletlerine!
Milyonerler
gömülüp orospuların etlerine
bir radyo-konser gibi dinliyorlar:
o duvarın dibinde yere serilen
idam emirlerini!.
O duvar,
o duvarın dibinde seferberlik var.
1914 den daha büyük,
daha mel'un
bir seferberlik…
Karanlıklar
güneş altında nasıl kaçarsa bir deliğe,
koşuyor emperyalistler
bu seferberliğe:
Britanya dretnotlarının cemiyeti akvamı,
beyaz eldivenleri barut kokan diplomat,
çürümüş insan eti müstahsili
emperyalist Jeneral,
II nci Enternasyonal;
zehirli çiçeklerini toplamak için
"din"in
toprağını gübreleyen, kazan,
eserlerini banknotlara yazan
filozof,
permanganatın âşıkı şair,
ölüm şuaı satan kimyager,
hepsi seferber
seferber
o duvarın bayrağı altında..
O duvar
o duvar, o duvar
O duvarın dibinde
bizimkiler kurşunlanıyorlar…
CEVAP
O duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!.
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
O yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.
Bize karşı koyanlar
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezelî kanunlarına.
Sükûn yok, hareket var
Bugün yarına çıkar,
Yarın bugünü yıkar
ve bu dumandan akar
akar
akar.
Biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz.
Bu durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.
Biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran
temelleri çöken emperyalizme vuran,
yarını kuran
larız.
O duvar
o duvarınız
vız gelir bize vız!..
Nâzım Hikmet Ran
Etiketler:
@TC_Turku_Bey,
Akdeniz,
Bombay,
Britanya,
Çin,
Duvar,
Emperyalizm,
Enternasyonal,
Eyfel,
Hint Denizi,
İzmir,
Lord Gürzon,
Mussolini,
Nazım Hikmet Ran,
Seferberlik,
Türkülü Yürekler
Yıldıray Çınar : Kız Senin Derdinden
Kız senin derdinden derbeder oldum
Derdu derunumu sor da sonra git
Hasretinden Mecnun misali oldum
Ne hale düşmüşem de hey yar gör de sonra git
Ağırgöl Dağı’ndan Gahmut Yaylası
Hangi gün inersen hoştur havası
Di gel düzgün di gel çektirme yası
Göz de on ikiden hey yar vur da öyle git
Aşık olan maşuğunu atar mı
Gül yerinde kara çalı biter mi
Aslan yatağında tilki yatar mı
Sulari kulundur hey yar sor da sonra git
Kaynak Kişi : Davut Sulari
Derleyen : Muzaffer Sarısözen
Yöre : Erzincan
4 Ocak 2018 Perşembe
Güler Duman : Erzurum Dağları
Erzurum dağları kar ile boran
Aldı yüreğimi dert ile verem
Sizde bulunmaz mı bir kurşun kalem
Yazam arzuhalim yare gönderem
Uy beni beni beni de belalım beni
Satarım bu canı da alırım seni
Çıkayım dağlara da kurt yesin beni
Dört yanımı gurbet sardı tel ile
Yaslı yaslı bayram yaptım el ile
Göz göz oldu yaralarım dil ile
Yaramı sarmaya derman bulamam
Uy beni beni beni de belalım beni
Satarım bu canı da alırım seni
Çıkayım dağlara da kurt yesin beni
Hakkı Coşkun
Malatya
Platon'un Demokrasi Tanımı ve Kaygısı
Platon 2400 yıl önce demokrasiyi şöyle tanımlamış:
"Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir.
Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için,
yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır.
Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir.
Halk övülmeyi sever.
Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler.
Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
Demokrasi, bir eğitim işidir.
Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur.
Devam edilirse demagoglar türer.
Demagoglardan da diktatörler çıkar."
Platon
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)